İngiltere'de yeni terörle mücadele yasa tasarısı tartışılıyor

İngiliz hükümetinin üzerinde çalışmalarını tamamladığı yeni terörle mücadele yasa tasarısında yer alan öneriler ülkede eleştirilere neden oluyor.

Hükümet tarafından görevlendirilen, bağımsız terör yasaları gözlemcisi David Anderson, aşırıcıların oluşturduğu tehdit sebebiyle İngiliz polisine ve güvenlik güçlerine halkın güvenliğini sağlayabilmeleri için daha fazla yetki veren yeni yasa tasarısıyla ilgili endişeleri olduğunu bildirdi.

İngiliz Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası'nın İnsan Hakları Ortak Komisyonu üyelerinin bulunduğu oturumda, yasa tasarısına yönelik yaptığı analizini açıklayan Anderson, tasarıda, terör eylemlerinde yer aldığından şüphenililen kişilerle başetmek için "daha akla yatkın yolların tercih edilebileceğini" belirtti.

Anderson, tasarıdaki, yurtdışında şiddet olaylarında yer aldığından şüphelenilen kişilerin pasaportlarının iptaline müsaade edilmesi ve böylece İngiltere'ye sadece hükümetin şartları altında giriş yapılabilmesi önerisinin gerekliliğini sorgulayarak, "Ben bunun politikaya ihtiyacı olan bir yetki olduğu düşüncesindeyim" ifadesini kullandı. Anderson, söyle konuştu:

"Ne yaptığını bilmeyen, Suriye'de yanlış bir topluluğa katılmış bir gence, savunmasız kişiler çerçevesinden de bakılabilir. Gözaltına alma ve suçlama bakımından bu kişileri hemen mi cezalandırmak istiyorsunuz? Yoksa söylenecek birşeyler var mı? Bu kişileri doğrudan adli sürece itmektense, bu kişilerle başetmenin daha uygun yolları bulunabilir. Geçici olarak İngiltere'ye geri alınmayacak kişiler bu durumdan nasıl haberdar olacak? Eğer, 'Hayır, ben birşey yapmadım' derlerse? O zaman ülkeye geri gelebilecekler mi? Mahkemelerin tüm bu mevzuatın neresinde olduğu, bu güçle ilgili endişem var. Eğer İçişleri Bakanı, Terörizmi Önleme ve Soruşturma Tedbirleri'ni uygulamak istiyorsa, o zaman ilk olarak mahkemeye gitmeli. Eğer mahkeme bakanın yanlış olduğunu söylerse, o zaman öyledir."

Yasa tasarısı yarın parlamentoda tartışılacak-

İngiltere İçişleri Bakanı Theresa May, hafta başında yaptığı konuşmada Terörle Mücadele ve Güvenlik yasa tasarısının detaylarını açıklamıştı.

Yarın Parlamento'da tartışılması öngörülülen yasa tasarısı kapsamında, yurtdışında şiddet olaylarında yer aldığından şüphenilen kişilerin pasaportlarının iptaline müsaade edilmesi ve böylece İngiltere'ye sadece hükümetin şartları altında giriş yapılabilmesi, geçici seyahat ve ülkeye giriş yasağı kapsamında şüpheli İngiliz vatandaşlarının isimlerinin iki yıl boyunca 'uçamaz listesi'ne alınması, yolcu isimlerinin bulunduğu listeyi yetkililere vermekte başarısız olan havayolu şirketlerinin İngiltere'ye inişlerine izin verilmemesi, merkezi İngiltere'de bulunan sigorta şirketlerinin terörle ilişkili fidye ödemelerini engelleyecek düzenlemeler, yetkililerin, şüphelilerin ülkenin başka bir bölgesine taşınmaşının sağlaması için Terörizmi Önleme ve Soruşturma Tedbirleri'ne getirilecek değişiklikler, üniversite, belediye ve cezaevi gibi kamu kurum ve kuruluşlarının terörizm ve aşırıcılığın engellenmesi, kişilerin terörizme çekilmesinin önlenmesi için yapacağı zorunlu çalışmalar, polisin şüphelilerin kimlik tespiti için belirli zaman aralıklarında kimlerin bilgisayar veya cep telefonu kullandığına dair şirketlerden bilgi alması ve cep telefonu ve bilgisayar sahibinin kimliğinin tespitine yardımcı olması için internet şirketlerinin bilgi paylaşmasını zorunlu kılacak uygulamalar gibi öneriler bulunuyor.

Bu arada insan hakları savunucuları da tasarıyı eleştiriyor ve kınıyor. İngiltere'deki insan hakları örgütü Liberty'nin Direktörü Shami Chakrabarti, "Siyasiler bir kez daha son çare olarak terörizm karşısında sert durduklarını göstermeye çalışarak mevzuatı aceleye getirdi. Adaletsizlik için tüyler ürpertici bir yöntem daha" ifadelerini kullandı.

Uluslararası Af Örgütü de, "tasarıda yer alan önerilerin üzerinde doğru düzgün düşünülmediğini" vurguladı.

İngiliz hükümeti, 500'den fazla İngiliz vatandaşının Suriye'ye ve Irak'a savaşmak için gitmiş olabileceğini tahmin ediyor. Bu yılın ağustos ayında Suriye ve Irak'ta yaşanan gelişmeler doğrultusunda İngiltere, uluslararası terör tehdidi seviyesini "ciddi"den "çok ciddi"ye yükseltmişti.