Özkök'ün "tükürülecek" başörtülü hassasiyeti

Gezi Olayları'ndan geriye "Cami'de içki" ve "Kabataş'ta başörtülü kadına insalık dışı saldırı" tartışmaları kaldı.Başörtülü kadın üzerinden siyasette ve medyada hesaplaşma sürüyor. Kur'an el basan, tükürmeye meraklı Ertuğrul Özkök'ün köşesindeki ajitasyon ise alt metinlerle Erdoğan'a saydırıyor.

Özkök'ün "tükürülecek" başörtülü hassasiyeti
Özkök'ün "tükürülecek" başörtülü hassasiyeti
GİRİŞ 04.07.2013 13:30 GÜNCELLEME 04.07.2013 18:03
Bu Habere 47 Yorum Yapılmış

Hakan GÖKSEL'in haberi

Gezi Parkı olaylarından geriye "Cami'de içki" tartışmaları ve "Kabataş'ta başörtülü bir kadına yapılan  insalık dışı saldırı" kaldı. Mağduriyet üzerinden siyasi hesaplaşma, siyasette ve medyada devam ediyor.

Olayın doğruluğuna inan-a-mayan köşe yazarları "Eğer doğruysa önce ben ayıplarım" yazarak esip gürlüyor. Onlardan bir tanesi de  Hürriyet'in eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök!

Yayınlarında yıllardır gerçek olsun olmasın kadın mağduriyetinde bayraktarlığı kimseye bırakmayan Hürriyet, bağlı bulunduğu grubunun diğer medya organları ve köşe yazarlarıyla bir "ispat et" kampanyası başlattılar.

Olayın ispat edilmesini bekleyen yazarların insanlık ayıbını gözleriyle görmek ve izlemek istemeleri "Gladyatör"lerin vahşet görüntülerini izleyen hissiyatla aynı yerde" buluşuyor. Devletin savcısına ve polisine verilen ifade "ispat isteyen yazarları" ikna edemiyor.

Başörtülü kadının 6 aylık bebeği ile mağduriyetinin görüntülerinin çıkmasını istemeyen yazarların "ispat et" söylemlerinin arkasında çıkacak görüntülerin "Gezi Olayları"nın meşruluğunu rafa kaldıracak olması var. 

TÜKÜRESİ GELEN ÖZKÖK

Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de "ispatla" gazıyla konuya dalış yapanlardan… "Getirin önce biz tükürelim" dediği yazısında alt metinde ilginç noktalara vurgu yapıyor. 

"Sana sesleniyorum: Ey, bu ülkenin her şeye muktedir devleti. O muktedir devletin 11 yıllık en muktedir yeni sahibi.  Sana sesleniyorum..."  dediği yazısında özellikle iki konuya vurgu yapıyor. Müktedir devletin yeni sahibi diyerek "bireyin devleti sahiplendiği" otoriter yönetimlere benzetiyor. Diğer taraftan "yeni" vurgusu ile de "halk iradesi ve büyük çoğunlukla gelen" iktidardan rahatsızlığını gün yüzüne vuruyor.

Erdoğan'ın Gezi Parkı olayları sırasında ve sonrasında ortaya attığı her iddiayı "Sen ki, olmayan suçu yaratmaya muktedirsin" diyerek lobi, cami ve başörtülü kadın iddialarına inanmadığını ilan ediyor.

Sadece bununla kalmayan Özkök, Erdoğan'ın gelecekte ülkenin ve dünyanın kaderini belirleyecek "genç nüfus"un artmasına dikkat çekmek için ortaya attığı "en az 3 çocuk" söylemini "yatak odasına burnunu sokmak" olarak nitelendiriyor.  Özkök yazısında "Sen ki yatak odalarımıza kadar burnunu sokacak kadar mahirsin" diyor. Bu itirazı "yatak odaları"nı her fırsatta köşesine taşıyan ve ifşa etmekten hoşlanan birinin eleştiri yapması ise dilemmayı gözler önüne seriyor.

