Kurtulmuş'tan kritik açıklamalar!

Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Haber 7'ye gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş seçim öncesi yapılan algı operasyonları, Türkiye'ye karşı yapılan döviz operasyonu ve çifte standartlara değindi.

GİRİŞ 02.06.2018 18:01 GÜNCELLEME 02.06.2018 18:01
Bu Habere 19 Yorum Yapılmış

İşte Bakan Kurtulmuş'un Haber 7'ye yaptığı açıklamalar;

Şuanda elimizde yapılmış son bir anketimiz yok ama bundan sonra zaten çok düzenli olarak devam eden anketlerin sonuçlarını alacağız hatta neredeyse günü gününe sona doğru yaklaştıkça anketler bölgesel anketler yapılacak nerede eksiklikler var nerde yeni bir takım adımlar atılması gerekir buna göre partimiz adım atacaktır. Gördüğüm şu tecrübem yanıltmıyorsa AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan seçim meydanlarında her gün biraz daha üstüne koyarak ilerliyor.

 

 

Ve inşallah ilk turda Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olarak olarak seçilecektir ve AK Parti’de parlamentoda açık ara birinci parti olarak çoğunluğu elde edecektir. Böylece hani diyoruz ya güçlü lider güçlü parlamento hem yürütmenin çok güçlü olduğu yürütmenin başı olarak seçilen cumhurbaşkanının çok rahat bir oyla seçildiği bir sonuç elde edeceğiz hem de onunla eş güdümlü bir şekilde çalışması mümkün olan AK Parti kadrolarının parlamentoda çok güçlü bir şekilde yasamada etkin olmasını temin edeceğiz. Ben bu sonucu alacağımızı görüyorum. Umut ediyorum günbegün bu sayıyı yukarı çıkartarak kampanyayı sürdürüyoruz.  

''MİLLET BUNU GÖRÜYOR''

Bu seçimde ilk sefer bir şey görüyoruz. Aslında ta gezi olaylarından itibaren başlayan bir sürecinde sanki doğal sonucu gibi gelişiyor o da nedir ''Erdoğan'' karşıtlığı. Yani şu anda Cumhur ittifakının dışında olan neredeyse partilerin tamamının bir numaralı maddesi ''Erdoğan gitsin de nasıl giderse'', ''Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin'' Bu gerçekte siyasi mantık bakımından da anlaşılabilir bir şey değil. Yani neredeyse hiçbir konuda ortak siyasi fikirleri, kanaatleri, tercihleri ve stratejileri olmayan A ve Z partisi gibi birbirine uzak olan partiler bakıyorsunuz sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden bir cephe bir ittifak oluşturmaya çalışıyorlar. 

Dolayısıyla Erdoğan karşıtlığından bu millete hayır gelmez. Erdoğan karşıtlığı üzerinden başlatılan bir seçim kampanyası da başarılı bir sonuç vermez. Çünkü neye taraftar olduğunu değil neye karşıt olduğunu söyleyerek geliyor. Millet de bunu görüyor birincisi bu.

''DAHA KOMİK DURUMLAR ORTAYA ÇIKABİLİR''

İkincisi biz bu kadar yıldır bu siyaseti yakından takip etmeye çalışıyoruz hatta sadece Türkiye’deki kampanyaları değil yurt dışındaki kampanyaları da takip etmeye çalışıyoruz yani ''ben yaptırmayacağım ben iktidara gelirsem beni seçerseniz bizi iktidara getirirseniz biz işte köprüyü de yapmayacağız, araba fabrikasını da yapmayacağız, biz diğer büyük projelerimizi de yapmayacağız'' diyen bir zihniyet yaptırmayacağız üzerinden bir seçim kampanyası herhalde hiçbir ülke de bu kadar yüksek perdeden sürdürülmez. Bizim bir avantajımızda o muhalifler diyorlar ki ''biz yaptırmayacağız'' biz de diyoruz ki 16 yıldır yaptık yapmaya da devam edeceğiz. Millet de yıkanlara değil yapanlara oy verir. Türkiye'nin çok partili siyasi hayatında bu hep böyle olmuştur. Bu iki şey üzerinden şimdilik kampanya devam ediyor. Önümüzdeki günlerde göreceğiz belki daha komik durumlar muhalefet partileri tarafından ortaya çıkacak.

DEMİRTAŞ ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLEN ALGI OPERASYONU

Yani Erdoğan karşıtlığını bir siyaset ideolojisi haline dönüştürmeye çalışanlar bu enteresan bir yaklaşımdır bakıyorsunuz hiçbir ortak tarafı olmadan Selahattin Demirtaş'ın ismi üzerinden bir algının parçası haline geliyor. Selahattin Demirtaş'ı günahı kadar sevdiği için de değil ya da onun siyasi partisinin önünün açılması için de değil tam tersine bu sözü söyleyerek Erdoğan karşıtı cepheye biraz malzeme taşımak istediği için bunları yapıyorlar. Millet de görüyor bunun bir faydası olmaz anlamı olmaz sonuç almaları da mümkün değil. Birtakım mahkemeler sonucunda terör destek vermek, terör olaylarına vesile olmak neden olmak dolayısıyla cezaevinde bulunan birisi. Dolayısıyla onun üzerinden böyle bir kampanya başlatılması akla ziyan bir durumdur ve sonuç verecek bir davranış değildir.

