Ankara

Başbakan Davutoğlu canlı yayında

23:14 22 Ekim 2015
Başbakan Davutoğlu canlı yayında

 AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sayın Kılıçdaroğlu, 7 Haziran öncesinde, 'Suriyeli mültecileri geri göndereceğiz' diyordu. Şimdi onu demiyor. Bunların kulakları da gözü de Avrupa'dadır. Avrupalılar şimdi Almanya bile Suriyeli mültecileri kabul etmeye başladığı için Suriyeli mülteciler makbul hale geldi. Kılıçdaroğlu'nun bu zihniyete, kendi aklı yok. Kendi yaklaşımları yok. Kendi vicdanları yok. Mayıs ayından bu yana ne değişti de Suriyeli mültecileri göndermekten vazgeçti Kılıçdaroğlu" dedi.

Davutoğlu, aralarında Kon TV, Kanal Fırat, Çay TV, Kanal Urfa, Aksu TV, TV 1, Kanal 100, Kanal 68, TV 6, Vuslat TV, Kanal 3, Kocaeli TV ve Adana TV'nin de bulunduğu 48 yerel kanalda canlı yayınlanan "Anadolu Soruyor" adlı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'in Moskova'ya gidişi, Avrupa ile görüşleri, AB ülkelerinin sığınmacılar ile ilgili tutumu, AB ile vizelerin kaldırılması başta olmak üzere AB ile ilgili sürece ilişkin değerlendirmesinde Davutoğlu, sınır illerinde yaşayan halka, Suriyeli sığınmacılara karşı gösterdikleri misafirperverlikten dolayı teşekkür etti.

İspanya'dan kaçanlara beşyüz yıl önce kuçak açılmasının şimdilerde hala konuşulduğunu belirten Davutoğlu, "Bunlarda asırlarca anılacak olaylardır" dedi.

Birleşmiş Milletler'de yaptığı konuşmada ve ikili görüşmelerdeki muhataplarına, "Ben sizin şimdi farkettiğiniz bir sorunu, 4 yıldır omuzunda taşıyan, hiçbir şikayet ve sitem etmeden 2 milyonu aşkın Suriyeliyi bağrına basan milletimle gurur duyuyorum. O milletin başbakanı olmak bana en büyük gurur" dediğini aktaran Davutoğlu, Suriyelilere kucak açan Şanlıurfalılara ve mücavir illerdeki vatandaşlara teşekkür etti.

Davutoğlu, vatanını yurdunu terk etmiş insanların, 'yeni bir hayat kurabilir miyim' diyerek Türkiye'ye gelmelerinin ülke için kayıp değil, aksine kazanç olduğunu belirtti.

Türkiye'nin huzur verebilen bir ülke olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Bugün mitinge giderken bir evde Türk bayrağının yanında bir de Özgür Suriye bayrağı asılıydı. Oradaki gencecik kızlar, çocuklar bize el sallıyordu. Onlar şimdi Türk bayrağını kendi bayraklarından ayırt etmezler. Çünkü o bayrağın altında esenlik, özgürlük ve huzur buldular. Tabii biz onları geçici misafir olarak ağırladık. İnşallah bir gün ülkelerine dönmelerini ümit ediyoruz. Dönecekler de. Döndüklerinde Türkiye'ye olan bağlılıklarının devam edeceğine inanıyorum. Suriye halkı kendi rejiminin ihanetini gördü. O rejimin baskısı altında yüzbinlerce insanı hayatını kaybetti. Milyonlarcası yerinden oldu" diye konuştu

- "Zalime, diktatöre kimse ağzını açmıyor" 

Davutoğlu, sabah saatlerinde miting seyahati öncesi dosyalarını hazırlarken habercilik anlamında önemli bir kanalda Suriye ile ilgili bir programı üzüntüyle izlediğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