Özkök, Gezi Parkı olaylarında ve Lice'deki operasyonda hayatını kaybeden mağduru da hatırlatmayı ihmal etmiyor.  "Sen ki gerçek ölülere, meçhul failler yaratacak kadar derin..." diyen Özkök hala devletin faili meçhul işlerin içerisinde olduğunu söylemeyi ihmal etmiyor.

Özkök bununla da kalmıyor. Sahte düşmanlar yaratıp gerçek faillerle kelle avcılığı ve komplo düzenlediğini "Meçhul ölülere ise aleni failler yaratacak kadar komplo üstadısın" sözleriyle anlatıyor.

TOMA TAMAM DA YA TOMAHAWK NEREDEN ÇIKTI?

Gezi Parkı müdahalelerinde polisten yana tavır koyan Özkök, "Sen ki biber gazıyla, MOBESE'yle, Tomahawk'la kendi halkına karşı bile "ikinci Çanakkale zaferleri kazanan" muzaffer polisine bir de destanlar yazıyorsun..." cümlelerindeki "Çanakkale" vurgusu ise kendi halkını düşman gören bir lider benzetmesi yapıyor. Halkını hain gördüğünü ima ediyor.

Özkök'ün "Tomahawk" benzetmesi ise bir yazım hatası değil. Sanıldığı gibi bir abartma da değil. Çünkü Özkök Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı'nın (TOMA), Tomahawk füzesi ile alakası yok. Özkök'ün Tomahawk füzesinin adını kullanmasının ardında "ABD yapımı ve uzun menzili olması" gibi özelliklerin dışında özellikleri de var. Tomahawk ilk defa yoğun olarak 1991 Körfez Savaşı'nda diktatör Saddam'a karşı kullanıldı.  Ayrıca Sırp Cumhuriyeti'ne (1995 Kararlı Güç Harekatı), Yugoslavya Federal Cumhuriyeti'ne (1999 Müttefik Gücü Harekatı) ve Afganistan'a (2001 Sonsuz Özgürlük Harekatı) yönelik bombardımanlarda da kullanıldı. 3 saldırıda da ortak nokta, diktatör yönetici…  Füzeler ABD dışında bir tek İngiltere'ye satıldı.

BENZETTİĞİ SIRADAN BİR SİRK DEĞİL

Ertuğrul Özkök yazısının devamında "Bul o başörtülü kadına o zulmü yapan güruhu. O üstü çıplak, göğsü deri askılı olduğu söylenen, Cirque du Soleil kaçkını zalim soytarıyı..." diyor.  Özkök elbette sirki de "ilk aklına gelen" sirk diye yazıya koymuş değil. Sirkin tarihini okuduğunuzda iki nokta dikkat çekiyor.  

Sirk eskiden sokak sanatçısı olan Guy Laliberté ve Daniel Gauthier tarafından 1984 yılında kuruluyor.  20 yıl önce iki akrobatın Kanada sokaklarında yaptığı gösteriler bugün dünyaca ünlü Cirque du Soleil'e dönüşüyor. Cirque du Soleil'nin ilk üyeleri 20 yıl önce Kanada'da müzisyenlik yapan, sokaklarda çeşitli gösteriler sunan iddiasız sanatçılarken bugünse dünyanın en ünlü ve en büyük sirk gösterisi haline geliyor. 

Özkök, Gezi eylemcilerinin başlattığı sokak protestolarını öven bir benzetme yapıyor.

Özkök'ün yazısı yine imalarla dolu. "Bul ve çıkar mahkemenin önüne, yargıla, mahkûm et. Sonra geri çekil... İşi bize bırak. Gezi'ye katılan çocuklara bırak" diyen Özkök "yürütme erki"nin başındaki isme "yargıla, mahkum et" diyerek güçler ayrılığının kalmadığını ima ediyor. Gezi olaylarını katılanlarla diğerlerini ayırmayı da ihmal etmiyor. 

