Emir Kusturica, jüri üyeliğinden ayrıldı

Ünlü yönetmen Emir Kusturica, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali jüri üyeliğinden ayrıldığını açıkladı. Kusturica, Türkiye'yi terk edeceğini bildirdi. Bakan Günay, Kusturica'nın açıklamalarını 'talihsiz' şeklinde yorumladı.

Emir Kusturica, jüri üyeliğinden ayrıldı
Emir Kusturica, jüri üyeliğinden ayrıldı
GİRİŞ 10.10.2010 12:13 GÜNCELLEME 10.10.2010 12:13
Bu Habere 37 Yorum Yapılmış

Ünlü yönetmen Emir Kusturica, 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali jüri üyeliğinden ayrıldığını açıkladı. Emir Kusturica, Antalya'da öğrencilere yapacağı atölye çalışmasını iptal edip Türkiye'yi terk edeceğini bildirdi. Kültür Bakanı Günay, dün başlayan festivale Kusturica'ya tepki olarak katılmamıştı.

ÇEŞİTLİ GRUPLARIN PROTESTOLARIYLA KARŞILAYAN DÜNYACA ÜNLÜ BOŞNAK ASILLI SIRP YÖNETMEN EMİR KUSTURİCA TÜRKİYE'DE KENDİSİNE GÖSTERİLEN TEPKİLERİ ''BARBARLIK, İLKELLİK'' DİYE YORUMLAYARAK, FESTİVALİN JÜRİ ÜYELİĞİNDEN AYRILDIĞINI AÇIKLADI

47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne katılan ve çeşitli grupların protestolarıyla karşılayan dünyaca ünlü Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica, kendisine gösterilen tepkileri ''barbarlık, ilkellik'' diye yorumlayarak, festivalin jüri üyeliğinden ayrıldığını açıkladı.

Festivalin uluslararası jüri üyesi olarak Antalya'ya gelen ve dün gece müzik grubuyla özel bir gösteri yapan Emir Kusturica, konakladığı otelde basın toplantısı düzenledi.

''Bosna'da Sırplar tarafından Müslümanlar'a yönelik soykırımı desteklediği'' iddialarıyla Türkiye'de çeşitli grupların protestosuyla karşılaşan Kusturica, bu yöndeki soruya, ''Benim anti emperyalist olduğum bilinir. Çalışmalarımı ve hayatımı bu nokta üzerine kurdum. Bana bu noktadan gelen saldırılar ise hep anlamsız geldi. Benim uğruna savaştığım şey, Birleşik Yugoslavya idi. Savaş öncesi ve savaş sonrası yaklaşımları bu çerçevede ele almak gerekir'' dedi.

Yugoslavya'nın neden yok olduğuna dair iki versiyon bulunduğunu, kendisinin de bu noktada suçlandığını kaydeden Kusturica, Slobodan Miloseviç'in Yugoslavya'nın parçalanmamasına yönelik çabalarına rağmen, ülkenin Berlin duvarının yıkılmasının ardından ABD ve Avrupa'nın Balkanlar'ı yeniden şekillendirme isteği yüzünden parçalandığını savundu.

Bu politik olayların ''bir yönetmenin soykırımı desteklemesi ile suçlanmasına yol açacak kadar ileri gittiğini'' ifade eden Kusturica, ''Ülkeme dair vizyonum, öznel ve kişisel bir vizyondur. Herhangi bir politik partinin üyesi değilim. Benim cümlelerim tamamen inançlarımdan kaynaklanmaktadır. Bazen doğru, bazen yanlıştır. Ben her zaman bunun doğru olduğunu inanırım ama doğru olmayabilirler'' diye konuştu.

