AB - Türkiye ilişkileri Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde masaya yatırıldı

Avrupa Birliği (AB) - Türkiye ilişkileri Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından düzenlenen seminer programında masaya yatırıldı.

Jean Monnet Kürsüsü Avrupa Birliği Seminerleri çerçevesinde, "AB - Türkiye İlişkileri: Yeni Bir Yol Haritası Değilse Ne?" başlıklı seminerde konuşan İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Balkır, Türkiye’nin üyelik hedeflerinin resmi söylemlerde vurgulandığını hatırlatılmasına rağmen, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker'ın açıklamalarına atıfta bulunarak "AB’nin önümüzdeki 5 yıl içinde yeni bir genişleme sürecini düşünmediğini söyledi.

Türkiye’de kurumsal yapının güçlendirilmesi gerekliliğini vurgulayan Balkır, “Katılım sürecinin tam merkezinde yer alan hukukun üstünlüğü ve temel haklar konularında AB’nin Türkiye’deki uygulamalar ile ilgili endişesi devam etmektedir. 2014 İlerleme Raporu da tam üyeliğe ışık yakmıyor” diyerek, şöyle devam etti:

"AB, Türkiye'deki reformların çapası ve motoru olmayı sürdürmelidir. Ayrıca 1990’ların şartlarına göre imzalanmış olan Gümrük Birliği’ni derinleştirmek ve yeni nesil Serbest Ticaret Anlaşmaları için paralel müzakerelerin resmileştirilmesi ve karar verme sürecindeki asimetrilerin düzeltilmesi önemlidir. Türkiye mutlaka Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’nın içinde olmalıdır. Türkiye, AB’nin temel politikalarından enerji, ulaştırma, tek pazar ve ortak güvenlik politikası gibi politikalara dahil olup, bazılarının dışında kalabileceği bir modele doğru ilerliyor. Tam üyelik hedefinden vazgeçmeden, Gümrük Birliği'nin derinleştirilmesi ve kapsamının genişletilmesinin yanı sıra, diğer somut alanlarda da işbirliğine gitmek ve bütünleşmeyi bu somut adımlar üzerinden geliştirmek gerekebilir.”

"Ev ödevini yapma sırası AB'de"

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Bingöl de AB - Türkiye ilişkilerinin uzun bir sürece yayıldığını dile getirerek, sürekli Türkiye’nin önüne konan yol haritalarının halkta bir bıkkınlık hissi uyandırdığı izlenimi edindiğini belirtti.

Türkiye’nin artık 1980 ve 1990’lı yıllardaki durumundan çok daha farklı bir konumda olduğunu söyleyen Bingöl, Türkiye’nin gerek ekonomisi ve gerekse demokrasisi bağlamında bugün çok daha iyi bir durumda olduğunu ve kendisine verilen ev ödevlerini büyük oranda tamamladığını vurguladı. Bingöl, “Şimdi ev ödevini yapma sırası AB'de, özellikle Almanya ve Fransa’da” diye konuştu.

Türkiye - AB ilişkilerinin arzu ettikleri düzeyde gelişemediğini söyleyen Bingöl, bunda Türkiye kadar AB ülkelerinin de sorumluluğunun olduğunu, özellikle Türkiye’nin tam üyeliği konusunda sürekli pürüz çıkaran mevcut Alman ve Fransız hükümetlerinin kendi kamuoylarını Türkiye’nin tam üyeliğinde Avrupa’nın da kazançlı çıkacağı doğrultusunda ikna etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

"İtalya genel olarak Türkiye’nin AB sürecini destekliyor"

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Jean Monnet Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Angelo Santagostino ise İtalya’nın genel olarak Türkiye’nin AB sürecini desteklediğini ifade etti.

İtalyan Cumhuriyeti’nin ilk Devlet Başkanı olan ve 1948’den 1955’e kadar başkanlık yapan Luigi Einaudi’nin Avrupa Federasyonu’nun savunucusu olduğunu hatırlatan Santagostino, "Einaudi, Avrupa entegrasyonu sürecinin geleceği konusunda inanılmaz bir öngörüye sahipti. Bu öngörüleri arasında 1943 yılında söylediği Türkiye’nin gelecekte Avrupa Federasyonu’nun üyelerinden biri olacağı da vardı" dedi.

Seminere, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükrü Karatepe, İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Arif Ersoy, Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Maliye Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Şen, AB Bakanlığı Müşaviri Celal Tüter, Katolik Kilisesi’nden Jean Nare Ballon, Brüksel merkezli Jesuit European Social Centre'den (JESC) John Dardis, Belçika Büyükelçiliği’nden Narce Neyrinck ile akademisyenler ve üniversite öğrencileri katıldı.