Almanya ve Doğan'ın Türkiye operasyonu!

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Almanya'nın Türk içişlerine müdahalesi ile ilgili hamlelerini ve Türkiye içindeki müttefikleri ile ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Almanya ve Doğan'ın Türkiye operasyonu!
Almanya ve Doğan'ın Türkiye operasyonu!
GİRİŞ 19.05.2014 11:01 GÜNCELLEME 19.05.2014 12:56
Bu Habere 21 Yorum Yapılmış

Bütün kurumlarıyla Türkiye içinde operasyon yürüten Almanya'nın son bir yıldır bu hareketinin gizlemediğini ifade eden Karagül, Almanya'nın Türkiye'ye karşı kendini yeni bir vesayet ülkesi olarak konumlandırdığını savundu.

Bütün toplumsal kargaşalarda ve sokak olaylarında Almanya'nın öne çıktığına dikkat çeken Karagül, Alman istihbaratının bu çalışmalarda etkisinin olduğunu dillendirdi.

Yazısında iki ülke ilişkilerindeki son temaslara da değinen Karagül, "Almanya'daki Türklere ait dernek ve vakıflar üzerindeki istihbarat yönetimi, Türk ekonomisi üzerindeki operasyonlar gibi daha bir çok faktör, son bir yıldır harıl harıl ülkemizde adeta bir siyaset dizaynına odaklandı." tespitinde bulundu.

Doğan Grubu'na ait medya kuruluşlarının Almanya'nın Türkiye politikalarına paralel yayın yapmalarına da dikkat çeken İbrahim Karagül, Hürriyet'in hükümete karşı yürüttüğü yıpratma hareketinin onda birinini bir Alman gazetesi ya da gazetecisinin Almanya'da yürütemeyeceği de aktardı.

İşte Karagül'ün Almanya'nın Türk siyasetini yeniden dizayn etme rolünün altında kalacağını savunduğu yazısı:

Almanya ve Hürriyet hükümet devirecek!

Almanya'nın, özellikle son bir yıldır, Türkiye'nin içişlerine müdahalede aşırı istekliliği sizin de dikkatinizi çekiyor mu?

Önceden de böyleydi, aslında hep böyleydi. Ama bir takım siyasi, toplumsal operasyonlar, sermaye hareketlilikleri inanılmaz bir gizlilik içinde yürütülürdü. Türkiye toplumu Almanya'nın faaliyetlerinden neredeyse habersizdi. ABD, İngiltere ve İsrail'in Türkiye'ye yönelik çalışmaları yoğun tartışmalara neden olurken, Almanya konusunda kimse hiçbir şey söylemezdi.

Türk entelijansiyası, STK'ları, iş dünyası Almanya söz konusu olduğunda şaşırtıcı bir suskunluğa gömülür, yaşanan trajik olaylar bile alalacele kamuoyunun dikkatinden uzaklaştırılırdı. Garip biçimde Almanya'nın masumiyeti konusunda Türkiye'de sessiz bir koalisyon, zımni bir ortaklık vardı. Hala da var.

Ama artık son bir yıldır böyle olmuyor. Geleneksel tarzına çok zıt biçimde Almanya, bütün kurumlarıyla Türkiye içindeki operasyonlarını gizleme gereği duymuyor. Dahası bu operasyonlar bizzat Alman yetkililerinin aşırı abartılı açıklamalarıyla öne çıkıyor.

Alman siyaseti, Alman medyası ve sivil toplum örgütleri adı altında faaliyet gösteren 'birimler' hep birlikte Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyor. Toplumsal uyumu bozacak, çatışma alanlarını derinleştirecek, Türkiye'yi kendi sorunlarından başını kaldıramayacak hale getirmek için var güçleriyle çalışıyor.

ALEVİ KARTI, YENİ VESAYET ÜLKESİ..

Almanya Türkiye'ye karşı kendini yeni bir vesayet ülkesi gibi konumlamış sanki. Başka türlü de bu tür aşırı çıkışları anlamak mümkün değil.