''AYIPTIR, DOSTLUĞA SIĞMAZ''

 

Her ne kadar şunu diyorlarsa da ''biz burada PKK'lıları siyasi kampanyalara katılmasına izin veriyoruz ama onlara burada yaşayan Almanya'daki vatandaş olan PKK'lılardır.'' Türkiye'den gelecek milletvekillerine ya da siyasilere zaten izin vermiyoruz gibi bir yaklaşım içerisindeler. Bu doğru değil yani nihayetinde AK Parti’nin dışındaki siyasi partilerin Avrupa’nın birçok yerinde rahat faaliyette bulunmalarının önü açılıyor ama geçen 16 Nisan kampanyasında da gördük bu kampanyada da gördük ki bazıları maalesef birazda haddini aşarak üst perdede Türkiye’nin siyasetçilerinin gelip Avrupa’da kampanya yapmamalarını ortaya koyuyorlar. Zaten pratik olarak da fiilen de böyle bir kampanya yürütülmesine izin vermiyorlar. O zaman söyledik yine de söylüyoruz bizim Avrupa’daki o Türk varlığı ile olan irtibatımız sadece salon toplantıları ya da seçim meydanlarında gidip görünerek onlarla irtibat kurmak değildir. Biz vatandaşlarımızla yurt dışındaki millet varlığımızla konuşmasak bile zaten kalpten kalbe bir gönül birliğimiz vardır. Kaldı ki geçtiğimiz günlerde sayın Cumhurbaşkanımız Saraybosna’da Avrupa’nın dört bir tarafından gelen temsilen katıldığı çok coşkulu çok büyük bir törenle de  Avrupa’daki millet varlığımıza hitap etme imkanı bulmuştur. Bu ilişkiyi ne yaparlarsa yapsınlar bozmaları mümkün değil bu ilişkilere zarar vermeleri mümkün değil. Ama yaptıkları kendi demokrasi anlayışları bakımından bir çifte standarttır ayıptır, dostluğa sığmaz, demokrasiye sığmaz ve hele hele Türkiye gibi büyük bir ülkeye bu coğrafyanın bu bölgenin en önemli ülkelerinden birisi olan Türkiye’ye karşı yapılmış bir haksızlıktır.

''TÜRKİYE'Yİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK İSTEDİLER''

Bazı çevreler dolardaki bu manüpilasyon bu operasyonlar başladığından itibaren bir kavramı da dolaşıma soktular. Oda 'kur krizi' kavramı. Bu kavram tamamıyla algı operasyonu parçası olarak üretilmiştir ve maalesef Türkiye'nin içerindeki bazı televizyonlarda bazı arkadaşlar bu kavramı kullanmaya başlamışlardı. Şimdi mesela tam manası ile Türkiye'nin ekonomik olarak daha güçlü bir ülke olmasını istemeyen çevrelerin Türkiye ekonomisi üzerinde oluşturdukları bir manüpilasyonun parçasıdır kuru bahane ederek döviz kurları üzerinden Türkiye'yi geriletmek köşeye sıkıştırmak için atılmış adımdır. 

''TÜRKİYE İÇİN BİR RİSK OLABİLİRDİ''

Ekonomiden iyi kötü anlayan birisi olarak şunu söylemek isterim Türkiye ekonomisinin yapısı gerçekten sıkıntılı bir noktada olsaydı dövizin bu kadar ani yükselişlerinden endişe etmek gerekirdi. Yani neyi kastediyorum Türkiye büyümeyen küçülen bir ekonomisi olsaydı ya da durağan bir ekonomisi olsaydı evet bu Türkiye için bir risk oluşturabilirdi.

Türkiye geçen sene yüzde 7.4 büyümüş ve G20 ülkeleri arasında birinci olmuş. Türkiye istihdam oluşturamayan bir ülke olsaydı yine bundan endişe ederdik. Sadece 1 yıl içerinde 2 milyonu aşkın yeni istihdam oluşturulmuş. Kamu borç stoğu sürekli artan bir yapıda olsaydı bu kur değişiminden endişe etmemiz gerekirdi. Hayır öyle değil Türkiye ekonomisinin genel dengeleri bakımından pozitif bir durum var. Ve bu çerçevede de tamamıyla dışarıdan kaynaklanan bir takım şartlarda bu manüpilasyonlar sonucu Türkiye’de maalesef kur dalgalanmalarına şahit olduk bir operasyona bir manüpilasyona şahit olduk. Ama çok şükür güçlü bir irade güçlü bir hükümet bununla ilgili ekonomi yönetimindeki kurum ve kuruluşlarımız tedbirlerini vaktinde aldılar almaya da devam edeceğiz.

