"Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Türkiye" konferansı

İHD Genel Başkanı Türkdoğan: - "Kürt sorununun çözümüyle ilgili yeni bir süreç yaşanıyor. Umarım bu süreç gerçekten kalıcı çatışmasızlık ortamında devam eder ve bir noktaya ulaşır"

"Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Türkiye" konferansı
"Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Türkiye" konferansı
GİRİŞ 25.11.2014 17:26 GÜNCELLEME 25.11.2014 17:26

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, çözüm sürecine ilişkin "Kürt sorununun çözümüyle ilgili yeni bir süreç yaşanıyor. Umarım bu süreç gerçekten kalıcı çatışmasızlık ortamında devam eder ve bir noktaya ulaşır" dedi.

Türkdoğan, Adana Barosu tarafından bir otelde düzenlenen "Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Türkiye" konulu konferansta, 18 Temmuz 1998'de Roma Statüsünün imzalanmasıyla kurulan UCM'nin, soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ile saldırı suçlarını işleyen ve ulusal mahkemelerin yargılayamadığı veya yargılamaktan kaçındığı gerçek kişilerin suçlarını soruşturmak ve faillerini yargılamak amacıyla kurulmuş daimi, bağımsız bir yargı organı olduğunu belirtti.

Geçmişte belirli olaylar, savaşlar veya çatışmalar sona erdikten sonra, konjonktürel olarak egemenin isteği doğrultusunda geçici uluslararası ceza mahkemeleri kurulduğunu ve ardından ortadan kaldırıldığını aktaran Türkdoğan, UCM'nin ise tarihte ilk defa kalıcı ve daimi olarak kurulan bir ceza mahkemesi olduğuna dikkati çekti.

Türkdoğan, Türkiye'nin Roma Statüsünü imzalayarak taraf olması için ülkede çalışmalar yapmak üzere Uluslararası Ceza Mahkemeleri Koalisyonu'nu (UCMK) kurduklarını belirtti.

Türkiye'nin mahkemeyi kuran Roma Statüsünü imzalamadığını ve onaylamadığını anlatan Türkdoğan, imzalamamak için öne sürülen "Egemenlik hakkımızın zedelenmesi veya egemenlik hakkımızın gereği" söylemlerinin Türk Ceza Kanunu ve Anayasa'daki maddelerle çöktüğünü iddia etti.

Türkdoğan, şunları söyledi:

"TCK'nın 13. maddesinde Türkiye devleti soykırım ve insanlığa karşı suçlar bakımından uluslararası ceza yargılama hakkını kendisine tanıdı. Yani bu iki suç dünyanın neresinde, kim tarafından işlenirse işlensin Adalet Bakanının vereceği izinle bu failler hakkında Türkiye'de soruşturma açılabiliyor. Örnek olarak Mavi Marmara davası. Demek ki klasik 'Egemenlik hakkımızın zedelenmesi veya egemenlik hakkımızın gereği' laflarının artık çok fazla bir anlamı yok. Siz de başkaların egemen olduğu topraklarda işlenen soykırım ve insanlığa karşı suçları kendi egemenlik sahanızdaki bir mahkemede yargılama konusu yapabiliyorsunuz. Demek ki bu sorunu artık aşmış durumdayız. Klasik manada bu tip mahkemelere 'Niçin taraf olunmamalı?' görüşünün ben bizim TCK 13. maddesindeki düzenlemeyle çöktüğünü özellikle ifade etmek istiyorum.

İkinci nokta ise Anayasa'nın 38 maddesine göre Türkiye, Lahey'deki Uluslararası Ceza Dava Divanının, kendi vatandaşı hakkında alacağı tutuklama, yakalama ve bu mahkemeye teslim etme gibi kararları infaz etmekle yükümlü. Demek ki biz aslında ilk adımı atmışız ama sonrasını bir türlü getirememişiz."

"AB için fiili şart"

Türkdoğan, ABD'nin Roma Statüsü'nü imzaladığını ama onaylamadığını, Rusya, Çin gibi bir çok büyük devletin de benzer durumda olduğunu belirtti.

AB üye devletlerinin ise tamamının statüye taraf olup, onaylayıp, yürürlüğe koyduklarını ifade eden Türkdoğan, "Dolayısıyla AB bakımından bu aslında bir başka resmi olmayan ama fiili olarak Türkiye'nin önüne konan şartlardan biridir aslında. Çünkü tüm üye ülkeler bu statüye taraftır" dedi.

Çözüm Süreci

Türkdoğan, Türkiye'nin UCM'ye taraf olması sürecinin AB süreci gibi uzatılmamasını istediklerini belirtti.

"Biz diyoruz ki en kısa zamanda hatta mümkünse seçimlerden önce Roma Statüsü imzalansın" diyen Türkdoğan, şunları söyledi:

"Biliyorsunuz Kürt sorununun çözümüyle ilgili yeni bir süreç yaşanıyor. Umarım bu süreç gerçekten kalıcı çatışmasızlık ortamında devam eder ve bir noktaya ulaşır. Tam da bunun için aslında gerekli bir şey. Bu seçimlerden önce siyasal iktidar UCM'nin yargı yetkisini tanıyarak, BM Kayıplar Sözleşmesine taraf olarak, Cenevre Sözleşmeleri eki protokollerini onaylayarak gerçekten Türkiye'de artık kalıcı barış noktasında sahici, ileriye güven veren adımlar çok rahatlıkla atılabilir."

Konferansta Çukurova Ünivesitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Günal Kurşun "UCM'nin yetkileri ve saldırı suçu", Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Devrim Aydın da "Türkiye'nin UCM'ye taraf olmak için çekinceleri" konusunda bilgiler verdi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Ankara’daki Aleviler Turgut Altınok’u destekleme kararı aldı!
HDP’li Altan Tan’dan bomba itiraf! Demirtaş ve Zana'ya ayar: Eşini aday yapan...