NYT'den TTB destekli yalan: Türkiye gerçek rakamları saklıyor

Dünya Koronavirüs salgını ile baş etmeye çalışırken on binlerce insanın hayatını kaybettiği bu hastalık ABD'de adeta üs kurdu. Ülkenin en büyük metropolü New York'ta sağlık sistemi felç olurken ölenlerin parklara gömülmesi gündeme geldi. 

GERÇEK SAYILAR GİZLENİYOR

ABD'nin en ünlü gazetesi New York Times ise ülkesindeki bu kaosu adeta yok sayarak Türkiye hakkında asılsız iddialar ile haber yapmaya devam etti. Ankara'nın gerçek Koronavirüs verilerini paylaşmadığını öne süren gazete, asılsız iddialarına Türk Tabipler Birliğini de "şahit" gösterdi.

PULİTZER ÖDÜLLÜ YALAN

New York Times hiç bir somut örnek gösteremeden Türk Tabibler Bİrliği Başkanı Sinan Adıyaman'ın sözlerine ve sosyal medyada paylaşılan kaynaksız verilere dayanarak Türkiye'nin rakamları gizlediğini ve hayatını kaybedenlerin sayısının aslında da yüksek olduğunu iddia etti.

Gazetenin Pulitzer ödüllü İstanbul şefi Carlotta Gall'in yazdığı haberde 9 Mart ile 12 Nisan arası geçen senenin ortalamasına kıyasla yaklaşık 2 bin 100 daha fazla ölüm yaşandığını belirtti. Şehir giriş çıkışlarının kapanması, diğer şehirlerdeki ölüm oranları gibi belirleyici faktörler hesaba katılmadan yapılan haberde TBB Başkanı Adıyaman'ın sözleri ve sosyal medyada verileri kullanıldı. Koronavirüsün Türkiye'ye gelişinin geç açıklanmış olabileceğini ileri sürüldü.

YALANA TTB DESTEĞİ

Carlotta Gall'Carlotta Gall'in hazırladığı yalan habere TTB Başkanı Sinan Adıyaman  da röportaj ile destek verdi. Daha önce eski CHP'li Barış Yarkadaş'ın Türkiye'yi New York Times'a şikayet etmesi gibi ülkesini ABD medyasına kötüleyen Adıyaman, rakamların gizlendiğini, zaten Türkiye'nin Şubat ayında hastalığın orada olduğu bilinmesine rağmen hiçbir şey yapmadığını savundu.

Eldeki verilerin gizlendiği için hastalığın ülke genelinde ne düzeyde olduğunu bilmediklerini savunan Adıyaman, hükümetin Türk Tabipler Birliği'nden başta olmak üzere tüm ülkeden bilgi sakladığını iddia etti.

BİLGİ AKIŞI SAĞLANMIYOR

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın günlük olarak Türkiye'deki koronavirüs rakamlarını şeffaf bir şekilde paylaşmasına her gazetecinin sorularını tek tek açıklayarak, spekülatif hiç bir konu bırakmadan cevaplamasına rağmen Pulitzer Ödüllü Gall, Türkiye'nin bilgi akışının önünü kestiğini ve enformasyon vermediğini söyledi.

Gall, Cumhurbaşkanlığı üzerinden direkt olarak bilgi akışının engellediğini iddia ederken, insanların ölümler, mezarlıklar ve hastanelerdeki durumlardan haber almalarının engellendiğini iddia etti. Hatta 401 kişinin bilgi sızdırdığı için de gözaltına alındığını belirtti.

İŞİN ASLI BAŞKA

Oysa Gall'ın savunduğunun aksine Türkiye hastalığın ilk anından bu güne kadar oldukça disiplinli bir süreç yönetimi sağladı. Cumhurbaşkanlığı önderliğinde, Sağlık Bakanlığı'nın koordineli çalışma sistemi ile Bilim Kurulu'nun aldığı kritik kararlar bu noktada ölüm sayılarının düşük seyretmesine olanak tanıdı. 

Gall'ın somut veri ortaya koyamadığı için 401 kişinin bilgi sızdırma sebebiyle tutuklandığını yazdı. Oysa o insanlar sosyal medya üzerinden korku ve panik unsuru oluşturacak yalan ifadeler paylaştığı gerekçesiyle gözaltına alındı.

Gall'ın TTB'ye dayandırarak sunduğu bir başka iddia ise koronavirüs tedavisi gördüğü halde testi pozitif çıkmayanların ölü sayısına aktarılmaması oldu. Tüm dünyada testi pozitif olmayanlar arasında hayatını kaybedenler Kovid 19 istatistiklerine eklenmezken Cerrahpaşa Tıp Fakültesi verilerine göre hastanede Kovid 19 tedavisi alan ve hayatını kaybeden her hasta test sonucuna bakılmaksızın istatistiklere eklendi.

Gall'ın bir başka yalanı ise tıbbi malzeme konusunda oldu. New York valisinin ihtiyaçları olan 17 bin solunum cihazına sadece 50 tane bulabilmesi ve Çİn'den gelen 100 cihaz için defalarca teşekkür etmesini unutan Gall, ABD ve İngiltere'de çöp poşetleri giyen sağlık çalışanlarını da görmezden geldi. Türkiye'de hastanelerde koruyucu malzeme konusunda bir eksiklik yaşanmadı ama Pulitzer ödüllü gazeteci Gall bu konuyu kısaca bir araştırma yapmak yerine yine TBB açıklamalarıyla haberleştirmeyi tercih etti.

