Hukukçu gözüyle Karanlık İlişkiler

Şemdinli ve Danıştay baskını üzerine çok yazıldı, çok konuşuldu. Şimdi okuyacaklarınızın en büyük farkı halen görev yapmakta olan bir savcı tarafından kaleme alınmış olması...

Hukukçu gözüyle Karanlık İlişkiler
Hukukçu gözüyle Karanlık İlişkiler
GİRİŞ 13.06.2006 13:20 GÜNCELLEME 13.06.2006 13:20

Gültekin Avcı, 1969' da Balıkesir ili Sındırgı ilçesinde doğdu. 1986'da İzmir Karataş Lisesini bitiren Avcı, 1990 yılında 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. 1991'de imtihanı kazanarak İzmir Adli Yargı Hakim ve Savcı Adayı olarak göreve başladı. 1993-1997 yılları arasında Hadim-Konya Hakimliği, 1997-1998 yıllarında Kürtün-Gumüşhane Cumhuriyet Savcılığı, 1998-2001 yılları arasında Karapınar-Konya Cumhuriyet Savcılığı, 2001-2003 yıllan arasında Siirt E Tipi Terör Cezaevi ve Basın Savcılığı, 2003-2005 yılları arasında Ortaca-Muğla Cumhuriyet Savcılığı yapmış, halen Bayındır/İZMİR Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmaktadır.


Evli ve iki çocuk babası olan savcı Avcı, İstihbarat Teknikleri -Aktörleri-Örgütleri ve Açmazları kitabının yazarı olup, halen Devlet, İstihbarat, Askeri Bürokrasi, Strateji, Tarih ve Terörizm alanlarında araştırmalar yapmaktadır.


Avcı, ikinci kitabı; Karanlık İlişkiler - Susurluk, Şemdinli ve Danıştay olaylarının şifresi adını taşıyor. Yayınevi kitabın, Karanlık ilişkiler aydınlanıyor mu?  Karanlık İlişkilerin bu ülkeye ne kadar zarar verdiğini bilmek ister misiniz?  Bu ülkenin bir temiz eller mücadelesine ihtiyaç duyduğunu düşünüyor musunuz? Bu ülkenin bir hukuk devleti olmasını istiyor musunuz?  Bu Ülkede her şeyin meşru ve İnsan haklarına göre yürümesini ister misiniz?  Bu ülkede suç işleyen herkesin hesap vermesini ister misiniz?  Bu topraklarda terörün neden sürüp gittiğini merak ediyor musunuz? Derin devlet, Jitem, Ergenekon ve Özel Harp Dairesi'in ne olduğunu biliyor musunuz? sorularına yanıt vermek istediğine dikkat çekiyor ve 'görevdeki bir savcının her şeyini ortaya koyarak yazdığı,  'KARANLIK İLİŞKİLER' Susurluk, Şemdinli ve Danıştay olaylarının şifresi- isimli kitabını mutlaka okumalısınız.' diyor.


MEHMET ALTAN 'NIN SUNUŞ METNİNDEN


Kitabın Önsözünü yazar Mehmet Altan kaleme almış. Altan İttihat ve Terakki'nin kendine muhalif olanı yok etme mantığını anımsatarak başladığı metninde Topal Osman olayını özetledikten sonra, 'Faili meçhul cinayetler böyle doğdu. Şemdinli de Susurluk'un has be has bir çocuğudur. Ali Şükrü Bey cinayetinin de torunu' yargısını kullanıyor.


Altan yazısını şöyle sürdürüyor: 'Zorbalık bizde cezalandırılamaz. Çünkü İttihat ve Terakki mantığı kendi zorbalığını hep vatanseverlik pankartıyla özdeşleştir O zorbalık Osmanlı imparatorluğu'nun sonunu da getirmiş olsa bu topraklarda yaşamakta.


