Paralel yapı siyaset sahnesini de kirletti

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun önemli açıklamalar yaptı.

Paralel yapı siyaset sahnesini de kirletti
Paralel yapı siyaset sahnesini de kirletti
GİRİŞ 03.06.2015 15:17 GÜNCELLEME 03.06.2015 15:17
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Altun, Paralel Devlet Yapılanması'nın manipülasyonlarla siyaset sahnesini kirlettiğini belirterek, muhalefet partilerinin kendilerini bu yapının söylemlerine teslim etmelerinin "siyasi acziyet"le ilgili olduğunu söyledi.

AK Parti'nin aynı anda hitap ettiği bütün toplum kesimlerine diğer partilerin kısmen hitap edebildiğini kaydeden Altun, CHP'nin yoksul toplum kesimlerine, MHP'nin milli hassasiyetlere sahip toplum kesimlerine, HDP'nin Kürt toplum kesimlerine hitap etme iddiasıyla parçalı strateji yürüttüğünü dile getirdi. 

Muhalefet partilerinin temel stratejisinin iktidarın yıpratılması üzerine kurulu olduğu görüşünü aktaran Altun, "Muhalefetin iktidara talip olmaya dönük bir stratejisi yok. Ana muhatap olarak iktidarı alıyorlar ve iktidarı yıpratmaya dönük bir strateji ortaya koyuyorlar. Bu da üç aşağı beş yukarı ortak bir söylem etrafında buluşmalarını beraberinde getiriyor" diye konuştu. 

"Fikirleri birbiriyle telif olunamaz görünen pek çok aktör yan yana"

"Bu seçim sürecinde daha önce CHP ve MHP'nin yarıştığı 'Erdoğan karşıtlığı' söylemini sahiplenen HDP etrafında ilginç bir koalisyon oluştuğunu" savunan Altun, "Birbiriyle yan yana gelmesi mümkün olmayan, fikirleri birbiriyle telif olunamaz görünen pek çok aktör yan yana. PKK ile Gülen örgütü yan yana fotoğraf veriyor. Doğan medyası ve Nişantaşı eşrafı da bu fotoğrafta yerini alıyor. Normal şartlar altında HDP'yi bölücülük söylemi etrafında itham edenlerin bir şekilde PKK'yı temsil eden bir siyasi partiyi sahiplenme ve onu destekleme noktasında ciddi bir gayreti var" ifadelerini kullandı.

HDP Meclis'e girse de girmese de seçimlerden sonra muhtemelen HDP ile onu şu anda destekleyen aktörler arasında karşılıklı ithamların başlayacağı öngörüsünde bulunan Altun, bunun da muhalefetin sıkışmışlığıyla ilgili bir durum olduğunu söyledi. 

Altun, "2000 sonrasında Türkiye'nin sosyolojisini okuyamayan ve buna karşıt bir şekilde siyaset yürüten aktörler, aslında belirli mühendislik projeleriyle, kestirme yollarla iktidar olmaya, iktidardan pay almaya çalıştı. Yaşanan süreç artık siyaseti dolanmanın, siyasete bir anlamda kısa devre yaptırmanın mümkün olmadığını gösterdi. Öyle olduğu için de artık siyasal alanda ittifaklarla yol almanın mümkün olduğu düşünüldü. Ancak bunun arkasında gerçek bir siyaset felsefesi olmadığı ve bu ittifakların bir sosyolojisi bulunmadığı için çok kısa bir süre sonra burada aktörlerin birbirlerine girmesi söz konusu olacak" yorumunu yaptı. 

Fahrettin Altun, 6-8 Ekim olaylarındaki Selahattin Demirtaş portresi ve şiddetin bir siyaset aracı olarak kullanılmasına yönelik aslında oldukça rahat hareket eden bir partinin bu dönemde bir "barış partisi" olarak lanse edilmesinin tamamen iktidarın yıpratılmasıyla ilgili olduğuna işaret ederek, buradaki koalisyonun arkasındaki yegane saikin "Erdoğan önderliğinde yürüyen toplumsal ve siyasal dönüşüm sürecinin engellenmesi" olduğunu dile getirdi.

