Berktay: PKK'da Gandi ve Mandela olgunluğu yok

Doç. Dr. Halil Berktay, PKK ve BDP'nin 'devletin şiddetine karşı haklı şiddet' söylemine tepkili. Berktay, PKK'dan ne Gandi ne de Mandela olgunluğunun olmadığını söyledi.

Berktay: PKK'da Gandi ve Mandela olgunluğu yok
Berktay: PKK'da Gandi ve Mandela olgunluğu yok
GİRİŞ 30.05.2011 12:23 GÜNCELLEME 30.05.2011 12:23
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Şenay Yıldız'ın ropörtajı

Türkiye seçimler için gün sayarken, siyasette tansiyon gitgide yükseliyor. Geçen haftaya damgasını vuran pek çok konuyu, bu hafta Doç. Dr. Halil Berktay değerlendirdi.

Seçime günler kala Kürt sorunu ile ilgili tansiyon da yükseliyor. AKP'nin söylemleri sertleşirken, CHP'nin BDP ile yakınlaşmasına tanık oluyoruz. Kürt sorununa ilişkin çözüm senaryolarında AKP ile CHP yer mi değiştiriyor?

Hayır, öyle görmüyorum. Kürt sorununun çözümünde hem Kürt, hem Türk milliyetçiliğinin çok önemli kabahatleri olduğu görüşündeyim. Sonuca önemli katkıda bulunmakla birlikte, AKP iktidarının muazzam bocalamalarını görüyoruz. 'Kürt açılımı' dediler, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. 'Ermeni açılımı' dediler, yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Bu, siyasette çok tehlikeli bir şeydir. Çünkü bir adım atıyorsunuz, çok önemli jestler yapıyorsunuz, 'Habur'dan gerillalar dönsün' diyorsunuz... Derken her şeyden geri adım atıyorsunuz, arkasından yeni sınır ötesi operasyon, KCK operasyonu vesaire başlıyor ve söylem değiştiriyorsunuz. Ardından seçim sathına giriyoruz ve Başbakan Erdoğan adeta MHP ile bir milliyetçilik yarışına girmiş gibi konuşuyor, iki üç yıl önce kendi söylediklerinden çok farklı şeyler söylemeye başlıyor. Buna karşın, PKK da çok ters yönde sinyaller veriyor. AKP'nin ilerleyiş tarzı bir adım ileri, iki adım geri falansa; PKK'nınki de öyle. O da muazzam bocalamalar içinde. Şiddete dönme olasılığını hiçbir zaman elinden bırakmadığı ve bunu daima bir koz ve tehdit olarak kullandığı gibi, hiçbir şekilde bir barış dili de kullanamıyor. PKK'nın kendi içinde barışa razı olmuşluk halini hiç göremiyorum. PKK veya legal cephe örgütleri ve onların etrafında toplananlar, öyle bir yol izliyorlar ki, 'barışçı siyaset' dediğimiz şeyin üzerinde şiddetin gölgesi eksik olmuyor. Evet, Kılıçdaroğlu, CHP'yi kısmen yeni bir mecraya soktu. En azından laf olarak sokmaya çalışıyor. Kürt sorununun çözümü, barış, demokrasi gibi AKP ile AKP söylemi ile mücadele etme platformuna girdi. Deniz Baykal dönemine kıyasla önemli bir değişiklik yaptı ve böyle bir platforma girdi. Fakat, ben bunu hiç ikna edici görmüyorum.

Neden ikna edici görmüyorsunuz?

Bu o kadar ani bir dönüş ki, ikna edici gelmiyor. 8-10 yıldır izledikleri politikalara kıyasla bu o kadar ani bir viraj ki ve daha çok yakın bir zamanda iki ay önce falan söylemekte oldukları ile o kadar tezat içinde ki, Tayyip Erdoğan'ın söylem değişikliği nasıl bana yapay ve kısa vadeli geliyorsa da, CHP'ninki de aynı şekilde yapay ve kısa vadeli geliyor. Ben Kürt sorunun geldiği noktada iyimser ve umutlu değilim.

KÜRTLERE DAHA ÇOK SORUMULULUK

Nasıl görüyorsunuz o zaman Kürt sorununun geleceğini?

Tarafların bu kilitlenmişlik halini aşabilecekleri, aşmak yönünde ciddi ve inandırıcı adımlar atabilecekleri, buna yönelik duygusal, düşünsel ve psikolojik hazırlık içinde olduklarına dair hiçbir ipucu yok. Paradoksal bir şey söyleyeceğim: Özellikle mağdur durumunda, ezilenler durumunda olmalarına rağmen; burada Kürt tarafına yani PKK, BDP ve diğer legal yapılanmalarına biraz daha fazla sorumluluk düşüyor. İktidarın, AKP'nin tüm bu yalpalamalarına, bocalamalarına, yer yer beklenmedik tuzaklar kurup, dalavereler çevirmelerine rağmen, muhalif siyaset yapan bir akım gerçekten demokrasi ve barışa kararlıysa tüm bu tuzak, dalavereleri, provakasyonları alt edebilirler diye düşünüyorum.