Bütün toplumsal kargaşalarda, sokak hareketlerinde Alman etkisi öne çıkıyor. Gezi olaylarında, 1 Mayıs olaylarında, Türkiye'nin acıları üzerine muhalefet inşa etme projelerinde hep Almanya öne çıkıyor.

Bir nevi örtülü istihbarat operasyonu yürütüyorlar ve Türkiye için gerçekten baş ağrısı olmaya başladılar.

Eskiden Kürt meselesinde Avrupa baskın bir güçtü. ABD'nin, özellikle Irak işgalinden sonra Kürt meselesini kendi denetimine alması üzerine Avrupa, özellikle de Almanya Türkiye Kürtlerine yatırım yapmaya başladı. Son Çözüm Süreci bu kartı da elinden aldı ya da zayıflattı. Çözüm sürecini başarısızlığa uğratma girişimlerine bu yönden de bakmakta fayda var.

Bu kart zayıfladıkça Almanya'nın Aleviler üzerine çalışmaları hızla öne çıktı. Aynı dönemde Türkiye'de sokak hareketlerinde Alevi derneklerinin ön plana çıkması, Aleviler üzerinden bir toplumsal muhalefet inşa etme girişimleri ve iç çatışma tezleri rastlantı değildir. Almanya ve Avusturya istihbaratlarının bu yöndeki çalışmaları artık Türkiye toplumunun fazlasıyla dikkatini ve ilgisini çekmeye başladı.

Sanırım bu çevrelerin en büyük projesi, Kürt meselesinden sonra bir Alevi meselesi çıkarmak, Türkiye'yi yıllarını ve enerjisini bu meseleye harcamaya zorlamaktır.

Alman derin devletinin finanse ettiği dernekler üzerinden yürütülen faaliyetler dışında, bu merkezlerin Türkiye'deki STK'lar üzerindeki finansal etkisi ortada. Almanya'daki Türklere ait dernek ve vakıflar üzerindeki istihbarat yönetimi, Türk ekonomisi üzerindeki operasyonlar gibi daha bir çok faktör, son bir yıldır harıl harıl ülkemizde adeta bir siyaset dizaynına odaklandı.

Bir nevi rejim değişikliği, siyasi yapının dönüştürülmesi, şu anki siyasi kadroların tasfiyesine yönelik bir müdahaledir bu. Ciddi bir ulusal tehdit olarak nitelendirilebilir.

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın son Almanya ziyaretinde Berlin'deydik. Angela Merkel ile Erdoğan arasında mükemmel bir görüşme gerçekleşti. Karşılıklı jestler ve uyum, iki müttefik ve ortak ülke arasında olması gerektiği gibiydi. Ancak Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, Türkiye ziyaretinde öyle sözler söyledi ki, Türkiye kamuoyunda ciddi bir reaksiyona yol açtı. Almanya ve Türkiye'de bazı çevrelerin duygularına tercüman olmuş olabilir ama Türkiye'yi kaybettirecek sözlerdi bunlar. Oysa iki ülke, sadece uluslararası sistemde müttefik ilişkilerinin ötesinde tarihin trajik hatıralarına da sahipti ve duygusal olarak da birbirine yakındı.

İyi izleyenler Almanya'nın Türkiye'ye bakışının, faaliyetlerin, özellikle son yıllarda, Merkel-Erdoğan görüşmesindeki gibi değil, Alman Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarındaki gibi olduğunu göreceklerdir.

Türkiye'deki her sorunu kaşıyan, her gerilimi krize dönüştüren, her olumsuzluktan sokak hareketleri çıkaran bir örgütlü istihbarat müdahalesi vardır ve bu müdahalede Almanya her yerdedir. Soma olaylarından sonra ülke geneline yayılmak istenen sokak hareketleri bunlardan bağımsız değildir.

HÜRRİYET GAZETESİ VE ALMAN NÜFUZU

Türk medyasının bir bölümü, özellikle Doğan Grubu'na ait medya kuruluşlarının, toplumsal muhalefet, siyasi muhalefet örtüsü altında Almanya'nın Türkiye politikalarına paralel yayın yapmaları, Türkiye'den çok Almanya'nın Türkiye projelerine angaje olmaları bu açıdan dikkat çekicidir. Doğan grubunun bu ülke ile iş ilişkilerini sorgulayacak değiliz. Ancak grubun konumlanması, Alman nüfuz operasyonunun Türkiye'deki merkezi algısı oluşturmaktadır. En azından bu bir tartışma konusudur ve bence tartışılmalıdır.

