Suriye'nin bölünmesinin etkileyeceği 3 ülke

Suriyeli siyaset yorumcusu Abdullah, Batı'nın Suriye'nin İran karşısında 'Sunni' set olmasını amaçladıklarını belirtirken Suriye'nin bölünmesinin etkileyeceği 3 ülkeyi açıkladı.

Suriye'nin bölünmesinin etkileyeceği 3 ülke
Suriye'nin bölünmesinin etkileyeceği 3 ülke
GİRİŞ 26.05.2011 11:56 GÜNCELLEME 26.05.2011 11:56
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Suriyeli siyasi yorumcu Bessam Ebu Abdullah, ABD ve AB tarafından Suriye'ye yaptırım uygulanmasının hiçbir anlamının olmadığını söyledi. Suriye'nin Rusya, Çin, Hindistan ve Brezilya gibi ülkelerle ilişkiler kurabileceğini belirten Ebu Abdullah, Suriye'nin zaten yıllardır yaptırımlara uğradığını söyledi.

2004-2008 arasında Suriye'nin Ankara Büyükelçiliği'nde çalışan ve şu anda Şam Üniversitesinde ders veren Ebu Abdullah, El Vatan Gazetesi'nde de köşe yazıları yazıyor.

Suriye'de meydana gelen olayları ve uluslararası tepkileri AA'ya değerlendiren Ebu Abdullah, ABD ve AB ülkelerinin Suriye'ye yaptırım uygulamasının hiçbir anlamı olmadığını belirterek, "AB'nin Türkiye'ye karşı uyguladığı çifte standardı değerlendirdiğimizde, Suriye'ye nasıl davranacaklarını tahmin edebiliriz. 1980'li yıllardan beri ABD Suriye'yi cezalandırıyor. 2002'de ve Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri suikastinden sonra da Suriye'ye yaptırımlar uygulandı. Ancak yaptırımlar sürecinde Suriye'de tarımsal kalkınma gerçekleştirildi ve buğday ihraç eder hale geldi. Etrafınız sarılıysa kendinize daha fazla güvenmek zorundasınız" dedi.

Yaptırım kararlarının "iyi niyetli olmadığını" savunan Ebu Abdullah, "ABD'nin Suriye'deki halkın daha iyi yaşamasını umursadığını zannetmiyorum" diye konuştu.

Suriye'nin dış borcunun bulunmamasının önemli bir faktör olduğunu, ABD ve AB ülkelerine alternatif oluşturabilecek birçok seçeneğinin bulunduğunu anlatan Ebu Abdullah, Rusya, Çin, Hindistan, Brezilya, Venezuela gibi ülkelerle ilişki geliştirilebileceğini belirterek, "Rusya ve Çin'in Libya'da çıkarları açısından çok önemli kayıplarının olduğunu ve aynı durumu Suriye'de yaşamak istemediklerini" söyledi.

"5 HAZİRAN'DA SÜRPRİZ GELİŞMELER YAŞANABİLİR"

Suriye'de meydana gelen gelişmelerin bölgedeki gelişmelerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ebu Abdullah, 1967 Arap-İsrail savaşının ve bazı Filistinlilerin topraklarından çıkarılışının yıldönümü olan 5 Haziran'da bölgesel açıdan önemli gelişmelere yol açacak olayların yaşanabileceğini söyledi.

5 Haziran'ın dikkatle takip edilmesi gerektiğini anlatan Ebu Abdullah, "Farklı sürprizlere hazırlıklı olmalıyız. Şu anda İsrail işgali altında olan Golan Tepelerini uluslararası toplum Suriye toprağı olarak tanıyor. İleride 500 bin, bir milyon insan işgal altındaki kendi topraklarına girmek isteyebilir. İnsanlar bunun çok tehlikeli olduğunu biliyor ancak sadece Suriyeliler değil, Filistinliler de müzakerelerden, batı ülkelerinin çifte standartlı uygulamalarından, İsrail'in politikalarından sıkıldılar" dedi.

Nakba'da İsrail'in işgal altında tuttukları topraklara girmek isteyenlere İsrail askerlerinin ateş açması sonucu can kaybı yaşandığını hatırlatan Ebu Abdullah, "Filistinliler 100 yıl daha müzakereleri bekleyemez. İsrail bu politikalarla, yöntemlerle herhangi bir sonuca ulaşılamayacağını anlamalı. Kendi topraklarına gitmek isteyen bu kadar insanı İsrail öldürecek mi?" diye konuştu.

