Tatil için geldi akademisyen oldu

LALE BİLDİRİCİ - İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Elisabeth Una Mary Edwards, tatil için geldiği doğası ve insanına hayran kaldığı Türkiye'den bir daha kopamadı.

Bugün, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilecek etkinliklerle Türkiye'de ikinci kez, 18 Aralık Uluslararası Göçmenler Günü kutlanıyor. Türkiye'de ise göçmenlere dair ilginç uluslararası yaşam hikayeleri ortaya çıkıyor. Bu hikayelerden biri de Edwards'a ait.

Edwards, Londra'da bir gazetenin reklam ve halkla ilişkiler bölümünde çalışırken 1988'de Marmaris'e tatil için geldiğini söyledi. Bu sırada doğal güzelliğinden etkilendiği Marmaris'e yerleşmeye karar verdiğini dile getiren Edwards, bir turizm şirketinde iş bulduğunu ve 3 yıl burada yaşadığını kaydetti.

Marmaris'te yaşarken İstanbul'u da ziyaret ettiğini belirten Edwards, bir süre sonra ilçenin "kendisine küçük gelmeye" başladığını fark ettiğini anlattı. Daha sonra İstanbul'da İngilizce öğretmenliği yapmaya karar verdiğini ifade eden Edwards, bunun için kısa süreliğine İngiltere'ye dönerek sertifika aldığını söyledi.

"Boğaz olmasaydı..."

Elisabeth Una Mary Edwards, İngiltere'de aldığı sertifika programının ardından 1991'de yerleştiği İstanbul'da bir eğitim merkezinde İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başladığını, bu sırada Türkçe de öğrendiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Türkiye'den hiçbir zaman vazgeçmek istemedim. Türkiye'yi çok sıcak buldum ve misafirperverliğini beğendim. Başka bir ülkeye gitmek istemedim. Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet, Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi gibi tarihi yerlerden de çok etkilendim. İstanbul'da ilk 10 yılım Beyoğlu'nda geçti sayılır. İstiklal Caddesi'nin tatlı bir yoğunluğu var. Şu an Kabataş'ta yaşıyorum ama Beyoğlu benim için önemli bir yer. Boğaz olmasaydı İstanbul'da o kadar uzun yaşamazdım. Çünkü İstanbul'un yoğunluğuna nefes veriyor. Bir İstanbul aşığıyım."

"İstanbul'da özgürlüğümü daha fazla yaşıyorum"

İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışan Edwards, öğrencilerine İngilizce eğitimi verdiğini söyledi.

İngiltere'deki yaşamını "monoton" olarak nitelendiren Edwards, "İstanbul'da dağınıklık var ama benim karakterime uyuyor. İşimden ve hayatımdan memnunum. Türk arkadaşlarım var. Türkiye'de yaşarken bir problem yaşamıyorum. Yabancıyım ama İstanbul'da özgürlüğümü daha fazla yaşıyorum" ifadelerini kullandı.

Edwards, Türk yemeklerini de sevdiğini anlatarak, özellikle zeytinyağlılar, mezeler ve kebabı tercih ettiğini vurguladı. Türk müziğine de ilgisinin olduğunu, 1980'lerin müziğinden etkilendiğini aktaran Edwards, Mazhar-Fuat-Özkan ile Sezen Aksu'nun o dönemdeki parçalarını büyük keyifle dinlediğini dile getirdi.

Türkiye'de birçok kenti gezdiğini, özellikle Hasankeyf, İshak Paşa Sarayı ve Akdamar Kilisesi'nden çok etkilendiğini vurgulayan Edwards tarihi yapısı dolayısıyla Mardin'i de görmek istediğini sözlerine ekledi.