MAĞDURUN KARŞISINA MAĞDUR KOYMA GAYRETİ

Özkök, Gezi parkı olaylarındaki gençlerin mağduriyetine sözcü oluyor ve "Yani parkta yan yana oturduğu için azarlanan, Kadıköy vapurundan indiği için horlanan. Her salı grup ayinlerinde paspas edilen. Haysiyetinden başka kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış. Hayat tarzları kendilerine dar edilen, yıllardır kötü ebeveynlerin üvey evlat muamelesi yaptığı insanlara bırak" diyor. Özkök'ün  "Mağdurun karşısına mağdur çıkarma çabası" gözlerden kaçmıyor.

ÖZKÖK TAMAM DA YA BERABERİNDEKİLER KİM?

Özkök köşesine yazıyor, Kur'an'a el basıyor ve "Bak şurada yazıyorum... Kuran'a el basıyorum. Eğer o kadını tekmeleyen, ayakları altına alan, onuruna el ve dil uzatan mahluk varsa... Suratına sizden önce ben, bizler tükürmezsek namerdim, namerdiz..." diyor. Özkök "namerdiz" derken Gezi Parkı eylemini yapanların yanı sıra meslekte başörtülü kadına yapılanlara inanmayan yazar güruhu adına da beyanda bulunuyor.

DEVLET BABA ADALETSİZLEŞTİ VURGUSU

Sadece bununla sınırla değil Özkök'ün yazdıkları. "Devlet baba"nın evlatlarını ayırdığını, aralarında adaletsiz davrandığını da anlatıyor. Özkök "Var sen Gezi'nin öldürülen çocuklarına, gözü çıkarılan, ruhu iğdiş edilmiş evlatlarına yapılanlara karşı kılını kıpırdatma, kıpırdattırma...  Hatta öldürenin, öldürtenin, gazlayanın, TOMA'layanın sırtını sıvazla, yakasına madalya tak. Kendin cimri ol, vicdanını sadece kendininkine sakla, ondansa cömert olmasını bekle... Vicdanını seninkine de vermesini iste... Verirler... Tek taraflı da verirler" diyor.

Özkök fedakarlıkta "verici" olarak konumlandırdığı gençlerini ajite ettiği yazısında "Verirler... Tek taraflı da verirler" dediği yazısında Gezi Parkı'na gelmeyenleri gelenlerden ayırarak ve polislere kimlik yükleyerek "Çünkü o çocukların emrine amade olacak cemaatleri, biat edecek siyasi babaları, sırtlarında taşımak zorunda oldukları bir mazinin utancı yok, tek yükleri bugünün vicdanı. Onu da sırtlarında taşımıyorlar, kucaklıyorlar..." diyor.

İKTİDARA ESKİYE DÖNDÜN YENİ DEVLET OLDUN ELEŞTİRİSİ

Gezi Parkı eylemcileri gençlerin umut kestiğini de söylemeden edemeyen Özkök " Yani kucakladıkları vicdanı, bugünün muktedirinden beklemenin boş bir hayal olduğunu öğrendiler.  Zaten bunun için Gezi'deydiler..." diyor.

Özkök'e sonunda Erdoğan'a hem eski hem yeni vurgusunu yapıyor. "Yeni" vurgusu ile devletleştiğini "eski" vurgusu ile geride kaldığını "Seninse hâlâ anlamadığın bu... Hayat son 5 yılda epey şeyi değiştirdi. Kimimizi yeniye, kimimizi ise eskiye doğru..." sözleriyle söylüyor.

