Türk halkının AB'ye üyelik umudu düşüyor

Türk halkının Avrupa Birliği'ne üyelik konusunda ümidini yitirmeye başladığını belirtilirken, Türkiye'de AB üyeliğini destekleyenlerin oranı yüzde 38 civarında bulunduğu açıklandı.

Türk halkının AB'ye üyelik umudu düşüyor
Türk halkının AB'ye üyelik umudu düşüyor
GİRİŞ 07.11.2010 12:39 GÜNCELLEME 07.11.2010 12:39
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Akdeniz Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKVAM) Müdürü Doç. Dr. Erol Esen, Türk halkının Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik konusunda ümidini yitirmeye başladığını belirterek, ''Türkiye'de AB üyeliğini destekleyenlerin oranı bugün ancak yüzde 38 civarında bulunuyor. Oysa müzakerelere giden yıllar olan 2004-2005'te bu destek yüzde 80'lere ulaşmaktaydı'' dedi.

Doç. Dr. Erol Esen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AB Komisyonu'nun 9 Kasım'da İlerleme Raporu'nu açıklayacağını belirterek, bugüne kadar üyelik için yürütülen çalışmalar kapsamında 17 müzakere faslının çeşitli AB ülkelerinin çıkardıkları sorunlar nedeniyle açılamadığını hatırlattı.

Güney Kıbrıs, Fransa ve Yunanistan'ın engellemeleri olmaması durumunda Türkiye'nin en geç 6 ay içinde toplam 12 başlığı açabilecek ve yine diğer 12 başlığı tamamlayıp sonuçlandıracak çalışmaları tamamladığını anlatan Esen, ''Müzakerelere açılan toplam 13 başlıktan şimdiye kadar sadece bir tanesinin kapatılabilmiş olması ne Türkiye için, ne de AB için bir başarı sayılmamalı'' dedi.

Türkiye-AB ilişkilerinin üyelikle sonuçlanacağı tarihin halen belirsiz olduğunu savunan Doç. Dr. Erol Esen, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Merkezi ABD'de bulunan düşünce kuruluşu Marshall Fonu'nun yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'nin AB hedefine destek giderek düşmekte, Türk halkı bu konudaki ümidini de yitirmek üzere. Sözü geçen araştırmaya göre Türkiye'de AB üyeliğini destekleyenlerin oranı bugün ancak yüzde 38 civarında bulunuyor. Oysa müzakerelere giden yıllar olan 2004-2005'te bu destek yüzde 80'lere ulaşmaktaydı. Türkiye'nin bir gün AB üyesi olacağına inananların oranı ise çok daha düşük görünüyor.

Aynı araştırmaya göre Türkiye'nin bir gün AB üyesi olacağına inananların oranı ise sadece yüzde 26. Türklerin değil, Avrupalıların da bu konudaki sabrı tükenmek üzere. Alman halkının Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destek ise bugün yüzde 16 ile yeni bir taban yapmış görünüyor. Bu oran müzakerelere başlamadan önceki dönemde yüzde 56'lara kadar ulaşmaktaydı.''

-''AB KOMİSYONU'NUN İNANCINDA EKSİLME YOK''-

AKVAM Müdürü Esen, Türkiye'de AB üyeliğine yönelik desteğin azalmasına rağmen AB Komisyonu'nun bu konudaki inancında eksilme olmadığına da işaret etti. 9 Kasım'da açıklanması beklenen İlerleme Raporu'nda Türkiye'nin son bir yılda AB yolunda bıraktığı mesafe ve gelecekte olması gerekenlerle ilgili değerlendirmelere bakılacağını hatırlatan Esen, sonucun şimdiden olumlu göründüğüne dikkati çekti.

Türkiye'nin bu süreçte basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra yargının tarafsızlığı konusunda da önemli eleştirilere hedef olmasının beklendiğini kaydeden Esen, son bir yılda ancak iki yeni başlıkta müzakerelerin açılabildiğini hatırlattı.