Gene güç bir dönemden geçiyoruz. Güneydoğudaki kanlı korkunç yılların tortulan şimdi çeteler olarak reenkarnasyona uğramış vaziyette.
Devlet içi kavgalann şiddetli çatırdayışları her taraftan duyuluyor. Ne olup ne bittiğini savcı Gültekin Avcı kendi hukuk mantığı içinde elinizde tuttuğunuz kitapta anlatıyor.


Yaşamımızda en eksik olan şey hukuk. Bu kitap bu yoksunluğu
gidererek son günlerin çalkantılarına rehberlik etme amacını taşımakta. Dileriz çeteleşmenin son bulup 'hukuksallaşmanm' birinci derecede rol oynayacağı bir Türkiye'ye yardımcı olur'

SAVCI AVCI'NIN ÖNSÖZÜNDEN


Çağımızda bilinen ve bilinmeyen istihbarat yöntemleri ve operasyonları, Derin devlet olgusu ve ülkemiz açısından görünen fenomenleri, Özel harp konuları ve topluma yansımaları, faili meçhul cinayetler, Rasyonel eylemler, psikolojik harekatlar bilhassa ülkemiz açısından devlet aygıtımızı ve toplumumuzu nereye sürüklemektedir?


Kamuoyu anket ve yoklamalarında umumiyetle en güvenilir kurumlar sıralamasında birinci sırayı söylenenler itibariyle pek başka kurumlara kaptırmayan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), acaba gerçekten bulunduğu fevkalade imtiyazlı konumuyla bilindiği gibi her yönüyle kusursuz bir mekanizma mıdır? Acaba TSK ve Emniyet birimleri gibi ülke güvenliği açısından fevkalade önem arzeden üniformalı birimlerimiz, içinde bulundukları hiyerarşik ve toplumsal statü itirabiyle hangi alt ve üst limitlere sahiptir?


KİTAPTAN PASAJLAR


'Kelle verme...'


İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun'un 'suçu ve günahı'nın TBMM Şemdinli Komisyonu'na verdiği ifadede kullandığı sözler ve nitelemeler olduğu, basında yer aldı. Ne demiş Sabri Uzun? Nitekim, 'kellesinin verilmesine' sebep olan sözleri, bizim basındaki yaygın kanıya göre, 'termal kamerayla hareketleri izlenen bir yerde o kadar bomba şehre nasıl girdi?' sorusu üzerine sarf ettikleri: 'Kilit bozulmuş efendim... Bölgeden eroin de geçiyor. Türk polisi Avrupa'da yakalananın yüzde 30'unu yakalıyor. Hırsız evin içinde olursa herkes girer...'


Sabri Uzun'u sadece onu Emniyet istihbarat Başkanlığı'na üçüncü kez getirmiş olan bu hükümet koruyabilir, kollayabilirdi. Uzun, bu göreve üç kez gelmiş olan tek kişi konumunda bulunmaktadır. Hal böyleyse hükümet açısından bakıldığında 'son derece güven verici bir daire başkanı' olmalı. Dolayısıyla, onun 'kellesi' verildiğine göre, 'daha büyük bir kelle'nin korunmak istendiği anlaşılıyor.


Sivil siyasi otorite olarak, haddi aşan ve bir 'muhtıra' kılığına bürünmüş izinsiz bir beyanat karşısında kelle sunabilecek zaafı ortaya koyduğunuz takdirde, bunun 'tek kelle' ile kalacağı, geçmiş örneklere bakıldığında, fevkalade meçhuldür.


'Medyanın duruşu...'


Evvelce medya, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu suikastında bu tür tuzaklara düşmeyeceğini deklare etmişti. Kışlalı suikastı sonrası benzer haberler yapılırken, köşe yazarları ülkenin havasının değiştiğine dikkat çekmiş, 'Katil hedefini göbeğinden vurdu.' diyerek günah çıkarmıştı.


