Dalga dalga Ergenekon operasyonu

Ergenekon terör örgütüne yönelik operasyon 12 Haziran 2007'de başladı. 18 aylık süreçte dün 9'uncu dalga geldi. Operasyonların kronolojisi... Kim kaçıncı dalgada gözaltına alındı?

Dalga dalga Ergenekon operasyonu
Dalga dalga Ergenekon operasyonu
GİRİŞ 08.01.2009 10:23 GÜNCELLEME 08.01.2009 10:23
Bu Habere 8 Yorum Yapılmış

MELİK DUVAKLI-ERKAN ACAR'ın haberi

18 AYDA 9'UNCU DALGA

Ergenekon terör örgütüne yönelik operasyon 12 Haziran 2007'de başladı. İlk olarak Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'e verilen soruşturmaya Ocak 2008'de cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da katıldı. Pekgüzel ve Taşkın, 20 Ekim 2008'de başlayan dava sürecinde yargılamanın savcısı olarak görevlendirilince Zekeriya Öz'e eşlik etmek üzere 2 savcı daha görevlendirildi.

1. DALGA: Ümraniye'de 27 el bombası

12 Haziran 2007'de İstanbul Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası, TNT kalıpları ve fünyeler ele geçirildi. Emekli Astsubay Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, emekli Astsubay Mahmut Öztürk, Kuvayi Milliye Derneği Başkanı Bekir Öztürk, emekli Binbaşı Fikret Emek, emekli Yüzbaşı Gazi Güder, Siyasi Ekonomik Sosyal Araştırmalar ve Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı İsmail Yıldız, Fuat Ermiş tutuklandı. Sanıkların evlerinde yapılan aramalarda 'Ergenekon' ve 'Lobi' isimli belgeler ele geçirildi. Tutuklu sanıklardan Fuat Ermiş yaklaşık 10 ay sonra tahliye edildi.

2. DALGA: Binbaşının evinde suikast silahı

Eski Binbaşı Fikret Emek'in annesine ait Eskişehir'deki evde 26 Haziran 2007'de yapılan aramada 11 kilo plastik patlayıcı ve suikast tüfeği 'Kanas' ele geçirildi. Emek tutuklandı. 15 Temmuz'da Ergün Poyraz gözaltına alındı. Ayşe Asuman Özdemir ve son olarak 26 Ağustos 2007'de Mete Yalazangil tutuklandı. Özdemir de sağlık sorunu nedeniyle 11 ay sonra tahliye edildi.

3. DALGA: Tuğgeneral Veli Küçük tutuklandı

21 Ocak 2008'de emekli Tuğgeneral Veli Küçük'le birlikte 31 kişi gözaltına alındı. Küçük, eski Yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk, Muhammed Yüce, Kemal Kerinçsiz, Sami Hoştan, Fikri Karadağ, Sevgi Erenerol, Hüseyin Görüm, Alpaslan Abdulkadir, Kahraman Şahin, Erol Ölmez, Erkut Ersoy ve Ümit Oğuztan tutuklandı. Küçük'ün evinde Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, 'Ergenekon' ve 'Lobi' adı verilen yapılanmaların asılları olduğu iddia edilen belgeler bulundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, tutuklamalardan sonra soruşturmaya 'Ergenekon' isminin verildiğini açıkladı.

4. DALGA: Akademisyen ve gazeteciler

21 Şubat 2008'de İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü'nde görevli Ümit Sayın ile Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Emin Gürses, emekli Astsubay Orhan Tunç, sosyete kuyumcusu Hayrettin Ertekin, gazeteci Vedat Yenerer, Noel Baba Barış Konseyi Derneği Başkanı Muammer Karabulut tutuklandı. Gözaltına alınanların örgütün üniversitelerde faaliyet gösteren ve örgüte hem teorik hem de yeni eleman kazandırma desteği verdiği iddia edildi. Ertekin'in evinde Glock marka silah bulundu.

5. DALGA: Doğu Perinçek ve İlhan Selçuk

Ankara'da İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstanbul'da eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ile Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi İlhan Selçuk'un da aralarında bulunduğu 13 kişi gözaltına alındı. Doğu Perinçek ile diğer İşçi Partililer tutuklanırken, Alemdaroğlu ve Selçuk tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Perinçek'in örgütün manifestosunu yazdığı, Selçuk'un üyesi, örgütün üst düzey yöneticisi, Alemdaroğlu'nun ise yönetici ve darbe planlamasının içinde olduğu iddia edildi.

