Avrupa'daki seçimlerde Türkiye düşmanlığı ortak payda oldu

Yunanistan'ın bugün gerçekleştireceği genel seçimlerde yarışan Aleksis Çipras ve Yeni Demokrasi lideri Kiriakos Miçotakis'in propagandalarına Türkiye söylemi damga vurdu. Daha önce de Avrupa ülkelerinde gerçekleşen seçim süreçlerinin farklı dinamikleri olsa da bir ortak noktası mevcuttu: Propaganda ve vaatlerdeki "Türkiye karşıtılığı"

Avrupa'daki seçimlerde Türkiye düşmanlığı ortak payda oldu
Avrupa'daki seçimlerde Türkiye düşmanlığı ortak payda oldu
GİRİŞ 07.07.2019 13:13 GÜNCELLEME 09.07.2019 08:56
Bu Habere 52 Yorum Yapılmış

Asya Karagül/ Haber7

 

 

Yunanistan, bugün genel seçimlere gidiyor. 26 Mayıs'ta yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde ağır yenilgi alan Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın Ekim ayındaki seçimleri “4 aylık seçim havasının ekonomiye zarar vereceği gerekçesiyle" 7 Temmuz'a çekti. 

Başbakan Aleksis Çipras ile Yeni Demokrasi (ND) lideri Kiriakos Miçotakis'in başı çektiği seçimlerde, adayların ortak noktası vaatlerindeki "Türkiye karşıtı" söylem oldu.

 

 

Aleksis Çipras ve Kiriakos Miçotakis

Başbakan Çipras’ın seçim gezisini yarıda bırakarak Doğu Akdeniz ile ilgili acil olarak ülkenin Dışişleri ve Savunma Konseyi’ni (KYSEA) toplaması rakibi Kiriakos Miçotakis tarafından eleştirildi. Türkiye’ye yaptırım uygulanması konusunda Çipras ile hemfikir olan Miçotakis, Çipras’ı uluslararası meseleleri seçim malzemesi yapmakla, “sorumsuz şekilde durumu abartıp dramatize etmeye çalışmakla”  ve oy devşirmekle suçladı.

Türkiye düşmanlığı ile dikkatleri üzerine çeken Miçotakis, Doğu Akdeniz’deki Türk faaliyetlerine yönelik küstah açıklamalarda bulundu. Miçotakis, “Ordumuz bu girişimlerin nasıl durdurulması gerektiğini biliyor ve bu güce sahip. Ancak biz siyasetçiler işin o seviyeye gelmemesi için çalışmalıyız” dedi.

Atina merkezli yayın yapan To Vima gazetesinin internet sitesinde yayınlanan “Aleksis aklını mı kaçırdı?” başlıklı yazıda “Çipras seçimleri kaybedeceğinnin farkında. Bu sebeple Türkiye kozunu oynuyor. Fakat seçim hesapları yapılarak uluslararası meselelerde ani kararlar verilmez. Bazı şeyler ile oyun oynanmaz” sözleri ile tarafların bu konudaki yarışı eleştirilmişti. Doğu Akdeniz meselesi üzerinden birbirlerine yüklenen tarafların diğer sahası ise göçmen krizi oldu. Miçotakis göçmen krizi ile ilgili ise, Ege adalarındaki 15 bin mültecinin Türkiye’ye iade edilmesi sözünü verdi.

TÜRKİYE KARŞITI SÖYLEM ÜZERİNDEN KENDİLERİNİ TANIMLADILAR

Yunanistan'daki seçimlerde kullanılan Türkiye karşıtı söylem, bu konudaki tek örnek değil. Avrupa ülkelerindeki çeşitli seçimlerde de adaylar kendilerini "Türkiye karşıtlığı" üzerinden konumlandırarak seçim manifestolarında, mitinglerinde ve çeşitli propaganda faaliyetlerinde bu söylemi kullandı.

