İşte dünyanın konuştuğu müslüman başkan

İşte İngiltere'nin başkenti Londra'ya belediye başkanı seçilerek dünya gündemine oturan Sadiq Khan'ın zafer şifreleri.

İşte dünyanın konuştuğu müslüman başkan
İşte dünyanın konuştuğu müslüman başkan
GİRİŞ 13.05.2016 11:20 GÜNCELLEME 13.05.2016 11:20
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Pakistan asıllı Müslüman politikacı Sadiq Khan’ın Londra Belediye Başkanı seçilmesi; bir Müslüman’ın sadece Avrupa’nın değil, Batı medeniyetinin başkenti sayılabilecek bir şehre başkan olması tüm dünyayı şaşırtmıştı.

ZENGİN AİLEDEN GELMİYOR

Avrupa’da İslamofobi’nin tırmanışa geçtiği bir devirde bu nasıl mümkün olabilirdi? Khan belki de Londra tarihinin en çok tabu yıkan belediye başkanı. Aristokrasiden veya zengin bir aileden gelmiyor. İngiliz kökenli bile değil ve bir Müslüman.

SEÇİLMESİ EN ÇOK TERÖR GRUPLARINI ÜZDÜ

Onun seçilmesi İngiliz siyasetinin oyun kurallarını sonsuza kadar değiştirirken, İslamofobi’ye de en büyük darbeyi vurdu. Seçilmesine en çok üzülenlerin arasında, İslamofobi’yi bahane ederek Avrupa gençlerini radikalize eden terör gruplarının olduğu kesin. Peki İngiliz aristokrasisini ve cihatçı terör gruplarını öfkede buluşturan bu adam kim? Ve tüm bunları nasıl başardı?

GÖÇMEN ÇOCUĞU

Londra’nın yeni belediye başkanının hikâyesi, şehirde yaşayan milyonlarca göçmeninkinden farksız başlıyor. Sadiq Khan, 1960’ların sonunda Pakistan’dan İngiltere’ye göç eden Amanullah ve Sehrun çiftinin 8 çocuğundan 5’incisi. Londra’ya taşınmalarından kısa süre sonra, 1970 yılında dünyaya geliyor. Babası otobüs şoförlüğü, annesi ise terzilik yapıyor. 10 kişilik aile küçük bir evde yaşıyor, Khan 24 yaşına kadar kardeşiyle bir ranzayı paylaşıyor. Babasının sendika üyesi olması sebebiyle iyi bir maaş kazanarak kendisine ve kardeşlerine bakabildiği düşüncesi, Khan’ın erken yaşta politik bir bilince sahip olmasını sağlıyor. 15 yaşında İşçi Partisi’ne kaydoluyor. Bunda en büyük payı, gittiği okulun müdürü olan, aynı zamanda bir İngiliz ortaokuluna müdür atanan ilk Müslüman olan Naz Bokhari’ye veriyor: “Derimin renginin hayatta başarılı olmama engel olamayacağını bana o gösterdi.” 

KRALİÇENİN DANIŞMANI KURAN’A EL BASAR MI?

Dindarlığını hayatının hiçbir döneminde saklamayan Khan, İngiltere Kraliçesi’nin danışma kurulu Privy Council’e üye olurken normal prosedü rün aksine İncil’e el basmıyor, Kuran-ı Kerim getirilmesini talep ediyor. Parlamentoda yaptığı ilk konuşmada da babasının kendisine sürekli hatırlattığı hadisi yineliyor: “Bir yanlışlık gördüğünüzde değiştirmek görevinizdir.” 

Hukuk okumaya karar vermesinde ise bir Amerikan dizisi etkili olmuş: “LA Law’da (Los Angeles’taki bir grup avukatın maceralarını anlatan dizi) avukatlar hep hakkı yenen insanları temsil ediyorlar, zaferler kazanıyorlar ve harika arabalara biniyorlardı. Onlar gibi olmak istiyordum.” Kuzey Londra Üniversitesi’nden 1994 yılında mezun olduktan sonra insan hakları alanında çalışmaya başlıyor. Girdiği hukuk bürosuna 3 yıl sonra ortak oluyor. Eşi Saadiya Ahmed ile de burada tanışıyor. Anisah ve Ammarah isimli 2 çocukları oluyor. Avukatlığının yanında 12 yıl boyunca da belediye meclis üyeliği yapıyor, Güney Londra’da yaşadığı Tooting bölgesini temsil ediyor. Kariyeri boyunca ayrımcılığa uğramış insanları temsil ediyor. Davalarda çoğu zamanileride emrine girecek Londra polis teşkilatıyla karşı karşıya geliyor.

‘İNGİLTERE, LONDRA HALKIYLA GURUR DUYMALI’ 

2004 yılında artık hukukla yetinmeyip siyasete atılıyor ve ertesi yıl Tooting Milletvekili olarak İngiliz parlamentosuna giriyor. Siyasi kariyerinin henüz emekleme dönemindeyken, Londra 7 Temmuz 2005’te arka arkaya patlayan bombalarla sarsılıyor.

