Erzurum

Erzurum'daki avukatların "FETÖ" davası

10:37 23 Şubat 2017
Erzurum'daki avukatların "FETÖ" davası

Erzurum'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) üye oldukları öne sürülen aralarında eski Erzurum Baro Başkanı Mehmet Güzel'in de bulunduğu 4 avukatın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmalarına başlandı.

Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dün başlayıp gece saatlerine kadar devam edip yaklaşık 12 saat süren duruşmada, avukat olan tutuklu sanıklar eski Baro Başkanı Mehmet Güzel, Şerafettin Yaşar Laloğlu, Hakan Dişkeser ile tanıklar ve avukatları hazır bulundu. Van Yüksek Güvenlik Cezaevinde tutuklu olan sanık Fatih Topal, duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katıldı.

Kimlik tespitinin yapılması ve iddianamenin okunmasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.

Sanık Dişkeser, savunmasında, ofisinde ele geçen evrakların birçoğunun müvekkilliğini yaptığı kişilere ait resmi evraklar olduğunu ileri sürdü.

Polat Tahkim ve Hukuk Derneğinin cemaatin etkisi ve yönlendirilmesiyle kurulduğu ve onun amacı doğrultusunda hareket ettiği algısının uyandırıldığını belirten Dişkeser, "Soyut ihbar dışında gerçeklikle alakası olmadığı gibi cemaatin dernekle bir ilgisi yoktur." dedi.

Dişkeser, iddianamede eski Baro Başkanı Faruk Terzioğlu'nun bazı avukatların iş yaptırılamaz hale getirilmesi yönündeki iddiaların doğru olmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bank Asya'ya ilişkin 2014'te para yatırarak destek olmak amacıyla algı yaratılmışsa da bu 2009-2010 arasına dayanır. Sebebi almak istediğim ev için sattığım mal varlıklarımı bankaya yatırmam ve bankanın kar payı vermesidir. Tercih sebebim dini hassasiyetler ve faizsiz olmasıdır. TMSF bankaya el koyduktan sonra dahi söz konusu para bankada kalmaya devam etti. Başka amacım olsaydı parayı çekerdim. Gazetecilere açıklamada bulunmam delil olsa da bu açıklamayı müvekkillerimin sanık olduğu dava hakkında yaptım. Cemaatle ilgili ya da başka bir konuyu içeren açıklamam yoktur. Ayrıca bu açıklamayı yapmayı ben istemedim, kimseyi de aramadım."

- "Fetullah Gülen'i iki kere gördüm"

Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlar da sorulan Dişkeser, dönemin siyasetçi, hukukçu ve ileri gelen kişilerin paylaşımlarını retweetlediğini belirterek, bu paylaşımlarda darbenin hukuksuzluğuna ve kötülüğüne dair paylaşımlarının lehine delil sayılmadığını kaydetti.

Dişkeser, Hasan Arslan tarafından telefonuna 3 program yüklendiğini iddia ederek, "Bunlardan birinin kriptolu olduğunu, arka planda ByLock olduğunu da bilmiyordum. Programın telefonda görülen adı ByLock değildi." ifadelerini kullandı.

Programdan sadece buluşma günü konusunda yazışmalar yapıldığını öne süren Dişkeser, şöyle konuştu:

"Programlardan biri Line adlı programdı. Viber ise şifreyle girilen programdı. İletişim kurabilmek için karşı tarafın onayı gerekiyordu. Çağrı yoktu, sadece mesajlaşma vardı. Hasan Arslan telefon kullanmadığını internet kullandığını söylemesi üzerine yükledim, kullandım. Aklıma başka birşey gelmedi. Cemaat sohbetlerine tamamen dini duygularla gittim. Sohbetlerde herhangi bir plan yapılmadı, emir verilmedi. Ayrıca Amerika'ya gittiğim doğrudur. Çocukların eğitimi için gittik. Orada Hasan Arslan ayarlama yaptığını söyledi. Fetullah Gülen'i iki kere gördüm, o da mescitteydi. Birebir görüşmemiz olmadı. Gitme amacımız bu değildi."

- "Oraya gittiğimizde de bireysel görüşmemiz olmadı"

Sanık Laloğlu, ByLock kullanmadığını, Bank Asya'da hesabının olmadığını, sosyal medya hesaplarının bulunmadığını savunarak, suçlamaları reddetti.

Amerika'ya gidiş iddialarının doğru olduğunu anlatan Laloğlu, "Amaç sadece çocukların yurt dışında okuyabilmeleri için eğitim kursu ayarlayabilmekti, Gülen'le görüşme değildi. Teklif geldiğinde hoşumuza gitmedi. Oraya gittiğimizde de bireysel görüşmemiz olmadı." dedi.

Laloğlu, katıldıkları sohbetlerin sadece dini amaçlı, saf ve temiz toplantılar olduğunu öne sürerek, şöyle dedi:

"Yapıyı tam olarak bilmem. Sadece sohbetlere gittik. Başka türlü planlar olsa orada MHP'li ve CHP'li kişilerde vardı. Farklı birşey olsa onlar ciddi tepki gösterirlerdi. Bu yapılanmanın üç gruba ayrıldığı söylendi. İhanet, ibadet ve ticaret. İhanet edenler ya içeride ya da kaçak. Ticaret yapanlar belli. Geriye ibadet yapan bizler kaldık. Bank Asya'yla ilgili olarak yıllar önce kredi kartı almak için hesap açtım. 2012 yılının dokuzuncu ayında da tüm hesap hareketlerimi sonlandırdım. ByLock çıkmasıyla ilgili olarak da çok şaşırdım."

Sanık Topal ise söz konusu Polat Tahkim ve Hukuk Derneğinin kuruluşunda, yönetiminde ve faaliyetlerinde yer almadığını anlattı.

