Her şey görüşmeye bağlı! Türkiye karadan girebilir

Trump, Rakka harekâtı için PKK’nın kolu YPG’ye ağır silah ve cephane sağlama kararı Ankara’nın sert tepkisini çekerken Türkiye'nin atacağı adımları ise en çok merak edilen konu.

Her şey görüşmeye bağlı! Türkiye karadan girebilir
Her şey görüşmeye bağlı! Türkiye karadan girebilir
GİRİŞ 11.05.2017 09:36 GÜNCELLEME 11.05.2017 11:22
Bu Habere 77 Yorum Yapılmış

Haber7 yazarları Mehmet Acet ve Taha Dağlı, Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen ABD'nin terör örgütü PYD'ye ağır silah yardımı ve bunun karşısında Türkiye'nin atacağı adımları dair dikkat çeken ayrıntılar paylaştı.

Önümüzdeki hafta gerçekleşecek Erdoğan ve Trump görüşmesine dikkat çeken Acet, "Bir netice çıkmazsa Türkiye YPG’ye karşı bu sefer sadece havadan değil, karadan da harekete geçebilir." yorumunda bulundu. Taha Dağlı ise ABD tarafından PYD'ye verilen silahların çeşidine dikkat çekti.

İşte Mehmet Acet ve Taha Dağlı'nın o yazıları;

ACET: ANKARA WASHİNGTON’A YPG'Yİ VURARAK CEVAP VEREBİLİR

Amerikalılar, zaman ayarlı provakasyonlara pek bir meraklıdır.

Bunun son örneğini, PYD’nin silahlı kanadı YGP’ye daha ağır silahların verilmesi kararını Trump yönetiminin imzalamasıyla gördük.

Son dönenin popüler sözüyle ifade edecek olursak, zamanlama manidar oldu.

Karar, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD temasları sürerken geldi.

Bu üç isim, Erdoğan adına, Cumhurbaşkanı’nın haftaya yapacağı Washington ziyareti öncesi gidip, ön temaslarda bulunmuştu.

Erdoğan’ın en yakın üç kurmayı Washington’da iken, Trump malum kararı imzaladı.

Ankara’ya verilen mesaj açıktı.

PYD’ye, YPG’ye yardım etme, işbirliğini sürdürme konusunda sizin istediğiniz gibi hareket etmeyeceğiz!

TRUMP İMZAYI ATTI, ANKARA KARTINI GÖSTERDİ

Trump’ın kararı sonrası, Beyaz Sözcüsü Türkiye’nin güvenliğini dikkate alarak hareket edeceğiz dedi demesine ama, Washington’dan gelen haber, Ankara’da soğuk duş etkisi yaptı.

Dün, gün içerisinde yetkili ağızlardan bu karara nasıl mukabelede bulunulacağına dair işaretler gelmeye başladı.

Önce Başbakan Binali Yıldırım konuştu.

Londra’ya hareket etmeden önce Esenboğa’da yaptığı açıklamada, aynen şunları söyledi:

"Türkiye'nin PKK terör örgütü konusundaki hassasiyetinin en üst düzeyde dikkate alınması için hala Amerikan yönetiminin elinde imkanlar olduğunu düşünüyoruz. Eğer aksi bir karar alırsa, bunun doğuracağı sonuçlar sadece Türkiye'yi bağlamaz, aynı zamanda Amerika için de olumsuz bir netice ortaya koyacaktır"

Birkaç saat sonra Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın açıklaması, televizyonlara son dakika olarak düştü.

Bakan Işık’ın sözleri, Başbakanınki ile uyumlu idi:

“Bir terör örgütüne karşı diğer bir terör örgütünün silahlandırılması doğru değildir. Bölgede vahim sonuçlara yol açacağını biliyoruz. YPG’ye silah verilmesinin yanlış olacağını ABD’ye ilettik. YPG’ye silah verilmesi başlı başına bir krizdir. Türkiye’nin ulusal çıkarlarını koruma gücü var.”

TSK ÖSO İLE BİRLİKTE FIRAT’IN DOĞUSU’NA GİREBİLİR

Şimdi.

Bu açıklamalardan ne anlamalıyız?

Ben şunu anladım.

ABD, bu kararlılığını sürdürürse, Türkiye YPG’yi doğrudan vurmaya devam edecek.

23 Nisan gecesi Sincar ve Karaçok’a 30 uçakla yapılan eş zamanlı operasyonun bir mesajı da buydu zaten.

“Benim rezervlerime rağmen terör örgütüne destek olmaya devam edersen, kendi imkanlarımla hareket edebilirim” denmiş oldu o operasyonla.