Gezi olaylarındaki tavırları da, Soma faciası ile ilgili yürüttükleri yayınlar da bu paralelliği ya da uyumu gözler önüne sermiştir. Faciadan sokak hareketleri çıkarmaya dönük projenin lokomotif gücü oldular, müthiş provokatif yayınlarıyla Gezi dönemlerini aratmadılar.

Erdoğan'ı ve hükümeti yıpratmaya yönelik algı/imaj operasyonlarının tamamı bu merkezden yapılmaktadır. Mesela Hürriyet gazetesi, 'Cehenneme git Erdoğan' diyen Der Spiegel dergisinin sözcülüğünü yapmaktadır. Aslında Alman hükümetinin sözcüsü gibi haberler, yorumlar yayınlamakta, bazen Türkiye'de yayın yapan gazete olduğunu unutmaktadır.

Hürriyet gazetesinin hükümete karşı yürüttüğü savaşta kullandığı argümanların onda birini bir Alman gazetesi ya da gazetecisi Almanya'da yapsın bakalım ne oluyor. Yapsın da basın özgürlüğü kavramının ne olduğunu birlikte görelim. Yapmaz, yapamaz.

Hiç bir Alman gazetecisi Hürriyet grubunun Türkiye Başbakanı'na yönelik saldırılarını Alman Başbakanı'na yapmaz. Bir Alman gazeteciyle konuşun, sıra Almanya'ya geldiğinde tek cümle eleştiri yapmayacaktır. En azından size söylemeyecektir. Ama konu Türkiye olunca saatlerce konuşacaktır.

Türkiye'deki gazetecilerden bir kısmı ise, Alman gazetecileri fersah fersah geçecektir, onlar bile Almanya'ya tek cümle eleştiri getirmeyecektir.

Hükümete muhalif olmanın ölçüsünü kaçırıp nefret söylemine savrulan bu yayınların, hangi ulusal çıkarlara yakın olduğu ortadadır. Hal böyle iken, birilerinin çıkıp bu gazeteye, 'logosunun yanında duran Türk bayrağını çıkarıp Almanya bayrağı koymasını önermesi' şaşırtıcı olmayacaktır. Gazetenin İslamofobik yayınlarını tartışmıyoruz bile.

ALMANYA BU ROLÜN ALTINDA KALIR

Alman medyasının Türkiye'de hükümet değiştirmeye, yeni hükümet kurmaya dönük yayınlar yapması Alman derin devlet refleksidir ve gücünü buradan almaktadır. Peki bu yayınları Türkiye'de pazarlayanlar, servis edenler hangi güçten beslenmektedir?

Türkiye toplumunun, Almanya ile duygusal bağları vardır. Bu ülkeye saygı duyarlar. Tarihi acılar ortak yaşanmıştır. Ancak son bir yıldır Almanya'nın Türkiye içi operasyonları ciddi rahatsızlık uyandırmaktadır. Türkiye'deki ortakların şımarıklığa, pervasızlığa varan tavırları da öyle.

Bu durumu düzeltecek olan Almanya'nın kendisidir. Güven zedelenmesinin önüne geçmeli, her sokak hareketinde, her hükümet karşıtı faaliyette, her toplumsal isyan projesinde yer almaktan, öne çıkmaktan kaçınmalıdır.

Şu anki görüntü şudur: Birileri, Almanya'yı bir dalgakıran olarak Türkiye'nin önüne sürdü. Onlar da bunu içtenlikle kabul etti. Bütün siyasi, ekonomik, diplomatik ve istihbarat gücünü bu yönde seferber etti. Tabii Türkiye'deki ortaklarını da.

Ama unutmasınlar; Türkiye o zayıf dönemlerini geride bıraktı. Batı başkentlerinden birkaç mesajla hükümet devrildiği günler yok artık. Bu tür operasyonlara da oldukça bağışıklıdır. Üstelik Türkiye'nin hızla yükselip güçlendiği dönemlerde Almanya bu rolün altından kalkamaz.

