Saklı tuğra 87 yıl sonra gün yüzüne çıktı

İstanbul Üniversitesi'nin tarihi ana giriş kapısının orijinalinde yer alan Sultan Abdülaziz'e ait tuğra, titiz bir restorasyonla gün yüzüne çıkarıldı.

Saklı tuğra 87 yıl sonra gün yüzüne çıktı
Saklı tuğra 87 yıl sonra gün yüzüne çıktı
GİRİŞ 06.04.2014 05:21 GÜNCELLEME 06.04.2014 05:21
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Milli Savunma Bakanlığı (Harbiye Nezareti) ve Genelkurmay Karargahı (Seraskerlik) olarak kullanılan, Cumhuriyetle birlikte de İstanbul Üniversitesi'ne dönüştürülen Beyazıt'taki tarihi binanın kapısının üzerindeki Sultan Abdülaziz tuğrası, 87 yıl sonra ortaya çıkarıldı.

İstanbul Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı tarafından ayrılan bütçe ile, Akka Mimarlık tarafından sürdürülen tarihi kapının restorasyon ve konservasyon çalışmasında; cephe temizliği, taş onarımlar, kimyasal sağlamlaştırma, kalem işi süslemeleri de yapıldı.

15 kişilik bir ekibin görev aldığı restorasyon çalışmasında yapı üzerindeki kitabelerde isimleri görünen dönemin hattatlarından Kadıasker Mustafa İzzet Efendi ile Mehmet Şefik Bey'in imzaları açığa çıkarıldı.

Ayrıca ilk defa bu çalışmayla birlikte tuğralar üzerinde hattat Abdulfettah Efendi imzası da gün yüzüne çıkmış oldu. Kapının kuzey cephesinde yani arka kısmında yeni bir tuğra olduğu da tespit edildi.

HAT VE TUĞRALARA YASAK

Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) kapısının üzerinde celi sülüs yazıyla 'Daire-i Umur-i Askeriyye' bu ibarenin sağ ve sol tarafında da fetih ve zafer ayetleri yazılı. Mütareke devrinde İngilizler tarafından kullanılan Harbiye Nezareti binası, Lozan Antlaşması'ndan sonra boşaltılınca Darülfünun'a tahsis edilmişti. 1927 yılında ise, daha önce İngilizlerin dahi dokunmadığı kitabe ve hat sanatlarını yok etmek amacıyla kanun çıkarıldı.

"Türkiye Cumhuriyeti dahilinde bulunan bütün mebani-i resmiyye ve milliyye üzerindeki tuğra ve methiyelerin kaldırılması hakkında kanun" çıkınca, Darülfünundaki bu hat yazıları da kapatıldı. Aslında kanunla sökülmesi emredilmiş ancak, Darülfünun emini İsmail Hakkı Bey, kendisi bir hat sanatçısı olduğu için ve Hattat Mehmed Şefik Bey'in elinden çıkan kitabenin ne kadar değerli bir sanat eseri olduğunu bildiği için mermerlerle kapatmıştı. 1933 yılında da T.C yazılmıştı.

ÖĞRENCİLERİN TARİH ZAFERİ

Restorasyonla birlikte 1927'de üzeri kapatılan Sultan Abdülaziz'e ait tuğra, 87 yıl saklı kaldığı yerden ortaya çıkarıldı. T.C ibaresi ise İstanbul Üniversitesi amblem ve yazısının önüne getirildi. 2 yıl önce üniversite öğrencileri ve Ulusal Öğrenci Konseyi, sosyal medyadan 'Tarihimi Geri Ver' kampanyası başlatmıştı.

YORUMLAR 3
  • Kement 10 yıl önce Şikayet Et
    tarihimiz yalan. cumhuriyetle birlikte tarihimiz bize yalan olarak öğretildi. bizden daha çok ingilizlerin sahip olduğu osmanlı arşivlerine kendi ülkemizde dahi girmemiz veya görmemiz yasak. bu yanlış tarih bize okullarda zorla öğretildi. hatta üniverstelerde dahi...
    Cevapla
  • muharrem tosun 10 yıl önce Şikayet Et
    بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِBismillahirrahmanirrahim. bir nesilki kendi ecdadı ile alakalı her şey saklıyorlar gizleniyor tarihini bilmeyen nesil bozuk nesildir.
    Cevapla
  • ŞAHİN AVCI 10 yıl önce Şikayet Et
    MAAŞALLAH. İşte bize böyle vatanını,milletini,tarihini,dinini seven ecdadını ve onların bıraktıkları eserleri sahiplenen öğrenciler lazım. Bize komünist, faşist ve diğer egemenlerin uşağı olmuş, etrafını yakıp yıkan, sosyal medya denilen alanda boş sohbet uzmanı olmuş, yada dini vatanı için gecesini gündüzüne katmış insanları devirmek için uğraşan gençlik ve öğrenci lazım değil.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
IMF'den Türkiye açıklaması
Türk askeri pratiğine Baykar damgası: Kısa sürede büyük etki