"Paralel Yapı, kendi başlattığı savaşta yenildi"

"Gülen örgütü"nün 7 Şubat sonrasında açığa düşen ve net bir biçimde projesi ifşa olan bir yapı olduğunu savunan Altun, şunları kaydetti:

"Bu yapı, 1990'lı yıllarda iktidar olmanın yegane aracının bürokrasiyi kullanmak olduğu bir dönemde bürokrasiye ve devlete sızarak bir iktidar stratejisi geliştirdi. Fakat 2000'ler sonrası Türkiye siyasetinin normalleşmesiyle açık ve şeffaf demokratik siyaset güç kazandı. Bu dönüşüme kendisini uyarlayamayan ve bürokraside yapılanarak iktidar kullanmayı ana strateji olarak benimsemiş bir yapı burada kendisini gerçekten bir paralel devlet olarak konumlandırmak istedi ve yürüyen açık devlet mekanizmalarına karşı kendi yol haritasını çizmeye çalıştı. Açık ve net bir biçimde Erdoğan iktidarından pay istedi ve bu payı alamadıkları noktada da savaş başlattı. Kendi başlattıkları savaşta da yenildiler, itibarlarını yitirdiler."

Altun, Paralel Devlet Yapılanması'nın manipülasyon kabiliyetini ve kapasitesini kullanarak ve her gün birbirleriyle telifi mümkün olmayan onlarca söylem üreterek siyaset sahnesini kirlettiğini söyledi.

CHP, MHP ve HDP'nin bu yapının söylemlerini kullanarak siyaset yaptıklarını öne süren Altun, "Bu yapı, bizatihi açık ve şeffaf siyasete, siyasi partilerin varlıklarına ve işleyiş biçimlerine karşı. Bunu CHP'ye ve MHP'ye yönelik operasyonlarında da gördük. Yani sadece AK Parti karşıtı bir yapıdan bahsetmiyoruz. Böyle bir yapının söylemlerine kendisini teslim eden siyasi partilerin varlığı da kesinlikle siyasi acziyetle ilgili; iktidar partisi karşısında demokratik siyasetin imkanlarını kullanarak bir siyaset yürütememeleriyle ilgili" dedi.

"Siyaset mühendislerinin en büyük hatası toplumu hafızasız addetmeleri"

Siyaset mühendislerinin Türkiye'de düştükleri en büyük hatanın toplumu hafızasız addetmeleri olduğunu belirten Altun, 2000'lerin ortalarında "Gülen örgütü" ile ulusalcılar arasındaki çatışma görülmemiş olsaydı bugün yaşanan ittifakın aslında normal sayılabileceğini ifade etti.

Altun, daha önce birbirlerini itham eden ulusalcıların ve "Gülen örgütü"nün "Erdoğan'dan kurtulmak" amacında ortaklaştıkları için şu an her türlü ittifaka girmelerinin nasıl bir operasyon olduğunun toplumun gözünden kaçmadığını dile getirdi. 

Toplumun 30 Mart yerel seçim ve 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde Paralel Devlet Yapılanması'na tavrını net biçimde ortaya koyduğunu anlatan Altun, "Toplum burada siyasilere aslında Paralel Yapı ile mücadele etme talimatını vermiş oldu. Biz bu seçimlere de görece bir sükunet ortamı içinde gidebiliyorsak, sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesi ve bürokratik oligarşiyle mücadele edilmesini de buna bağlayabiliriz fakat bir taraftan da Paralel Yapı ile mücadelenin burada etkili olduğunu görebiliriz. Eğer emniyet yapısı çökertilmeseydi, medyadaki uzantıları ifşa edilmeseydi, Paralel Yapı unsurları bu seçimi de maniple etmeye dönük, 30 Mart yerel seçimleri öncesinde yaptıklarına benzer şeyler yapabilirlerdi. Şu anda mikro, yerel ve kısmi hamlelerde bulunabiliyorlar ve kendilerini anlatabildikleri tek zemin Cumhuriyet gazetesi zemini. Bunun da toplumda bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • YKaan 8 yıl önce Şikayet Et
    dayı boş boş konuşmuş.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Fırtınaya dayanamayan cami minaresi yıkıldı
Tokat depremi sonrası kritik uyarı! 'Ateş çemberi gibi' diyerek bir ilimize dikkat çekti!