Ne kastediyorsunuz bu ifadenizle?

Yani, Hindistan'dan Gandi nasıl çıkabildi? İngiliz sömürgeciliğinin Hint halkı üzerindeki baskısı daha mı azdı? Hint halkının mağduriyeti, öfkesi falan daha mı azdı? PKK'nın tırnak içinde 'haklı şiddet' hakkı vardı ise, Hint halkının yok muydu? Gandi kolaylıkla 'halkımızın öfkesini zapt edemiyorum' diyemez miydi? Güney Afrika'da Apartheid rejiminde siyahların çektiği Kürtlerin çektiğinden daha mı azdı? Nelson Mandela 30 küsur yıl tecritte kaldı, taş kırdırıldı kendisine. İçinde hiçbir nefret beslemeyerek çıktı ve Güney Afrika'yı barışa kavuşturdu. Dolayısıyla kimse 'Devletin şiddeti karşısında bu haklı şiddettir, kaçınılmaz ve biricik yoldur' gibi şeyler anlatmasın. Hayır, başka alternatifler, stratejiler vardır. Kullanmıyorlarsa, bu bir tercihtir! Siyasal iktidarın kaypaklığı ne olursa olsun aklı başında ve olgun bir muhalefetin iktidarı barışa zorlayabileceğini düşünüyorum. PKK'da ve legal cephe örgütlerinde Gandi ve Mandela'nın gösterdiği olgunluğu göremiyorum.

TÜM DEMOKRATLAR BİRLEŞMELİ

Seçim sonrası nasıl bir süreç yaşarız dersiniz?

Seçimden sonra yeni bir mücadele başlayacak. Ben seçimden AKP'nin güçlü çıkacağını tahmin ediyorum. Orada Türkiye'nin demokratları, sol demokratları, Kürt demokratları, Müslüman demokratları, bütün kesimlerin demokratları AKP önderliği ve hükümetini mümkün olduğu kadar mümkün olduğu kadar demokratik, barışçı olmak ve böyle ileri bir teklif yapma noktasına özendirmek veya itelemek için mücadele etmek zorundalar. Sonunda ne olur bilemiyorum. Ama, bunun dışında bir şey göremiyorum. Bugün Türkiye'de Kürt sorununu sadece AKP çözebilir. 'Çözecektir' demiyorum. Bu anlamda AKP'ye hiçbir açık çek vermiyorum, kefil olmuyorum. Ama realist konuşursak, siyaset sahnesinde bunu çözebilecek başka güç yoktur ve bunu kabul etmek zorundayız.

Türkiye yakın gelecekte Kürt sorununu çözemezse, Kürt sorununun Türkiye'yi çözme ihtimali var mı?

Türkiye zaten çok zaman kaybetti, bir 5-10-20 yıl daha kaybeder. Türkiye bu sorunu çözemez, Güneydoğu'daki savaş koşulları devam ederse, bu Türkiye'nin içinde bir kangrendir, bölünmeye devam eder. Öldürür mü, bilmiyorum. Ama Türkiye demokrasisini zehirlemeye devam eder. Bu, Türkiye'nin hayatında siyaseti ekonomisi, demokrasisi... Her şeyiyle bir pranga.

Erkek hakimiyetinin en aşırı hali çok eşlilik

Sibel Üresin'in yaptığı 'çok eşliliğin yasallaşması' çağrısı tepkilere neden oldu. Ataerkilliğe bir dönüş mü yaşıyoruz?

Bugün muhafazakar değerler yükselişte. Bence İslamiyet bunun örtüsü ve teorileştirme çerçevesi, ama esası değil. Taşradan çıkagelmekte olan yeni bir Anadolu burjuvazisi var ve kendine özgü muhafazakar değerleriyle çıkageliyor. Kemalist devrimin yarattığı yeni Türk modernitesi, kapitalizmi sayesinde taşradan, Anadolu'dan 40'larda bir dalga geldi ve Demokrat Parti'nin temeli oldu. Şimdi bir diğer dalga daha geliyor ve bu da AKP'nin sınıf temeli. Bu öyle bir taşra burjuvazisi ki, ticaretinin neredeyse tümünü Avrupa ile yapıyor, mutlak yoksulların değil; varlıklı, kapitalist bir refahın başlangıcını yaşamakta olan yeni orta sınıflar, politik İslam'ı, şeriatı istemiyorlar, fundamentalist bir Batı düşmanlıkları yok. Ama madalyonun diğer yüzünde artık kamusal alandan dışlanmaları mümkün değil ve eski Atatürkçü Cumhuriyet elitleri bunlara 'Bizim kamusal alanımızı kirletmeye çalışan kara böcekler' diye bakıyor.

O bakışta bir değişme yok mu sizce?

