Sami Yusuf'tan inananlara mesaj

Dün Feshane'de sevenleriyle buluşan Azeri şarkıcı Sami Yusuf, ezgilerindeki soundu ve yakaladığı başarının sırrını anlattı. Yusuf, Müslümanlara önemli bir tavsiyede bulundu.

Sami Yusuf'tan inananlara mesaj
Sami Yusuf'tan inananlara mesaj
GİRİŞ 16.09.2007 09:50 GÜNCELLEME 16.09.2007 09:50
Bu Habere 11 Yorum Yapılmış

M.HALDUN DURSUNOĞLU'nun röportajı


Tertemiz siması, parlak ses rengi ve kültürlerarası yolculuklarıyla Sami Yusuf, belki biraz da o zorlama ve eğreti Müslüman imajını yerle bir ettiği için bu kadar çok seviliyor. Dünya çapında her yaş grubunca sevenleri olan Yusuf, bu hafta sonu İstanbul’daydı.


Son dönemlerde yapılan araştırmalar, Türk insanının diğer ülkelerle bağının azaldığını ve iyiden iyiye yalnızlaştığını gösteriyor. Yurtdışında gerçekleşen yenilikler, yurdum insanını pek ilgilendirmese de, kimi zaman tam tersi gelişmeler de yaşanabiliyor. Bunun en büyük kanıtı da şüphesiz Sami Yusuf. Kısa bir süre içinde Avrupa’da ve dünyanın birçok bölgesinde sansasyonel bir başarıya ulaşan Sami, Türkiye’de de oldukça sevildi. Hazır İstanbul’a gelmişken, kayıt cihazımızı koyduk önüne, etraflıca bir muhabbet tellendirdik.

Sami, kısa bir soruyla başlayalım sohbetimize. AL-Muallim’de biraz arabesk havası vardı, nasıl oldu da bu albümle bu kadar geniş çaplı bir şöhret elde ettiniz?

Evet, Al Muallim adlı albümde iki üç tane arabesk hissi uyandıran, arabesk kokan parça vardı. Fakat yalnızca bir kucaklamaydı ilk albüm, tüm seslere yakın duran.

İnsanlığın müziğine bir ihtiyacı var mıydı, nasıl hedefleriniz, planlarınız vardı?

Hayır, hiçbir planım olmadı. Daha doğru bir ifadeyle, çok da aceleye gelmiş, sade, gösterişsiz ve yalın bir albüm olmuştu Al Muallim albümü. Fakat ilk olmasına rağmen de içinde çok sağlam parçalar vardı. Çok kaliteli şarkılar, gerçekten. Sesler, aranjmanlar, harmoniler hakikaten bambaşkaydı. Sadece benim için de değil, tüm insanlık adına düşünelim. Maksadım da zaten, melodilerle, harmonisiyle her dinleyeni bu şarkıya bağlamak. Şarkıyla bir Türk de iletişime geçiyor, bir Nijeryalı da bağlantı kuruyor, bir İngiliz de. Sanırım bir şarkının başarısı da budur.

Tüm dünya diyorsunuz, ama seslerin ve melodilerin Doğu’lu olduğu apaçık.

Belki de. Ben zaten iddia etmiyorum ki, benim müziğim yüzde yüz Avrupa müziğidir yahut Doğu müziği yapacağım. Müzikte görmek istediğim de bir füzyon sağlamak. Ciddi bir füzyon. Biraz Doğu biraz Batı, hafif klasik hafif modern, biraz Türkçe biraz Farsça, İngilizce... Sanırım bunun sayesinde de dinleyen insanlar, hem müzikle hem de diğerleriyle irtibata geçiyor. Bir tek şarkıyla bu mümkün olabiliyor işte.

Peki ya ikinci albümde ne oldu? İkinci albüm My Ummah basbayağı apayrı bir sound getirmiş?

Her şeyden önce, çok ama çok iyi hazırlanmıştık. Bir tek şarkıda bile gerek Türk gerek Fars gerekse de Hindu müzisyenlerle beraber çalıştık. Bu da haliyle ortaya bir kaynaşma çıkardı. Tabii sadece insani boyutta değil. Kimi şarkılarda klasik müzik etkisi görülüyor, kimilerindeyse soft rock, arabesk, rap... “Make A Prayer” şarkısı örneğin. Deyim yerindeyse bir bale müziği. İşte maksat da buydu.

Sizden başka dünya üzerinde bu kadar şöhret olan çıkmadı bu müzik dalında. Arkasında ne var tüm bunların, nereye doğru bir koşu bu?