Sanık Dişkeser'in basın açıklaması sırasında yanında olduğunu aktaran Topal, "O sorguda benim de müvekkilliğini yaptığım kişi vardı. Basın açıklaması, müvekkilim hakkındaki savunmanın bir başka boyutudur. Hakkımda aleyhe hiçbir delil yoktur. Ne ByLock ne yurt dışı çıkışı, ne sohbetlere katılma yoktur. Tek delil 2014 yılına ait ayakkabılıkta bulunan Zaman gazetesidir." diye konuştu.

- Tanık Bayoğlu'nun ifadesi

Aynı suçlamayla ilgili olarak başka dosyada yargılanan ve etkin pişmanlıktan faydalanan tanık avukat Mehmet Salih Bayoğlu, Topal hariç diğer sanıkları sohbetlerden tanıdığını söyledi.

İlk başlarda sohbetlere Güzel'in çağırması üzerine katıldığını dile getiren Bayoğlu, "Bir süre sonra ben de çağıran durumuna geldim. Akabinde 17-25 Aralıktan sonra Hasan Arslan tarafından ByLock yüklenilerek programlara çağrılacağım söylendi." dedi.

Programda toplantılara çağrı amaçlı konuşmalar olduğunu ve örgütsel amaçlı birşey yer almadığını savunan Bayoğlu, şunları ifade etti:

"Telefonum kırılınca aynı kişi önce 'iglo' programını daha sonra ByLock uzantılı 'tango' yükledi. Ardahan'da davalar almaya başladım. Bu sıralarda bu programa farklı kişiler dahil olmaya başladı. Programlar telefonuma bilgisayara bağlanmak suretiyle yüklendi. Katıldığım sohbetlerde ülkenin düzenini bozucu, yıkıcı ve yıpratma gibi konular asla konuşulmadı, siyasete girilmesi engellenirdi."

Sanık Mehmet Güzel, dosya kapsamında yeterli bilgiye sahip olmadığını öne sürerek savunma yapmak için ek süre talep etti.

Cumhuriyet savcısının sanıkların tutukluluk hallerinin devamına yönelik mütalaasını sunmasının ardından sanık avukatları mütalaaya katılmadıklarını, müvekkillerinin terör örgütüyle bağlantılı olmadıklarını savunup tahliye talebinde bulundu.

Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, sanık Güzel'in savunmasını hazırlaması amacıyla duruşmayı erteledi.

- İddianameden

Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, FETÖ/PDY ile irtibatlı olmakla suçlanan avukatlardan eski Erzurum Baro Başkanı Mehmet Güzel, Şerafettin Yaşar Laloğlu, Hakan Dişkeser, Fatih Topal'ın cemaate mensup kişiler olarak bilindikleri ve örgütün toplantılarına katıldıkları yer alıyor.

İddianamede, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturması kapsamında yürütülen usulsüz dinlemelere ilişkin tutuklamaya sevk sonrasında serbest kalan faillere ilişkin Güzel, Dişkeser, Laloğlu ve Topal'ın toplanarak basın açıklaması yaptıkları, Dişkeser'in sözcü olarak sürekli beyanda bulunduğu ve Topal'ın sosyal medya hesabında sürekli terör örgütünün lideriyle ilgili söz ve resim paylaşımlarında bulunduğu kaydediliyor.

Laloğlu ve Dişkeser'in avukatlığın mesleki sınırlarını aşan demeçler vererek paralel yapı mensubu olduğu ve bu terör örgütü kapsamında suç işlediği iddia edilen faillere yönelik olarak yürütülen soruşturmaları itibarsızlaştırmak, yargıyı da töhmet altında bırakmak maksadıyla terör örgütü lehine beyanda bulunduklarının anlatıldığı iddianamede, her iki sanığın gözaltına alınmak istenen faillere ilişkin işlemlerinin kanunsuz olduğunu belirtmek suretiyle adliye önünde toplanan kalabalığı kışkırttığı belirtiliyor.

İddianamede, Dişkeser'in, sosyal paylaşım sitesinden FETÖ/PDY lehine pek çok paylaşımlarda bulunduğu anlatılarak, sanığın 17 Aralık iddialarının yolsuzluk, rüşvet ve usulsüzlük olduğuna ve 15 Temmuz günü "Darbe girişimi yapan Gülenciler değil, TSK içindeki Atatürkçü komutanlar" şeklinde paylaşımı retweetlediğine işaret ediliyor.

Güzel'in medya kuruluşlarına, FETÖ/PDY örgütü lehine beyanlarda bulunduğuna değinilen iddianamede, sanığın örgüt liderinin ailesini hedef alan cinsel istismar iddiası kapsamında "Hoca efendinin isminin bulaştırılmasının tamamen kurgu olduğunu, hizmet hareketi ve hoca efendinin yıpratılmak istendiğini, kapanmış bir davanın yeniden gündeme getirilmesinin düşündürücü olduğunu, hukukun rafa kaldırıldığını" söyleyerek terör örgütü liderine bağlılığını açıkça belli ettiği ve soruşturma makamlarını itibarsızlaştırmaya çalışmak suretiyle örgüt lehine çalıştığı ileri sürülüyor.

İddianamede, tanık ifadelerinden elde edilen bilgiler dahilinde sanıklardan Güzel, Dişkeser ve Laloğlu'nun yurt dışına birlikte çıktıkları, Dişkeser ve Laloğlu'nun Pensilvanya'ya geçerek Gülen'in kaldığı yerleşkede kaldıkları, 17-25 Aralık'tan sonra da örgüt faaliyetlerine katılmaya devam ettikleri ve Bank Asya'da tüm sanıkların hesaplarının olduğu vurgulanıyor.

İddianamede, sanıklar hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.