Erzurum uçağında 10 bin metrede kabus!

Tedavi için bulunduğu Ankara'dan memleketi Artvin'e gitmek üzere bindiği Erzurum uçağında bilinç kaybı oluşan kanser hastası Faik Çelik, yolcular arasında yer alan Kamu Hastaneleri Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Alper ile beraberindeki doktor ve hemşirenin müdahalesi sayesinde hayata döndü.

Erzurum uçağında 10 bin metrede kabus!
Erzurum uçağında 10 bin metrede kabus!
GİRİŞ 14.09.2018 13:48 GÜNCELLEME 14.09.2018 13:51
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 27 gün süren  kemoterapinin ardından eşi Seher Çelik ile memleketlerine dönmek üzere Erzurum  uçağına binen Faik Çelik (65), havalandıktan yaklaşık 30 dakika sonra aniden  fenalaştı.

Seher Çelik, bilinç kaybı yaşayan eşinin durumunu fark edince kabin  ekibinden ve yolculardan yardım istedi.

 

 

Uçakta bulunan ve kentteki "2018 Yılı Verimlilik Uygulamaları  Bilgilendirme Toplantısı"na katılmayı planlayan Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri  Genel Müdürü Prof. Dr. Murat Alper ile beraberindeki biri daire başkanı iki  doktor ve bir hemşire, Çelik'e ilk müdahaleyi yaptı.

Yolculara yerlerinden kalkmamaları uyarısını yaptıktan sonra gerekli  tıbbi müdahalelerde bulunan uzmanlar, rahat nefes almasını sağladıkları Çelik'in  bilincinin tekrar yerine gelmesini sağladı.

Uzman hekimlerin yaptığı müdahale ile yerden 10 bin metre yüksekte  yeniden hayata dönen Çelik, Erzurum Havalimanı'nda bekletilen ambulansla  götürüldüğü Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavi altına alındı.

"SAĞLIK CAMİASI OLARAK HER ZAMAN GÖREVE HAZIRIZ"

Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü Sağlık Hizmetleri Daire Başkanı Dr.  Pınar Koçatakan, uçakta fenalaşan Çelik'e ilk müdahaleyi kendisinin ve uzman  doktor Cihan Döğer  ile hemşire Mevlaniye Karslı'nın yaptığını belirtti.

Kanser hastası Çelik'in tedavisi sonrası memleketine döndüğünü  öğrendiklerini aktaran Koçatakan, şunları kaydetti:

"Hastamızda uçuş sırasında aniden bilinç kaybı ve bayılma meydana  geldi. Ekip olarak hemen müdahale ettik. Damar yolu açıldı ve gerekli müdahaleden  sonra hasta kendine geldi. Hasta, uçak piste indikten sonra 112 Acil ekipleri  tarafından hastaneye hızlı şekilde götürüldü. Eşi o anda her hasta yakını gibi  kendini çok çaresiz hissediyordu muhtemelen. Bizim müdahalemizden sonra kendisi  de rahatladı. Hasta da bilincini kaybedip kusma durumu söz konusu olduğunda tabii  ki aspire etme durumu söz konusu olabilirdi. O sırada uçakta solunum ve kalp  durması meydana gelebilirdi. Gerçekten çok ciddi hastalığı olan biriydi ama en  azından hastaneye yetiştirebildik. Sağlık camiası olarak her zaman göreve  hazırız."

Koçatakan, doktor, hemşire ve sağlık memuru başta olmak üzere herkesin  ilk yardım ve hizmet içi eğitimlere katılması gerektiğini vurgulayarak, böylesi  durumda çaresiz kalmama ve ilk müdahaleyi yapmanın çok önemli olduğunu, saniyeler  içinde bir insanın hayatının kurtarılabileceğini bildirdi. 

"HAYATIMI KURTARAN MÜDAHALE OLDU"

Faik Çelik, Ankara'daki tedavisinin ardından uçakla Erzurum'a  geldikleri sırada aniden başının döndüğünü ve terlemenin etkisiyle bilinç kaybı  yaşayarak kendinden geçtiğini dile getirdi.

Kendisine müdahale eden kişileri hatırlamadığını anlatan Çelik, şöyle  konuştu:

"Herkes başımdaydı ama kimlerin olduğunu bilmiyordum. Birisinin  'hemşireyim' dediğini hatırlıyorum. 'Biz doktoruz' dediklerini de duydum. Nasıl  bir müdahale yapıldı, bilmiyorum. Kendime geldiğimde bir baktım ki elime serum  takılmış, ondan bile haberim olmadı. Normalde serum takılırken acı duyardım.  Sonra eşim nabzımın durduğunu bana söyledi. Benim hayatımı kurtaran müdahale  oldu. Allah beni eşime ve çocuklarıma bağışladı. Allah, yardımcı olanlardan ve  müdahale edenlerden razı olsun. Müdahalede bulunanların Kamu Hastaneleri Genel  Müdürü ve ekibi olduğunu sonradan öğrendim. Kim olduklarını da bilmiyordum. Aynı  uçağa denk geldik, ne güzel." 

"O AN KALBİM SIKIŞTI"

Seher Çelik de uçakta başı dönen eşinin kolunu tutarak nabzına  baktığını kaydederek, "Eşimin nabzı atmıyordu. Yüzü sarardı ve dudakları morardı.  'Yetişin, gidiyor' diye bağırdım. Uçaktaki doktor ve diğer görevliler hemen  eşimin yanına geldi. Ayaklarını kaldırdılar, başının altına yastık koydular.  Ardından damar yolu açtılar. O an kalbim sıkıştı. Doktorlar beni koltuğa oturttu.  Çünkü o anı yaşamak çok kötü. Eşimi kaybettim, ben ne yapacağım dedim. Çok kötü  oldum. Doktorların, 'ne olur annem korkma, amca iyi, nabzı düzeldi' demesi  üzerine rahatladım. Sonra kendine geldi ve düzeldi." diye konuştu.

YORUMLAR 8
  • temel 5 yıl önce Şikayet Et
    doktorlara etmediği küfrü bırakmayanlara gelsin.işte bir gün sana veya çok sevdiğine bir doktor lazım olabilir unutma....
    Cevapla
  • mavi 5 yıl önce Şikayet Et
    ya olmayaydılar çok duygulandım
    Cevapla
  • nusri 5 yıl önce Şikayet Et
    Kimine umulmadık yerde ecel yetişir, kimine de Allah izin verirse tekrar hayata döndürecek Hızır gibi hayat suyu!
    Cevapla
  • mersin öğretmen 5 yıl önce Şikayet Et
    İyi ki varsınız...
    Cevapla
  • emine 5 yıl önce Şikayet Et
    Beni Türk hekimlerine emanet edin. M.K.Atatürk Doktorlarımızdan Allah razı olsun Allah yar ve yardımcıları olsun
    Cevapla
  • özkonyalı 5 yıl önce Şikayet Et
    doktor doktordur milliyetçilikle alakası yok. işini yapan diğer milletlerin doktorlarına hakaret olur
    Cevapla
  • ahmet 5 yıl önce Şikayet Et
    yazacak başka söz bulamadınmı, ecel geldiği vakit ne bir an öne alınır nede bir an geri gider
    Cevapla
  • murat 5 yıl önce Şikayet Et
    ucaklarda bı doktor olması sart
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Tokat'ta peş peşe depremler: 4,4 büyüklüğünde bir deprem daha!
Yeni Renault Kangoo Türkiye'de satışa sunuldu! İşte fiyatı