Özkök'ün yazısının derinlemesine analizi başka şeyler söylüyor. Görünürde ise mağdur sözcülüğü yapıyor. Yazının analizi ise Özkök'ün "niyet okuyuculuğu yapıyorlar" diyemeyeceği kadar açık ve net....

hakan.goksel@haber7.com
twitter.com/hakan_goksel

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 47
  • mustafa akgül 10 yıl önce Şikayet Et
    bu özkökü kılm kadar sevmem ama ALLAH için doğru söylemiş.. at çamuru izi kalsın politikası yandaş medyanında yardımıyla moda oldu bu son zamanlarda.kabataşta olduğu idda edilen olayı nefes alan hiçbir canlı yapmaz.zatı şahane(başbakan)yine acitasyon yapıyor.ALLAH için polis elinde jandarma elinde mit elinde,sarai Sierra denilen abdli kadının görüntülerini anında ortaya çıkaran bu kurumlar bunumu çıkaramayacak.sıkıştığı zaman topu taca atma olayıdır bu.
    Cevapla
  • Hiçkimse 10 yıl önce Şikayet Et
    GÖZLERİNİN önünde olsa,olayı GÖZLERİYLE görseler, kabul mü edecekler sanki?. başka çareleri kalmasa KENDİ GÖZLERİNİ OYAR,GÖRMEDİM derler yinede HAKK' ı kabul etmezler.DNA yapılarına ters.Boşa YORUM yaparak vakit kaybetmeyelim bu tip KÖKTEN ALKOL beyinlilere.
    Cevapla
  • m.ömeroğlu 10 yıl önce Şikayet Et
    Bay hasan yılmaz!. "hukuk devletinde kişi darp edilirse şikayette bulunur,savcılarda bu suçu mahkeme önünde mağdurun belirttiği kişinin işlediğini ispatlar.zanlıda ona göre ceza alır.diğer ceza yöntemleri hukuk devletinde olmaz." demişsin. şimdi o dediğin din devletinden kasıt İslam Hukukuyla yönetilen bir devlet ise öyle keyfi cezalandırmayı İSLAM HUKUKU asla izin vermez. azıcık İslam Hukuku bilgisi olan biri bile bilir ki, İslam Hukukunun temel kurallarından biri şöyledir: "Beraati zimmet asıldır. Müddei iddiasını ispatla yükümlüdür." ne demek istediğini anlayamadıysan sor öğren. Allah'ın bahşettiği akıla Allah'ın dininde kusur aramaktasın... patinaj yapıyorsun... dikkat motor fazla ısınmış...
    Cevapla
  • hasan yılmaz 10 yıl önce Şikayet Et
    hakan göksel hukuk devleti nedir bir bak. hukuk devletinde kişi darp edilirse şikayette bulunur,savcılarda bu suçu mahkeme önünde mağdurun belirttiği kişinin işlediğini ispatlar.zanlıda ona göre ceza alır.diğer ceza yöntemleri hukuk devletinde olmaz.belki din devletinde olur ama,hukuk devletinde olmaz.bir kadın bana bu yapıldı denince karşısındaki kişi yargılamadan hukuk devletinde kişiye ceza uygulanmaz.diyelimki bu başörtülü kardeşimizin dedikleri tamamen doğru.her halukarda çok acı bir durum.yapanlar kesinlikle cezalandırılmalı.yapanların tüm suçuda bütün herkese yüklenmemelidir.hukukda suçlar bireyseldir ve yapanları bağlar.tüm gezi parkı eylemine katılanları aynı kefeye koymak ne hukuk nede müslümanlık kurallarına uymaz.
    Cevapla
  • ozdegel 10 yıl önce Şikayet Et
    emrah öksüz kardeşime. basında yayınlansa ne olur yayınlanmasa ne olur.bu memlekette neler oluyor haberin var mı senin. sadece türban yüzünden olay mı olacak sanıyorsun . benim için sadece bir bayana saldırmış olabilir.türban takanın dokunulmazlığımı var. ne yani türban takan biri ne halt ederse etsin dokunulmayacak mı.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Dünya Bankası, "Emtia Piyasaları Görünümü" raporunun Nisan 2024 sayısını yayınladı
Erdoğan-Özel görüşmesine CHP'den ilk itiraz Kılıçdaroğlu'ndan geldi