Kaybeder. Tabii Türkiye'deki ortakları da...

YORUMLAR 21
  • Abdürrahim Çokgüngör 9 yıl önce Şikayet Et
    Devirecek değil, devirecekmiş deyin. Devirecek kelimesi kat’iyet ifade eder. Halbuki gerçek başka, olmayacak dua gibi. Ancak hikayesi olur yani miş muş. Bu eski Türkiye olsa bu bir mana ifade ederdi. Ama kelin merhemi olsa başına sürer misali, ellerinde güç olsaydı 2006’dan bu yana 3 kez ekonomik, 2003’ten bu yana 5 defa siyasi darbeye kalktılar, her seferinde altında kaldılar. Türkiye’den ani para çekişleri ile ünlenen bankaları bile battı.Türkiye’yi soyup batı bankalarında finans tahkimi yapan hırsız baronlarla onları sömüren batılı finans ve siyasi çevreleri çaresizlik içindeler. Zira Türkiye’nin 12 yıllık performansı soluklarını kesti. Çaptan düşen 80’lik ihtiyar gibi dilleri bir karış dışarıda salyalarını akıta akıta kıvranıyorlar. Paralelci soytarılar da deva olamadı. Türkiye bölgesine yükselen değer korkuları bu. Güneşin doğuşunu yalan ve iftira sisiyle perdeleme çabasındalar. Zavallılara çok fena koyduk.
    Cevapla
  • yusuf sonsuz 9 yıl önce Şikayet Et
    Bizde aynısını onlara yapalım. Bizim mit ne güne duruyor? Bizde almanlara aynısını yapalım ortalığı karıştıralım.Üstelik o kadar Türk yaşıyor orada Biraz araştırın osmanlının en zayıf döneminde Abdulmecid ve daha sonra Abdülhamit han ingilizlerin başına ira'yı sarmış, maddi olarak da bizzat desteklemiştir. Hatta portsmouth takımının kurulmasında ön ayak olmuştur. Takımın armasındaki ay yıldız buradan gelir.
    Cevapla
  • VEDAT TAŞ 9 yıl önce Şikayet Et
    aynı oyunları yugoslavyada oynadılar !!!!binlerce insan öldü !!!!!!!!!!!!!!!. güçlü olmamız gerek !!
    Cevapla
  • mehmet verdi 9 yıl önce Şikayet Et
    ben bunu hep söylerim. Türkiyenin gelmis gecmis en büyük düsmani Almanyadir. Bunlar Germanlar,amerikasi ingilizi,italyani fransizi,bunlarin hepsinin dedesi germanlar. Bunlar esmer bir kipti olan isayi bile mavi gözlü sari sacli diye dünyaya sunmuslar ve yutturmuslardir. Almanya nin Türkiye düsmanliginin pekesmesi,Abdülhamid zamaninda yani Abdülhamidin siyaset oyununu hazmedememesinde ,Abdülhamid Hicaz demir yolunu bunlara bedava yaptirtmistir,Sponsor( Deutschebank )dir. Deutschebank internet sayfasinda önceleri History,sinde vardi ,yakin zamanda baktigimda daha bulamadim kaldirmislar galiba.
    Cevapla
  • pusula 9 yıl önce Şikayet Et
    almanya türkiyeyi oldum olasi hep sömürgesi gibi görmüstür.. almanlari okullarda bize hep sevdirmislerdi, ama gercekte almanlar türklerin bir numarali düsmanidir. türkiyenin gelismesi en cok almanlarin canini sikar. almanlar sürekli türkiyede hürriyet gibi azeteler üzerinden hükümetleri kontrol altinda tuttu ama artik öyle degil artik yönetemiyor. alman cumhurbaskaninin gelip gak guk yapmasini burnundan getirdigi icin cildiriyorlar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
CHP kurultayı iptal edilebilir! Delege tezgahı ortaya çıkıyor
Yeniden Refah Partisi’nin arkasındaki güç kim! İstanbul’da oyun oynuyorlar…