'Yahudi kadınlar doğum için Urfa'ya getiriliyor'

BBP Genel Başkan Yardımcısı Şimşek'in ortaya attığı iddiaya göre; Doğum yapacak İsrailli kadınlar Şanlıurfa’da İtalyan Hastanesi’ne getiriliyor. Çocukların doğum yerinin Şanlıurfa olmasının ardında başka hesaplar var.

'Yahudi kadınlar doğum için Urfa'ya getiriliyor'
'Yahudi kadınlar doğum için Urfa'ya getiriliyor'
GİRİŞ 01.09.2004 12:58 GÜNCELLEME 01.09.2004 12:58

Yeni Çağ Gazetesinde yayınlanan demecin ayrıntıları ve söz konusu demeçle ilgili yapılan yorumlar:



İSRAİL’in GAP topraklarını ele geçirmek için yürüttüğü sinsi planlar bir bir gün yüzüne çıkıyor. BBP Genel Başkan Yardımcısı Şimşek, yaklaşık 2 bin İsrailli kadının Şanlıurfa’daki İtalyan Hastanesi’nde doğum yaptığını ve bu sayede, doğan çocukların Türk vatandaşlığı kazandığını söyledi. ŞİMŞEK, tehlikenin büyüklüğüne şu sözlerle dikkat çekti: Doğum yapmak üzere olan İsrailli kadınları Şanlıurfa’da İtalyan Hastanesi’ne getiriyorlar. Çocukların kimliklerinde doğum yeri olarak da Türkiye-Şanlıurfa yazıyor. Bu çocuklar büyüyünce buraya gelip arazilerine (!) dönecekler...

 

YAHUDİ kadınları Urfa’da doğuruyor



İsrail’in GAP topraklarını ele geçirmek için yürüttüğü sinsi planlar bir bir gün yüzüne çıkıyor. BBP Genel Başkan Yardımcısı Şimşek, yaklaşık 2 bin İsrail’li kadının Şanlıurfa’daki İtalyan Hastanesi’nde doğum yaptığını ve doğan çocukların Türk vatandaşlığına kaydedildiğini söyledi



BBP Genel Başkan Yardımcısı Atilla Şimşek arazilerin mülkiyet haklarının satılmasının ülke açısından son derece sakıncalı bir durum yaratacağını söyledi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı Atilla Şimşek, arazilerin mülkiyet hakkının yabancılara devredilmesinin ülkenin geleceği açısından son derece sakıncalı bir durum ortaya çıkardığını söyledi. Şanlıurfa’da 135 bin dönüm arazinin satıldığı bilgisinin kendilerine geldiğini söyleyen Şimşek, “İsrailliler GAP bölgesinden toprak satın alarak bu bölgeye yatırım yapıyorlar. Bunu yakından takip ediyoruz. Bu toprak alımlarını aynı zamanda Büyük İsrail Projesi içerisinde değerlendirmek gerekiyor. Suriye, Irak ve bizim Güneydoğu Anadolu bölgemizi içine alan bir proje bu. Bu amaçlar doğrultusunda Kuzey Irak’taki Kürtlere yardım ediyorlar. İsrail’in amacı orada Kürtleri ayaklandırmak, oradaki Kürtleri kontrol altına almak istiyorlar. Bir yandan da toprak satın alarak Büyük İsrail Projesini hayata geçirmek istiyorlar. Bunun yanında Şanlıurfa’da İtalyan Hastanesi’nde 2 bin Yahudi çocuğun doğduğu iddia ediliyor. İsrail’de doğum yapmak üzere olan kadınlar Şanlıurfa’ya getiriliyorlar. Çocukların kimliklerinde doğum yeri olarak da Türkiye-Şanlıurfa yazıyor. Bu çocuklar 20 yaşına geldiklerinde tekrar bu bölgeye gelecekler, aynı zamanda bunların burada arazileri de olacak o zaman ortaya çıkacak tabloyu bir düşünün. O bölgeye İsrailliler yerleşmiş olacaklar. Sıkıntı burada” şeklinde konuştu.