-''KÜLTÜR BAKANINI DÜŞMAN İLAN EDİYORUM''-

Ünlü yönetmen Kusturica, hakkındaki soykırım suçlamaları ve protestolarla ilgili de şunları söyledi:

''Bu festivalde ilk kez başıma bir şey geldi. Kendimi savunmak bile istemiyorum ama bazı şeyleri açıklamak istiyorum. Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın ve sıcak insanlara, gösterdikleri sıcak ilgi nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. Bu ülkenin Kültür Bakanını ise bir düşman olarak görüyorum. Çünkü o bunu hak ediyor. Hayatını insanlığa pencereler açmak için adayan bir insan, herhangi bir suçu destekliyor olamaz. Bir kaç ay önce Bursa'da konser verdik, çaldık. Kültür Bakanı ile aynı partiden olan belediye başkanı bizi öpüyor, kucaklıyor, elinden gelen en iyi ağırlamayı yapıyordu. Çok güzel bir konser verdik. Başörtülü kadınlar el çırpıyor, dans ediyorlardı. Bu benim için büyük mutluluktu.''

Kusturica, festivalin uluslararası jüri üyesi olduğunu, öğrencilere atölye çalışması yapmayı planladığını da hatırlattı. Karşılaştığı tepkileri ''barbarlık ve ilkellik'' olarak yorumlayan Kusturica, maruz kaldığı bu manzara nedeniyle jüri üyesi olarak geldiği Antalya'dan ayrılmaya karar verdiğini, atölye çalışmasını da iptal ettiğini bildirdi.

Emir Kusturica, ''Bir jüri üyesi olarak toplantıya katılıp, öğrencilere workshop yapacaktım. Öğrencilere 50 bodygard eşliğinde bir şey anlatamazsınız. Bunu yapmayacağım. Basın toplantısından sonra burayı terk edeceğim'' dedi.

-''KÜLTÜR BAKANI, SİNEMA ÖĞRENCİLERİNİN BENDEN DERS ALAMAMALARININ SORUMLUSU OLACAKTIR''

47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne Uluslararası Film Yarışması jüri üyesi olarak katılan ve hakkındaki protestolar nedeniyle bugün festivali terk etme kararı alan Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica, ''Bir kez daha ifade ediyorum: Hayatım boyunca asla ve asla insanlığa karşı işlenmiş bir suça destek olmadım'' dedi.

Kusturica, konakladığı otelde düzenlediği basın toplantısında, birkaç ay önce AK Parti'li belediye başkanının davetlisi olarak geldiği Bursa'da verdikleri konserin oldukça güzel geçtiğini söyledi.

Bursa'da çok değişik seyirci topluluklarına konser verdiklerini ifade eden Kusturica, ''Bursa'da konserimde el çırparak dans eden baş örtülü kadınlar da vardı. Bu beni çok mutlu etmişti. Büyükannem de başı örtülü bir kadındı. Hayal ettim. Büyük annem de hayatta olsaydı o da onlarla dans ederdi'' diye konuştu.

-KUSTURİCA'NIN BAKAN GÜNAY'A TEPKİSİ-

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın, kendisinin davet edilmesi nedeniyle festivale katılmama kararı aldığını hatırlatan Kusturica, ''Bursa'daki konserden 1,5 ay sonra bir kültür bakanı ile karşı karşıyayım. Gelmediğini söylüyor çünkü soykırımı destekleyen bir insan festivale katılıyormuş'' dedi.

''Benim üyesi olduğum Sırbistan'ın Bosna'daki Müslümanlara karşı işlediği suçlara her zaman tavır aldım ve mesafe koydum. Bosna'da olduğu gibi benim ulusumda da işlenen cinayetlere karşı tavır koydum ve protesto ettim'' diyen Kusturica, şöyle devam etti:

''Aynı şekilde Bosna'da birçok Sırp da öldü. Siz ne kadar insan kalıp eski suçlara karşı tavır alsanız da suçun, cinayetin politik vizyonuna uyamıyorsunuz. Sonra da bu anlamsız suçlamalara muhatap oluyorsunuz. Bu da Kültür Bakanı'nın yerine getirdiği eylem oluyor. Bin yıl yaşacak olsam ya da 2 bin yıl. Bu 2 bin yılda kaç büyük kolonyal devletin işlediği soykırımlara tavır almak zorunda kalacağım. Ne yazık ki gelişme soykırımlar üzerine kurulu bu insanlık tarihinde.''

