Şoförlük, şans ve iyi bir korna

Memduh Taşlıcalı, Tata'nın Hindistan'daki fabrikasını ziyarete gittiğinde; Hindistan'da otomobil sürmenin iyi şoförlük yanında sağlam bir korna ve bol şans da gerektirdiğini yazdı.

Şoförlük, şans ve iyi bir korna
Şoförlük, şans ve iyi bir korna
GİRİŞ 26.11.2008 20:55 GÜNCELLEME 26.11.2008 20:55

Hindistan'da şoförlük yetmiyor şans ve iyi çalan korna da lazım! 
 
 
Dünya birçok konuda olduğu gibi otomotivde de hızlı değişimlere sahne oluyor. Örneğin 10-15 yıl öncesine kadar adı listelerde bile bulunmayan ülkeler bugün ana oyuncu rolüne soyunmuş vaziyette; Çin, Hindistan, Rusya ve Latin Amerika (özellikle Brezilya) bütün üreticilerin gözü üzerinde olan ülkeler.  
 
Bunlara BRIC ülkeleri de diyorlar. Dünya nüfusunun yarısından fazlası BRIC ülkelerinde yaşıyor. Üstelik dünyaya da yeni yeni gözlerini açıyorlar. Haliyle müthiş bir pazar potansiyeli var. Bir de Batı dünyasında yaşanan krizleri üst üste eklediğimizde geleceğin kritik ülkelerinin buraları olduğunu görmemek imkansız.

İşte bu yaklaşımlarla önceki hafta bir grup gazeteci arkadaşla birlikte çıktık Hindistan yollarına. Amacımız, bu yıl fuarlarda sergilenmeye başlanan ve henüz seri üretimi olmayan dünyanın en ucuz otomobili Nano'yu test edip bu ülkenin milli markalarından biri olan Tata'nın fabrikalarını görmekti. Bu arada Hindistan'da yolları ve insanları da tanımış olacaktık. Tanıdık da!..

Ülkenin ikinci büyük kenti Bombay'da araç ve insan kalabalığı ile ilk şoku yaşamış olduk. Tarifi zor bir trafik var; motosikletler, üç tekerli 'tuktuk'lar, eski taksiler, 'kutsal inek'lerin çektiği kağnılar, rengarenk kamyonlar aralıksız kornalar eşliğinde gelip geçiyorlar. Kırmızı ışık bazen uyulan bazen de uyulmaması gereken bir kuralı tanımlıyor! Otobüste şehir turu yaparken Hintli rehberin şu sözleri çok manidar geliyor: "Hindistan'da trafiğe çıkmışsanız şu üç şeye ihtiyacınız var; iyi bir şoförlük, iyi bir şans ve iyi çalan bir korna!"

Yollarda yürüyen yayalar araçların aralarından yol bulmaya çalışıyor. Kaldırımlar pek çok insanın evi, banyosu, yatağı; hasılı yaşam alanı. Biraz daha iyi durumda olanlar tenekeden barakalar kurmuş. Bunlara bakarken ışıktan ya da trafikten dolayı duran otomobillerin camında hemen kucağında küçücük çocuğu olan, kendisi de pek büyük sayılmayacak kızlar beliriyor. Camı tıklatıp yiyecek bir şeyler almak için para istiyorlar. Hindistan dışında hiçbir ülkede dipte yaşayanlarla zirvede olanları bir arada, aynı kaldırımda görme şansı bulamazsınız. Tanıtım filmlerinde 'incredible-inanılmaz' olarak kendini tanımlayan Hindistan'da inanılmaz olan şey, bu hayatın turistler dışında herkes tarafından kanıksanmış olması.

Tekrar trafiğe dönelim... Eski bir İngiliz sömürgesi olduğu için Hindistan'da araçlar sağdan direksiyonlu ve trafik bize göre ters akıyor. 1,2 milyar nüfuslu ülkede yılda bir milyon 200 bin civarında araç satılıyormuş. Önümüzdeki yıllarda 2-3 milyonlu rakamlara çıkması bekleniyor. Yollarda ilk üç sırayı Suzuki, Hyundai ve Tata paylaşıyor. A sınıfı olarak bilinen Suzuki Alto, Hyundai Atos, i10 gibi araçlar bu yollarda fazlasıyla var. Türkiye'de filo otombili olarak satılan bazı modeller makam otomobili niyetine kullanılıyor. Taksileri 50'li yılların modellerinin güncel üretiminden ibaret. Bu yüzden dünyanın en ucuz otomobili projesinin böyle bir ortamda çıkması oldukça normal.

Başkent Yeni Delhi, daha geniş caddeleri ve daha iyi görünen yolları ile dikkat çekiyor. Ancak, cesaret edip eski Delhi bölgesine geçtiğinizde sizi yine 'inanılmaz' görüntüler karşılıyor.

Hindistan'da yol ve insan manzaralarını bir yazıya sığdırabilmek mümkün değil, yaşamak gerekiyor, cesareti olana!.. 
 
MEMDUH TAŞLICALI / Zaman