NEW YORK KAN AĞLIYOR

NYT'nin kendi bulunduğu şehre bakmadan Türkiye'ye İstanbul'a saldırırken, gelin biz de New York'ta/ABD'de ne var ona bakalım.

- ABD'de yaklaşık 800 bin koronavirüs vakası görülürken, bu vakaların 253 bin 311'i New York'ta görüldü. New York gibi bir metropole yakışmasa da hastaneler hastayla, morglar ve soğuk hava depoları cesetlerle dolu durumda.

- Hastalara yetişemeyen New York yönetimi, merkezi hükümetten yardım talebinde bulunmuş, solunum cihazı istemişti. Trump yönetimi bu talebe karşılık verememiş, destek Çin'den gelmişti. Pekin yönetimi New York'a 100 adet vantilatör gönderirken, New York valisi çine teşekkür etmek için methiyeler dizmişti.

- New York dünyanın metropolü ancak sağlık hususunda kıyaslanacak konumda bile bulunmuyor. Zira İstanbul'da dün açılan Başakşehir Şehir hastanesi, New York'ta bulunan en donanımlı özel hastane ile kıyaslanamayacak kadar iyi hizmet anlayışına sahip.

- Türkiye koronavirüs tedavisinden, hastalardan en ufak bir ücret bile almazken, ABD'de insanlar ödeyeceği faturadan korktuğu için evlerinde can veriyor. Bu nedenle değil İstanbul, Türkiye de New York ile ABD ile kıyaslanmayı haketmiyor. 

RAKAMLARIN OLUMLU GİTME NEDENLERİ

- Türkiye sağlık açısından oldukça önemli imkanlara sahip. Tam donanımlı hastaneler ve yoğun bakım yatakları bu salgın sürecinde tamamen Kovid-19 vakaları için kullanıma çevrilirken, erken gösterilen reaksiyonlar hastalığın Türkiye'de etkisinin zayıf olmasını sağladı.

- Hastalığın Ocak ayında Vuhan'da görülmesinden sonra dünya Çin'e tıbbi ekipman ve ilaç satmaya başladı. Bu noktada Türkiye'nin aldığı oldukça kritik bir karar var. İhracatın özel izne tabi tutulması, ülkede görülebilecek pandemi vakalarına karşı hazırlıksız yakalanmamak adına alınan kararlardan biri oldu. Böylelikle tıbbi ekipmanların stoğu azalmazken, yeni üretimler ile artmış oldu.

- Türkiye yurt dışı ve yurt içi uçuşlarına kısıtlama/durdurmayı en erken getiren ülkelerden biri. Hastalığın sınırlarımıza yaklaşmasından itibaren Sivil Havacılık Daire Başkanlığı uçuşları durdurma kararı alırken, gelen yolcuların da sınırlarda kontrolü sağlandı.

- Karantina ve 14 gün kuralı bu noktada Türkiye'nin elini en çok güçlendiren hamlelerden biri oldu. Özellikle yurt dışından gelen kişilerin 14 gün süreyle evlerinde/yurtlarda karantina altında tutulması, hastalığın bulaşmasına engel olması adına uygulamaya sokuldu. 14 günlük sürenin ardından pozitif vaka olarak tespit edilen kişilerin tedavisine hızlıca başlandı.

- Bilim Kurulu'nun bu noktada yürüttüğü çalışmalar arasında, dünya genelinde hastalığın iyileştirilmesi için hangi ilaçların, hangi tedavi yöntemlerinin kullandığını tespit etmek de yer alıyordu. İlaç tedavileri ile tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi, iyileşen hasta sayısında gün be gün artış yaşanmasına olanak tanıdı.

- Yerli ve milli imkanlar da bu noktada en önemli unsurlardan biri oldu. Türkiye elindeki imkanları tamamen virüse karşı kullanmaya adadı. Özellikle ilk parti teslimatı dün yapılan yerli solunum cihazları gibi pe çok tıbbi ekipman, dünyada yurt dışından parasıyla bile tedarik edilemezken, ülkemiz burada kendi imkanlarını en iyi şekilde kullanarak tüm ihtiyaçlara yerli olarak cevap verdi. Yalnızca kendi ihtiyaçlarına değil tüm dünyaya!

- Tüm dünyaya dedik evet, çünkü Türkiye hastalığın ilk anından bu zaman kadar yardım isteyen her ülkeye büyük bir yardım önderliği yürüterek uçaklar dolusu yardım gönderiyor. Aralarında İngiltere, İspanya, İtalya gibi ülkelerin de bulunduğu pek çok devlet Türkiye'den gelen yardımlar sayesinde rahat bir nefes aldı. Ufak bir dipnot: Bugün İngiltere hala, Türkiye'den gelecek yeni yardımları bekliyor. 

- Şeffaf tutum da bu süreçte Türkiye'nin elinin güçlü olmasını sağladı. Özellikle Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın her gün vaka, ölü ve iyileşme sayılarını sosyal medya/televizyonlar aracılığıyla duyurması, salgın ile mücadelede duyulan güveni artırdı ve uyarıların uygulanmasında kolaylık sağlandı. Bu nokta oldukça önemli çünkü Türkiye'nin rakamları sakladığı gerçeği NYT'nin TTB ile iddiası. Bu söylemlerin iddiadan çok yalan olduğunu gösteren tutum tam da bu noktada kendini ayan beyan gösteriyor.