Açık süt mü, şişe mi, kutu sütü mü?

Kimi uzmanlar açık sütten sakınmanızı öğütlüyor, kimileri ise en sağlıklısı açıkta satılandır diyor? Neden böyle ve doğrusu ne diyorsanız işte sorunun gerçek çözümü?

Açık süt mü, şişe mi, kutu sütü mü?
Açık süt mü, şişe mi, kutu sütü mü?
GİRİŞ 12.05.2008 07:28 GÜNCELLEME 12.05.2008 07:28
Bu Habere 18 Yorum Yapılmış

Ahmet R. Küçükusta'nın köşe yazısından bir kesit


Bizim çocukluğumuzda, bırakın ‘kutu sütlerini’şişe sütü’ bile icat edilmemişti. Sütü de birçok başka şeyi de, meselá yoğurdu... hatta balığı bile kapıdan geçen seyyar satıcılardan alırdık.

Sütçüler genellikle atlarının iki tarafına astıkları güğümlerle satış yaparlardı. Kupa şeklinde galvanizli tenekeden değişik boylarda ölçekleri olurdu; biz evden tencere ile gider annemizin istediği kadar süt alırdık.

Sütü aldıktan sonra onu hemen ocakta kaynayıncaya kadar ısıtmak biz çocukların görevi idi. Ateşteki süt kaynamaya başlayınca da taşmaması için ocağı biraz kısar ve kabaran sütün köpüklerinin üzerine üflerdik. Sonra sütü ateşten indirir ve bir süre beklerdik. Ancak iyice soğuduktan sonra buzdolabına (demek ki buzdolabı varmış o zaman) koyardık. Sütün üzerinde neredeyse yarım santim kalınlığında kaymak oluşurdu.

Devir kutu sütü devri

Zamanımızda en çok tüketilen kutu sütleri. Bunların gazetelerde, televizyonlarda, sinemalarda... her gün her yerde müthiş reklámları yapılıyor. Ayrıca, bu sütleri öyle eski usul kaynatmaya gerek yok, çünkü bunlar UHT denilen sistemle, yani çok yüksek ısılara maruz bırakılarak, meselá 135-150 derecede 2-4 saniye tutularak içlerindeki tüm mikroplar öldürülüyor. Bu sütler kutuları açılmadığı takdirde 4 ay bozulmadan kalabiliyorlar.

Ağzı kapalı günlük şişe sütlerine gelince. Bunlar pastörizasyon denilen bir yöntemle, meselá 72 derecede 15 saniye tutularak mikroptan arındırılıyor. Şişe sütlerini hem her markette ve her zaman bulmak mümkün değil ve hem de bunların ömürleri kutu sütüne göre çok kısa; ancak 3 gün.

Günümüzde büyük şehirlerde artık açık süt veya çiğ süt bulmak neredeyse imkánsız. Satılsa da alan da olmaz herhálde, çünkü bunların ‘hastalık yapan mikrop saçtıklarına’ dair müthiş bir negatif propaganda var. Tabii bir de günümüz insanının, kapıdan sütçünün geçmesini bekleyecek... sütü alıp ocakta ısıtacak zamanı ve sabrının olmadığını da hesaba katmak lázım.

Zurnanın zırt dediği yer

Sütün içilmeden ve değişik şekillerde kullanılmadan önce yüksek ısılara tabi tutulmasının sebebi, içinde bulunabilecek zararlı mikropların öldürülmesi; başka bir deyişle sütün ‘kesilmesinin’ önlenmesidir.

İşin püf noktası da burada zaten. Sütte hastalık yapabilen mikroplar bulunabildiği gibi, probiyotikler de denen vücut için faydalı ‘dost mikroplar’ da bulunuyor. Bunlar, bırakın hastalık yapmayı, tam aksine sağlıklı yaşayabilmemiz için mutlaka gerekli olan mikroplar. Bağırsaklarımızdaki mikropların yüzde 85’inin bu dost mikroplardan oluştuğunu ve bunların hastalık yapıcı olanlarının üremelerini önlediklerini de belirtelim ki mesele daha iyi anlaşılsın.