"Rus insansız hava araçları, Şam'dan görüntüler seçmişler ve o görüntüleri yayınlamışlar. Çok üzücü bütün Şam yıkılmış. Yani tam anlamıyla bir yıkım görüntüsü. Spiker, bu yıkım görüntüsü üzerine konuşuyor. Yıkım görüntüsünün üzerine, 'Bir gün Şam'a gidip orada Suriyeli kardeşlerimle namaz kılacağız diyenlere sormak lazım' diyor. Spiker bunu söyleyen. Yani yıkım görüntülerinden sanki Türkiye'de 2 milyon Suriyeliyi barındırmak için yüreğini açan bizler sorumluymuş gibi. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki bunu yapan bir zalime, diktatöre kimse ağzını açmıyor. O yıkımdan kaçan kardeşlerimizi bağrına basan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti eleştiriliyor. Bu sözün söylendiği ortam 2012 şartları. Suriyeli mültecilerin olduğu bir yerde, 'Merak etmeyin inşallah ülkenize döneceksiniz. Biz de geleceğiz sizlerle özgür Suriye'de buluşacağız' şeklinde bir söz. Allah aşkına bu yıkımda Türkiye'nin ne payı var. Bu program çok önemli olduğu söylenen bir haber kanalında... Siz tahmin edersiniz. Adını verirsek bu sefer yine 'biz hedef gösteriliyoruz' derler. Onlar bizi hedef gösterecekler. Bu yıkımda tek bir dahli olmayan, merhametten başka Suriye halkına hiçbir şey yapmamış olan, bize her türlü eleştiriyi yapıp Esed'e ağızlarını açmayacaklar, sonrada bize dönüp hesap soracaklar."

- "Daimi 5 ülke çok kötü bir imtihan verdi"

Davutoğlu, Esed'in Moskova ziyaretiyle ilgili, dün de sorulan bir soru üzerine Esed'n Moskova'da kalmasını, bir daha Şam'a dönmemesinin, hatta Rusya'da daimi olarak kalmasının yerinde olacağını söylediğini hatırlattı.

"Esed yeter ki dönmesin. Çünkü onun başında olduğu Suriye'nin ne hale geldiğini gördük. Sanki oraya gitmesi diplomatik bir başarıymış, Türkiye'nin söyledikleri çıkmamış. Böyle bir mantık olabilir mi?" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hitler, tam da Almanya son şeylerini yaşarken, bir başka ülkeye gitmiş olsaydı böyle bir meşruiyet mi kazanırdı? Suriye'de yaşananlar son yüzyılın en büyük katliamlarından biridir. Bunun baş müsebbibi Esed'dir. DEAŞ, 2013'te çıktı. 2013'ün sonunda hatta. Ondan önce Esed'in neler yaptığı belli değil mi? Ayrıca bu güç boşluğu doğmasaydı, DEAŞ çıkabilir miydi? Suriye meselesinde insanlık kötü bir imtihan verdi. Daimi 5 ülke çok kötü bir imtihan verdi. Bugün Suriye rejimini destekleyen ülkeler, her türlü silahlarıyla milisleriyle oradayken Suriye halkına destek vermeyenler suçludur. Suriye meselesi bir iç ve bölgesel mesele olmaktan çıktı. Bazı ülkelere karşı rekabet meselesi haline geldi. Biz bu durumda da Suriyeli kardeşlerimize yardım edeceğiz hem de Suriye'nin bütünlüğünün korunması için ileride atılacak diplomatik adımlara katlıda bulunacağız.

- "Esed'in kalmasını sağlayacak geçiş sürecini kabul edemeyiz"

Yarın, Türkiye, Rusya, Suudi Arabistan ve ABD arasında dörtlü bir toplantı Viyana'da gerçekleşecek, dışişleri bakanları arasında. Orada yapılacak görüşmelerle ilgili gerekli talimatları verdim. Türkiye siyasi bir çözüm için her türlü çabayı gösterir ancak Suriye halkının kabul edeceği bir geçiş sürecini onaylar. Şanlıurfa'daki Suriyeli mülteci derse ki 'Ülkeme artık barış geliyor, ben döneyim evime', dediği gün o geçiş süreci makbuldür. Yoksa sırf Esed'in kalmasını sağlayacak geçiş sürecini kabul edemeyiz."