Bu tecrübenin ardından Hablemitoğlu suikastını Akşam, 'Huzura kurşun' Hürriyet, 'Derin suikast' başlıklarıyla verdi. Hürriyet katilin amacının ülkenin istikrar ve laik-anti-laik çatışması çıkarmak isteyenler olduğuna dikkat çekti. Sabah, 'Tanıdık suikast' derken, 'Biz bu filmi daha önce görmüştük.' ifadesini kullandı. Sabah'a göre Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı gibi suikastların gerçek amacı toplumun sivil siyasete olan güvenini sarsmaktı. Bence doğru bir teşhisti. Bu yayınların ardından Ertuğrul Özkök, Türk medyasının ilk defa birlikte hareket etmesini överek, 'Katil ve katiller hedefi ne kadar iyi seçmiş olsalar da, amaçlarına ulaşamamışlardır.' diye yazmıştı.


Daha sonra tüm yazarlar Türkiye'nin ufkunun değiştiğini kaydetti. Mehmet Y. Yılmaz, Taha Akyol, ismet Berkan, Rauf Tamer gibi birçok yazar 'Türkiye ne zaman yüzünü batıya dönse, demokratik atılımlar yapsa, düzlüğe çıkacak olsa bu tür olaylar yaşanıyor' görüşünü dile getiriyordu.
Medya bu sefer, Danıştay'a yapılan saldırıda asgari bir ferasetle ve soğukkanlılıkla davranamadı. Bir gazete, saldırıyı 'Kaşıya kaşıya' başlığı ile okuyucularına bildirirken, diğer bir basın organı, 'Laikliğe kurşun', bir diğeri de, 'Bu kez de aynı el' manşetini kullandı.


Bir gazetenin Yayın Yönetmeni, olayı 'Rejimin 11 Eylül'ü' olarak tavsif etti. Aynı gazetenin bir başka yazarı, köşesinde 'Gözleri aydm, ektiklerini biçiyorlar' ifadesini kullandı.


Dolayısıyla tüm bu yaşanmış tecrübelere rağmen Danıştay saldırısında medya organları, bu sefer olması gereken soğukkanlılığı göstermeyerek, eylemin tam olarak hedefine ulaşmasına yardımcı oldu.


'Ordunun imtiyazlı konumu...'


'Susurluk'tan Şemdinli'ye kadar karanlıkta kalan veya gölgelenen ilişkilerden asker tarafına baktığımızda şöyle bir harita ile karşılaşıyoruz:


1. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sistem içindeki bağımsız ve imtiyazlı konumu 2. Toplumsal olaylara müdahale ve terörle mücadeleye matuf ted
birlerde kullanılan usullerin meşruiyeti...


Görüntü oldukça nettir. Ordunun devlet içindeki zırhlı ve imtiyazlı yeri, bu kurumun asayiş ve terör olaylarında kullandığı metodları, giz perdesi arkasında bırakmaktadır. Tabii ki bu zeminde kimi gayri meşru ve kanun dışı adımların sorgulanmasının önünde aşılmaz manialar bulunmaktadır.
Bu görüntü ve statünün bir gereği ve etkisi olarak Susurluk adı verilen, kamu otoritesinin kanun dışı icraat,eylem ve infaz sisteminde ordunun yeri tartışılamamıştır. JlTEM'in varlığı ....'

KİTABIN KÜNYESİ

KARANLIK İLİŞKİLER / SUSURLUK, ŞEMDİNLİ VE DANIŞTAY OLAYININ ŞİFRESİ


Yayıncı : Birey Yayıncılık
Yazar : Gültekin Avcı

Kategori : Güncel Kitaplar
Barkod : 9789752640726
Sayfası : 224
Ebat : 135-210
Baskı : 2006-İSTANBUL
Fiyatı : 5.90 YTL (KDV Dahil)

İnternet üzerinden indirimli sipariş için:


 


Birey yayıncılık
İstanbul Tel:0212-511 33 69 Fax:0212-511 77 16
birey@bireykitap.com Web: www.bireykitap.com  


(Haber7)


YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
DEM Parti'den skandal Türk bayrağı kararı!
ÖSYM'nin izole sınav merkezi kapılarını ilk kez açtı! Çöp bile 45 gün dışarı çıkmıyor