"TÜRKLER DİKKATLİ OLMALI"

Suriye'de meydana gelen olayların bir proje dahilinde gerçekleştiğini ve bu projenin maliyetinin 3 milyar dolar olduğunu savunan Ebu Abdullah, "Büyük Orta Doğu Planı'nın amacı sorunsuz bir büyük İsrail devleti kurulması. Bunun gerçekleşmesi için Suriye'nin 4'e, Lübnan'ın 8 kantona ayrılması ve Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır ile Libya'nın 3'er parçaya bölünmesi gerekiyor ki Libya üçe bölünmek üzere" dedi.

"Bu proje çerçevesinde El Kaide'nin araç olarak kullanıldığını" savunan Ebu Abdullah, "Suriye'de yaşanabilecek mezhep temelli bir bölünmenin Büyük Orta Doğu Planı'nı başarıya ulaştırabileceğini" söyledi.

Suriye'deki bölünmeyle birlikte Irak, Suriye ve Türkiye'nin güneydoğusunun üzerinde bir Kürt Devleti'nin kurulması için yol açılacağını ileri süren Ebu Abdullah, "Suriye 45 farklı etnik ve dini grubu barındıran bir ülke. Bu ülkede kaos olduğunda neler olabileceğini düşününebiliyor musunuz? Türkler dikkatli olmalı. Eğer bir Kürt devleti kurulacak olursa, Türkiye'nin güneydoğusu da buna katılacaktır. Ayrıca Suriye'de Müslüman Kardeşler örgütünün başını çektiği bir konseyin Suriye'yi yönetmesi öngörülüyor. Türkiye'nin çoğunluğu Sünni ve Şii olan Hizbullah ve İran'a karşı bir hat oluşacak. Türkiye'deki aydınlara söylüyorum, bunun sadece Suriye'ye karşı bir savaş olduğunu düşünmeyin. Suriye'deki plan başarılı olursa Türkiye bundan çok olumsuz etkilenecek. Türk insanı bunu anlamalı. Türkiye'nin etrafında bir laik devlet olması, ABD'nin güdümünde İslami bir devletin olmasından çok daha iyidir. İkinci basamakta Türkiye var. Türkiye bir hedef, sadece 3 parçaya bölünmeyecek. Atatürk, Cumhuriyet'i kurarken laikliği seçti, İslamdan nefret ettiği için değil, dinin politik yaşamdan ayrı tutulması gerektiğini bildiği için" dedi.

"REFORM YAPILMASI ZORUNLU"

Suriye'ye yönelik bir proje yürütülüyor olmasının ülke içindeki reform ihtiyacını gölgede bırakmaması gerektiğine dikkat çeken Ebu Abdullah, "Suriye'de reformların yapılması zorunlu. Ülke içinde, gerçek devrim reform süreci ile başlıyor. Bütün kurumları ile yeni bir devlet, yeni bir sosyal mutabakat inşa ediliyor. Birçok alanda köklü reformlar yapılmasını, zihniyet değişiminin sağlanmasını ve yeni kadroları gerektiriyor" dedi.

Reformların en önemli ayaklarından birinin ekonomi olduğuna dikkat çeken Ebu Abdullah, eski kabinenin ekonomi politikasının zengin ve fakir arasındaki uçurumu derinleştirdiğini, yüksek fiyatlar, düşük maaşlar, nedeni açıklanmayan yüksek vergiler gibi faktörlerin halkı fakirleştirdiğini söyledi.

Ebu Abdullah, Suriye'de ifade özgürlüğünün olmadığına ve güvenlik birimlerinin sosyal ve siyasi yaşama dahil olduğuna vurgu yaparak, "İfade özgürlüğüne ihtiyacım var, özgür basın görmek istiyorum. Güvenlik güçlerinin ya da istihbaratın benim hayatıma karışmasını istemiyorum. Onlar her şeyi gözlesin, bu onların görevi ancak ben onları görmek istemiyorum, benim hayatıma veya politik hayata karışmasınlar. 'Ben güvenlik birimi mensubuyum, senden daha iyiyim, doğruyum' şeklindeki kültürün, anlayışın değişmesi gerekiyor. 'Ben Suriye vatandaşıyım, benim haklarım ve görevlerim var' şeklinde bir vatandaşlık bilincinin oluşması gerekiyor" dedi.

Suriye'de çok partili hayata geçişin Baas Partisi için de gerekli olduğunu anlatan Ebu Abdullah, "Tek partili sistemin bir süre sonra tıkanabileceğini, Baas Partisi'nin 4 milyon üyesinin en az yarısının elenmesi ve parti içindeki yolsuzluğa bulaşmış kişilerin mutlaka temizlenmesi gerektiğini" kaydetti.