Gerek Başbakanın, gerekse Savunma Bakanı’nın açıklamaları da, aynı mesajı içeriyor.

YPG’ye silah yardımı onayının Erdoğan’ın ziyaretine bir hafta kala gelmesi, nezaket kurallarına da ters düşen bir durum.

Ancak, meselenin ciddiyetinin yanında nezaket meselesinin pek bir önemi kalmıyor.

Ankara’da Trump’ın seçimleri kazanmasından sonra geçen 6 aylık süre zarfında hep “Ne yapacak, Türkiye’nin taleplerini dikkate alarak mı hareket edecek, yoksa Obama’dan aldığı mirasa aynen sadık mı kalacak?” sorusu gündemde oldu.

Trump’un YPG ile iş tutan ekipte bir değişikliğe gitmemesi, nasıl hareket edeceğine dair bir işaret veriyordu.

Ama, yine de Erdoğan ile yüz yüze temas kurana kadar, bu yaklaşımda bir değişiklik olabileceği ihtimali zihinlerde saklı tutuldu.

Görünen o ki, Trump, kişisel bir inisiyatif geliştirmek yerine, Pentagon’un, CENTKOM’un aklına teslim olarak kararlar verip, bu kurumların taleplerine uygun şekilde hareket edecek.

Bununla birlikte, Ankara’nın Suriye ve Irak’ta kendi güvenliğini sağlama alma niyetini taşıyan operasyon kabiliyeti, Obama döneminin son aylarından çok daha güçlü durumda.

2015 yazından beri yaşananları gözümüzün önünden geçirecek olursak;

1-PKK, Türkiye topraklarında yürütmeye çalıştığı proje, örgütün ağır bir yenilgisiyle sonuçlandı. Gelinen noktada örgüt mensupları Suriye’de, Irak’ta gözlerini havaya dikerek yürümeye başladılar.

2-Fırat Kalkanı ve 23 Nisan operasyonlarıyla Türkiye sınır ötesine de geçip etkili hamleler yapabileceğini gösterdi.

Önümüzdeki haftayı dikkatli bir şekilde takip edeceğiz.

Eğer Erdoğan’ın Trump ile yapacağı görüşmelerden de bir netice çıkmazsa, Türkiye YPG’ye karşı bu sefer sadece havadan değil, karadan da harekete geçebilir. 

DAĞLI: TÜRKİYE'NİN YANITI NE OLACAK?

ABD, PKK-PYD ısrarından vazgeçmiyor. Peki bundan sonra ne olacak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyareti öncesi PYD’yi doğrudan silahlandırma hamlesine Türkiye nasıl bir karşılık verecek?

Terör örgütüne silah yardımı son 2 yıldır periyodik aralıklarla yapılıyordu. Doğrudan silah yardımı projesi, Obama döneminde alınan bir karardı. Trump’un bunu onaylaması, Obama’ya ait ekibin PYD konusundaki etkinliğinin göstergesi.

ABD, 2013’ten bu yana Suriye politikasını PYD terör örgütüyle ittifak üzerine kurdu. Obama’nın son 2 yılı bu teröristlere silah ve askeri yardım göndermekle geçti.
Obama giderayak çıkardığı bütçeyle de örgüte kendisinden sonra silah gönderilmesinin önünü açtı.

ABD bugüne kadar Suriye politikasında Türkiye’yi hep DAEŞ ile PYD arasında seçime zorladı. Türkiye her iki terör örgütünü de hedef alarak bu tuzağı bertaraf etti.

Donald Trump açıkçası ABD’nin PYD konusunda geri adım atması konusunda bir umuttu. Ancak verdiği talimat ve Pentagon’un bunu onaylaması gösterdi ki ABD PYD’li Suriye politikasından kolay kolay vazgeçmeyecek.

Şimdi en çok sorulan soru “Türkiye bundan sonra ne yapacak”.
Bu sorunun yanıtı, “dün ne yaptıysa bugün ve yarın da onu yapacak”.

Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ordudaki hainleri temizledi.
24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı harekatını başlattı.
O gün bugündür Suriye politikasını ABD’den bağımsız yürütüyor.

ABD’ye kalsa Fırat Kalkanı yapılmayacaktı, başlatılsa bile operasyon DAEŞ terör örgütüyle sınırlı kalacak, PYD’ye dokunulmayacaktı.
Türkiye ABD’yi saf dışı bıraktığı Suriye politikasında Azez-Cerablus hattını DAEŞ’ten temizledi, PYD teröristlerinin buraya gelmesini de engelledi.
Böylelikle sınırımızda terör kantonlarının birleştirilme ihtimali sonlanmış oldu.