İşte, bu ısıtma işlemi sırasında da zararlı mikroplarla beraber ‘sütü süt yapan’, onu asıl faydalı kılan probiyotikler ve bunların ürettikleri enzimler ve vitaminler de istenmeden tahrip oluyor.

Isıtma yöntemleri içinde sağlığımız açısından en iyisi bizim çocukken yaptığımız ‘süt pişirme’ işlemi, yani sütün bir taşım kaynatılması. Pastörizasyon ve özellikle de UHT denilen yöntem ise ‘iyi-kötü-çirkin tüm mikropları’ öldürdüğü için sütü süt olmaktan çıkarıyor. Çünkü, süt içinde bulunan probiyotikler sebebiyle çok faydalı bir içecek, onları yok ettiniz mi inek sütünün sinek sütünden bir farkı kalmıyor.

Gelelim neticeye

Bugün, yazdıklarımı hikáye gibi okuyup ‘Yahu bu adam gene ne yazmışsa anlamadık’ diyenlere seslenmek istiyorum:

Ben size Heredot Cevdet gibi ‘masal anlatmıyorum’. Tıbbi... teknik... bilimsel bilgiler veriyorum; anlamak için tabii ki kendinizi azıcık sıkmanız gerekiyor. Buna niyetiniz yoksa ve yazılarımın sadece ‘gelelim neticeye’ kısmını okuyanlardansanız, size diyeceğim şudur: Varsa ve güveniyorsanız daima açık sütü tercih edin, yoksa şişe sütü, o da yoksa kutu sütü alın.


ahmetrasim@stargazete.com


(Star)

YORUMLAR 18
  • Ebru 8 yıl önce Şikayet Et
    inek sütünün sinek sütünden bir farkı kalmaması... Bunun üstüne diyecek söz bulamıyorum
    Cevapla
  • pınar merve hodul 15 yıl önce Şikayet Et
    . Okuduğum haberde eğer güveniyorsak açık sütü içmemiz gerektiği yazıyor,ben şuanda gıda mühendisliği 2. sınıf öğrencisiyim ve suana kadar aldıgım bilgilere göre sütün içerisinde bulunan bir riketsiya çesiti olan coxiella burnetti sporlu bir bakteridir ve sütün öldürülmesinde hedef bakteridir,sporlu bakteriler 100 derecenin üzerinde ölürler ve bunu evdeki kaynatma kosullarında öldüremeyiz.sagım sırasında inegin memesinden tutun sagan kişinin elindeki baktriler dahi süte gecebiliyor ve buda saglık için tehtit.
    Cevapla
  • mevhibe inal 15 yıl önce Şikayet Et
    ... Dayanikli olmasi icin gidalara ilave edilen katki maddeleri kotu olan..ekmege, sute, yaglara..herseyin katkisiz, hormonsuz, genleriyle oynanmamisi iyi. Devletimiz tarim-hayvanciligimiza, dolayisiyla insanlarimiza sahip ciksin.
    Cevapla
  • Ali Zengin 15 yıl önce Şikayet Et
    açık süt satımı yasaklanmış. kaldığım ilçede açık süt satımı yasak... Bu millet bu zamana kadar mikrop yuvasımıydı yahu? Kardeşim bu kadar itina gösteriyoruz fiyatlar artıyor. olan vatandaşa oluyor. Her zaman açık süt... Köylüm iki kilo süt satacak onu bile kaçak sattıracaklar bereketini bulamayacak...
    Cevapla
  • zafer doğan 15 yıl önce Şikayet Et
    varmı açık süt gibisi. fabrikasyon sütlerde bir sürü kimyasal madde kullanılıyor. bunlarda kansere davetiye çıkarıyor. onun için açık sütten iyisi yok. unutmadan açık sütte mikrop var diyenlere açık süt veya yogurt tükettiğinden dolayı hasta olan veya ölen birisini duydunuzmu? atalarımız hep bunlarla büyüdüler hepimizdende sağlıklı yaşadılar.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeni bir “Yakup’un keçisi damdan düştü” vakası
İnanılmaz olay Türkiye'de yaşandı! Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan gence saldırı