İlk albümüm, tabiri caizse tam anlamıyla bana ait değil. Şarkılar, kendi ürünüm değil daha doğrusu. Ama My Ummah albümü, %95 oranında bana ait bir çalışma oldu çok şükür. Bestelerin tamamı bana aitti, “Hasbi Rabbi” şarkısı dışında. O da zaten Afgan halk müziği. Bu da benim koşumu anlatıyor, ikinci albüm. Kozmopolit bir çalışma. Ben de Azeri’yim, Tahran’da doğdum, İngiltere’de büyüdüm. Herkes nasıl hissedebiliyor, neredeyse biliyorum. Avrupalısını da Doğulusunu da tanıyorum, hissediyorum. Büsbütün bir his işi bu. Yapılmasını istediğim de, tamamen çok kültürlü bir yapıyı anlatmak, hissettirmek. En nihayetinde birbirimizle bir iletişimimizin olması gerekiyor.

Benzer söylemlerde olan Naşid akımı için ne diyorsunuz peki? Bu akımın sanatçılarıyla irtibatınız var mı?

Naşid akımıyla pek bir alakam yok ya da daha doğru bir ifadeyle benim yaptığım müzikle Naşid müziğinin ilgisi yok. Al Muallim albümünden sonra böyle yakıştırmalar yapıldığını biliyorum tabii. Naşid, hakikaten bambaşka bir müzik türü. Klasik İslam müziği desek daha doğru olur Naşid için. Hem klasik, hem İslami bir müzik türü. Orada müziğin yeri de önemi de yoktur. Bir vurmalı çalgı bir de insan sesi. Bu da bir algı ve anlayışı ortaya seriyor elbette. Çok güzel bir müzik türü. Nasıl Batı’da “Batı Klasik Müziği” varsa ve bunu da en üst raflara koyuyorlarsa önem bazında, Müslümanların da, Doğu’nun da “Doğu Klasik Müziği” olarak bilmesi ve tanıması gereken müzik türü de Naşid olmalı. Naşid, sadece İslami topraklara aittir. Benim yaptığım müzikte ise tabii ki bir füzyon var. Tekrar edeyim, klasik müzikleri Batı nasıl muhafaza ediyor, süslüyor parlatıyorsa, Müslümanlar da Naşid müziğini, akımını aynı boyutta görmeli, sahip çıkmalıdırlar.

Sizin “ilahici” olmadığını biliyoruz.

İlahi söylemiyorum. Söylediklerimin arasında gerçi ilahiler var.

Tamam, ama dini motifli söylediğin biliniyor. Müziğinizde, video-kliplerinizde hiçbir kuşkuya düştüğünüz oldu mu? Haram-helal noktasına itildiniz mi? Sanatınızın nerde durması gerektiği, misal sınırınız nerede?

Haram helal işi sorulursa bana, verdiğim cevap hep tek ve aynı oluyor. Ulema işidir haram-helal dilemması. Yanlış yanlıştır, doğru da doğrudur. Bir yere ittiğimiz yok insanları. Video klipler zaten işin endüstriyel tarafı. Sonucu düşünülmeden yapılmaz elbet, ama sonucuna da saplanılmaz. “Gidin, falancayı öldürün” demiyoruz ki. Yaptığımız hep güzeli yakalamak. Allah aşkından bahseden, insanları çirkine yöneltebilir mi? 60’lar, 70’ler ne güzel rock şarkılar yapmışlar. İyi olan iyidir, kötüyse kötü. Müzik ayrı, klipler ayrı. Benim için de olay, güftede bitiyor. Diğer yanlarıyla pek ilgilenmiyorum doğrusu...

Merak ediyorum. Dünya üzerinde Müslümanlar bir şekilde temas halindeler. Türk halkı dünya insanlarından uzakta duruyor. Diğer Müslümanlarla irtibatı hiç yok. Ama Sami Yusuf ismi biliniyor. Neye bağlıyorsunuz bunu?

Dünya ufak bir “global köy” oldu. Demin de söylediğim gibi, birçok hüviyetleri cebimde taşıyorum. Türklüğü de, Avrupalılığı da deruniyetiyle hissediyorum. Hepsinin bir parçası olunca da ister istemez kültürler arası bir noktada duruyorsunuz. Herhalde tek tek ülke halklarının beni sevmesinin, dinlemesinin ardında da onları anladığımı, anlamaktan öte onların hislerine tercüman olduğum bilinci yatıyor. Türkiye halkını hissediyor ve anlıyorum. Ortaya da çıkan, bir yansıma bu her şeyden öte. Bir de tabii bunların üstünde, Allah (cc) var ki, O’nun takdiriyle buradayım. Sesimi de veren o. Ne olur kimse benim, kendimden bahsettiğimi zannetmesin. Müzikte koyduğumuz unsurlar, efektler de bizi dinleyen insanların sevdikleri olduğu için, dinleyenlerin neyi sevdiklerini bildiğim için onları ekliyorum. Hani ondan sonra da ortaya sevimli bir şey çıkıyor ki, herkes gibi ben de çok memnun oluyorum, elhamdülillah.

Outlandish ile beraber çalıştınız. Yeni isimler olacak mı beraber çalışacağınız?

