Gürak: 5 kişilik özel kuvvet ekibi...

Korgeneral Metin Gürak, darbe girişiminde yaşadıklarını anlattı.

Gürak: 5 kişilik özel kuvvet ekibi...
Gürak: 5 kişilik özel kuvvet ekibi...
GİRİŞ 29.07.2016 12:49 GÜNCELLEME 29.07.2016 12:49

4. Kolordu ve Ankara  Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ)  darbe girişimine ilişkin soruşturma kapsamında mağdur sıfatıyla verdiği ifadede,  darbecilerin kendisini Genelkurmay Başkanlığında derdest ettiğini söyledi.  Korgeneral Gürak, savcılıkta verdiği ifadede, olay günü kolorduda  normal mesaisini yürütürken saat 18.30 sıralarında Genelkurmay Başkanı Orgeneral  Hulusi Akar'ın emir subayının makamdan kendisini telefonla aradığını anlattı.

Orgeneral Akar'ın telefonda kendisine, "Etimesgut Zırhlı Birlikler  Okulu ve eğitimTümen Komutanlığında bir tank dahi çalışmayacak. İkinci bir emre  kadar tank hareketi olmayacak." dediğini aktaran Gürak, Akar'ın ayrıca, Kara  Havacılık Komutanlığında hiçbir hava aracının uçmasına müsaade edilmemesini,  havadaki vasıtaların da indirilmesini emrettiğini ve bu emirlerin tebliğ  edilmesini istediğini belirtti. Bunun üzerine,Mamak'ta bulunan Kolordu Karargahı binasından 1-2  dakika içinde hareket edipEtimesgut'a yola koyulduğu bilgisini veren Gürak,  şöyle devam etti: "Cuma akşamı olduğu için çok yoğun trafik vardı. Yolda, Kara Havacılık  Komutanı Tümgeneral Hakan Atınç'ı telefonla arayarak havada helikopter ya da uçak  olup olmadığını sordum. Kendisi şu saat itibarıyla havada helikopter olmadığını,  5 adet T-182 eğitim uçağının da Temelli civarında eğitim uçuşunda olduğunu  söyledi. Ben de kendisine eğitim uçuşunda olanları derhal havaalanına indirmesini  söyledim. Kendisi bana bu uçakları Ankara Güvercinlik Ana Üssü'ne döndürmeyi  teklif etti. Ben işin acil olduğunu düşünerek, uçakların Ankara'ya gelmeden  bulundukları yer olan Temelli'deki küçük havaalanına indirilmesini emrettim.  Etimesgut'a giderken yolda Zırhlı Birlikler Okul Komutanı Tümgeneral Erdoğan  Akyol'u arayarak, nerede olduğunu sordum. Bir düğüne gitmek üzere hazırlık  yaptığını söyledi. Ben de kendisine bir konu hakkında görüşmek üzere Etimesgut'a  geldiğimi ve makamında beni beklemesini söyledim. Konunun ne olduğunu sordu. Ben  de 'Telefonda söylemeyeyim. Gelmek üzereyim' dedim."

'İKİNCİ EMERE KADAR TANK HAREKETİNE MÜSADE ETMEYİN'

Gürak, saat 19.00 sıralarında Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Okulu'na  ulaştığını belirterek, nizamiyeden itibaren komutanlık karargahına kadar anormal  bir hareketlilikle karşılaşmadığını, komutanlık binası önünde Tümgeneral Erdoğan  Akyol tarafından karşılandığını bildirdi. Korgeneral Gürak, şu ifadeleri kullandı: "Tümgeneral Akyol'a o an itibarıyla hareket eden tank olup olmadığını  sordum. Varsa durdurulmasını emrettim. Kendisi bana, 'Her yıl bu dönemde böyle  darbe olacak diye söylenti çıkıyor. Bu da bizi çok üzüyor. Bize güvenilmiyor mu?  Bundan alınıyorum. Geçmiş yıllarda da bu şekilde bakılmıştı' dedi ve hiçbir tank  hareketinin olmadığını, tankların garajlarında emniyet altında, her türlü tedbir  alınarak durduğunu söyledi. Ben de gün içinde bir intikal yapıp yapmadıklarını  sordum. Kayıtlarına bakıp, o gün Şereflikoçhisar'a tank atışları için 4 tank ve 4  zırhlı personel taşıyıcısının çekicilerle gönderildiğini, bunun rutin bir  uygulama olduğunu, gerekli yol mesajlarının da ilgili makamlara iletildiğini  bildirdi."