Irak'ta 4 yıl önce yaşananları hatırlatan Kusturica, ''Tony Blair ve Geoge Bush, Irak'ta ne yaptır? Bana tavır alan bu yönetmen, Irak'da suçları işlediği açık olan Tony Blair'e neden tavır almadı?'' diye sordu.

Bu şekilde insaniyet önceliğinin politik önceliklerle yan yana konulduğu zaman bir yere varılamayacağını ifade eden Kusturica, ''Bir kez daha ifade ediyorum: Hayatım boyunca asla ve asla insanlığa karşı işlenmiş bir suça destek olmadım'' dedi.

Kendisine gelen suçlamanın ''kendisini soykırımdan uzak tutmadığı ve tavır almadığı'' yönünde olduğunu ifade eden Kusturica, İnsan Hakları Mahkemesinin Bosna'da Müslümanlara karşı suç işlendiği sonucuna vardığını bildirdi.

Kusturica, ''Hukuksal olarak bakarsak orada insanlığa karşı işlenen suçlardan uzak durdum ve tavır aldım,  şimdi bu algı değişmeye başladı. Şu anda dünyanın her yerinde arka arkaya soykırımlar görüyoruz ve bunların hiçbirinin parçası değilim'' diye konuştu.

-''50 KORUMA İLE DERS ANLATAMAM''-

Kusturica, açıklamasında nihai olarak ifade etmek istediği düşüncelerini şöyle paylaştı:

''Nihai olarak, özellikle Bosna'da özellikle katledilen Müslümanlar için üzüntümü bir kez daha ifade ediyorum. Kültür Bakanı, sinema öğrencilerinin benden ders alamamalarının sorumlusu olacaktır. Bir jüri üyesi olarak bir toplantıya katılıp ayrıca da öğrencilere workshop yapacaktım. Bu çok istediğim bir şeydi ama bunu yapmayacağım. Çünkü öğrencilere 50 bodyguard eşliğinde bir şey anlatamazsınız. Belki o bunu daha iyi yapabilir.

Festivale beni çağıran nazik insanlara çok teşekkür etmek istiyorum. Sırp dilinde 30 bin Türkçe kelime vardı. Birçok insanın kullandığı dilden fazladır. Ortak yaşadığımız tarihin birçok evresinden. Türkiye'nin Hollanda'ya karşı oynadığımaçta da her zaman Türkiye'yi tutacağım açıktır ve diğer Avrupa ülkelerine karşı. Bu barbarca bir skandal, ilkellik.''

-''NE PAHASINA OLURSA OLSUN BARIŞ TARAFTARIYIM. BEN HİÇBİR POLİTİK PARTİ ÜYESİ DEĞİLİM"

Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica, Bosna'daki savaş sırasında ''260 bin insan öldürüldü'' haberini ''abartı'' olarak nitelendirmesi konusunda yanlış anlaşıldığını öne sürdü.

Kusturica, basın toplantısında yıllar önce yaptığı açıklamalarla ilgili soru üzerine, savaşın ilk 7 gününe ait basında çıkan '260 bin insan öldürüldü' haberiyle ilgili olarak 'abartı' tabirini kullandığını vurguladı. Ünlü yönetmen, şunları söyledi:

''Fiziksel olarak 'imkansız' dedim. 'Hitler'in ordusu olsanız 7 günde 260 bin insan öldüremezsiniz' dedim. Söylediklerim Kızılhaç verileriyle doğrulandı ve Kızılhaç savaş boyunca toplam 100 bin insanın öldürüldüğünü söyledi. Dolayısıyla kadınlarla ilgili hiç bir şey söylemedim, sadece 7 günde söyledikleri kadar çok insanın öldürülemeyeceğini belirttim.''