"Baas Partisi'nin bazı kişiler tarafından kendi amaçları doğrultusunda ele geçirildiğini, dürüst ve temiz insanların bir kenara itildiğini" savunan Ebu Abdullah, "Farklı partilere siyasi hayatta yer açılmsı gerekiyor. Bu Baas Partisi'nin kendisini yenilemesi, gençleştirmesi, dürüst insanları öne çıkarması için de çok önemli. Şu anda Suriye'de tam anlamı ile bir seçim yok, tek liste var ve halk onu seçmek zorunda yani, seçimlere halkın katılımı yok. Halkının çıkarlarını gözeten, dürüst, entellektüel insanlar siyasi yaşamda yer almalı" dedi.

YEREL SEÇİMLER

Türkiye'de uygulanan yerel yönetimler yasasının Suriye'de de uygulanacağını belirten Ebu Abdullah, halkın gerçek katılımının sağlanacağı ilk seçimlerin yerel yönetimlere ilişkin seçimler olacağını söyledi.

"Baas partisi dahil ülkedeki resmi kurumların da içinde yer aldığı geniş bir yolsuzluk olduğunu" hatırlatan Ebu Abdullah, yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Suriye'de yaşanan olaylarda son teknoloji Amerikan silahlarını, lazerli keskin nişancı tüfeklerini, vücudun içinde patlayan kurşunları gördük. Bu kadar yüklü miktarda ve son teknoloji silah Suriye'ye nasıl girdi? İstihbarat servisinin içinde de yolsuzluğa, rüşvete bulaşmış insanlar var. Ben hükümetimden bu silahların kimler tarafından, nasıl ülkeye sokulduğunu, bu komploda ülke içinden kimlerin yer aldığını açıklanmasını istiyorum. Bu insanlar rüşvet alıp ceplerine para koyabilsin, 2-3 arabaları olabilsin diye Suriyeliler sokaklarda ölüyor. Hükümetim milyonlarca Suriyeliye ve bir vatandaş olarak bana nerden, nasıl ve kim sorularının cevabını vermeli" dedi.

Suriye Meclisi'nin reform kanunlarını onaylamadan görev süresinin dolmasının süreci etkilemeyeceğini belirten Ebu Abdullah, Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın bütün kanunları çıkarma yetkisine sahip olduğunu söyledi.

"BİR MUHALEFETE İHTİYACIMIZ VAR"

Ebu Abdullah, "ülke içinde bir muhalefete ihtiyaç olduğunu ancak ülkedeki olaylar süresince kendilerini muhalefet olarak adlandıran kişilerin eleştirdikleri konulara ilişkin altenatif programlarının ve projelerinin olmadığını" kaydetti.

"Muhalif olmanın anlamı, sürekli negatif eleştiriler yapmak değildir. Negatif olduğu düşünülen konulara, alanlara ilişkin proje, fikir geliştirmektir. Muhalif olmak, muhalefet yaparak güç kazanmaya çalışmak değildir" diye konuşan Ebu Abdullah, "yurtdışında yaşayan ve nasıl güç kazandıkları belli olmayan muhalifleri istemediklerini" söyledi.

DERA'DA OLAYLAR NASIL BAŞLADI

İki aydan fazladır devam eden olayların Der'a kentinde duvara yazı yazan çocukların tutuklanması ile başladığını hatırlatan Ebu Abdullah, "Dera'da olaylar başladığında, insanlar yolsuzluğa bulaşmış valiyi ve kentteki güvenlik servisinin başındaki kişiyi protesto ettiler. Çocukların tutuklanması son damla oldu. Olayların ilk birkaç günü güvenlik güçlerinin masum insanları öldürmesi ilk basamak oldu. İnsanlar orada bir devrim olduğunu düşündüler, Dera'da hiçkimse başlangıçta siyasi sloganlar atmadı. Ancak çocuklarının kanlarının hesabını soran insanlarla aynı zamanda devreye silahlı gruplar girdi" dedi.

Lazkiye'de mezhepsel temelli çatışma yaratılması amacıyla söylentilerin yayıldığını belirten Ebu Abdullah, "Lazkiye'de yabancı uyruklu silahlı kişilerin yakalanması ile birlikte halk olayların amacının devrim veya demokrasi talebi olmadığını düşünmeye başladı. Son teknoloji Amerikan silahlarının, uydu telefonlarının ele geçirilmesi, Suriye'de ilk kez karşılaşılan cesetlerin parçalanması, Vahhabi akımına mensup fanatik grupların açık biçimde cihad ilan etmeleri gibi detaylar ortaya çıktıkça halk devrim adı altında başka amaçların saklı olduğunu düşünmeye başladı" diye konuştu.