6. DALGA: Eruygur ve Tolon lojmandan alındı

1 Temmuz 2008'de gözaltına alınan 21 kişiden ADD Genel Başkanı emekli Org. Şener Eruygur, emekli Org. Hurşit Tolon, ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Albay Hasan Atilla Uğur, Osman Gürbüz, Barbaros Hayrettin Altıntaş, İbrahim Özcan, Birol Başaran, Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın tutuklandı. Mustafa Balbay tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Aygün, 10 gün sonra, Eruygur 2,5 ay sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

7. DALGA: Muvazzaf teğmenler cezaevinde

Teğmenler M. Ali Çelebi, Eren Mumcu, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar ve Harp Okulu öğrencisi Yaşar Tozkoparan ile Hamza Demir, Mahmut Oğuz, Süleyman Solmaz, Kurtca Bektaş, Rıza Demir ve Rıfat Yıldırım tutuklandı. 28 Şubat'ın aktörlerinden 'Sisi' lakaplı Seyhan Soylu ve sanatçı Nurseli İdiz savcılık sorgusunun ardından, eski Ülkü Ocakları İstanbul Başkanı Levent Temiz mahkeme tarafından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

8. DALGA: Özkan, Saçan ve Çapan tutuklandı

23 Eylül 2008'de gazeteci Tuncay Özkan ile birlikte, İstanbul Organize Suçlar Şubesi eski Müdürü Adil Serdar Saçan, eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, eski Ankara DGM savcılarından emekli Albay Tanju Güvendiren'in de aralarında bulunduğu 16 kişi gözaltına alındı. Özkan, Çapan, Güvendiren, Hüseyin Nazlıkul, Emcet Olcaytu ve Saçan tutuklandı. Güvendiren ve Nazlıkul ise tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

9. DALGA: İki orgeneral gözaltında

Soruşturma kapsamında dün 12 ilde düzenlenen operasyonlarda 37 kişi gözaltına alındı. İsimleri açıklanan zanlılar şunlar: Ankara: Eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, eski genelkurmay Hukuk Müşaviri Tümgeneral Erdal Şenel, gazeteci-yazar Yalçın Küçük, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, Yarbay Mustafa Dönmez, muvazzaf yüzbaşı Muhammet S., eski Özel Harekatçı İbrahim Şahin, İbrahim Şahin'in yeğeni Erdal Şahin, Özel Kuvvetlerden emekli Albay Mustafa Levent Göktaş, gazeteci Engin Aydın. İstanbul: Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, emekli Kurmay Albay İlyas Çınar, emekli Albay Hüseyin Vural, Çağdaş Türkiye Partisi Genel Başkanı Hasan Ataman Yıldırım, Barış Dalan (Bedrettin Dalan'ın oğlu), İlhami Ümit Handan (Bedrettin Dalan'ın özel kalem müdürü), Coşkun Umur (Bedrettin Dalan'ın yanında çalışıyor.), Mehmet Koral, Özkan Bektaş, muvazzaf albay Cengiz K.. İzmir: Muvazzaf Binbaşı Erbay Ç., emniyet amiri Engin E. Sivas: Cumhuriyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Akyüz ve eski Ülkü Ocakları Sivas Şube başkanları Oğuz Bulut ve Bekir Çelik, esnaf İbrahim Budaklı. Kayseri: Albay C.K. ile F.K. ve F.C. adlı bir kadın. Tokat: Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şubesi'nde görevli polis memuru O.Y.Ş. ile bir okulda öğretmen olan O.S.

Ara tutuklamalar devam etti

Soruşturma sürerken dalgalar dışında arada tek tek gözaltılar da yaşandı. JİTEM'ci emekli Albay Arif Doğan 14 Ağustos 2008'de Ankara'da gözaltına alındı. Doğan'dan çok sayıda belge ve silah çıktığı iddia edildi. Yine Ekim-Aralık 2008 tarihlerinde Bursa'da kendisini yüzbaşı olarak tanıtan Yüksel Dilsiz ve 60 yaşındaki emekli polis memuru Mustafa Kemal Yaşamaz tutuklandı.

27 Mayıs'ın iki harbiyelisi: Tuncer Kılınç ve Şener Eruygur  

27 Mayıs darbesinden 6 gün önce Harbiyelilerin o meşhur Kızılay yürüyüşünde birlikte saf tutuyorlardı. 1960'ta Harp Okulu'ndan mezun oldular. TSK'da yıllarca görev yaptılar. İkisi de orgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı.
 