El Kaide terör örgütü mensubu 4 intihar bombacısının Londra metro trenlerinde ve şehrin sembolik çift katlı otobüslerinden birinde düzenledikleri saldırılarda 52 kişi ölüyor, 800’e yakın kişi yaralanıyor. Saldırı sonrası mecliste yaptığı “Tüm İngiltere, Londra halkıyla bu zor günlerde ayrımcılığa başvurmaması nedeniyle gurur duymalıdır” konuşmasıyla ünlenen Khan, radikalizm ve terörizme karşı da son derece kararlı bir duruşa sahip. Ancak bu yine de muhafazakâr çevrelerce ‘radikalizm’le suçlanmasını engellemiyor. Radikal kesimlerden ise eşcinsel evliliklerine destek vermesi sebebiyle ‘fazla liberal’ olduğu gerekçesiyle ölüm tehditleri aldığını saklamıyor. 

O dönemki İngiltere Başbakanı Tony Blair’in ekibiyle pek iyi geçinemese de yerine gelen Gordon Brown’un “ılımlı sol” hareketinde kendine yer buluyor. Brown tarafından 2008 yılında toplum bakanlığına, sonraki yıl da ulaştırma bakanlığına getiriliyor. Ancak 2010 yılında İşçi Partisi’nin seçimi kaybetmesiyle bakanlıktan oluyor. Brown’ın çalışma arkadaşı Ed Miliband, kardeşi David Miliband’a rakip olarak partinin başına geçmek istediğinde en büyük destekçilerinden biri Khan oldu. İşçi sendikalarına yıllar içinde verdiği destek sayesinde Miliband’ın arkasında toplanmalarını sağladı ve partinin favorisi olarak görülen, karizmatik David Miliband’ın herkesi şoke eden yenilgisinin mimarı oldu. Ed Miliband liderliğinde gölge adalet bakanı olarak görevlendirildi. Ancak 2015 yılında Muhafazakâr Parti’ye karşı ağır bir yenilgi alan Ed Miliband istifa etti. Londra Belediye Baş- kanlığı seçiminin yaklaştığını gören Khan, Miliband’ın yenilgisinden 1 hafta sonra partisinin Londra Belediye Baş- kanlığı adaylığı için aday olduğunu açıkladı. Zorlu geçen bir seçim mücadelesinin ardından yine ipi göğüsledi ancak savaş daha yeni başlıyordu. 

 

YORUMLAR 7
  • mehmed dogru 7 yıl önce Şikayet Et
    Bu Arap sermayesini ve bu manada faizsiz bankacılık ve bazı borsaları Londrada tutabilme telaşından başka bir şey değil ...ama nafile Türkiye geliyor...
    Cevapla
  • Erkan Albayrak 7 yıl önce Şikayet Et
    Kalbini yarıp baktınız mı? Müslümanım diyen herkese inanmak zorundayız. Hasan-ı Basri hazrelerine tabiiden bir şahıs sahabeler ile kendileri arasındaki farkı sorar. Cevap, sahabeler sizi görseydi, bunlar müslüman değil derlerdi. Siz onları görseydiniz bunlar deli derdiniz. Aradan gecen 1400 yıl var. Onlara göre biz neyiz ancak rabbim bilir. Biz mümin olmaya çalışalım. Müslümanim diyene de itiraz etmeyelim. Rabbim en iyisini bilir. Selam ve dua ile.
    Cevapla
  • Birisi 7 yıl önce Şikayet Et
    1400 yıl önce "sen kafirsin" deyip birbirini öldüren sahabeler bizim için örnek olamaz. Ayrıca Müslüman dediğinin belirtileri olur. Yahudilerle dost, içkili masalarda oturan, yarıçıplak kadınlarla oturup kalkan birisinin Müslümanlığı ...
    Cevapla
  • selçuk 7 yıl önce Şikayet Et
    gayri ilmi bir yorum
    Cevapla
  • ertantanngmail 7 yıl önce Şikayet Et
    Bugün Peygamber Efendimiz hayatta olsaydı acaba kaç kişi onun gözünün içine bakıp da ben Müslümanım diyebilirdi? Dünyanın şaftı kaymış arkadaş şaftı kaymış.
    Cevapla
  • Rfk 7 yıl önce Şikayet Et
    Müslüman demeseler kırk yıl Müslüman olduğunu anlıyamazdım
    Cevapla
  • Zafer 7 yıl önce Şikayet Et
    Biz de inandık. Aynı bidekiler gibi adı bizden ama özü ingiliz.Kölelik kanlarına işlemiş...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeni bir “Yakup’un keçisi damdan düştü” vakası
Sergen Yalçın'dan Beşiktaş yönetimine mesaj! Geri dönecek mi?