Dera kentinde Libya-Bingazi benzeri bir model uygulanmaya çalışıldığını savunan Ebu Abdullah, "kentteki olayların sembol mekanı haline gelen El Ömeri Camisi imamı Şeyh Ahmet Sayasina'nın kentte emirlik ilan etmeye hazırlandığını ve emirliğin bayrakları dahil bütün unsurlarının tamamlandığını söyledi.

Ebu Abdullah, "Cuma namazının ardından El Cezire'nin canlı yayınında emirliğini ilan etmeye hazırlanan Sayasina'nın 'Bütün siyonistleri öldürün' fetvası verdiğini ve Hristiyanları, Yahudileri, Alevileri ve ılımlı Sünnileri siyonist saydığını" kaydetti.

Tartus'a bağlı Banyas ilçesinde ve geçtiğimiz hafta ordu birliğinin müdahale ettiği Humus'a bağlı Tel Kelah'ta da emirlik ilan etme hazırlığında olan iki kişinin yakalandığını anlatan Ebu Abdullah, "Ben Laik bir insanım. Selefilerle konuşmaya, diyalog kurmaya hazırım ama beni öldürmesinler. Hakaret içeren birçok telefon alıyorum, internet sitelerinde benim kafir olduğum, rejim destekçisi olduğum, İran istihbaratına çalıştığım, kötü biri olduğum gibi birçok yorum var. Tel Kelah'taki emir benim öldürülmem gerektiğini söylüyor. Ben ülkemi savunduğuma ve koruduğuma inanıyorum" dedi.

KAYNAK: AA
YORUMLAR 7
  • Mustafa Şükrü 12 yıl önce Şikayet Et
    SURİYE'DE BİR ÖZGÜRLÜK HİKAYESİ..!. Kurulmadan saat çaldı... sabah altı Vuruldu Telkeleh'in atı Ne yaptı bu şehir n'eyledi Biraz su.. biraz ekmek.. Biraz da ÖZGÜRLÜK mi istedi..? Benim ülkemde özgürlük yasak Sevmek yasak Sevinmek yasak Nefret de dahi yasak.. Benim ülkemde hacılar macılar Öğrenciler... öğretmenler Küçükler büyükler Hepleri Ulu Hakan'a sücut eyler Müstesna yok... Hepsi diz çökecek Duydunuz mu bayanlar beyler..? Benim ülkemde herkes işbirlikçi Değişti suyun tadı.. rengi Bozuldu toplumun dengi Duydunuz mu bayanlar beyler..? Ağladı analar bacılar Her taraf doldu acılar Ama dikkat... bir daha dikkat Ne ağlayan nede sızlayan var Duydunuz mu bayanlar beyler..?. Hişam ŞABANİ şiirinden
    Cevapla
  • Mustafa Kemal 12 yıl önce Şikayet Et
    Tuncay Tezel. Suriyenin İnsanı Utangaç, Alçak gönüllü aydındır. Türkiyeye entegre olmasını ben bir yorumumda yazmıştım. Buna Irakıda ekleyebiliriz. Ancak Türkiyedeki Demokrasi daha istenilen boyutta değil. Çoğunluğun dediği olur Demokrasisi yerine, Azınlıktakilerin haklarının korunduğu bir demokratik yapı altında fenada olmaz yani.
    Cevapla
  • İHSAN BULUT 12 yıl önce Şikayet Et
    biz anlayamadik.... Adam anlamiş laiklik nedir.Atatürk, Cumhuriyet'i kurarken laikliği seçti, İslamdan nefret ettiği için değil, dinin politik yaşamdan ayrı tutulması gerektiğini bildiği için" dedi.Biz laikligi başi acik gezen insana dedik kapali insana musluman dedik yazik.Biz muhalefet partisi istemedik adam bize muhalefet lazim diye bagiriyor.Bölunmeye gelince zaten başimizda bop un eş başkani var.Bunu dedi ama bizim milletimiz daha kakiri kikiri yapiyor özerlik nedir ALLAH aşkina bunu bilen konuşsun.amac özerlik deyil devlet kurmaktir.
    Cevapla
  • ilyas fermani 12 yıl önce Şikayet Et
    İNCELDİĞİYERDEN KOPSUN.... Editörün Notu: Lütfen yorumunuzun tamamını büyük harflerle yazmayınız. Teşekkürler...
    Cevapla
  • tuncay tezel 12 yıl önce Şikayet Et
    SUREYİNEN TEK KURTULUŞU TÜRKİYE İLE BİRLEŞMEKTİR. Beşşar Esad bunu sağlamalıdır. Yoksa Suriye bölünecek.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Rekorları altüst etti! Mükafatı kaptı: Okan Buruk'a yüzde 150 zam
Dikkat! Yeni uygulamayla bu kişiler ehliyet alamayacak