27 Mayıs darbesi ile başlayan ihtilalci ruh, yıllar sonra yollarını yine kesiştirdi. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Ergenekon dosyasında yeniden buluştu. Soruşturma çerçevesinde tutuklanan Eruygur, hakime verdiği ifadesinde sanık Ergün Poyraz'ı kendisine Kılınç'ın gönderdiğini söylemişti. Poyraz'ın, Eruygur, Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz'le makamlarında birçok defa görüştüğü, ayrıca Teknik ve Mali Daire Başkanı Albay Atilla Uğur'la bir araya geldiği, temin ettiği gizli belgeleri kitaplarında kullandığı ortaya çıktı.

Eruygur ile Kılınç'ı buluşturan bir başka konu başlığı ise darbe günlükleri. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerde, 3 Mart 2004 tarihli ilginç bir toplantıya değiniliyor. ATO Meclis Salonu'nda düzenlenen 'Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 80. Yılı ile Günümüz Türkiye'si' başlıklı toplantıda rutin dışı birçok şey yaşanıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek, Jandarma Genel Komutanı Eruygur, Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ ve MGK Genel Sekreteri Şükrü Sarıışık eşleriyle birlikte üniformalı olarak salona girdiğinde herkes ayağa kalkarak alkış temposu tutuyordu. En ön safta bulunanlar arasında Tuncer Kılınç ve Kemal Yavuz da vardı.

Tuncer Kılınç, MGK genel sekreterleri arasında en çok tartışılan isim oldu. Görevi süresince birçok kez teamül dışına çıktı. Demokrasinin Türkiye için lüks olduğunu söylerken, darbelerin demokrasinin daha iyi işleyebilmesi için yapıldığını savundu. Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki sempozyumda (7 Mart 2002) AB'nin Türkiye'yi kabul etmeyeceğini iddia etti. Türkiye'nin Rusya ve İran seçeneklerine yönelmesini istemesi fırtına kopardı. 2007'nin Haziran ayında ise "Türkiye NATO'dan çıkmalıdır." ifadesini kullandı. Kılınç, son cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yine tartışma doğuracak sözler sarf etti. Başörtülü eş sorusuna, "Yani siz illa Türkiye'yi idare etmek istiyorsanız, o takdirde boşanmanız gerekiyorsa boşanırsınız tabii." şeklinde ilginç bir karşılık verdi.

Eruygur ve Kılınç'ın ismi 2004 yılında bir yolsuzluk dosyasında buluştu. Genelkurmay Askerî Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı binasının inşaatında Eruygur ve Kılınç'ın da aralarında bulunduğu 39 sanığın devleti 118 trilyon zarara soktuğu ileri sürüldü. Eruygur ve Kılınç, zamanaşımı gerekçesiyle yargılanmaktan kurtuldu. Müteahhit Ali Osman Özmen'le Kılınç'ın ilişkileri tartışma konusu oldu. Kılınç'ın Özmen'den 150 bin dolar aldığı ortaya çıktı. Hürriyet gazetesinde yer alan haberde ise Kılınç'ın, Özmen'in 170 milyar liralık hakedişinin ödenmesi için devreye girdiği, şirketine verilen 'usule aykırı keşif artışları'nı Milli Savunma bakanının onayına sunduğu iddia edildi.

Alırım boyayı, basarım parayı

Tuncer Kılınç'ın 18 Ocak 2003'te Almanya'da yaptığı, "Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten Amerika da bunu yapıyor." açıklaması çok tartışıldı. Kılınç'ın ifadeleri gazetelere şöyle yansıdı: "Amerikalılar, beyaz kâğıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyorlar. Bizim Türkiye'deki en yanlış politika dar para politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kâğıdı alıp Türk parasını basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat çalıştırırız. (Salondakiler gülüyor) Ne gülüyorsunuz? Sanki doların karşılığı var mı ki basıyorlar? O parayla millete faizsiz kredi veririm, dış borcu kapatırım."

Susurluk cezasını Necdet Sezer affetti

Eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin:

Susurluk Davası'nın önemli sanıklarından biriydi. Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş. Susurluk skandalının ardından Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karıştı. Topal cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu. 2000 yılında karara bağlanan Susurluk davasında eski MİT görevlisi Korkut Eken'le birlikte 'cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek' suçundan 6 yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. 28 Mart 2000'de geçirdiği kazada 'hafızasını yitirdiği' iddia edildi. Avukatlarının müracaatı üzerine dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Şahin'i affetti.

'Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürüdü

Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz:

YÖK başkanlığını 8 yıl boyunca yoğun eleştiriler eşliğinde yürüttü. İsmi, Ergenekon iddianamesinde çeşitli dinleme kayıtlarında geçiyor. Ergenekon sanıklarından İstanbul Üniversitesi'nin eski rektörü Kemal Alemdaroğlu ile birlikte 'Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürümüştü. Celal Şengör'ün YÖK üyesi seçilmesi için rektörlerle yaptığı görüşmeler ile bazı küfürlü ifadeleri iddianamede yer alıyor. 22.12.2007 tarihli telefon dinlemelerinde TSK'nın sınır ötesi operasyonlarını küçümseyen ifadeler kullanıyor: "Bir kişi öldü, bu ne biçim operasyon..." ile "Yani sineklere karşı mı yapıldı bu operasyon ya..." ifadesini kullanıyor.

28 Şubat'ta yargıya brifingler verdi

Emekli Tümgeneral Erdal Şenel: 28 Şubat sürecinde yargıya verilen brifingleri organize etti. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile Albay Arif Doğan ile ilgili bir soruşturmayı yürüten DGM savcılığının bilgi taleplerini reddetti. Genelkurmay Adli Müşavirliği görevini uzun süre yürüttü. İsmi 28 Şubat'ın psikolojik ortamını hazırlayan aktörleri arasında yer aldı. Başta 'Köstebek' davası olmak üzere, postmodern darbe sürecinde bazı gazetecileri yönlendirdiği, yargı mensuplarına Genelkurmay'da verilen brifinglerin de mimarı olduğu ileri sürüldü. Aynı süreçte yüksek yargı mensuplarına, rejimin tehlikede olduğu, irticaya karşı mücadele edilmesi gerektiği yönünde brifingler verilmişti.

Köşk seçimindeki 367 tezinin mimarı

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Aralık 2000-Mayıs 2003 tarihleri arasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptı. Fazilet Partisi'nin kapatılma sürecinde hazırladığı 'ek iddianame' ile partinin kapatılmasını istedi. Aralık 2006'da Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makale ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunda 367 oyun kullanılması gerektiğini savundu. Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan yasal düzenlemeleri iptal etmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ni aymazlıkla suçladı. Nisan 2007'de Almanya'da Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten atılmasıyla sonuçlanan Şemdinli davasını hatırlatıp "Ergenekon Şemdinli gibi olmaya mahkûm." dedi.

KAYNAK: ZAMAN
YORUMLAR 8
  • veysel kirdar 15 yıl önce Şikayet Et
    devleti babalarinin mirasi sandilar. bu adamlarin hepsi devletin kurumlarini ve kendisini babalarinin mirasi saniyo!!millete ise bi bocek gibi bakiyolar..gorsunler bu millet isteyince ne isler basara biliyo.film daha yeni basliyoo.tayyibi izlemeye devammmm.....
    Cevapla
  • mustafa tansel 15 yıl önce Şikayet Et
    hakikat. hak gelecek batıl zail olacak yazısıda bana ait değildir
    Cevapla
  • mustafa tansel 15 yıl önce Şikayet Et
    hakikat. yargıçların hepsi güvenilir insanlardır bu yüzden ne yagıçları nede emniyet mensuplarını hakkında yazarken daha dikkatli bu işin 28 şubatla ne ilgisi var onuda anlamış değilim bir askerin evnden olmaması gereken bombalr ve belgeler çıkıyor benim evimden bonba çıksa ne olur halim benim diye düşünüyorum
    Cevapla
  • mustafa tansel 15 yıl önce Şikayet Et
    hakikat. işte şimdi yavaş yavaş avrupalı gibi olmaya başladık hiç kimse devletin üstünde değildir ne genelkurmay başkanı nede emniyet müdürü nede siyasetçiler ve bürokratlar şimdi bu insanları yaptıkları bir şey varki adli merciler bunları soruşturmadan geçiriyor yoksa niye bunları gidipte göz altına alsınlar akıl var mantık var abuk sabuk yorumlar yapıpta bu adli kolluk kuvvetlerin işini burda farklı yerlere çekmeyin ayrıca yine savcı öz olur ahmet olur hasan olur türkiyedeki yargıçla
    Cevapla
  • ibrahim 15 yıl önce Şikayet Et
    Hakimiyet Milletindir.. Ve sonunda biz(millet) kazanıyoruz. Yıllardır kimse ses çıkaramamış bu hükümet derin devleti ortaya çıkardı. Helal olsun Ak Parti'ye. Ergenekon'da sonuna kadar gidilirse daha kimleri göreceğiz bakalım.Şimdiye kadar gördüklerimizin hepsi de halkı adamda saymayan kişiler. Türkiye'de güzel şeyler oluyor. Aynen devam.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Yeni bir “Yakup’un keçisi damdan düştü” vakası
Sergen Yalçın'dan Beşiktaş yönetimine mesaj! Geri dönecek mi?