Kusturica, gazetecinin ''Yani yanlış anlaşıldım diyorsunuz'' sözleri üzerine, şöyle devam etti:

''Kesinlikle. Bu haberler, kendi siyasi düşüncelerine aykırı düşenler hakkındaki propagandadan ibarettir. Ne pahasına olursa olsun barış taraftarıyım. Ben hiçbir politik parti üyesi değilim. Yıllardır Avrupa'da kişisel görüşlerini bildiren Peter Handke gibi kişilerden biriyim sadece.''

Hristiyan olduktan sonra ismini değiştirdiğine yönelik bir soruyu, sadece dinini değiştirdiğini, adını değiştirmediğini söyleyerek cevaplayan Kusturica, bir başka soru üzerine Bosna'da kendisine yönelik eleştiri ve kızgınlıkların sebebinin, ''yaptığı değil, yapmadığı şeyler'' olduğunu savundu.

Bu çabaları ''çirkin'' olarak niteleyen Kusturica, ''Ben sizi, sizden beklediğim şeyi yapmadınız diye suçlayamam. Bu durum bu beyefendilerin beni neden koruduklarını açıklar. Burada, neden polis marifetiyle korunduğumu insanların beni niye protesto ettiğini anlayamamıştım. Ama sonra anladım çünkü bir ülkenin Kültür Bakanı bir sanatçı hakkında (O şudur, budur, şunları yaptı, bunları yaptı) derse sokaktaki adam da gelip beni öldürebilir. Beklentinizi yerine getirmeyen bir kişiyi suçlayamazsınız.''

Kusturica, ''Çetnik selamı politik bir figür sayılıyor mu, sayılmıyor mu?'' sorusu üzerine, Çetnik selamının Hristiyanlıkta 'Baba, oğul, kutsal ruh' üçlemesini işaret ettiğini, bunu birkaç yerde yapmasının da kendisinin Çetnik olduğunu göstermediğini savundu.

-''HOLLYWOOD'DAN TİKSİNİYORUM''-

Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili bir soru üzerine ünlü yönetmen, ''Benim başımı belaya sokmayın'' diye espri yaptı.

Dünyadaki dengesiz güç dağılımına ve MTV kuşağı denen oluşuma karşı olduğunu vurgulayan Kusturica, ''50-60'larda Amerikan rüyası yükselirken, bu dünya idealizminin parçasıyken Hollywood bunu yayıyordu. Fakat sonra bu Hollywood, bu idealist misyonu bırakıp bugün olduğu hale döndü. Bazı insanlar Hollywood'u sevebilir fakat ben Hollywood'dan tiksiniyorum'' dedi.

''Boşnak sinemacılarla ilişkiniz oldu mu?'' sorusu üzerine Kusturica, ünlü Bosnalı şair, yönetmen ve senaryo yazarı Abdullah Sidran ile görüştüğünü söyledi.

Kusturica'nın basın toplantısında Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile ilgili kullandığı 'düşman' kelimesini Türkçe söylemesi dikkati çekti.

Bu arada, Kusturica'nın basın toplantısı yaptığı Hillside Oteli'nin dışında, Türkiye Bosna Hersek Kültür dernekleri Federasyonu Yönetim Kurulu üyeleri de protesto gösterilerinde bulundular.

BAKAN GÜNAY'DAN KUSTURICA'YA CEVAP

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ünlü yönetmen Emir Kusturica'nın sözlerini değerlendirerek, ''Balkanlar'da yaşadığımız büyük trajedi sırasında sadece kendi halkını değil, dünyadaki bütün savaş karşıtlarını yaptığı açıklamalarla incittiğini ve toplumdan tepki gördüğünü ve benim de bu tepkilere duyarsız kalamayacağımı ve bu nedenle şenliğin açılışına katılmayacağımı söyledim. Ne gelsin dedim, ne gelmesin dedim'' diye konuştu.

