Başbakan Yardımcısı Babacan, İzmir'de:

"Biz hep gerçekçi politikalar ürettik. Dolayısıyla enflasyon üretmeyecek politikalar uygulamak lazım. Yoksa 'asgari ücreti ben yüzde 40, yüzde 50 artırdım', güzel ama arkadan gelen enflasyon bütün o zammı alıp götürecekse o tabii kötü bir sonuç"

Başbakan Yardımcısı Babacan, İzmir'de:
Başbakan Yardımcısı Babacan, İzmir'de:
GİRİŞ 27.05.2015 21:51 GÜNCELLEME 27.05.2015 21:51

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'de ekonomiyi hiçbir zaman hayaller üzerine yönetmediklerini belirterek, "Biz hep gerçekçi politikalar ürettik. Dolayısıyla enflasyon üretmeyecek politikalar uygulamak lazım. Yoksa 'asgari ücreti ben yüzde 40, yüzde 50 artırdım', güzel ama arkadan gelen enflasyon bütün o zammı alıp götürecekse o tabii kötü bir sonuç" dedi.

Babacan, İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğini (İEOSB) ziyaretinde, birlik başkanı Zekeriya Mutlu ve esnaf odası başkanlarıyla bir araya geldi.

Burada konuşan Babacan, kendisinin ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da esnaf çocuğu olduğuna dikkati çekerek, esnafın içinde gelen siyasetçiler olarak Türkiye'de iyi hizmetler üreterek, vatandaşların hayat standartlarının yükseltilmesi için çabaladıklarını ifade etti.

Türkiye'nin son 12 yılda bir yandan demokrasisini ilerletirken, ekonomik ilerlemelerinin de olumlu seyrettiğini vurgulayan Babacan, bunun dünya ülkelerince de yakından takip edildiğini söyledi.

Türkiye'nin bir ivme yakaladığını dile getiren Babacan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin 2002 yılında 230 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğü vardı, geçen sene 800 milyar dolarla kapattık çok şükür. Türkiye'nin ihracatı 36 milyar dolardı, 158 milyar dolara çıktık. İzmir'de de bütün bu gelişmeler hissedildi. İzmir'de kayıtlı çalışan sayımız yüzde 50 oranında arttı. İzmir'in nüfusu hızlı artmamasına rağmen sadece Sosyal Güvenlik Kurumunda (SGK) kayıtlı çalışan sayısı 800 binlerden 1 milyon 200 bine çıkmış durumda. Faizler düştü, enflasyon düştü. Halk Bankasının esnaf kredilerini sizler yakından takip ediyorsunuz. Biz iktidara geldiğimiz gün yüzde 59 oranında bir faiz vardı. Şimdi bugün bakıyoruz vadesine göre yüzde 4-5 arasında faiz oranı var. Enflasyonun yüzde 6-7 arasında seyrettiği bir dönemde enflasyonun da altında bir faiz demek aslında reel olarak negatif eksi bir faiz demek.

Şimdi önümüzdeki dönemde inşallah Ziraat katılımı açıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ile birlikte İnşallah İstanbul'da 29 Mayıs'ta onun açılışını gerçekleştireceğiz. Daha sonra Halk katılım başlayacak. Halk Bankası da katılım bankası olacak. Dolayısıyla faizle iş yapmak istemeyen, katılım bankacılığı çerçevesinde iş yapmak isteyen esnafımıza yeni bir kapı, yeni bir imkan sunulmuş olacak. Bu da piyasayı büyütecektir diye ben bekliyorum. Bütün bu gelişmelerin asıl zemininde siyasi istikrarın olduğunu görmek gerekiyor."

Siyasi istikrarın olmadığı dönemlerdeki ekonomik sıkıntıları en iyi esnaf teşkilatının bildiğini ifade eden Babacan, Türkiye'nin çevresindeki birçok ülkenin durumuna dikkati çekti.

"Türkiyenin sahip olduğu istikrar ve güven ortamı çok çok kıymetli. Bizim en önemli varlığımız" diyen Babacan, şöyle devam etti:

"Biliyorsunuz doğalgazımız yok, petrolümüz kendi ihtiyacımızın yüzde 5'ini bile karşılamıyor. Hiçbir dönemde biz sömürgeci olmamışız ki gidelim başka milletlerin, ülkelerin mal varlığına el koyalım getirelim burada servet yapalım. O da olmamış hiçbir dönemde. Bizim sadece alnımızın teri var, bileğimizin gücü var bizim ekonomimiz böyle büyümüş. Bir de üstelik makro ekonomik dengeler açısından baktığımızda cari açık sorunumuz var. Cari açık demek ihraç ettiğimiz mallardan gelenle turizmden gelen dövizi topluyoruz, ithalata harcadığımız dövize yetmiyor. Özellikle petrol ve doğalgazda dışarıya bağımlı olmamız dışarıya sürekli döviz ödediğimiz bir tabloyu da sunuyor."