Türkiye’de satılan arazilerin tamamıyla yabancıların inisiyatifine geçtiğini ifade eden Atilla Şimşek, “Türkiye’de toprakların mülkiyetinin yabancılara devredilmesi çok sakıncalı olur. Siz toprağın mülkiyet hakkını satıyorsunuz. Bu toprak üzerindeki bütün tasarrufunuzu yabancılara devrediyorsunuz anlamına gelecektir. Yarın o toprak üzerine bir şey yapmaya kalktığınızda bu konuda hiçbir tasarrufunuz bulunmayacak. Yabancılar istediklerini yaparken siz bir hak iddia edemeyeceksiniz. Ama bunun yanında kullanım hakkının verilmesinde bir sakınca görmüyorum.



AB’DE BİLE TOPRAKLAR SATILMIYOR



Öte yandan AB üyesi ülkelerin hiç birinde toprak satışı söz konusu değil. Hiçbir ülke toprak satmıyor. Sadece mülk edinme hakkı tanıyor. AB’de bizde olduğu gibi arazilerin mülkiyet hakkının ülke dışında birine devri söz konusu değil. Bu konuda da AB örneklerinin iyice düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.



MÜLKİYET HAKKININ DEVRİ SÖZ KONUSU



Yabancılara arazi satılırken geçmişte yaşanan örneklerin göz ardı edinildiğine de değinen Atilla Şimşek şunları söyledi: “Çanakkale Şehitler Anıtı’nın dikileceği yer bir İngiliz’e ait olduğu için bu anıt oraya dikilemedi. Buna özellikle dikkat etmek gerekiyor.



İşte arazi satışının sonuçlarına dair çarpıcı bir örnek size. Çanakkale Şehitleri için hazırlanan Anıt istenilen yere dikilemedi, şu an ki yere dikildi. Eğer arazilerin mülkiyet haklarını devrettiğiniz zaman başınıza bunlar geliyor. Bunları asla unutmamak gerekir”



MADEN SAHALARINA DA DİKKAT



Çok masum görünmesine rağmen Türkiye’de maden araştırmak için izin alan şirketlerin köy arazilerinin tapularını aldıklarına da değinen Şimşek, “Maden araştırmak için izin alan şirketler köy arazilerinin tapularını da aldılar. Şu anda bütün kullanım hakları bu şirketlerin üzerinde. Bu şirketler satın aldıkları bu topraklar üzerinde hukuki olarak istediği tasarrufu uygulama hakkına sahip. Türkiye’de eğer toprak satışları olacaksa bu tür konuların enine boyuna düşünülmesi ve ele alınması gerekir. Bunların tam olarak düşünülmediği verdiğimiz örneklerden de açıkça ortada.”dedi



Bölgeyi yeniden yapılandırıyorlar



Türkiye’nin komşusu Irak’ta bugün oluşturulmak istenen yapıya da dikkat çeken Atilla Şimşek, burada meydana getirilmek istenen yeni yapılanmanın bölgede İsrail hegemonyası oluşturacağını ve Büyük İsrail Projesi’nde de toprak alımlarının bir aşama olduğunu kaydederek şöyle konuştu: “İsrail Kuzey Irak’taki Kürtlerden faydalanmak isteyerek burada kendi hedeflerini gerçekleştirmek istiyor. Özellikle Necef’te Allavi bir Şii devleti kurmak istiyor. Kuzey Irak bölgesine Allavi’nin yolladığı 100 bin aile yerleşecek. Bunun dışında Kırgızistan’dan getirilen Kürtler Kuzey Irak’a yerleştiriliyor. Dolayısıyla Allavi Kuzey Irak bölgesinin zaten Barzani ve Talabani’ye terk etmiş durumda. Irak’ta ortaya çıkan tablo bu. Türkiye’nin toprak bütünlüğü açısından geleceği yönelik olarak bu oluşumlara da dikkat etmesi gerekir. Böylesi planların yapıldığı bir ortamda yabancılara hele de GAP bölgesi’nde bahsettiğimi çerçevede toprak satışı son derece tehlikeli ve İsrail’in projeleri dikkate alındığında da bölgenin yeniden yapılandırılmasında bir araç olarak karşımıza çıkmakta.”





