Bakan Akdağ: Onlara şişko diyelim

Sağlık Bakanı, millet olarak obezliği kabullenemediğimizi, belki bu insanlara 'şişman' yerine 'şişko' demenin işe yarayacağını savundu.

Bakan Akdağ: Onlara şişko diyelim
Bakan Akdağ: Onlara şişko diyelim
GİRİŞ 03.04.2011 18:25 GÜNCELLEME 03.04.2011 18:25
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Türkiye'de sigarayla, tütün kullanımını azaltmakla ya da kullanmayanları tütün dumanından korumakla ilgili tedbirlerin tamamen yürürlükte olduğunu belirterek, ''Bunu bundan sonra kimse de geriye çeviremez'' dedi.

Bakan Akdağ, ''Kanser Haftası'' dolayısıyla Rixos Grand Otel'de düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada, Türkiye'deki kanser farkındalığını yaratmak için çaba gösterdiklerini söyledi.

Ölümden kaçılamayacağını, ölümün canlıların geninde olduğunu ifade eden Akdağ, Bakanlık olarak erken ölümleri önlemeyi ve hastalığın sıkıntılarını mümkün olduğunca insanlara az yaşatmayı hedeflediklerini vurguladı.

Hastalıklardan korunmanın en önemli faktör olduğunu, buna odaklanılması gerektiğine işaret eden Akdağ, ''Türk halkının çok güzel bir ifadesi var. Büyüklerimiz, 'Az ağrı, asan ölüm' diye dua eder. Asan, zahmetsiz ve kolay anlamına geliyor. Konu kanser olunca gerçekten bu iş çok önemli bir hale geliyor'' diye konuştu.

Kanser hastalığını kendinde ve yakınlarında yaşamayanların tam olarak bilemeyeceğini dile getiren Akdağ, kendi babasının da kanserden hayatını kaybettiğini, hasta ve hasta yakınlarının ne hissettiğini çok iyi bildiğini söyledi.

Görevlerinin kanserden insanları korumak ve hastalığa yakalananlara yardım etmek olduğunu belirten Bakan Akdağ, son dönemde hastalıktan korunma işinin ön plana çıkarılmasını çok doğru bulduklarını kaydetti. Hastalığın tedavi kısmının da arka plana bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Akdağ, ''Kanser gibi bir konuda hastaya tedavi edemeyecek olsanız dahi onun ölümüne kadar geçen sürede yapacaklarınız çok önemli. Ağrısını azaltmak, rahat bir yaşam sürmesini sağlamak çok önemli. Şükürler olsun Türkiye'de bu konuda çok önemli mesafe aldık'' dedi.

''Farkındalık konusunda çok önemli mesafe aldık mı tartışılır. Bu zaman istiyor'' diyen Akdağ, önlenebilir kanser sebepleri açısından en önemli konunun tütünle mücadele olduğunu, Türkiye'nin bu konuda dünyada lider bir konuma geldiğini söyledi.

Sigara ve tütünle mücadelenin halkın da büyük desteğinin alınarak sürdüğünü, bu mücadeleden sigara satan firmalar başta olmak üzere rahatsızlık duyanların olduğunu anlatan Akdağ, ''Ama bu kavgayı biz kazandık, Türk halkı kazandı. Türkiye'de sigarayla ilgili, tütün kullanımını azaltmakla ilgili ya da kullanmayanları tütün dumanından korumakla ilgili tedbirler tamamen ayaktadır ve bunu bundan sonra kimse de geriye çeviremez. Ülkemizde kanseri önlemek ya da kanserlilere yardımcı olmak için gayret gösteren herkes emin olabilir artık Türk halkı bu hususta geri adıma asla müsaade etmez, iktidarda biz kaldığımız sürece de etmez, iktidardan biz gitsek de etmez'' diye konuştu.

Türkiye'de 100'ü aşkın Kanser Erken Teşhis Korunma Tarama Merkezinde çalışan personele ve kanserle ilgilenen herkese teşekkür eden Akdağ, bu merkezlerin sayısını daha da artıracaklarını kaydetti. 

''KANSERLİ HASTALARA KOLAYLIK SAĞLIYORUZ''

Hasta ile ilgilenmenin zor olduğunu, hastaların sürekli şefkat beklediğini söyleyen Akdağ, kanser hastalarının yakınlarının işin en zor kısmını teşkil ettiğini, bu nedenle kanserle ilgilenenlerin çok hayırlı bir iş yaptığını dile getirdi.

Kanserin korunma ve tedavi kısmıyla ilgili çok büyük kolaylıklar sağladıklarını belirten Akdağ, bugün Türkiye'de bütün kanser türlerinin ücretsiz olarak tedavi edildiğine, bunun dünyanın en zengin ülkelerinde bile görülemeyeceğine dikkati çekti.