Avrupa'da yükselen sağın da desteğini almaya çalışan merkez partiler, Türkiye karşıtı söylemlere başvurdular. İngiltere'de Brexit sürecinde, Avusturya, Hollanda ve Fransa'da ise çeşitli seçim süreçlerinde adaylar manifestolarında Türkiye faktörünün altını çizdiler.

İNGİLTERE: BİZ AB'DEN ÇIKARSAK TÜRKİYE GİREBİLİR

2016 referandumu ile birlikte AB’den ayrılma sürecini başlatan İngiltere, anlaşmanın parlamento tarafından üst üste reddedilmesiyle siyasi bir krizin içine düştü.

Brexit kıskacından kurtulamayan İngiltere, süreç içerisinde Türkiye söylemini araçsallaştıran ülkelerden birisi. Brexit sürecinde her iki tarafında propagandalarında Türkiye faktörü ön plana çıktı.

Brexit taraftarlarının kampanyasının temel odak noktalarından birisini Türkiye’nin AB’ye girme süreci oluşturdu. Türkiye Avrupa Birliği’ne girdiği takdirde göçmen politikalarının kontrolünün kaybedileceğini savunan Brexit yanlıları, Türkiye girmeden AB’den çıkmanın gerekliliği konusunda oldukça ısrarcı.

AP seçimlerinin İngiltere’deki galibi olan Bağımsızlık Partisi UKIP’in eski lideri Nigel Farage Türkiye söylemi açısından kritik isimlerden birisi. Bu seçimle AB’deki varlıklarını güçlendirmiş diğer aşırı sağ vekiller gibi, Türkiye’ye AB’de görmek istemiyor.

Nigel Farage

Farage, 2016’daki referandum kampanyalarında, AB ülkelerinde yaşayan Türkler’i örnek gösterip birlikten ayrılmak gerektiğini söylemişti. Aşırı sağcı siyasetçi, “Şimdi Bayan Angela Merkel Türkiye’nin en geç 2020 ya da 2025'te Türkiye'nin AB üyesi olması gerektiğine karar verdi. Eğer AB'de kalmak için oy kullanırsanız, oyunuz Türkiye için de verilmiş olacak. Kalabalık bir nüfusa sahip Türkler’in AB’de serbest dolaşımına da oy vermiş olacaksınız. Avrupa gelecekte Türk hakimiyetindeki bir Avrupa'ya dönüşebilir" demişti.

İngiltere Başbakanı David Cameron ve Maliye Bakanı George Osbourne, Türkiye’nin AB’ye üye olma ihtimalinin yakın gelecekte imkansız olduğunu söyleyerek İngiltere’nin AB’de kalması gerektiğinin savunmuşlardı.

İngiltere'de iktidardaki Muhafazakar Partinin liderliği ve başbakanlık koltuğu için yarışan iki adaydan biri olan Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt, mevcut Brexit anlaşması metnine karşı çıkarak, Türkiye’yi örnek göstermiş ve “İngiltere’yi Türkiye gibi süresiz bir biçimde AB’ye üye olmaksızın Brüksel’in politikalarına bağlı kılacak” demişti.

Boris Johnson ve Jeremy Hunt

Hunt’ın rakibi İngiltere eski Dışişleri Bakanı Boris Johnson ise, Avam Kamarası’nda Türkiye ve İngiltere’nin AB eksenli ilişkileri ile ilgili soruları yanıtlamış ve “Türkiye’nin AB üyeliğinin tutkulu bir destekçisiyim. Lakin bundan önce Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılması şartıyla” demişti.

AVUSTURYA: ERDOĞAN TARAFTARLARI GİTMEKTE SERBESTLER

Avusturya'da 2 Ekim 2016'da gerçekleştirilen Yeşiller'in adayı Alexander Van der Bellen ve aşırı sağcıların adayı Norbert Hofer'ın yarıştığı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yükselen aşırı sağdan oy devşirmek isteyen adaylar, Türkiye aleyhinde propaganda faaliyetleri yürüttüler. Ülkede aşırı sağın yükselişi ile birlikte SPÖ'lü Başbakan Christian Kern ve ÖVP'li Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz, Türkiye karşıtı açıklamalarıyla Avusturya Özgürlük Partisi'ni (FPÖ) ırkçı söylemlerde geride bıraktı. 

