'Adı konmamış 3. dünya savaşı yaşanıyor'

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ABD’nin İranlı komutan Kasım Süleymani’ye yönelik suikastının planlı ve yasadışı olduğunu, ancak İranlı bir komutanın da Irak’ta bulunmasının normal karşılanamayacağını söyledi.

Kurtulmuş, bazı gazetecilerle sohbetinde, ABD ile İran arasında yaşanan krizi değerlendirdi. Kurtulmuş şöyle konuştu:

BÖLGEDEKİ EN BÜYÜK KRİZ: 1990’lı yıllardan sonra bölgede en büyük kriz yaşanıyor. İnşallah korktuğumuz olmaz. Vekâlet savaşları doyma noktasına geldi. Bundan sonra bu savaşın tarafı olan ülkeler doğrudan çatışma ortamına girebilirler. Öyle bir potansiyel bu. Fiilen, adı konmamış, başlamış, çeşitli alanlarda devam eden bir 3. Dünya savaşı var zaten. Bunun askeri çatışmaya dönüşeceğini abartılı buluyorum. Ama ABD ile İran arasındaki bu konu, soğuk savaştan bu yana, bugüne kadar karşılaştığımız en büyük problemdir. Herkesi ilgilendiriyor. Bölgeyi ilgilendiriyor, başka yerlere de sıçrayabilir. Hele bir de Şiilik-Sünnilik üzerinden çatışma ortamı oluşturulursa, Rusya, Çin, Asya ülkelerinin bir kısmı, Avrupa ülkelerini yakından ilgilendiren bir çatışma ortamına inşallah dünya sürüklenmez.

MEZHEP ÇATIŞMASI ENDİŞESİ: Meselenin Irak’ta olmasının da bir anlamı var. Irak’ta zaten başından beri dikiş tutmayan, parçalanmış yapı daha büyük baskı altına girdi. Daha vahimi Irak’ta bir Sünni-Şii çatışmasının fitili ateşlenebilir. Buna karşı hassas olmamız lazım. Yemen bağlantılı bir mezhep çatışmasının zaten içindeyiz. Özellikle bu işin mezhep çatılmasına dönmesini önlemek, etnik çatışmaların önünü açmayacak bir perspektif ile işi taşımaya çalışıyor, yaklaşıyoruz. ABD’nin suikastı bir mezhep-meşrep çatışması değil. Etnik gruplar arasında bir çatışma değil. Bu uluslararası hukuka da aykırı bir şekilde, bir ülkenin en üst düzey komutanlarından birini öldürmeyi amaçlayan, doğrudan bu amaçlı ortaya konmuş olan yasadışı bir eylem. Planlanmış.  Ama İranlı komutanın Irak’ta olması da normal değil.

TÜRKİYE’NİN TAVRI: Türkiye mezhepçi politikaların bölgeye hiçbir fayda getirmediğini yüksek perdeden söylüyor, hem de karşılaşılan sorunların asker, militarist yöntemler, asimetrik silahlı grupların desteklenmesi ile önlenemeyeceği söylüyor. Türkiye bu itidal tavsiye ediyor, şu anda yapabileceğimiz odur. Bölgede bu anlamda bir büyük çatışma ortamının ortaya çıkması doğrudan doğruya Türkiye’yi etkileyecek ve tam ortasında kalıyoruz. Bizim yapabileceğimiz şey yangının büyümeden kontrol altına alınmasını sağlayacak sözleri, politikaları gerçekleştirmeye gayret etmektir. Öncelikli olarak yangının hafifletilmesi, söndürülmesi, daha fazla büyümemesi için çok çaba sarf etmek gerekiyor. Bu çabayı ortaya koyabilecek ülkelerden biri Türkiye’dir. Çalışacağız, gayret edeceğiz, gücümüz yettiği kadar bütün ilgilileri devreye sokup, görüşeceğiz. Süleymani’ye yapılan suikastı kabul edemeyiz, mezhepçi politikalara da izin veremeyiz.

FAY HATTINDAYIZ: Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı ve Libya sözleşmesi ‘olsa da olur, olmasa da olur’ denilecek işler değildir. Bunlar Türkiye’nin çıkarları açısından zorunlu adımlardır. Bir fay hattındayız. Bu nedenle, içeride, tüm unsurları korumak, bütünlüğü sağlamak zorundayız. Bizim en büyük avantajımız, oynanan oyunu görüyoruz. Bölge ülkelerinin dağılıp parçalanmasına yönelik planlar var. Libya, Suriye, Yemen, Irak ortada. Bütün bu darmadağınıklık içinde güçlü durması gereken bir Türkiye var. Başka şansımız yok. Kendi gücümüzü konsolide etmek mecburiyetindeyiz. Çevremizdeki olaylara tamamen seyirci kalırsak, o zaman ortaya çıkan türbülansların hepsi hortum gibi Türkiye’yi içine çeker. Türkiye vahim sorunlar ile karşı karşıya kalır.