Böylesine kritik bir dönemde Türkiye'ye yapılan övgülerin kaynağının ''12 Eylül tarihinde gizli'' olduğunu ifade eden Doç. Dr. Esen, şöyle konuştu:

''Otuz yıl önceki 12 Eylül askeri müdahalesi hemen arkasından AB ile ilişkilerin derin dondurucuya girmesine neden olmuşken, bu yıl aynı tarihte düzenlenen referandum sonucu toplulukla ilişkilere bir kez daha 'sivil' eli değmiş görünüyor. AB Komisyonu'nun 10 yıldır düzenli olarak açıkladığı ilerleme raporlarında yoğun eleştiri alan birçok konunun kabul edilen Anayasa değişikliklerinin içinde olması, hükümet kadar AB Komisyonu'nu da rahatlatmış görünüyor.

Özellikle askerin sivil yargıya tabi olması ve kadınlara pozitif ayrımcılık hakkındaki değişikliklerle topluluk komisyonunun daha önceki eleştirileri dikkate alınmış oluyor. Yine aynı referandum paketinde kabul edilen kamu denetçiliği, kişisel bilgilerin korunması, memurlar için yeni sendikal haklar, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı gibi başlıklar da beklenen yeni düzenlemelerle AB'nin diğer birçok kozu da elinden alınmış görünüyor. Ancak Kıbrıs'tan kaynaklanan 'Demokles Kılıcı' Türkiye üzerinde sallanmaya devam ediyor.''

-KIBRIS VE VİZE MUAFİYETİ SORUNU-

Doç. Dr. Erol Esen, AB ülkelerinin 2009 yılı sonunda, tüm müzakere sürecini durduracak olası bir kararı ertelediklerini ancak bu kararın bu yıl da gündem konusu oluşturmasının ''çok da büyük sürpriz olmayabileceğini'' söyledi.

AB Komisyonu'nun İlerleme Raporu'nda konuyu tekrar gündeme getirmekten çekinmeyeceğini ifade eden Esen, ''Ancak tüm AB ülkelerinin oy birliği ile verecekleri bir karar sonucu durdurulabilecek üyelik müzakereleri için Kıbrıs konusu önemli bir zemin oluşturuyor. Yani AB'nin Türkiye tutumunda tüm üye ülkelerle ortak hareket edebileceği tek konu Kıbrıs sorunu. Burada AB'nin beklentisi, Türkiye'nin Ek Protokol'ü kabul ederek, liman ve hava alanlarını Rum gemi ve uçaklarına açması'' diye konuştu.

Esen, Türkiye'nin Suriye ve Rusya gibi bölge ülkeleri için kaldırdığı vize zorunluluğunun da komisyonun eleştirileri arasında yer aldığına değindi.

Topluluk üyesi ülkelerin gelecek yıl bahar aylarından itibaren Türk vatandaşlarına vize muafiyeti getirmeye hazırlandığına da değinen Esen, şunları söyledi:

''Ortak sınır politikalarına böylesine yaklaşan iki taraf için, Türkiye'nin sınırlarını üçüncü ülkelere açması, AB ülkelerinin vize politikaları ile uyumsuz olarak eleştirilmekte. 2011 yılında AB ülkeleri için vizenin kaldırılması Türkiye-Topluluk ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası niteliğinde olsa da, Türkiye, Kıbrıs konusunu da ciddiye almak durumunda. Rum ve Yunan Avrupa Parlamenterleri Kuzey Kıbrıs ile AB arasında imzalanması beklenen ticaret anlaşmasını engellemek üzere kolları sıvamış görünüyor. Son haftalarda bir grup parlamenter tarafından Türkiye aleyhine Brüksel'de başlatılan tartışmaların ucu açık görünüyor. Önümüzdeki Haziran ayında yapılması beklenen seçimler, AB süreci için de bir fırsat olabilir.''

KAYNAK: AA
YORUMLAR 1
  • hasan zafer gülten 13 yıl önce Şikayet Et
    haçlı birliği. tarihte islam ülkelerine ve bilhassa Türk lere karşı yapılmış Haçlı seferlerindeki,Haçlı örgütlenmesinin bugünkü modern hali olan AB(Haçlı örgütlenmesi)yani hiristiyan birliğine aşırı islamlaşmaya çalışan,dünya gözünde şeriata doğru adım atan bir islam ülkesnin kabul edilmesi zaten inandırıcı değildi.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Yeniden Refah Partisi’nin arkasındaki güç kim! İstanbul’da oyun oynuyorlar…
Uluslararası Adalet Divanı'ından kritik Gazze kararı!