Kanser hastalığının teşhisiyle ilgili bütün yeniliklerin zamanında Türkiye'ye geldiğini ifade eden Akdağ, bu hususta hiçbir masraftan kaçınmadıklarını söyledi.

Türkiye'deki 73 milyon insanın kanser olduğunda devletin güvencesi altında tedavi alabildiğini, özel hastanelerin de kanser tedavisinde vatandaşlardan fark talep edemeyeceğini belirten Akdağ, bütün kanser ilaçlarının ücretsiz olduğunu, ilaç alımlarında ödenen katkı paylarının kanser hastalığında ödenmediğini vurguladı.

Son dönemde evde sağlık hizmetlerine başladıklarını, yatalak olan hastalara evlerinde sağlık hizmeti verdiklerini kaydeden Akdağ, hastalara her türlü hizmetin verildiğini, evde tedavi edilemeyecek olanları da hastaneye taşıdıklarını söyledi. Şimdiye kadar 50 bin kişiye evde sağlık hizmeti verdiklerini kaydeden Akdağ, amaçlarının 2011 yılı sonuna kadar bu rakamı 100 binin üzerine çıkarmak olduğunu bildirdi.

Başarılı olmak için sağlık politikalarının etik temellerinin sağlam olması gerektiğine dikkati çeken Akdağ, 2002'den bu yana Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sağlık Bakanlığı olarak yürüttükleri Sağlıkta Dönüşüm Programını tamamen insan odaklı bir etik anlayışı üzerine inşa ettiklerini ifade etti.

''TÜRKİYE'DE 3 KİŞİDEN 1'İ OBEZ''

Bir insanın doğuştan itibaren sağlık hakkına sahip olduğunu belirten Akdağ, ''O insanın varlıklı olması ya da olmaması, sağlık hizmeti için bir ödeme yapabilecek durumda olması ya da yapamayacak durumda olması hizmeti alması açısından bir fark oluşturmamalıdır. Sağlık temel bir insanlık hakkıdır. Ve her insan doğduğu andan itibaren sosyal bir devlette sağlık hakkına ulaşmalıdır. Bunu yüzde yüzde 100 olmasa bile, yüzde 100'e yakın bir hassasiyetle Türkiye'de gerçekleştirmeye başladık'' diye konuştu.

Amaçlarının Türkiye'de yaşayan 73 milyon insana sağlık hizmeti sunmak olduğunu vurgulayan Akdağ, Türkiye'de büyük ilerlemeler kaydetmelerine rağmen, insan kaynağının sayısal açıdan hala çok yetersiz olduğunu söyledi. Türkiye'deki hekim sayısının Avrupa ortalamasının nüfusla kıyaslandığında yarısı, hemşire-ebe sayısının ise dörtte biri kadar olduğuna dikkati çeken Akdağ, gelecek yıllarda insan kaynağını artıracak tedbirleri süratle alacaklarını bildirdi. Bakan Akdağ, şunları kaydetti:

''Türkiye'nin problemleri HIV, tüberküloz ile ilgili değil. Türkiye'nin problemleri aşıyla korunulabilir kızamıkla ilgili değil. Biz Avrupa'dan kızamık gelmemesi için uğraşıyoruz artık. Türkiye'nin problemleri sıtmayla, ishalle, çocuk yaşlarında pnömoni ölümleriyle ilgili değil. Türkiye'nin problemleri yüksek hızda seyreden bebek ya da anne ölümleriyle ilgili değil. Kuşkusuz bu alanlarda da yapacaklarımız var. Artık bizim problemlerimiz diyabetle, kalp hastalıklarıyla, kanserle ilgili ana problemlerimiz var. Ve bunlara zemin hazırlayan şişmanlık, hareketsizlik gibi yaşam biçimlerimiz var.

Bu mücadele birincisinden daha kolay değil, daha zor. Çünkü bu mücadele bireysel farkındalık gerektiriyor, bu mücadele bireyin yaşam tarzını değiştirmesini gerektiriyor. Şu anda Türkiye'deki her 3 kişiden biri obez. 'Şişko' demek daha doğru. Çünkü kabullenmiyoruz. İnsanların pek çoğu vücut kitle endeksini bilmiyor. Ben biliyorum, şişko değilim ama bir adım kalmış durumda. Onun için tedbirimi aldım kilo vermeye başladım, daha fazla hareket etmem, az yemem gerektiğini biliyorum.''

Türkiye'de 2006 yılında 15 yaş üstündeki nüfusun yüzde 33,6'sının sigara içtiğini, 2010 araştırmasına göre bunun 26,8'e düştüğünü belirten Akdağ, ''Müthiş bir iyileşme kaydetmiş durumdayız, bu böyle devam edecek'' dedi. Bakan Akdağ, ''Fazla kiloyla, hareketsizlikle, şişmanlıkla, ya da tırnak içinde söylüyorum şişkolukla büyük bir derdimiz var'' diye konuştu.

