Toplu ulaşımda konfor arttı adab azaldı

1453 İstanbul Kültür ve Sanat Dergisi, İstanbul’un ulaşım tarihini ve hızla artan nüfusla beraber unutulan ulaşım adabını sayfalarına taşıdı

Toplu ulaşımda konfor arttı adab azaldı
Toplu ulaşımda konfor arttı adab azaldı
GİRİŞ 03.11.2014 11:54 GÜNCELLEME 03.11.2014 11:54

 Şehir Tarihçisi Akın Kurtoğlu tarafından dergi için kaleme alınan yazıda, İstanbul’un toplu taşıma araçlarıyla tanışma serüveni, şehir sakinlerinin seyahat kültürüne alışma süreci, kuyruk adabı ve kent içi ulaşımda nereden nereye gelindiğine dair önemli bilgiler yer alıyor.

Konfor her şey demek değilmiş

Akın Kurtoğlu, dergide yer alan çok önemli tespitlerine “konfor her şey demek değilmiş” diyerek başlıyor ve devam ediyor. “Eskiden İstanbul’da, seyahat etmenin anlamı bir başkaydı. O dönemlerde toplu taşıma vasıtaları, günümüzün modern taşıtlarının konforunun yanından bile geçemeyecek ölçüde iptidaiydi. Ancak, şimdilerde anlıyoruz ki konfor, her şey demek değilmiş. O günlere mahsus bir unsur vardı ki; o da insanların birbirlerine karşı olan nezaket ve hoşgörüsü.

Kentlilik bilincine vakıf İstanbullularca adı konulmamış birtakım kurallar geçerliydi seyahat sırasında. Başkalarını rahatsız edecek şekilde yüksek sesle konuşanların üzerinde toplanırdı ayıplayıcı bakışlar. Çocukların yahut gençlerin, yaşça büyüklere yer vermemesi düşünülemezdi bile. İnenlere öncelik vermek bir lütuf değil, şehirli olmanın getirdiği bir mecburiyetti. Araçlarda bir şeyler yiyip içmenin ayıp olduğu, çocuklara henüz daha çok küçük yaşlarda aşılanır, otobüse, troleybüse, trene binerken elde kalan yarım simitler, kenarından ısırılmış kurabiyeler, mısırlar ebeveynler tarafından alınarak torbaya konurdu.

Adı konulmayan bir âdâb-ı muaşeret söz konusuydu. Buna olumlu anlamda bir mahalle baskısı da diyebiliriz. Günümüzde maalesef bu tarz inceliklere çok riayet edilmiyor. Bugün bireyler için önemli olan, başkalarını yok farz etme pahasına her anlamda kendi rahatını ön plana taşımak.”

Çapkın Delikanlılardan Kaçamak Nazarlar

Vapur, tren, omnibüs ve atlı tramvayların ortalarına gerilen perdelerle oluşturulan kadın-erkek ayrı oturma bölümleri, yabancılarla bir arada seyahat etme alışkanlığını henüz yeni kazanmaya başlayan İstanbullular için ilginç birer deneyimdi. İlk başlarda bazı çapkın delikanlıların, kendilerini fark ettirmemeye çabalayarak kabini tam ortasından ikiye ayıran koyu renkli perdeyi kenarından köşesinden hafifçe aralamak suretiyle kadınlar kısmına attıkları kaçamak nazarlar, toplumun ayıplayıcı bakışları, uyarıları ve hatta dönemin mecmualarında bu durumu tenkit eden köşe yazılarının da amansız baskısıyla zaman içinde giderek azaldı ve yok olmaya yüz tuttu.

Yolcu yoğunluğunun yüksek olduğu kimi hatlarda da -belki de meseleyi biraz daha olsun garantiye almak kaygısıyla- tramvay motrislerinin ardına birer hanımlar vagonu ilave edildi. Cumhuriyet döneminde perdelerin kaldırılması sonrasında kadın-erkek karma seyahat kavramının hayata geçmesiyle birlikte, bu kez yolculuk esnasında kanepe ve koltukların ihtiyarlarla özürlü vatandaşlara terk edilmesi, oturma önceliğinin erkeklerden ziyade bayanlarda olması lazım geldiği hususunu matbuat âleminin ciddi bir kararlılıkla halka salık verdiğini, İstanbulluları bu konuda sık sık yönlendirdiğini görmekteyiz.

Gerçi aldıkları terbiye gereği İstanbulluların ağırlıklı bir kısmı bu tarz tavsiyelere dahi gerek kalmadan insani vazifelerini yerine getirmekte ve oturma yerlerini hiç düşünmeden rahatlıkla başkalarına terk etmekteydi. Bir vapurda veya trende küçük bir çocuğun, herhangi bir özrü olmaksızın oturacak yerleri işgal etmesi toplum için asla kabul edilemez bir durumdu. Bazı vurdumduymazları edepli ve derli toplu davranmaya meylettiren o meşhur ayıplayıcı bakışlar, bu yaptırım silsilesinin belki de en önemli unsuru, olmazsa olmazlarıydı adeta.

“Otobüsün arka vagonu da Eminönü’ne gidiyor”

Körüklü otobüslerin ön kapılarının hemen berisinde meydana gelen sunî tıkanıklığı aşmak maksadıyla, otobüs şoförleri tarafından sık sık yolculara yönelik tekrarlanan “Beyler, lütfen arkaya doğru ilerleyelim. Otobüsün arka vagonu da Eminönü’ne gidiyor” tarzı teşvik edici ikazlar, zaman içinde ulaşım kültürünün vazgeçilmez mizahî cümlelerinden biri haline gelivermiştir.

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Aysever'den CHP'li belediye başkanlarına: Ekrem'in tetikçisi olamazsınız
Türk profesör 'Dubai' gerçeğini açıkladı!