 5 KİŞİLİK ÖZEL KUVVET EKİBİ ÜZERİME GELDİ 

Kara Havacılık Komutanlığı'ndan ayrılıp Dışişleri Bakanlığı civarına  geldiği sırada, Temelli'deki 5 uçağın Güvercinlik'e dönmesi konusunu komutanlığa  iletmek üzerek Orgeneral İhsan Uyar'ın makamını aradığını ifade eden Gürak, "Emir  astsubayı, Orgeneral Uyar'ın komutanlıkta olmadığını söyledi. Ben de 'Konutta  mı?' diye sordum. Nerede olduğunu bilmediğini söyledi. Ben de 'tamam' dedim."  ifadelerini kullandı. Gürak, bu esnada, Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar'ın kendisini cep  telefonundan aradığını ve "Genelkurmay'da patlamalar oluyor, silah sesleri  duyuluyor." dediğini ve bilgisi olup olmadığını sorduğunu kaydetti.  Kılıçlar'a, kendisinin de bu konuda bilgisi bulunmadığı, yolda  olduğunu ve derhal Genelkurmay'a gideceğini söylediğini dile getiren Gürak, şu  bilgileri verdi:  "Daha önce 17 Şubat'ta Merasim Sokak ve 13 Mart'ta Kızılay'da meydana  gelen patlamalarda Garnizon Komutanı olmam nedeniyle olayların hemen arkasından  olay bölgesine gittim. Aynı şekilde bu olay nedeniyle de Genelkurmay'a gittim.  Saat 22.00 sıralarında Genelkurmay'a vardığımda kapıların kapatıldığını, kuvvetli  bir ışıkla dışarının aydınlatıldığını gördüm. Forsu bulunan makam aracım için  kapılar açılmadı. Aracımdan indim. O esnada megafondan 'Durma, vururuz. Aracınıza  binip gidin' diye bağırıldı. Buna rağmen aracımdan indim ve ellerimi de  kaldırarak 'Ben Garnizon Komutanı Korgeneral Metin Gürak'ım. Ne oluyor, ona  bakmaya geldim' dedim. 'Durmayın, binin arabanıza' diye tekrar tekrar bağırdılar.  Buna rağmen yaya giriş kapısını açtım. Kapıyı açtığımda yolda yatan sivil giyimli  bir erkek cesedi gördüm. Nizamiye binasına yöneldim. Nöbetçiler rutin Genelkurmay  nöbetçileri görünümündeydi. Bir Kurmay Binbaşı mevzide eğitim elbisesi olmayan  günlük üniformayla tüfekle duruyordu. Mevzi almıştı.

Nizamiye binasına girdiğimde telefonla İl Emniyet Müdürü'nü aradım.  Nizamiyeden içeri girdiğimi, olayı öğrenmeye çalıştığımı söyledim. Ben askerlere  'Çocuklar sakin, ne oluyor anlatın' diye sorduğumda kimi 'İçeride bir suikast  var', kimi 'Dışarıdan teröristler girdi, çatışma sürüyor', kimi de 'Tatbikat var'  diye cevap verdi. O esnada 5 kişilik Özel Kuvvetler personeli düşmanca bir  tavırla binaya girerek üzerime yürüdü. Bana 'Sen kimsin? Nereden girdin?' diye  kabaca sordular. Ben, 'Rütbelerimi görmüyor musun? Garnizon komutanıyım. Ne  oluyor burada?' diye sordum. Biri 'Sizi tanıyorum' diyerek yakama yapıştı.  'Korgeneral morgeneral dinlemem. Oturun burada' diyerek beni bir sandalyeye  oturttu. Ben, 'Ne oluyor, ne yapılıyor burada?' dediğimde, 4-5 kişi silahlarını  bana doğrultup bağırarak 'Kes sesini, ses çıkarma' dediler. 'Ne biçim askersiniz.  Benim Korgeneral olduğumu görmüyor musunuz? Buraya Garnizon Komutanı olmam  hasebiyle geldim' dediğimde, 'Sen artık Garnizon Komutanı değilsin. Çok  konuşuyorsun' diyerek beni ayağa kaldırdılar. 4 kişi yumruklarla bana saldırdı ve  beni yere indirdiler. Kendilerine mukavemet etmeye çalıştım. Bana böyle muamele  ettiklerine göre Türk askeri olamayacaklarını söyledim ve 'Her ne yapıyorsanız  bunun hesabını mutlaka vereceksiniz' dedim."