15 Temmuz sürecine denk gelen seçim propagandaları, Türk bayrakları ile sokağa çıkarak demokrasiye sahip çıkan Türk vatandaşlarını da hedef aldı. Aşırı sağcıların cumhurbaşkanı adayı Norbert Hofer, Türk bayraklarının yasaklanması ve Türk kökenlilerin Avusturya vatandaşlığının iptal edilmesi çağrısı yaptı.

Sebastian Kurz

Söylem üzerine Wiener Neustadt Belediyesinin 15 Temmuz darbe girişimine karşı çıkan Türklerin evlerine Türk bayrağı asmalarını yasaklamasını Dışişleri Bakanı Kurz'un açıklamaları izledi. Kurz, Türkleri eleştirerek, "Türkiye kökenli insanlar, Avusturya'ya karşı sadık tutum göstermeli. Erdoğan taraftarları ülkeyi terk etmek istiyorlarsa serbestler" dedi. Kurz, ayrıca Türklere verilen vatandaşlığın yasalar çerçevesinde geri alınabileceğini ve bu konuda mevzuatın açık olduğunu ifade etti.

Darbe karşıtı protestoları hedef alan bir açıklama da Yeşiller Partisi Viyana Eyaleti Sözcüsü Joachim Kovacs'dan geldi. Kovacs, protestolarda kullanılan "bozkurt" işareti ile "Allahu Ekber" sloganlarının yasaklanmasını istedi.

FPÖ lideri Heinz-Christian Strache, Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin durdurulmasını istedi. Avusturya Başbakanı Christian Kern ise aşırı sağcı Strache'yi taklit ederek Türkiye'nin AB üyelik gerekliliklerini karşılamadığını ileri sürdü ve “Üyelik müzakereleri şu anda hayalden öte bir şey değil. Türkiye'nin demokratik standartlarının üyeliği meşrulaştıracak yeterlikten çok uzak olduğunu biliyoruz" dedi.

HOLLANDA: TÜRKLER SEÇİMLERE KATILMA HAKKINA SAHİP OLMAMALI

15 Mart 2017'de gerçekleştirilen genel seçimlerde Hollandalılar; seçimleri ırkçı söylemler, İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının gölgesinde geçirdiler. Tarafların propagandalarında ise Türkiye söylemi dikkat çekti. 

Türkiye'de gerçekleşen 16 Nisan 2017 referandumu öncesinde Hollanda'ya giderek oradaki Türk vatandaşları ile görüşmek isteyen bakanlara, Hollanda hükümeti tarafından izin verilmedi.

Hollanda hükümeti, Rotterdam’da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da katılması beklenen referandum mitingine izin vermeyeceğini duyurmuştu. Bunun üzerine Almanya'dan Hollanda'ya kara yolu ile geçen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Rotterdam'daki Türkiye başkonsolosluğunun yakınlarında durduruldu ve binaya sokulmadı. Kaya'nın Almanya'ya gönderilmesinin ardından sokağa çıkan Türklere Hollanda hükümeti atlı polisler ile müdahale etti.

Olay üzerine açıklamalarda bulunan aşırı sağcı lider Wilders, çifte vatandaşlığı bulunanların Hollanda’da seçimlere katılma hakkına sahip olmaması gerektiğini söyledi ve “Bana göre, Hollanda’da çifte vatandaşlığı olan kişilerin ülkemizde seçimlere katılma hakkına zaten sahip olmaması gerekir” dedi.

Geert Wilders

Seçimleri VVD'nin lideri Başbakan Mart Rutte kazandı. Irkçı PVV'nin lideri Geert Wilders ise beklediği sonucu elde edemeyerek ikinci oldu. Seçmenlerin %34'üne göre Rutte'nin seçimleri kazanmasının sebebi "Türkiye ile çıkan diplomatik krizi başarılı bir şekilde yönetmesi."