Özellikle kadınları kanserden korumayı amaçladıklarını belirten Akdağ, meme kanseri ve rahim ağzı kanserinin kadınlarda en yaygın kanser türlerinden olduğunu söyledi.

Düzenli kontrol ve aşılamanın rahim ağzı kanserini önlemede etkili olduğuna işaret eden Akdağ, aşılamayla ilgili olarak hükümetin hazır olduğunu, ancak bu konuda bilimsel araştırmaların sürdüğünü kaydetti.

Bakan Akdağ, meme kanseri konusunda da erken teşhisin çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.

DİĞER KONUŞMALAR

Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de Kanser Savaş Dairesinin çalışmaları hakkında bilgi vererek, Türkiye'nin bölgesinde kanser eğitim üssü olmasını hedeflediklerini söyledi.

Kadınları meme ve rahim ağzı kanseri konusunda bilinçlendirdiklerini ve önleyici çalışmalar yaptıklarını belirten Tuncer, Türkiye'nin çok önemli yol katettiğini ancak bilim ve teknolojinin daha da desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Uluslararası kanserle mücadele kuruluşlarının temsilcilerinin de birer konuşma yaptığı sempozyumun sonunda Bakan Akdağ, Prof. Dr. Ali Ayhan'a çalışmalarından dolayı ''Onkoloji Onur Ödülü''nü verdi.

Sigara ile mücadele eden ekibi kutlayan Akdağ, kanser hastalığı konusunda farkındalık yaratan sivil toplum kuruluşlarına da teşekkür etti.

Bakan Akdağ, ''Kanser'' konulu resim yarışmasında dereceye girenlere de ödüllerini verdi.

AA

YORUMLAR 4
  • DUYGUSAL 13 yıl önce Şikayet Et
    TARAMA ENGELLİLERE DE KELTOŞ DİYELİM. Türkiyede çok sayıda tarama engelli, seyrek saçlı insan var.Bakanımız uygun görürlerse bunlara da KELTOŞ diyelim ki önlemini alsınlar.Farkındalık oluşturalım yani.
    Cevapla
  • ali kılıç 13 yıl önce Şikayet Et
    TAŞIMA SUYLA DEĞİRMEN DÖNMEZ.. Kişi hastalığının farkında olmalıdır. Başkalarının telkinleri çözüm olmaz.Taşıma suyla değirmen dönmez.
    Cevapla
  • Parmaksız_KLARNETÇİ 13 yıl önce Şikayet Et
    bakan haklı:). şimdi sayın bakanımızın mantalitesiyse kilolu insana---->şiko dedik sayın bakanımız gibi seyrek saçlılara---->KELTOş dedik peltev olan birine---> dilsiz aksıyan birine--->> sakat diyelim birazda böyle deniyelim bakalım o sakat süzelip koşabilecekmi.
    Cevapla
  • İbrahim Dursun 13 yıl önce Şikayet Et
    TÜRKİYE'DE BELEŞCİ VE SÖMÜRÜCÜLER OLDUKÇA;-1. Türkiye'de sömürücü ve yiyici taifesi oldukça faal.Bu gizliden ve açıktan yapılmakta.Belki çoğumuz farkında bile olmadan,insanlarımız bir çok yönden açık ve gizlice sömürülüyor.Güney-Doğuda bir aşiret (şıhlık sevdasıyla) insanları nasıl nefs sömürüsüyle yediklerini görünce hayretler içinde kaldım.Tuzak müthiş!Öyleki,kapitalist vurgun düzenin sömürdüğüne taş çıkarırcasına,insanların nefsi ve şeytanla mücadelesi bile bahane yapılarak,sanki kendilerinde nefs yokmuşcasına(!)nasıl madden sömürüldüğünü görünce şaşırdım.Gerisini sizler düşünün.Hep merak ederdim.-Bu aile neden böyle şişman?- diye.Irsıyet zannederdim.Meğer,beleşcilikle kolay yaşama ve sömürüymüş nedeni. Sonra gördüm ki,insanların zayıf taraflarını yakalayıp,başlarına nefs bahanesiyle çöreklenip,karalama ve iftira kampanyalarıyla,onu ve çevresini çökerterek,yeme işi.Tuzak böyle!Menfaatlenme.MaşaAllah 12-130 kğ luk aile fertleri.Vurgunun başka bir boyutu.Böyle toplumda tabiki,şişkolar çok olur.Ya Düzenin ki?VesSELAM
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Tarihi ziyaret sonrası sıcak gelişme: Erdoğan'dan son dakika operasyon mesajı!
Sivas'ta geceye damga vuran penaltı: F.Bahçe ligin dışına itilmiştir