Antalya'daki Perge Antik Kenti'nde incelemelerde bulunan Bakan Günay, gazetecilerin soruları üzerine yönetmen Emir Kusturica'nın 47. Altın Portakal Film Festivali'nin jüri üyeliğinden ayrılması ve Antalya'yı terk etmesi ile kendisine yönelik sözlerini değerlendirdi.

Tartışmayı daha fazla uzatmak istemediğini ve dün Antalya'ya bir turizm kuruluşunun 25. yıldönümü törenlerine katılmak için geldiğini hatırlatan Günay, şunları kaydetti:

''Aynı akşam elbette Antalya Film Festivali'nin açılışına katılmam da doğru olurdu. Antalya Film Festivali'ni önemsediğimizi söyledik. Her yıl düzenli olarak bizim ve tanıtma fonunun yardımcı olduğunu söyledim. Fakat kamuoyunda bir süredir devam eden bir tartışma vardı. Bu tartışmayı ortaya atanlardan biri değilim. Baştan itibaren de bu tartışmaya katılmadan, sadece Antalya'ya geldiğimde festivale katılmayacağımı söyledim. Çünkü önemli bir sinema adamı olmasına rağmen ki filmlerinin önemli bir bölümünü gördüm, davet edenler o kadar gördü mü bilmiyorum. Underground, Çingeler Zamanı'nın hepsini biliyorum. Balkanlar'da yaşadığımız büyük trajedi sırasında sadece kendi halkını değil, dünyadaki bütün savaş karşıtlarını yaptığı açıklamalarla incittiğini, toplumdan tepki gördüğünü ve benim de bu tepkilere duyarsız kalamayacağımı ve bu nedenle şenliğin açılışına katılmayacağımı söyledim. Ne gelsin dedim, ne gelmesin dedim. Ne gelmesi doğrudur, ne de yanlıştır dedim.''

Yaşanan tartışmaların film festivalini gölgelememesini dileyen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Galiba kendisine abartılı dozda çeviriler yapılmış anladığım kadarıyla. Haksız abartılı çeviriler yapılmış. Bu yüzden de kendisi ayrılırken talihsiz açıklamalar yapmış. Ülkemizden ayrıldıktan sonra bir sanatçı arkadaşımızın arkasından konuşmak istemem. Keşke böyle bir tartışma olmasaydı. Biz sadece filmlerini görseydik ve onun siyasi düşünceleriyle ilgili bir tartışmaya meydan verilmeseydi. Bu temennimizdir. Bu tür tartışmaların Antalya Film Festivalini gölgelememesini dilerdim. Antalya Film Festivalini bir takım siyasi çıkışların yeri olarak görmüyorum. Antalya'yı Türkiye turizminin çok önemli bir merkezi olarak görüyorum ve önemsiyorum. Film festivalinin de desteklenmesi, kalitesini, marka değerini, Antalya turizminin marka değerini çok artıracağını düşünüyorum. Bazı arkadaşlarımız, bazı siyasal çıkışlarla, polemiklerle, kendilerine bir siyasi meydan açmaya çalışıyorlar. Benim için önemli olan Antalya'dır, film festivalidir, Türkiye turizmidir, Türkiye kültürüdür. Bu tartışmayı daha fazla uzatmak istemiyorum.''

GÜNAY: BU VAHŞET KARŞISINDA DUYARSIZ KALMAK VE BUNU (ABARTILIYOR) DİYE ANLATMAK KABUL EDİLİR BİR ŞEY DEĞİL

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Emir Kusturica'nın Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali jüri üyeliğinden ayrılarak, ülkesine dönmesiyle ilgili tartışmayı daha fazla uzatmak istemediğini belirterek, Kusturica'nın kendisini ''düşman'' ilan etmesine ''Talihsiz bir açıklamadır. Sanıyorum ki kendisine yanlış ve abartılı tercümeler yapılmış'' karşılığını verdi.