FRANSA: TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİNİ DERHAL BİTİRECEĞİZ

Fransa'da 23 Nisan 2017'de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Marine Le Pen, Emmanuel Macron, François Fillon ve Jean-Luc Mélenchon yarıştı. Seçim sürecinde yarışan adayların manifestolarındaki tek ortak nokta, Türkiye karşıtı söylem ve Türkiye'nin AB'ye kabul edilmemesi vaadi oldu. 

Marine Le Pen ve Emmanuel Macron

Ulusal Birlik Partisi (RN) lideri Marine Le Pen, AB'nin yeniden dizayn edilmesini, bu gerçekleşmediği takdirde Fransa'nın AB'den çıkış için (Frexit) referandum düzenlemesi gerektiğini savundu.

Le Pen, Türkiye'nin de AB üyeliğine karşı çıkarak, bütçeden "aşırı para akıtıldığını" ileri sürdü. Le Pen'in vaatleri arasında iktidara gelmesi halinde Türkiye ile zaten pratikte durmuş olan müzakereleri derhal bitireceği de yer alıyor. Le Pen, Türkiye ile AB arasında gerçekleşen sığınmacılar konusundaki anlaşmaya da karşı çıkarak anlaşma ile Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Almanya Başbakanı Angela Merkel’e “boyun eğdiğini" savundu.

Cumhurbaşkanı adaylarından olan Emmanuel Macron ise, seçim sürecindeki söylemlerinde Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı olduğunu belirtmekle birlikte "Türkiye'ye kapıların tamamen kapatılmaması gerektiğini" de söyledi. Seçim konuşmalarında Türkiye'yi Avrupa formatı dışında gördüğünü açıklayan Macron, Türkiye, Rusya, İran ve Suudi Arabistan'ı "yeni güçler" olarak niteledi ve "Uluslararası istikrarın sağlanması için otoriter rejimlerden oluşan bu ülkeler ile diyalog şart" dedi.

Sağ partilerin adayı François Fillon, AB genişlemesine karşı çıkarak Türkiye ile “stratejik ortaklık” oluşturulmasını istedi. Fillon 2015 yılında Fransız Millet Meclisi’nde yaptığı bir konuşmada, Türkiye’nin AB üyeliğinin “mümkün olmadığını, arzu da edilmediğini” söylemiş, Fransa’nın bu üyeliği referandum ile veto edeceğini iddia etmişti.

Jean-Luc Mélenchon da Türkiye'nin AB ile olan ilişkilerini seçim malzemesi yapan adaylardan birisiydi. Türkiye'nin AB'ye girmesinin mevcut şartlarda imkansız olduğunun seçim sürecinde defalarca altını çizen Mélenchon, PKK’nın AB terör örgütleri listesinden çıkarılması için Avrupa çapında başlatılan imza kampanyasının en önemli destekçilerindendi.

KAYNAK: HABER7 / DIŞ HABERLER SERVİSİ
YORUMLAR 52
  • Kemal 4 yıl önce Şikayet Et
    kafamızı bozmasınlar bir gecede avrupayı yangın yerine çeviririz
    Cevapla
  • ihsan 4 yıl önce Şikayet Et
    nankör mitçokatis babasının türkiyeyye sığındığını unutmasın
    Cevapla
  • ahmet 4 yıl önce Şikayet Et
    lan biz zaten avrupanin her yerindeyiz!
    Cevapla
  • karşı yaka 4 yıl önce Şikayet Et
    ya Allah aşkına bitirin şu ab sürecini. bıktık artık ya vallahide billahide.
    Cevapla
  • deli gadir 4 yıl önce Şikayet Et
    bunlar hep faso fiso hic birini yapamazlar sana gelince boyle ona gidince boyle konusurlar bunlarin hayati yalancilikla geciyor yoksa avrupada siyaset yapamassin yalanci olmassan birsey yapamassen
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Milli muharip uçak KAAN, ANKA-3 ve İHA’lar birlikte uçacak
Maskeli hırsızların filmleri aratmaya kuyumcu soygunu kamerada!