Papazların dili çözüldü



Türkiye ile Avrupa Birliği arasında çetin müzakere tarihi pazarlıklarının yaşandığı şu günlerde papazlar tekrar sahneye çıktı. Fener Rum Patriği Bartholemeos’un ardından Ermeni Patriği Mesrop II de üstü kapalı olarak papaz okulu açmak istediklerini söyledi



AKP Hükümeti’nin Avrupa Birliği yolunda verdiği tavizlerden ilham alan azınlık cemaatlerinin dini liderleri bir bir sıraya geçti. AKP Hükümeti’nden Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılacağı sözünü alan Fener Rum Patriği Bartholemeos’un ardından Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop II de papaz yetişmeye ihtiyaçları olduğunu ve bunun içinde okul açılması gerektiğini dillendirmeye başladı. Bir gazeteye demeç veren Patrik Mesrop II, “AB’ye uyum çabalarını bahane ederek, devletten yeni ödünler koparmak istediğiniz yönünde haberler çıkıyor Neden ayrıcalık peşindesiniz?” sorusuna verdiği şu cevapla, azınlıkların AB süreci arkasına sığınarak bazı imtiyazlar koparmalarına tepki gösteren çevrelerden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi: “AB’ye uyumu bahane etmemiz için bir neden yok. Biz Anayasa’nın ve uluslararası sözleşmelerin uygulanmasını istiyoruz. Tam tersine, AB’ye karşı olan çevreler bizim ayrıcalık istediğimizi ileri sürerek AB sürecini engellemeye çalışıyorlar. Örneğin hem Rum, hem Ermeni azınlığı hain ilan eden Ankara Ticaret Odası’nın ‘İçimizdeki Hançer Fener Rum Patrikhanesi’ başlıklı kitapçığı böyle bir çabanın ürünü.”



YASALAR UYGULANMIYOR



Türkiye’de azınlık haklarına düzenlemeler getiren yasaların tam olarak uygulanmadığını söyleyen Patrik Mesrop II “Yasalar tam olarak uygulansa ide sorun olmazdı. Biz Türkiye’nin AB üyeliği konusunda çaylışmalar yaptıkama Türkiye’nin uyum sağlaması gereken noktalar da var” dedi. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile ilişkilerini iyi olduğunu belirten Patrik, ilişkilerin iyi olmasına rağmen bazı sorunlarını ilgili makamlara aksettirdiklerini ancak bir çözüm alamadıklarını iddia etti.



MESROP DA OKUL İSTİYOR



Ermeni Patriği Mesrop II de üstü kapalı olarak, Fener Rum Patriği Bartholemeos gibi, din adamı yetiştirebilmek için papaz okulu açmak istedikleri söyledi. Mesrop II şöyle devam etti: “Türkiye’de, Hristiyan vatandaşların ibadet özgürlüğüne kimse karışmıyor, bu da doğru. Asıl sorun şu: Bu kiliselerde görev yapacak rahipler nasıl bulunacak? Rahipsiz kilise, hahamsız sinagog, imamsız cami olur mu? Dinî ibadet kadar, dinî eğitim de önemli değil mi? Hatta eğitimsiz ibadet mümkün mü? Uzmanımız yok. Alaydan yetişen rahipler kiliselerde dînî nasıl vaaz edecekler?”



AZINLIK OKULLARI SANCI İÇERİSİNDE



Mesrop II, Ruhban Okulu’yla ilgili tartışmaları da çarpıcı bulduğunu söyledi. Ruhban Okulu’nun MGK gündemine alınmasının, azınlıklarla ilgili konuların hâlâ ulusal güvenlik konuları arasında değerlendirildiğini dile getiren Mesrop II şöyle devam etti: Azınlıklar bu ülkenin vatandaşları olarak sorunlarına bir güvenlik sorunu olarak bakılmasından dolayı rahatsızlar. Azınlık okulları da sancı içersinde. Ayrımcılığı körükleyen ibareler sadece kitaplarda değil.” Mesrop II ayrıca Ermenilerin Türkiye’den toprak satın aldıkları yönündeki haberleri de yalanlayarak (!) “Van’da toprak satın alan Ermeniler kimlermiş? Şöyle bir liste yayınlasalar da herkes görebilse bari. Elbette Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her Ermeni istediği yerde toprak da, bina da alabilir.”dedi