Antalya'daki Perge Antik Kenti'ndeki incelemeleri sırasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Günay, 47. Altın Portakal Film Festivali'nin jüri üyeliğinden ayrılan yönetmen Emir Kusturica'nın açıklamalarını değerlendirdi.

Bir gazetecinin, ''Emir Kusturica sizi düşman ilan etmiş ne diyorsunuz?'' sorusu üzerine Bakan Günay, ''Talihsiz bir açıklamadır. Sanıyorum ki kendisine yanlış ve abartılı tercümeler yapılmış'' dedi.

Kusturica'nın Antalya'yı terk etmesinin ardından festivalin diğer etkinliklerine katılıp katılmayacağının sorulması üzerine Günay, ''Hayır, ben bugün dönüyorum. Kendisine iyi yolculuklar diliyorum. Güvenlikle ilgili bazı şeyler söylemiş. Çok haksızlık. Antalya'ya adım attığından itibaren valimizin talimatıyla ciddi bir koruma verilmişti kendisine. Türkiye'nin güvenli bir ülke olmasını sağlıyoruz. Benim korumayla gezmediğimi bazılarınız zaten biliyorsunuz. Korumayla gezmeyen bakanlardan biriyim. Evimin önünde koruma yok'' diye konuştu.

Bu konudaki tartışmaları uzatmak istemediğini belirten Günay, ''Bir sinema adamı yeni geldiği bir ülkede, ortamı, siyaseti, bakanı nereden bilecek, değerlendirecek? Kendisine ne gibi tercümeler yapılmışsa, hangi abartılı tercümeler yapıldıysa. Ama birilerinin niyeti anladığım kadarıyla üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Bizim için de önemli olan milletin geleceğinin daha iyi olması. Yani milletimiz esenliği, barışı, dostluk ortamı'' görüşünü dile getirdi.

''Bal'' filminin yönetmeni Semih Kaplanoğlu'nun da Kusturica'yı protesto amacıyla festivale katılmayacağının hatırlatılması üzerine Günay, ''Bu tartışmalar olduğu için ben de bunlara duyarsız kalamayacağımı, bu yüzden festivale katılmayacağımı söyledim. Baştan gündeme getirmiş birisi değilim'' dedi.

Ertuğrul Günay, Kusturica'nın önemli bir sinema adamı olduğuna işaret ederek, sözlerine şöyle devam etti:

''Ama keşke Balkanlar'la ilgili bu talihsizlikleri ifade etmeseydi. Kendisine yanlış tercümeler yapılmış. Dün akşam dinledim. Gelişigüzel cümleler söyledi. Ben Balkanlardaki savaş sırasında Bosna'ya gittim. Bosna'yı, Tuzla'yı, Mostar'ı defalarca gezdim, adım adım gezdim. Savaşın içinde gittim. Çok önemli bir aydınlar grubunun Bosna'ya gitmesine öncülük ettim. Mesela Tuzla'da karşılaştığımız olayı hala unutamam. Tuzla'daki bir bombalamada 70 kişi ölmüştü. Ölenler arasında Boşnaklar, Hırvatlar, Sırplar vardı. Ve galiba 7 yaşından 70 yaşına kadar değişik yaşlarda insanlar vardı. Bu insanların mezarlarına gittim. Farklı inanç gruplarından insanlar yanyana yatıyorlardı. Bu vahşet karşısında duyarsız kalmak ve bunu (abartılıyor) diye anlatmak kabul edilir bir şey değil. 250 bin kişi ölmemiş de 110 bin kişi ölmüş. 10 bin kişi, hatta 1 kişi haksız yere ölmüşse, insan, sanatçı olması gerekmez, Boşnak olması, Türk olması, Müslüman olması, Hristiyan olması, Ortodoks olması fark etmez. İnsan duyarsız kalabilir mi?''