ABD, Fırat Kalkanı harekatının ilk gününde “operasyon sadece DAEŞ’i hedef alacaksa destekliyoruz” demişti. Onların çizdiği kurala uymadık, terör örgütlerinin tamamını hedef aldık.

Fırat Kalkanı harekatının ilk aşamasının tamamlanmasından sonra da Irak ve Suriye’de PKK-PYD teröristlerine ağır darbeler indirdik.

Sahadaki operasyonların yanı sıra diplomaside de ABD’nin bulaştırılmadığı hamlelerin içerisinde yer aldık hatta öncüsü olduk.
Kasım ayında Halep’teki ateşkes, Aralık ayında Suriye genelinde ateşkes, Ocak ayında Astana süreci gibi adımların hepsinde Türkiye ile Rusya başroldeyken, ABD dışarda tutuldu.

Obama, PYD’yi destekliyordu, “yapma” dedik, dinlemedi, biz de Suriye politikamızı ABD olmadan hatta ABD’ye rağmen şekillendirdik.
Trump bu konuda bir seçenek sunabilirdi ama belli ki o da Obama’nın yolunu devam ettiriyordu.
O halde Türkiye bugünden itibaren Suriye politikasında dün ne yapıyorsa aynısını yapmaya devam edecektir, ABD’nin bulaştırılmadığı Suriye politikasını sürdürecektir.

PKK-PYD terör örgütü bizim için sınırımızdan uzak tutulması gereken bir terör örgütüdür, Trump bunları destekliyor diye biz PYD’yi rahat bırakacak değiliz.
Aksine ABD teröristlere ağır silahlar veriyor, füzeler veriyor. Neden veriyor bunları, DAEŞ’i vursun diye.
Peki DAEŞ teröristlerinin uçağı mı var ki, ABD PYD’lilere uçak savar veriyor, karadan havaya atılan füzeler veriyor?
Obama’nın mesajı hala geçerli.
O halde Türkiye, PKK-PYD’yi vurmaya devam edecek, biz vurmazsak, bu teröristler ABD’den aldığı silahları bugün olmasa da yarın bize doğrultacaktır.

Özetle biz 1 yıldır ABD’ye rağmen Suriye’deyiz ve tüm planlarımızı tüm adımlarımızı ABD olmadan atıyoruz, buna alıştık, bu konuda tecrübeliyiz.
O nedenle bizim kaybedecek bir şeyimiz yok, politikamız aynen sürecek.

Ama ABD, Türkiye gibi bir güç yerine PYD terör örgütünü tercih etmenin faturasını bir gün mutlaka ağır şekilde ödeyecektir.

KAYNAK: HABER7
YORUMLAR 77
  • Ersoy21 6 yıl önce Şikayet Et
    Topraklarımızı korumak için daha ne bekliyoruz?ABD elini kolunu sallayarak istediği yere girebiliyorsa biz de girelim.
    Cevapla
  • kaptan 6 yıl önce Şikayet Et
    yapilacak sey acik ve net ABD asirlik NATO müttefiki TÜRKIYE yi pkk pyd ye tercih ederek israrla pkk pyg diyorsa 1-INCIRLIK abd ye yasaklanmali 2-nato dan dahi cikma adina meclise tartisma konusu olarak gelmeli 3-gerekiyorsa rusya ve cin ile müttefik olma adina adimlar atilmali 4-silahlanma sanayi adina abd ve nato disindaki tüm unsurlar askeri gücümüze katki olarak gerekiyorsa alimi ortak yapimi vs yapilmali alman tanki konusu desr olsun diyorum
    Cevapla
  • Fatih 6 yıl önce Şikayet Et
    Daha Reis ABD ye gitmeden böyle yapılıyorsa o turp olacak kırmızı surat düpedüz bizimle dalga geçiyor...reis tepki gösterip iptal etmeli bu ziyareti.
    Cevapla
  • tomarzalı 6 yıl önce Şikayet Et
    artık Türkiye bölgede kendini ispatladı ABD ve de RUSYA ya rağmen kendi planı,nı uygulayacaktır..
    Cevapla
  • uyandunya 6 yıl önce Şikayet Et
    amaclari muslumanlari zayiflatip israili guclendirmek
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Fenerbahçeli eski yıldız, 'oruç' açıklamasıyla gönülleri fethetti!
Changan Lumin Corn Türkiye'ye geliyor! 450 bin liraya sıfır otomobil