'Türkiye'nin bilimsel zihin gücü çok arttı'

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hotamışlıgil, "Bilimsel zihin gücümüz çok artmış vaziyette" dedi.

'Türkiye'nin bilimsel zihin gücü çok arttı'
'Türkiye'nin bilimsel zihin gücü çok arttı'
GİRİŞ 28.10.2017 17:29 GÜNCELLEME 28.10.2017 17:29

ABD'de çalışmalarını sürdüren Türk bilim adamı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, "Bilimsel zihin gücümüz çok artmış vaziyette. Onu artık zihin göçü olarak değil, zihin gücü olarak düşünmek lazım. O gücü nasıl kullanacağız? O güçle ülkemizdeki köprüleri nasıl oluşturacağız? Onlara örnekleri nasıl teşkil edeceğiz? Artık çok basit şeyler. Bu birkaç basit aşamayı yapabilirsek, Türkiye'nin çok büyük hamleler yapabileceğini düşünüyorum" dedi.

Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Hotamışlıgil, Harvard Üniversitesi'ndeki laboratuvarında yaptığı çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi, Türkiye'deki genç bilim adamlarına da tavsiyelerde bulundu.

Hotamışlıgil, üniversitedeki laboratuvarda metabolizma üzerinde yoğunlaştıklarını belirterek, vücuttaki enerji akışları, hücrelerin, organların enerji kullanımları, enerji kullandıktan sonra atık malzemelerle nasıl uğraşıldığı, kendilerine hasar vermeden çalışan sistemin temel mekanizması üzerinde uğraştıklarını anlattı.

Yaşlanmayla, yaşam tarzıyla beraber ortaya çıkan ve şu anda dünyanın en büyük sağlık tehdidi olan metabolik hastalıklar kümesinin altında yatan en önemli nedenlerden birinin metabolizma olduğuna dile getiren Hotamışlıgil, şişmanlık, diyabet, kalp hastalıkları gibi bütün kronik hastalıkların temelinde metabolizma sistemindeki bozuklukların yattığını vurguladı.

'Yaşam süresiyle sağlıklı yaşam süresi örtüşmeli'

Hotamışlıgil, tüm bu hastalıkların beraber ortaya çıkması durumunda bunun altında yatan ortak bir bozukluğun olabileceğine dikkati çekerek, bu ortak bozukluğu tamir ederek, insanlara bu hastalık kümesiyle baş edebilecek bazı olasılıklar sunmak istediklerini anlattı.

İnsanların ölene kadar büyük bir sağlık problemi yaşamadan, şişmanlamadan, diyabet geliştirmeden, kalp hastalıklarından vesaireden korunarak yaşamlarını tamamlamalarını istediklerini dile getiren Hotamışlıgil, yaşam süresiyle sağlıklı yaşam süresinin birbiriyle tamamen örtüşmesini arzuladıklarını ifade etti.

Türkiye'nin son 25 yılda tanınmaz bir şekilde dönüşüme uğradığını söyleyen Prof. Dr. Hotamışlıgil, bu dönüşümün içerisinde şu anda en ağırlıklı olanın üniversite sayıları, üniversitelerdeki araştırma alt yapıları olduğunu söyledi.

'Bilim insanları kendilerini güvende hissetmeli'

Türkiye'de üniversitelerin araştırma birimlerinin organizasyon sıkıntısı ve eğitim alanındaki araştırma sisteminde sıkıntıların bulunduğunu dile getiren Hotamışlıgil, o sıkıntıların bir kısmının yeterli kritik kütleyi bir arada tutmayı sağlamadığını söyledi.

Türkiye'de aşılması gereken meselelerin varlığına işaret eden Hotamışlıgil, araştırmacıların rahat olarak çalışabilecekleri, işlerine istedikleri şekilde uzun süreli devam edebilecekleri ortamlar, güvenlik duygusu ve gelecek kaygılarının giderilmesi gerektiğini belirtti.

Bilim insanları kendilerini güvende hissetmedikçe, rahat etmedikçe üretken olamayacaklarını dile getiren Hotamışlıgil, "Burası 300 senelik çok gelişmiş bir üniversite. Buranın yönetimi, bize kendimizi güven altında olduğumuzu, kendimizi rahat, özgür hissetmemizi sağlayamazsa üretken olamayız." diye konuştu. 

Bu insanlarla bir birlikteliğin kurulması gerektiğine vurgu yapan Hotamışlıgil, "Bilimsel zihin gücümüz çok artmış vaziyette. Onu artık 'zihin göçü' olarak değil, zihin gücü olarak düşünmek lazım. O gücü nasıl kullanacağız? O güçle ülkemizdeki köprüleri nasıl oluşturacağız? Onlara örnekleri nasıl teşkil edeceğiz? Artık çok basit şeyler. Bu birkaç basit aşamayı yapabilirsek, Türkiye'nin çok büyük hamleler yapabileceğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. 

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Binlerce kişinin emekliliği iptal ediliyor! Faiziyle geri ödeyecekler
Ahmet Hakan yazdı: Erdoğan, Fatih Erbakan'ı neden çay sohbetine davet etmedi?