-''İSYAN ETMEMİZİ GEREKTİRMEZ Mİ?''-

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bosna'ya yaptığı çeşitli ziyaretlerde tecavüz mağdurlarıyla da görüştüğünü ve anlattıklarına tanıklık ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''On tane olması, bin tane olması, yüz bin tane olması fark etmez ki. Bir insanın en büyük masumiyetine bir saldırı olmuşsa, ayaklanmamızı, isyan etmemizi itiraz etmemizi gerektirmez mi? Buna nasıl mazeret arıyorlar? Buna nasıl (geride kaldı, geçmişte kaldı, abartmayalım) falan diye kılıf bulmaya çalışıyorlar. Doğrusu anlamam mümkün değil. İsterseniz bu tartışmayı kapatalım. Çünkü siyasi bir tartışmanın gölgesinde bundan sonraki Antalya Film Festivali zedelenmesin. Bir daha söylüyorum. Antalya bizim için önemlidir. Antalya'daki kültür ve sanat faaliyetlerinin siyasi malzeme konusu yapılmadan geleceğe taşınmasını çok önemsiyorum.''

-''BURSA'YA DAVETLİ DEĞİLDİM''-

Bakan Günay, başka bir gazetecinin ''Emir Kusturica Bursa'ya da AK Parti'li Belediye tarafından davet edilmişti ve Bursa'da problem yoktu. Neden?'' diye sorması üzerine, ''Ben Bursa'ya davetli değildim, davetli olsaydım oraya da gitmezdim. Gitmedim zaten'' yanıtını verdi.

Aynı gazetecinin ''Emir Kusturica, (Bursa'da AK Parti'li Belediye Başkanı beni karşıladı, benimle ilgilendi) diyor'' sözleri üzerine, şu görüşleri dile getirdi:

''Çok güzel. Bu bir siyasi tavır değil ki, bir insani tavır. Ben bir siyasi tavır sergilemiyorum ki. Benim partimin aldığı tavır karşısında söylediğim sözler değil ki. Ben insani bir tavır sergiliyorum. Ben 15 yıl önce de Bosna'da yaşananlarla ilgili bu insani tavrımı sergilemiştim. 1993'te, 1994'de, 1995'te, 1996'da, 2000'de de 2010'da da. 2011'de de bunları söylemeye devam edeceğim. İşte bu, işin siyasi olmadığını, insanı olduğunu gösteriyor. Farkına varılması gereken de budur. Herkesin, işi siyasi mecraya çekmeye çalışanların farkına varması gereken de, bunun siyasetten öte bunun bir insanı tavır olduğunu görmeleridir. Çeşitli sinemacılar da çeşitli aydınlarla beni aynı noktada buluşturan bu insani tavırdır. Yani devlet ve siyaset adamı olmamızın ötesinde insanı duygu ve düşüncelerimiz yok mu? Ben 15 yıl önce Bosna ve Balkanlar'da yaşananlara karşı hangi tavrı sergilemişsem, bugün de aynı yerde duruyorum ve aynı tavrı sergiliyorum.''

Kusturica ile ilgili tartışmaları kendisinin başlatmadığını, bu tartışmalar yaşanmasaydı kendisinin yine de festivale katılmayacağını anlatan Bakan Günay, sözlerini şöyle tamamladı:

''Ben yine katılmazdım ama yüksek sesle de bu soru sorulmazdı. 20. yüzyıl kötü bir yüzyıldı. Savaşlarla başladı, savaşlarla bitti. Kanla atılan bir imzadır Balkanlar'da yaşanan. Eski Yugoslavya'da yaşananlar inanılmaz bir insanlık suçudur. Yani sadece Bosna'da değil, Hırvatistan'da, özellikle de Bosna'da inanılmaz büyük acılar yaşandı. Bunlar için (abartıldığı kadar değil) demek ne demek arkadaşlar. 250 bin değil de 110 bin. Böyle bir savunma olabilir mi?