AKP Türkiye’yi karanlığa sürüklüyor



MHP MYK üyesi Doç Dr. Kürşat Eser, iktidarın, AB’ye uyum adı altında çıkarttığı ve vatan topraklarının yabancılara haraç mezat satılmasını sağlayan yasa ile gelecekte ülkede vahim sonuçların doğmasına neden olacağını söyledi. AKP iktidarının Türkiye’yi sonu meçhul karanlık bir noktaya taşıdığını vurgulayan Eser, “Yabancıya haraç mezat satılan vatan toprağının içerisinde arsa ve binalar olduğu gibi tarım alanları da girmektedir. Yabancıların tercih ettikleri yerler içerisinde ülkemizin ve deniz turizminin en güzel sahilleri olduğu gibi, stratejik değere sahip su ve enerji kaynaklarına yakın tarım alanlarının da olduğu görülmektedir” dedi. Yabancıların almış oldukları topraklara bakıldığında Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Hatay, Adana, Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya bölgeleri olduğu dikkat çekiyor diyen Eser, “Suriye, Yunanistan, İsrail, Alman ve İngilizlerin tercih ettikleri bölgeler son derece dikkat çekicidir. Yabancıların mülk edindiği iller tablosu bunu açıkça ortaya koymaktadır. Yabancıya mülk satışının AB’nin yeni ülkelerdeki uygulamasına bakıldığında özellikle, Polonya, malta ve Çek Cumhuriyetin de çok farklı bir uygulama görülmektedir. Türkiye müzakerelere bile başlamamış ve başlayacağı da şüpheli olan bir ülke olarak yabancıya mülk satışını sağlayan tek ülke konumundadır” diye konuştu.





Varlığımız yabancı ellere teslim ediliyor



Ankara Ülkü Ocakları Başkanı Nuri Alıcı, AKP’nin girdiği çarpık ilişkiler yüzünden Türkiye’nin önce dört bir yandan, şimdilerde ise toprak alımlarıyla içimizden sarıldığını söyledi. Türkiye’de yasa ve kanunların dış güçler tarafından belirlendiğini de vurgulayan Alıcı, “Türkiye’nin varlığı günden güne yabancı ellerine teslim edilmektedir. Son yıllarda ‘AB’ne tam üyeliğin hayali içinde” bir biri ardına inatla çıkartılan, ‘AB’ye uyum yasaları’ içinde olan ‘yabancılara toprak edindirme’ yasası ile atağa geçen ve Türkiye’nin birçok yerinde özellikle Güneydoğu Bölgesinde toprak, arsa gayrimenkul alımını hızlandıran özellikle de başı çeken İsrail’in bu çabası, gelecek yılların Türkiye’si için dikkat edilmesi gereken tehlikelerin en başında yer almaktadır” dedi.



Ekici: Yasa bir an önce iptal edilmeli



4916 Sayılı yasa ile yabancılara toprak alımı getirilmesi yönündeki uygulamanın hızla devam ettiğine dikkat çeken MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, “Cumhuriyet tarihinde hiç bir hükümet şimdiye kadar böyle bir kanunla yabancılara vatan toprağını satmanın önünü açmayı cesaret edemedi. Şehitlerimizin kemikleri sızlıyor. GAP’a müfettiş gönderdikleri yolunda haberler okuyoruz. Ancak bu yetmez. Daha fazlası yapılması gerek. Ben bu girişimi samimi bulmuyorum. Eğer Türkiye Cumhuriyeti için samimi bir şey yapmak istiyorlarsa Meclis açılır açılmaz bir an önce bu gündeme getirilir ve gereken yapılır” dedi. Yabancılara toprak satılmasının yanında Türkiye’nin su kaynakları üzerine de stratejik bir oyun oynandığını kaydeden Ekici, “Yabancıların özellikle de İsraillilerin toprak aldığı yörelere baktığınızda bu yörelerimizin su kaynakları olduğunu görürüsünüz. Bu Türkiye açısından son derece tehlikeli bir durumu ifade eder. Atalarımız bu topraklara geldiklerinde özellikle su boylarına sahip oldular. Biz şimdi bu su boylarını kendi elimizle yabancılara teslim ediyoruz. Zaten topraklarımızda gözü olanların en büyük rüyası Dicle ve Fırat havzasını Türkiye’nin elinden almak. Bu toprak satışının yasa çıkararak gerçekleşmesini sağlayanlar bunları hiç mi görmüyor” şeklinde konuştu. Vatan topraklarını bilerek ve kendisini kullandırarak şahsı veya firması adına yabancılar için satın alanların ihanet içerisinde olacaklarını belirten Ekici, “Vatan toprağı her şeyden değerlidir. Bu toprakların satılması kabul edilemez” dedi.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
5 ayda yüzde 200 zamlandı: İstanbul 'kanatsız' kaldı!
Döner kesen Steinmeier'a eleştiri: Erdoğan'ın bizi ciddiye almaması normal