İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan sert açıklama

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, resmi Twitter hesabından değerlendirmelerde bulundu. Muhalefetin son günlerdeki tehditkar söylemlerine çok sert tepki gösteren Altun, "Demokrasiler siyasi tartışma, müzakere ve mücadelenin meşru bir zeminde yapıldığı sistemlerdir. İktidara, eleştiri kisvesi altında tehditler savurmak demokrasinin ruhuna ihanet eden bir siyasi tükenmişliğin göstergesidir." ifadelerini kullandı.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan sert açıklama
İletişim Başkanı Fahrettin Altun'dan sert açıklama
GİRİŞ 11.05.2020 02:02 GÜNCELLEME 11.05.2020 04:19
Bu Habere 26 Yorum Yapılmış

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Twitter hesabı üzerinden önemli değerlendirmelerde bulundu. Muhalefetin son günlerdeki tehditkar söylemlerine çok sert tepki gösteren Altun, "Demokrasiler siyasi tartışma, müzakere ve mücadelenin meşru bir zeminde yapıldığı sistemlerdir. İktidara, eleştiri kisvesi altında tehditler savurmak demokrasinin ruhuna ihanet eden bir siyasi tükenmişliğin göstergesidir." dedi.

İşte İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un açıklamaları:

Bu siyasi tükenmişliğin yarattığı yenilmişlik hissi siyasetçilere öfke ve nefret dilini bu denli rahat kullanabilme hakkı vermez. Demokratik olgunluk, siyasette eleştiri ve tehdit dilinin birbirinden ayrılması ile kazanılır.

Türkiye'de son yıllarda karşılaştığımız her zorlukta muhalefet siyasetin dilini radikalleştirmekte, anti-demokratik tutum ve davranışlarla meşru siyasal alanını daraltmaya çalışmaktadır.

'GEZİ KALKIŞMASINDA SOKAĞI TAHRİK EDEN, FETÖ'NÜN İMAL ETTİĞİ PROPAGANDA DÖKÜMANLARINI SEÇİM KAMPANYALARINDA KULLANAN AYNI MUHALEFETTİR''

27 Nisan 2007'de demokratik yollarla seçilmiş bir hükümete muhtıra girişimi yapıldığında bu muhalefet demokrasinin yanında yer almak yerine vesayet odakları ile gayrimeşru bir ortaklık arayışına girmiştir.

2013 yılında hükümete karşı Gezi kalkışması yaşandığı sırada, demokratik bir hukuk devletinde kabul edilemeyecek bir şekilde sokağı tahrik ederek halkın can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan aynı muhalefettir.

17-25 Aralık'ta hükümete karşı girişilen yargı ve emniyet darbesinin savuşturulması sonrasında FETÖ'nün imal ettiği propaganda dokümanlarını seçim kampanyalarında kullanarak bu örgütle işbirliği yapan da bu muhalefettir.

15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra henüz toplumun acıları taze iken, daha darbecilerle yargıdaki hesaplaşmalar bitmemişken 'kontrollü darbe' söylemini ortaya atarak darbecileri aklamaya çalışan da bu muhalefettir.

Türkiye PKK terör örgütü ile sınırları içinde ve dışında amansız bir mücadele verirken bu terör örgütünün sözcülüğünü üstlenen güçlerle seçim ittifakları kuran, terör örgütüne terörist diyemeyen de bu muhalefettir.

Bütün bu krizlerin sonrasında şimdi de bütün dünyanın başına bela olan Koronavirüs salgınıyla dünyaya örnek teşkil edecek bir biçimde mücadele edilirken aynı muhalefet yeniden meşru siyasetin dışına çıkma tehdidinde bulunmaya başlamıştır.

"MUHALEFET TÜRKİYE İÇİN SEVİNMEYİ ÖĞRENMELİDİR"

Onları yeniden bu çaresizlik hissine düçar eden, karşı karşıya kaldığımız bu evrensel krizle mücadelede sayın Cumhurbaşkanımız öncülüğünde büyük bir başarı kazanıyor oluşumuzdur. Muhalefet Türkiye için sevinmeyi öğrenmelidir. Bu sadece bir erdem değil, bir mecburiyettir.

Cumhurbaşkanımızın liderliğinde şimdiye kadar siyaseti meşru zemininden ayırmaya çalışan vesayet odaklarıyla, terör örgütleri ve uzantıları ile nasıl mücadele edildiyse bundan sonra da kötücül emellerle ülkemizi hedefe koyan unsurlarla aynı şekilde mücadele edilecektir.

Demokratik siyasal rekabet zemini içerisinde başarı elde edemeyeceğini görenlerin bu çaresizlik psikolojisi içerisinde siyasete nefret dili bulaştırmasına ve demokratik olmayan yöntemlerle kamusal alanı tahakküm altına alma çabalarına müsaade edilmeyecektir.

"TÜRKİYE DEVLETİ TÜM KURUMLARI İLE DEMOKRASİYİ ÖZÜMSEMİŞTİR"

Türkiye devleti tüm kurumları ile demokrasiyi özümsemiştir. Devlet-millet kaynaşmasını yıkmaya çalışan ve boş darbe tehditleri ile siyaseti gayrimeşru zeminde yapmaya çalışanlara cevabı halkımız hep yaptığı gibi yine sandıkta verecektir.

Türkiye'de demokrasi, onun uğruna can verenlerin hatırası ve onun için kan ve gözyaşı döken aziz milletimizin fedakarlıkları ile yaşamakta ve kök salmaya devam etmektedir.

Demokrasimizi ihtiraslarına yenilmişlere, gayri milli unsurlara karşı müdafaa etmek boynumuzun borcudur.

YORUMLAR 26
  • Azmi Karadeniz 3 yıl önce Şikayet Et
    belediyecilikte başarısızlıklarını gördüler ve yapamiyoruz diyemedikleri için bu yola başvurdukları düşünülebilir, kısaca kayyum atanmasına çabaliyorlar
    Cevapla
  • alican 3 yıl önce Şikayet Et
    chp'yi şimdi asıl sahipleri yönetmeye başladı.Ne derseler bunlarda çıkıp söylüyorlar..Chp kökü dışarıda bir örgüttür.hiç bir zaman milli olmamıştır.Sandıktan çıkamayınca gerekirse millitan olur,darbeci olur say sayabildiğin tüm kötülükleri..Geçmişine bakarsan yarın bundan farklı zerre kadar zalalık bir şey yapmayacaktır..Başta zorbalık,yokluk sefalet borçtan kıvaranan bir ülke..
    Cevapla
  • asa 3 yıl önce Şikayet Et
    15 temmuzda eksik kalan isi tamamlariz darbe denmesinde.....ciksin denesinler...
    Cevapla
  • Misafir 3 yıl önce Şikayet Et
    Bunker ataturkcu deyil
    Cevapla
  • C.Türk 3 yıl önce Şikayet Et
    Sandıkda akıllanmıyor bu darbeciler! Ayaklarını dışarıya çıkartsınlar bu sefer 15 Temmuz gibi yapmayız! dışarda veririz ağızlarının payını!.. İstanbuldan, Ankaraya Dar ağacı kurmadan bunlar akıllanmaz!!.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeniden Refah Partisi’nde aklın yolu bir: “Büyükşehirlerde destek Cumhur’a!”
Son dakika: MEB 81 il valiliğine yazı gönderdi! 1 Nisan'da okullar tatil olacak mı?