Davutoğlu, muhalefetin, hükümetin Suriye politikalarında değişikliğe gitmesi yönündeki eleştirileri hakkında, "Ne değişmeli, neyi değiştirelim Suriye politikasında? Suriye rejimini meşru diye tanıyıp oraya elini sıkmaya heyet mi gönderelim? Türkiye'nin Suriye politikası değişsin diyenlerin bunu açıkça söylemesi lazım. Ne istiyorlar? Ne değişsin mesela? Esad rejimini bu kadar katliamdan sonra özellikle de bazı köşe yazarları şimdi herhalde ellerine kına yakıyorlar sanki. Aynı köşe yazarları biz Esad halkında tek bir kişiyi öldürmediği dönemlerde iyi ilişkiler kurduk diye bizi eleştiriyorlardı" dedi. 

Batı'nın 2006, 2007, 2008 yıllarında Esad'ı izole ettiğini ve o dönemlerde Esad'ın kendi halkına zulüm etmediğini hatırlatan Davutoğlu, Esad'i, mükemmel ilişkiler geliştirdikleri zamanda da eleştirildiklerini dile getirdi.

Aynı insanların aynı kalemşorların bu sefer de Esad ile ilişkiler koptu diye eleştirdiklerine dikkati çeken Davutoğlu, "Çok ilginç isimler... Şimdi tek tek gözümün önünden geçiyor. Hepsini tek tek sayabilirim. Ne kadar ağır eleştirilere uğradığımızı Esad ile ilişkileri düzelttiğimiz için. Şimdi diyorlarsa ki Türkiye realist politikalara dönmelidir. Nedir realist politika. Zalimin elini sıkmak mı? Peki faydası olur mu? Türkiye yarın dedi ki düşünmeyiz ama Esad rejimi ile ilişkileri geliştirelim. Bu kadar zulme niye göz yumalım" diye konuştu.

- "Bunların kulakları da gözü de Avrupa'da"

"Esad rejimini meşru kılıp elini sıkalım. Gazze'yi yakıp yıkan, Mescid-i Aksa'yı basan İsrail'e büyükelçi mi gönderelim. Bunları açık söylesinler. Halkımız o zaman görecek akla karayı" ifadelerini kullanan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Esad rejimi konusunda da Suriye tamam şunu istiyoruz desinler. Yok böyle bir şey. Mesele AK Parti'yi suçlamak için bir gerekçe teşkil etmez. Biz bu hesabın nereden başladığını biliyoruz. Nereye doğru da da gittiğini biliyoruz. Bütün meseleler AK Parti hükümetini suçlayacak bir zemin oluşturmak. Yoksa mesele ne Esed meselesi, ne Suriye'deki şeyler. Hatta mülteci meselesi de değil. Ben tek olumlu değişiklik görüyorum burada. Sayın Kılıçdaroğlu 7 Haziran öncesinde, 'Suriyeli mültecileri geri göndereceğiz' diyordu. Şimdi onu demiyor. Bunların kulakları da gözü de Avrupa'dadır. Avrupalılar şimdi Almanya bile Suriyeli mültecileri kabul etmeye başladığı için Suriyeli mülteciler makbul hale geldi. Kılıçdaroğlu'nun bu zihniyete, kendi aklı yok. Kendi yaklaşımları yok. Kendi vicdanları yok. Mayıs ayından bu yana ne değişti de Suriyeli mültecileri göndermekten vazgeçti Kılıçdaroğlu. Ne değişti de şimdi gönderelim demiyor. Mayıs ayında diyordu. Bu hükümet sizin işinizi, aşınızı Suriyeli'ye veriyor diyordu. Bunları geldiğimizde geri göndereceğiz. Hadi bir de barış sağlayacağız. Sanki barış imkanı var da sağlanamıyor. Dünya'nın sağlayamadığı barışı sağlayacak. Nasıl sağlayacaksın? Zalim bir rejim hava bombardımanı. Şimdi o rejimi destekleyenler hava bombardımanları ile bir halkı yüzde 90'ı DEAŞ'a karşı değil. Rus uçaklarının yaptığı operasyonların yüzde 90'ı Suriye halkı ve muhalefetine karşı. Şimdi burada neyin değişmesi gerektiği konusunda riyakar bir tutum var. Bizi yıpratmak için değişmesi lazım diyorlar ama neyi istiyorsunuz kardeşim şunu açıkça söyleyin dendiğinde de mayıs ayında söylediğinden bugün çark eden bir tutum var."

(Sürecek)

 

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.