'DURUMUN VAHAMETİNİ ANLADIM'

Söz konusu askerlerin daha da hiddetlendiğini ve üzerine çullanıp  kendisini yere yıktığını aktaran Metin Gürak, "Konuşmamam gerektiğini yoksa beni  vuracaklarını söylediler. Beklerken alçaktan uçak sesleri gelmeye başladı.  Durumun vahametini anladım." dedi.Gürak, gözlerinin komandoların kullandığı bandana ile kapatıldığını,  ellerinin arkadan plastik kelepçeyle sıkıca kelepçelendiğini ve bir odaya  atıldığını belirtti.

Odada sesler duyduğunu ve orada birden fazla kişi olduklarını  anladığını bildiren Gürak, "Odada bize çok kötü muamele edip bağırıp çağırdılar.  Biri sıkıyönetim ilan edildiğini, herkesin alındığını ve Boğaz Köprüsü'nün  kapatıldığını söyledi. Orada bir müddet kaldıktan sonra helikopter sesi gelmeye  başladı. Bizi helikopterle bir yere götüreceklerini söylediler." diye konuştu.

Yaklaşık 15 dakikalık bir uçuştan sonra bir yere indiklerini ifade  eden Gürak, şunları söyledi: "Uçak seslerini duyunca oranın Akıncı olduğunu anladım. Gözlerimiz  bağlıydı. Ayaklarımızı da bağlayıp bir odaya koydular. Beni tek başıma bir odaya  koydular. Başımda birinin bekleyip beklemediğini anlayamadım. Üzerinde çarşaf  olmayan tek kişilik bir yatağa beni koydular ve kıpırdamamamı söylediler. Üzerime  kapıyı kilitlediler. Gün ağardıktan sonra birisi gelip arkada olan el bağımı öne  aldı. Öne alınca rahatladım. O vaziyette bulunduğum yerde saat 17.45'e kadar  bekledim. Bu saate kadar beni rehin tuttular. Gözlerimdeki bandanayı açmamıştım.  Bulunduğum yere birisi geldi. Bana 'Kurtuldunuz' dedi. Bandanayı açtı. El ve  ayaklarımdaki kelepçeyi çıkardı, sarıldı. Bu kişi TAİ'nin güvenlik müdürü olan  benim devre arkadaşım Emekli Topçu Albay Sefa Eman ve diğer askeri personeldi.  Bana üsse operasyon yapıldığını, darbecilerin bir kısmının kaçtığını, bir  kısmının da etkisiz hale getirildiğini söyledi. Dışarı çıktığımda derdest edilmiş  aralarında Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler'in de bulunduğu birçok kişi gördüm.  Birbirimize sarıldık. Bir araçla oradan şehre doğru bizi getirdiler.

ŞİKÂYETÇİYİM...

Buradan Kara Kuvvetleri Komutanlığına geldim. Komutanımız Orgeneral  Çolak'a 'Beni derdest ettiler' dedim. Kendisi bana aynı şekilde derdest  edildiğini söyledi. Birliğime gitmek için izin istedim. Mamak'a geldiğimde  nizamiye önünde biriken vatandaşlarla kucaklaştım. Vatandaşlar beni kapıya kadar  coşkuyla getirdiler. Odama geçtim. Kolordu'da neler yaşandığını öğrenmeye  çalıştım. Kolordu'dan gece zırhlı araçlar çıkmış, benim yerime Tümgeneral Osman  Ünlü'nün atandığını, beni pasif bir görev olan GATA komutanlığına atadıklarını  öğrendim. Kışlamda bulunan 28. Mekanize Tugay Komutanlığına yeni tugay komutanı  olan Tuğgeneral Ali Kalyoncu'nun atandığını, kendisinin tugaya gelerek tank ve  zırhlı araçları şehre gönderme emrini verdiğini söylediler. Görevimin başına  dönerek kalan işleri yapmaya başlayıp devam ettim."  Korgeneral Gürak, ifadesinde yapılan eylemin vatana ihanet olduğunu,  olay günü darp ve tehdit edildiğini belirterek, sorumlulardan şikayetçi olduğunu  söyledi ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını istedi.

 Korgeneral Gürak, ifadesinde yapılan eylemin vatana ihanet olduğunu,  olay günü darp ve tehdit edildiğini belirterek, sorumlulardan şikayetçi olduğunu  söyledi ve en ağır şekilde cezalandırılmalarını istedi.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Süper Lig'de haftanın VAR kayıtları açıklandı
Yunanistan neye hazırlık yapıyor? Neden Demir Kubbe'nin peşine düştü?