Hamdolsun, o kadar çok teklif geliyor ki... Sting ile beraber bir çalışma yapmak istiyoruz. AHA, U2 gibi müzik gruplarından aldım böyle kolektif iş çıkarma talepleri, ama daha ortada bir şey yok. Hep seçkin müzik, seçkin isimler. Outlandish mesela. Avrupa’da çok yüksek bir mevkide duruyor. Yusuf İslam ile beraber çalışmak istedik mesela; ama olmadı. Hem çok meşgul biri, hem de şimdi başka bir felsefe üzerinde duruyor.

Sami, okurlarımıza , dinleyicilerine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Burada, 4 sene sonra yine İstanbul’da olduğum için de, son derece onur duyuyorum. Bu insanların huzurunda performans sergilemek, muhteşem bir şey. Tüm Müslüman kardeşlerime de tek bir mesajım olsun. Başlarını yukarıda tutsunlar. Sahip oldukları ne varsa, kültürse kültür, inançsa inanç... Sahip çıksınlar, gurur duysunlar lütfen. Bunu da her yerde en güzel şekilde ifade de etsinler. Müslüman oldukları için, başlarını asla öne eğmeden, her daim vakar ile tavır alsınlar. Bir de İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, Feshane organizasyonları için, çok teşekkür ederim. Kadir Topbaş’a da hususi şükranlarımı sunarım. Dostlarım da bizi, www.samiyusuf.com adresinden ziyaret edebilir, haberleşebilirler. Allah’a emanet olun!

YORUMLAR 11
  • zeynep duhair 16 yıl önce Şikayet Et
    sayın mahmut yıldız: müziğin dindeki yeri \"\"adı tasavvufta olsa\"\" . iyi hoş diyorsun da atalarım müzik sesiyle ruhu dinginleştirmiş değilmi ki müziği bu kadar uç gösteriyorsunuz çok basma kalıp düşünmeyelim belki bende yanlış düşünüyorum verdiğiniz site beni tatmin etmedi açıkçası tasavvuf miziğede gönderme yapıyorsunuz kaldıki şuan müziğin yeri gerçekten etkili insanlar bu yolla etkilenip içselleşebilirler ezanın deruni makamı kaç insanı islamla şereflendirmiş bu yüzden ben size katılmıyorum inşallah yanılmıyourmdur
    Cevapla
  • mahmut yıldız 16 yıl önce Şikayet Et
    müziğin dindeki yeri \"adı tasavvufta olsa\". din adına bişeyler yapılıyor dini konulara hassasiyeti olanlar ziyaret edip bilgi alabilirler http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1752 daha detaylı bilgi http://www.dinimizislam.com/detay.asp?id=24
    Cevapla
  • sercan sercan 16 yıl önce Şikayet Et
    Severek dinliyorum. adının geçtiği bir ezgiyi severek dinliyorum ya..önemli olan bu değilmi..insanların kalbine farklı farklı yollardan girilir.benim kalbime giden yolda bu..mesela abdurrahman önül..onun kırmızı gül ilahisini dinlediğim her an gözlerim doluyor...ama diğer o klasik ilahilerini dinlediğimde aynı şeyleri söyleyemem.Sanırım düşüncelerimi azçok ifade edebildim.her nekadar maddiyat düşünceleri de olsa veya olmasa da Allah Bu tür işlerle uğraşanlarda razı olsun...teşekkür ederim.
    Cevapla
  • sercan sercan 16 yıl önce Şikayet Et
    tam müslüman gençlerin aradığısın. kendi düşüncemi söylüyorum sizlere.ister bana kızarsınız ister benle aynı düşünceyi paylaşırsınız..bikere ben şu zikirli ilahileri sevemiyorum...allah şahit dinlemek istemiyorum..bana çok itici geliyor...yani modası geçmiş bence....onun için yıllardır ilahi dinlemedim..duyduğum zaman ya kanalı değiştirdim yada kapttım ne varsa...son zamanlarda sami yusuf ve buna örnek birçok türk müzisyen Allaha şükürler olsun kulağıma hoş gelen bu türden ilahiler yaptı.neticede içinde Allah Ve Resulünün adının geçtiği bir
    Cevapla
  • taymaksh 16 yıl önce Şikayet Et
    Dikkatimi Çekti. Gazeteci bir sorusunda şu cümlalaei kullanmış ; \"....Türk halkı dünya insanlarından uzakta duruyor. Diğer Müslümanlarla irtibatı hiç yok....\" Bu nasıl sorudur anlamadım.Kim demiş türk halkının diğer müslümanlarla irtibatı yok diye.Halk olarak böyle bir antipatimi var?Müslüman ülkelerin ,müslüman halklarıyla manevi gönülbağı her zaman vardır ve olacaktır..
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Bakan Bayraktar'dan müjde! 'Birkaç ay içinde kazacağız'
Türk askeri pratiğine Baykar damgası: Kısa sürede büyük etki