Çanakkale'nin kitaplara girmeyen kahramanları

Araştırmacı-yazar Mehmet Niyazi'nin kaleme aldığı ve 45'inci baskıya ulaşan "Çanakkale Mahşeri" adlı romanda okul kitaplarına girmeyen gizli kahramanların gözyaşartan hikayeleri anlatılıyor:

Çanakkale'nin kitaplara girmeyen kahramanları
Çanakkale'nin kitaplara girmeyen kahramanları
GİRİŞ 18.03.2007 13:05 GÜNCELLEME 18.03.2007 13:05

Araştırmacı-yazar Mehmet Niyazi'nin kaleme aldığı ve 45'inci baskıya ulaşan "Çanakkale Mahşeri" adlı romanda, Oğuz Onbaşı, Yahya Çavuş, tıp talebesi Hasan Şakir, müderris Rasih Efendi gibi okul kitaplarına girmeyen kahramanlar konu ediliyor.


Mehmet Niyazi, yaptığı açıklamada, Almanya'da yaşlı bir profesörün Türk olduğunu anlayınca yanına yaklaşarak "Beyefendi Çanakkale'yi bir daha yapabilir misiniz? Benim gençliğimde bu bir destandı" deyince hatıratlara el attığını söyledi. O dönemde Çanakkale ile ilgili sadece 24 kitap bulduğunu belirten Niyazi, Alman, İngiliz, Fransız ve Avusturya kaynaklarını taradığını, Muallim Naci ve Mahmut Sabri Bey'in de hatıralarından yararlanarak bu romanı yazdığını ifade etti.


Niyazi, şöyle konuştu: "Gençliğinin baharında bu toprağa bizim için girmiş kahramanlar var. Zaferi kaleme alırken kaygım, mümkün olduğu kadar bu kahramanların hakkını yememekti. Savaşta emeği geçen, ancak rütbesi düşük olan Oğuz Onbaşı, Yahya Çavuş, tıp talebesi Hasan Şakir, müderris Rasih Efendi gibi okul kitaplarına girmeyen, fakat milletimizin bilmesinde fayda gördüğüm kahramanlara daha çok yöneldim."


OĞUZ ONBAŞI'NIN HİKAYESİ


Romanında 3 çocuğu birden çeşitli cephelerde şehit olan Erzincan'ın Kemah ilçesi Oğuz Köyü'nden Çanakkale savaşına katılan Oğuz Onbaşı karakterini Muallim Naci'nin hatıratından bulup çıkardığını söyleyen Niyazi, bu kahramanlık hikayesini şöyle anlattı:


"Oğuz amca, Çanakkale'ye geldiğinde 44 yaşındaymış. Oğulları Hasan ve Arif Sarıkamış cephesindedir. Evde güzel sesli bir Mustafa'ları var, 16 yaşında. 3-4 yaşlarında bir kızı ve bir de hanımı var. Oğuz Amca'nın en büyük korkusu ufak oğlu Mustafa'nın askere alınmasıdır. Bu arada Enver Paşa'nın Sarıkamış harekatında 2 oğlu şehit olur, haberi gelir. Oğuz amca cephede bir hemşehrisinden bunu öğrenir. Üzüldüğünü belli etmez. Nihayet evdeki Mustafa 17 yaşına girer. Oğuz Amca'nın korktuğu başına gelir. Mustafa askere alınır. 27. Alay'dan boşalan yere, Arıburnu'na verilir. Baba Seddülbahir'dedir. Birbirlerini bulamazlar, hatta arayamazlar. Eylül ayının başlarında yağmur mevsimi başlar.


Çanakkale toprağı balçıktır. Müttefikler çıkarma yapar. Güneydeki birlikler oraya kaydırılır. Baba-oğul aynı cepheye gelir, fakat yine birbirlerini göremezler. Aralığın sonlarına doğru Oğuz Onbaşı yaralanır. Çok kan kaybeder. Büyük bir salon düşünün o salonda ameliyathaneler var. Önlerine kuyruklar birikmiş. Oğuz Amca'nın takati yok. Askerlerimiz Oğuz Amca'yı bir şehidimizin kanlı yatağına yatırmak için götürürlerken kuyruklardan birinde oğlu Mustafa'yı duruşundan tanır. Duruşundan tanır çünkü bir şarapnel yüzünü parçalamıştır. Mustafa, 'babam beni böyle görüp üzülmesin' diye sırtını döner. Oğuz Amca'yı da o yatağa yatırırlar."


Niyazi, Oğuz Onbaşı'nın kitapta olmayan geri kalan hayat hikayesini de şöyle anlattı: "Oğuz Amca sağlığına kavuştu. Yaşı 46 olduğu için askerlikten düştü, isterse memleketine gidebilirdi, gitmedi. Gönüllü olarak Kudüs'ün güneyine gidip birliğini buldu. Birliğinin komutanı Konyalı Muallim Naci Gücüyener. Onun hatıratından anlatıyorum. Diyor ki, 'Karşıma kır saçlı, derisi kemiğine yapışmış bir adam çıktı.


Öyle perişan bir hali vardı ki, yüreğim 2 taşın arasında kalmış gibi ezildi. Onu korumak için dedim ki 'Seni ben mutfakta değerlendirmek istiyorum.' Bana 'Devlet yolu Allah yoludur. Sen burada devletimizi temsil ettiğine göre, senin emrini dinlemek Allah'ın emrini dinlemek gibidir. Fakat bende yangın var kumandanım, mümkünse bana silah verin ön cepheye sevk edin' dedi. Sonra Oğuz Amca'yı İzmir'e giren ordumuzun arasında görürüz. 1923'de terhis olup köyüne döner. Girişinde çeşmede bir hanım testisine su doldururken Oğuz amca 'Bacım bir bardak su verebilir misin' diyerek ondan su ister. Sonradan anlar ki bu hanım onun hanımıdır. Bu kitap yayınlandıktan sonra onun akrabaları beni arayıp buldular.


Oğuz Amca, 1935 yılında vefat etmiş, kızı Nadiye hala yaşıyor." Mehmet Niyazi, 45'inci baskıya ulaşan "Çanakkale Mahşeri" isimli kitabının "en çok satan Çanakkale romanı" olduğunu belirterek, "Bu ay 12 bin adet satıldı. 1998'in Eylül ayından beri her ay 8 binin altına pek düşmedi" dedi.


İLGİLİ HABER:


Çanakkale Zaferi coşkuyla kutlanıyor...

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Yazar Dursun Ali Taşçı hayatını kaybetti
İspanya, 4 ülke ile aynı anda Filistin devletini tanımayı planlıyor