Halen dolar istediğimiz seviye değildir daha da normal seviyesine gelecektir. 24 Haziran'dan sonra istikrar tablosu ortaya çıktıktan sonra döviz üzerindeki bu baskı tamamıyla ortadan kalkacaktır.

''ÖZEL SEKTÖRÜ İTİBARSIZLAŞTIRMAK İSTİYORLAR''

Bir önemli hususta yine o da algı operasyonun bir parçası ''özel sektör çok borçlandı onun için Türkiye’de bir takımı kur krizleri çıktı'' gibi. Bunlar son derece yanlış değerlendirmelerdir burada da yapılmak istenen Türkiye’de özel sektörü itibarsızlaştırmaktır. O da neden Türkiye özellikle son 3-4 yıldır ekonomide bir faz değişikliğine geçiyor yani ekonomide milli yerli üretime değer veren markalarını üretmeye çalışan arabadan motorlara kadar tank motorlarına kadar İHA’lardan savunma sanayinin başka alanlarındaki yatırımlarına kadar. Her alanda Türkiye yatırımın önünü açan bir kararlılık içerisinde. Şimdi böylece yatırıma doğru yönelmiş olan bir Türkiye ekonomisinin yatırıma yönelmemesini isteyenlerde özel sektöre bir şekilde diyorlar ki ‘’özel sektör borçlu o yüzden kriz ortaya çıktı döviz bu kadar yükseldi’’ bu algı operasyonunun bir parçasıdır.  

'ABD, TÜRKİYE YAPAMAZ ZANNETTİ'

Türkiye’nin sınır ötesi operasyonları seçimle kayıtlı bir mesel değildir. Türkiye eğer sınırlarının ötesinden kendisini bire bir ilgilendiren bir güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kalırsa tabi ki bu operasyonları yapar. Daha önce sayısız kez yapıldığı gibi. Münbiç meselesi ise başından beri biliyorsunuz ABD ile başından beri konuşulmuş hatta defalarca sözleri verilmiş bir konudur.

Maalesef ABD yönetimi Münbiç konusunda Türkiye'yi oyaladı. Ve muhtemelen şöyle düşündüler ''Türkiye bizim tavrımızı gördükten sonra sınır ötesi bir operasyon yapamaz.'' Türkiye hem Fırat Kalkanı operasyonu ile hem de Afrin'deki kararlı Zeytin Dalı operasyonu ile kendi güvenliği için her türlü operasyonu yapabilecek kabiliyete beceriye ve kararlılığa sahip olduğunu ortaya koydu.

Şimdi ümit ediyoruz ta 1952'den beri NATO çerçevesinde müttefik olan iki ülkenin ilgili bakanları dışişleri bakanları ayın 4’ünde bir araya geldiklerinde bu sorun çözülür çözülmeye başlanmış olur ve ABD'liler de verdikleri sözü tutarlar YPG/PYD unsurlarını Fırat'ın doğusuna gönderirler.

KAYNAK: HABER 7
YORUMLAR 19
  • TEKBİR 5 yıl önce Şikayet Et
    SONUNA KADAR AKP YE YOLA DEVAM,it ürür kervan yürür,O İTLER ÜRSÜN DURSUN.
    Cevapla
  • yorumcu 5 yıl önce Şikayet Et
    Reis ile birlikteyiz. Daha güzel günler için
    Cevapla
  • birey 5 yıl önce Şikayet Et
    Reis sağlam adımlarla geliyor. Bu seçim farklı. herşey daha güzel olacak. partiden bazı şahsiyetlerin gitmesi lazım. Reis inşallah gereğini yapacak. Enflasyon da düşer faiz de en kısa zamanda, faiz lobisindeki yarasaların hevesleri kursaginda kalacak.
    Cevapla
  • yorumcu 5 yıl önce Şikayet Et
    Faizler yükseldi
    Cevapla
  • Mete 5 yıl önce Şikayet Et
    Faizler enflasyon düştü imf ye borç bitti gezi olayları patladı.terör bitti dolar fırladı.biz düzelttikçe birileri kaleye zarar vermeye devam ediyor.birliği sağlayamadık.toplumun yarısına yakını birlikten uzak duruyor.Allah yardımcımız olsun.
    Cevapla
  • Han 5 yıl önce Şikayet Et
    kardeşim borç hiç bitmediki. 2001'de 130 milyar dolar olan dış borç şuanda 453 milyar dolar. Tl dolar kurunu da işin içine koyduğumuz zaman olayın vahametini anlarsın. Borçla borç ödendi, kalanı da inşaat sektörüne yatırıldı. Üretim yapmıyoruz gelir bekliyoruz. Cari açık veriyoruz. Gezi olaylarında 12 kuruş artmıştı dolar, şu son bir yılda 2,96'dan 4,92'ye çıktı.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
İnanılmaz olay Türkiye'de yaşandı! Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan gence saldırı
Ebu Ubeyde’nin konuşmasının tamamını yayınlıyoruz... Bütün dünyaya duyurdu:Hazırlanıyoruz!