Mahçupyan AK Parti'nin üç başarısızlığını yazdı

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanı Etyen Mahçupyan AK Parti'nin üç temel başarısızlığını yazdı.

Mahçupyan AK Parti'nin üç başarısızlığını yazdı
Mahçupyan AK Parti'nin üç başarısızlığını yazdı
GİRİŞ 18.11.2014 09:12 GÜNCELLEME 18.11.2014 16:26
Bu Habere 35 Yorum Yapılmış

Akşam Gazetesinde ki köşesinde  Etyen Mahçupyan, AK Parti'nin 12 yıllık iktidarı boyunca yaşadığı, muhalefete koz verdiği üç temel başarısızlığı kaleme aldı. 

-AK Parti Batı ile ilişkisini boşladı

-AK Parti sosyal tercih ve taleplere sağır kaldı.

-AK Parti tabanından gelen yeni burjuvazi hırsı

İşte Mahçupyan'ın o yazısı..

DOĞRULAR TAKİP EDİLDİKÇE, YANLIŞLAR ÖNEMSİZLEŞİR

Geleceğin tarihçileri muhtemelen en az on yıl daha sürecek olan AKP dönemini bugün birçoklarını şaşırtacak bir netlikle ‘olumlu’ olarak değerlendirecekler. Vesayetin bitmesinin, ekonominin sıçramasının, özgürlüklerin artmasının, kurumsal yapının yeniden inşasının altını çizecekler. Çünkü zaman makro nitelikleri öne çıkarır.

AKP gibi tarihsel bir misyonun yüklenicisi olan ve bunun bilincinde bir liderliğe sahip hükümetler de genel gidişatın doğru yönde belirlenmesine konsantre olurlar. Gerçekten de esas alanda doğruları takip ettiğiniz sürece, yapılacak yanlışların da hükmü azalır ve önemsizleşir.

BİRİKEN YANLIŞLAR MUHALEFETİ YÜKSELTİR

Ne var ki değişim sürecinin içindeyken daha dar kapsamlı konularda yapılan yanlışlar öne çıkarak siyaseti belirleyebilir. Bunun nedenlerinden biri söz konusu yanlışların, iktidarın ikincil sayması nedeniyle bir süre sonra birikimli bir hal almasıdır. Böylece bu belirgin başarısızlıklar adım adım iktidarın ‘karakteri’ haline getirilir ve bazen de gelir. Muhalefet ise genellikle bu yanlışlar üzerinden siyaset üretmeyi tercih eder. Hele geleceğe yönelik bir ufuk yaratmak açısından sıkıntı yaşayan bir muhalefetin varlığında, güncele hitap eden başarısızlıkların bir tür kaldıraç gibi kullanılması şaşırtıcı olmaz.

AKP iktidarlarının da muhalefete alan açan üç temel başarısızlığı oldu.

AKP BATI İLE İLİŞKİLERİNİ BOŞLADI

Bunlardan ilki hükümetlerin Batı ile olan ilişkisinde ortaya çıkan boşluklardır. AKP iktidarının ilk döneminde Batı dünyası siyasetçisi ve medyasıyla AKP’yi destekledi ama burada da Türkiye’deki hükümetin rolü yoktu. Hatta belki de bu durum sonraki boşluğun da nedeni oldu. İktidarın AB normlarının takipçisi olması ve o dönemde ‘ılımlı’ İslami kimliğiyle bir model oluşturabileceği beklentisi, bir süredir Ortadoğu’da alan kaybeden Batı’nın AKP’yi desteklemesine neden oldu. Ancak ardından gelen dönem, AKP’nin özellikle dış politikada ‘uyumsuz’ olarak değerlendirilen ve kontrol edilmesi güç tutumu ile damgalandı. Buna hükümetin yargı ile karşı karşıya gelmesi eklendiğinde Batı’daki ibre de tersine dönmüştü. Çünkü AKP Batı ile ilişkileri tümüyle Hizmet hareketine bırakmış haldeydi.

Brüksel’de Gülen cemaatinin dışında CHP’nin ve TÜSİAD’ın büroları varken, on yılı devirmiş AKP iktidarının henüz bürosu yoktu. Bu ‘altyapıya’ AKP’li sözcülerin Batılıların kulağına hiç hitap etmeyen, hatta ters tepen söylemini eklemek gerekiyor. Bugün bile AKP adına konuşanlar bazen fazlasıyla apolojetik davranıyor ve sanki AKP’nin yaptığı her şey iyi ve doğruymuş gibi konuşuyorlar. Bunun iktidarı yıpratan ve AKP’nin ‘otoriterliğini’ pekiştiren bir algı yarattığını kavramakta zorlanıyorlar.