Zırva tevil götürmez diye bir söz var Türkçe'de. Böyle bir savunma olabilir mi? 20 yaş altındaki çocuklar, kızlar, nice aileler dağıldı. Ailelerin varlığına bütünlüğüne çirkin saldırılarla gölge düşürülmüş. Bir tane olsa bile yetmez mi? Binlerce olmuş. Sadece Srebrenica'da 10 bin kişi katledildi. Temmuz'un 17'sinde 1994'te. Bu yetmez mi? Demin size örnek verdim. Saraybosna pazar yerinde her gün bir çok insan bombalamada öldü. Aynı bombalamada ölmüş 70 insan vardı. Her biri farklıydı. Bir Hırvat, Bir Sırp, bir Boşnak yan yana yatıyordu. Ben buna insan olarak tepki gösteriyorum. Emir Kusturica sanatçı olarak bunu içine sindirebiliyorsa daha ağır bir durum var.''

KAYNAK: HABER 7-AA
YORUMLAR 37
  • çelik arslan 13 yıl önce Şikayet Et
    Hassas davranmak lazım. Srebrenitzkada vahşet yapılırken elimiz kolumuz bağlı oturduk. Binlerce kadına tecavüz edildi. Bosna Hersekte bu acıları yaşamış olan insanların tepkileri vardı. Bizler hiç olmazsa bunu dikkate almalıydık. Savaş sırasında dedikleri belli. Adamın yaptıkları ortada. Dünyada böylesi takdir görmüş bir adamın, binlerce silahsız insan öldürülürken yapılanlar abartıldığı gibi değil demesi bile (Türklerle ilgi söyledikleri de malumdur) bu adamı çağırmamanın bir sebebi olabilirdi.
    Cevapla
  • birikoray 13 yıl önce Şikayet Et
    gelmeseymişşşşşşşş peh peh peh. madem akaydın getırmıs hata etmısde bursa beledıye baskanı saygıdeger sahsıyet(!) ne için cagırmıs tabıkı dünyaca unlu bır yönetmen madem soykırımcıydıda bursa beledıye baskanı neden davet etmiş soralım baklaım ne gıbı bır zırva cevap alacagız !!!
    Cevapla
  • veli nimet 13 yıl önce Şikayet Et
    DOĞRU HER ZAMAN DOĞRU OLMALI. Kustiricanın ülkemize davet edilmemesi gerektiğini düşünenlerdenim. Tepkiler üzerine gitmesine de sevindim. Ancak, giderken söyledikleri yenilir yutulur şeyler değil. Bir kaç ay önce 49. Uluslararası Bursa Festivaline davet edilmesi ve konser vermesi, o zaman tepki almayıp şimdi böylesine tepkiler almasını anlamaması normal. Gelişen tepkiler üzerine Bursa Bld Bşk. R.Altepe "Sanatın siyaseti olmaz. Biz onu gitarını konuşturması için Bursaya davet etmiştik"demiş. Bu sözler doğruysa vay halimize
    Cevapla
  • osman 13 yıl önce Şikayet Et
    BEN.... BEN Soykırım ı masum gösterenleri ne Ülkeme davet ederim, ne de başkaları eliyle Ödül veririm, ne de kendim veririm. 250.000 değil, sadece 110.000 cik katledildi deme cüretini, terbiyesizliğini gösteren birisi benim ülkemde no welcom dır. Antalya Büyükşehir Bld. Bşk. da Kustirica yı savunduğuna göre, Akaydın da aynı görüşü paylaşıyor demek. Ayrıca Akaydın Resmi görevde iken açıkca İçki yönetmenliğine aykırı davranıp, genç bir vatandaşın ölümüne sebebiyet verdiği için, cinayete tesebbüsten yargılansın lutfen
    Cevapla
  • isa aslan 13 yıl önce Şikayet Et
    Mehmet Emin. Senin dünyadan haberin yok herhalde. Eğer kınanacak esef duyulacak biri varsa o da Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı MUSTAFA AKAYDINdır Zira onu bu ülkeye çağıran AKAYDIN...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Fenerbahçe-Olympiakos! Muhtemel 11'ler
Bakan Tunç'tan mülakat açıklaması: Büyük bir yalan...