"Peki bu açığı nasıl kapatıyoruz?" diye soran Babacan, şöyle devam etti:

"Dışarıdan borçlanıyoruz. Eskiden devlet borçlanıyordu, şimdi devletin hesabı kitabı çok şükür denk geldi, artık devletin borcu bir sorun olmaktan çıktı ama özel sektör borçlanıyor, bankalarımız borçlanıyor, reel sektör borçlanıyor. Hele hele cari açığı olan dışarıdan sürekli kaynak girişi gereken bir ülkede istikrar ve güvenin önemi her zamankinden daha fazla. Türkiye finansman konusunda sıkıntı yaşarsa bunun etkileri Allah korusun çok büyük olur. Bu çarkın dönmesi ancak ve ancak güvenle olur. Güven sarsıldığında kredi muslukları çabuk kapanır."

Babacan, bu seçimlerin Türkiye'deki istikrarın devam edip etmeyeceği konusunda belirleyici olacağına işaret etti.

Vatandaşların istikrarın devamı yönünde bir irade ortaya koymasını beklediklerini dile getiren Babacan, "Ben Hazineden sorumlu bakan olarak göreve başladığım gün yüzde 66 faiz ödüyordu devlet. Onlar çok şükür geride kaldı. Bizden önceki koalisyon hükümetine baktığımız zaman dolar kuru 4,2 katına çıkmış. Yüzde 303 enflasyon var sadece bir hükümet döneminde. Devletin 29 katrilyon borcu varmış, 236 katrilyona çıkmış. Bütün bunlar 3,5 yıllık kısa bir süre içinde olmuş. O hükümet kurulduğunda toplam gayri safi yurt içi hasıla 260 milyar dolar. Bize devrettikleri gün 215 milyar dolar. Bunun ekonomideki olumsuz sonuçları görülüyor, Allah korusun o döneme hiç dönmeyiz. Bu sene hedeflediğimiz yüzde 4 büyümeye inşallah ulaşacağız" şeklinde konuştu.

Babacan, İEOSB Başkanı Zekeriya Mutlu'nun emeklilerin sosyal güvenlik destekleme pirimlerinin yüzde 15'den yüzde 10'a düşürülmesine teşekkür ederek, bunun tamamen kaldırılması talebi üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı:

"Biz hiçbir zaman hayaller üzerine yönetmedik ekonomiyi hep gerçekçi bir zeminde yönettik. Çünkü hayallerin olduğu dönemleri de Türkiye yaşamış. Bu emekli maaşları olsun asgari ücret olsun bunların hepsi biraz da satın alma gücüyle alakalı konular. Nominal olarak Türkiye daha önceki dönemlerde yüzde 20, yüzde 30, yüzde 50 artışlar yapmış maaşlarda da yapmış, asgari ücretlerde de yapmış bunların hepsini yapmış Türkiye ama arkasından gelen yüzde 60-70 enflasyon oranları onları silip götürmüş.

Çoğunuz hatırlıyorsunuzdur ay başında emekli maaşını alıp da hemen gidip dolar alıp ondan sonra da ay boyunca bozdurup bozdurup harcandığı dönemleri hatırlıyoruz. Ama bugün çok şükür öyle bir durum yok. Paranın satın alma gücü çok önemli. Dolayısıyla enflasyon üretmeyecek politikalar uygulamak lazım. Yoksa 'asgari ücreti ben yüzde 40, yüzde 50 artırdım', güzel ama arkadan gelen enflasyon bütün o zammı alıp götürecekse o tabii kötü bir sonuç. Dolayısıyla biz hep gerçekçi olduk, bundan sonraki dönemde de gerçekçi olmaya devam edeceğiz."

İEOSB Başkanı Mutlu ise Ali Babacan'ın bilgi ve tecrübelerine her zaman ihtiyaç duyulacağını dile getirerek, Babacan'ı her zaman yanlarında görmeyi umduklarını ifade etti.

KAYNAK: AA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
BMGK'de tarihi Filistin oylaması! ABD tarihe geçecek kararı veto etti!
IMF'den küresel ekonomi açıklaması: Endişelenecek çok şey var