SOSYAL TERCİH VE TALEPLERE SAĞIR KALINDI

İkinci başarısızlık alanı Gezi olaylarında görünür hale gelen ‘sosyalle bağlantı’ meselesidir. AKP Milli Görüş hareketinin de devamı niteliğiyle, kendisini ‘siyasi’ bir eylem alanı içinde tanımlarken sosyal nitelikteki tercih ve taleplere büyük ölçüde ‘sağır’ kaldı. Sosyal alandaki enerjinin bir biçimde siyasette karşılık bulacağını varsaydı. Buna Türkiye’nin cemaatçi yapısını ve AKP’nin merkezin dışından gelen bir hareket olduğu gerçeğini eklediğimizde, iktidarın kimliksel ayrışmayı veri almasını ve buna göre davranmasını yadırgamayabiliriz. AKP kendi tabanındaki sosyal devinimi, kuşatıcı bir parti anlayışı üreterek ve iç mobilizasyonu sağlayarak siyasetin içine çekebildi. Ama bunu İslami kesimin dışı açısından yapması mümkün olmadı. Dahası seküler cenahı tümüyle elden kaçıracak şekilde o alanın sosyal ihtiyaçlarına, algılarına ve duyarlılığına yabancılaştı.

TABANDAN GELEN "YENİ BURJUVAZİ" HIRSI

Üçüncü başarısızlık ise, iktidarın tabandan gelen yeni burjuvazinin hırsının yarattığı ‘hoyratlığa’ yenik düşmesi, hatta zaman zaman bunu besleyen bir konuma sürüklenmesidir. Suiistimalin doğal hale geldiği bir alışkanlık ortamında yükselen binalar, azami kardan başka bir hedef gütmeyen madencilik örnekleri, kapkaç mantığıyla hayata geçirilen enerji santralleri ve bütün bu tabloyu mümkün kılan belediyecilik ‘kaçakları’ AKP iktidarının bugün en önemli ayak bağı. Silaha dayanmayan ihtilalci bir dönüşümün ancak yüksek oyla mümkün olması, bunun ekonomik başarı ve büyümeye dayanma zorunluluğu, söz konusu büyümenin aciliyeti ve hızı, AKP’nin etik normları içselleştirmemiş bir müteahhit zihniyeti tarafından kuşatılmasıyla sonuçlandı. Bu kesim belki iktidarın ihtiyaç duyduğu iktisadi ivmeyi ve sosyal desteği sağladı, ancak AKP’nin meşruiyet zemininde de gedikler açtı.

Sonuçta ileriki tarihçiler belki bunları yazmayacaklar. Ama bu türden başarısızlıkların önü alınmazsa tarihçilerin yazacağı büyük hikâyeye ulaşmanın da bir garantisi olmayabilir.

YORUMLAR 35
  • seyyahalem 9 yıl önce Şikayet Et
    syn Mahçupyanın söylediklerine katılmakla beraber özellikle üçün başarısızlığın altını çizmek gerekir 2002 kasımında akpartiye üye olmuş biri olarak söylüyorumki bu böle giderse verdiğim desteği şahsım adına çekeceğim partide yamyamlar çoğaldı ve bu durum sade oyvermek gibi bir bağı olan herkesi hem üzüyor hem sinirlendiriyor artık
    Cevapla
  • HayDar 9 yıl önce Şikayet Et
    neden yazısında Ak Parti yazmak yerine AKP yazmış. Bu partinin kısaltması Ak Partidir. Sayın Başbakan 4. büyük hatayı böyle bir adamı danışman yaparak yapmıştır.
    Cevapla
  • çelebi. 9 yıl önce Şikayet Et
    Bu adam danışman olduğunda herkesin aklına kendince bir soru işareti geldi. Çünkü adam ermeniydi, çünkü adam zaman gazetesinden kopmuştu vs vs. bu adamın hakkında herkesin birtakım iyi veya kötü düşüncesi var fakat bizim asıl dikkat etmemiz gereken bu adam bulunduğu konumda bize ne verecek hükümet'e yardımcı olabilecek mi? hükümetin görmediği veya göz ardı ettiği bazı noktalara basa basa söyleyerek hükümetin bu alanlarada eğilmesini sağlayacak mı onu tartışmalıyız diye düşünüyorum. görülüyor ki hükümet ne kadar iyi olsada mükkemmel değil, evet bunu kendimize seslice ifade etmeliyiz mükemmel olmak diye bir şey olamaz mükemmel olmaya çalışmak vardır o yüzden adam çok güzel 3 konuyu irdelemiş ve ben inanıyorum ki daha aklında irdelediği hükümetle paylaştığı konularda var o yüzden bizim böyle insanlara ihtiyacımız var herkes aynı yöne aynı yerden bakarsa aynı şeyleri görür aynı sonuçlara ulaşır bakış açımızı değiştirmeliyiz farklı noktalardan kritik-analitik olarak bakmalı konuları irdelemeliyiz bu adam gibilerine hem hükümetin hem millettin ihtiyacı var
    Cevapla
  • cihan 9 yıl önce Şikayet Et
    Osmanlının yıkılışı KANUNİ SULTAN SÜLEYMANIN bir devlete yahudi tabip görevlendirmesiyle başlamış en son darbeyi ise malumunuz bir sefarad yahudisi vurmuştur. Bundan dolayı devlete gayrimüslimleri yaklaştırmamak lazım.
    Cevapla
  • can 9 yıl önce Şikayet Et
    senin de tozunu alırlar yakında tiranla yol alan er geç nasibini alır
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Murat Kurum'dan BAYKAR'a sürpriz ziyaret: Bugün yeni çok şey öğrendim...
YRP Genel Başkan Danışmanı Mollaismailoğlu'ndan Cumhur İttifakı çağrısı!