Var tabii. Ama, bu müthiş yaygın hala. Biraz da kaçınılmazlıktan kaynaklanan bir yumuşama var. Anadolu'da, her alanda içki ve kadınlarla ilgili olarak muhafazakar değerler yükselişi var. Hoşlanıyor muyum? Hayır. Bunlar benim değerlerim mi? Hayır, değil. Ben dinsiz, kadın erkek özgürlüğüne ve çok özgürlükçü bir kamusal alana inanan bir insanım. Böyle yaşayabilir miyim? Hayır. Benim özgürlük anlayışıma göre bu bir aşınma ve üstüme üstüme gelen bir şey mi? Evet. Peki ne yapacağım?

Şu sıralar bu soruyu soran oldukça çok insan var muhtemelen...

Kritik soru şu: Bunun durdurulması uğruna anti-demokrat kesilip, darbe çağrılarına katılıp, Atatürkçülük adına bunu durdurun mu diyeceğim? Bunu yapmayacağıma ve yapılmaması gerektiğine göre, burada tahammül etmek, barışçıl fikir ve ideolojik mücadele dışında hiçbir şey yok. Bunun olmakta olduğunu realist bir şekilde tespit edecek ve eleştireceksiniz. Belki bir tür demokratlar koalisyonu yolu ile bunu değiştirmeye çalışacaksınız. Başka çare yok! Çok eşliliğe karşı mıyım? Evet, karşıyım. Yanlış bir demeç mi? Evet. Söylemekte özgür olmalı mı? Evet. Kamusal görevde olmalı mı? Hayır, kamusal görevde olmamalı. Çok eşliliğin geri getirilmesi yönünde görüş beyan eden bir belediye danışmanı olamaz. Belediye danışmanlığına son verilmesini isterim açıkçası. Bu görüşü taşımasın falan demiyorum, ama evlilik danışmanı olarak hiçbir belediye veya kamusal kurumun danışmanı olarak kalamaz. Çağdaş demokratik devlet laik olmak zorundadır ve insanlar arasındaki ilişkiler dini kurallara göre düzenlenemez. Çok eşlilik, erkeğin kadın üzerindeki hakimiyetinin çok aşırı bir biçimi. Ve modern hayatın önemli ölçüde aştığı bir şey. Falanca belediyenin danışmanı böyle bir şey söylediği anda o kişinin işine son verilmesi ve o partinin yöneticilerinin de kendilerini bu tavırdan ayırmaları gerekir.

Soğuk Savaş sonrası MHP'nin devri geçti

Kasetlerle tasfiye edilmek istenen Bahçeli mi, yoksa ideolojileri mi sizce?

Bence MHP hakkında son zamanlarda yazılıp çizilenler içinde en anlamlısı şu: MHP pozitif bir parti değil, bir reaksiyon partisi. MHP'nin canlılık ve dinamizm bulması için Türk milliyetçiliğinin en aşırı kitlesini üzerine sevk edebileceği bir tehdit ve düşman görüntüsü veya algısı olması lazım. MHP, AKP'nin 2002 ve 2007'den beri güttüğü politikalarla özellikle bu açıdan zor durumda. Şoven milliyetçi seferberlikler dışında MHP'nin aslında doğru dürüst bir programı, gündemi, Türkiye'ye çizdiği bir patika yok.

- Bahçeli'nin MHP'yi dönüştürmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Bahçeli yönetimi MHP'yi sokak şiddeti dışında bir konuma çekti. Ama söyle bir maliyeti oldu: MHP gibi bir parti ne kadar bir sağ merkez haline gelebilir ki? MHP'nin olgunlaşmaya, görece şiddetten uzaklaşmaya ve demokratikleşmeye ve ağırbaşlılaşmaya çalışması, aynı zamanda eski geleneksel rolünden ve tabanının özlemlerinden kopması anlamına geldi. Türkiye'de mutedil merkez sağı zaten AKP dolduruyor. Ben tüm bunların MHP'yi bir program, platform ve liderlik krizine ittiği kanısındayım. Belki de bu kaset skandalı 'Bu parti bir yere gitmiyor' diyenlerce tezgahlandı. Bunun ötesinde bir değerlendirme yapabilecek durumda değilim.

- Yeni anayasanın yapılacağı bir mecliste MHP olmazsa, bunun Türkiye'ye etkisi nasıl olur?

Daha önce de kaldılar ve bir şey olmadı ve gene olmayacaktır diye düşünüyorum. Yaptığım kriz analiziyle 'MHP'nin biricik çıkış yolu sokak şiddetine geri dönmek' demek istemem asla. MHP'nin devrinin geçtiği kanısındayım. MHP, çok önemli ölçüde Soğuk Savaş koşullarının ürünüydü. Karşısında sol örgütler ve militan grupları vardı ve MHP buna göre bir seferberlik içine sokuldu. Bu geldi 12 Eylül'de bir yere tosladı. Devlet, bir yere kadar kendi amaçları için kullandı ve bir yerden sonra onu da ezdi. MHP'nin Bahçeli önderliğinde yeni bir çizgiye girme çabası da Soğuk Savaş'ın bitimine denk düştü. Bazen öyle tarihsel çıkmazlar oluyor ki, bundan çıkış yolu bulamıyorsunuz.

AKP ve CHP arasında yer bulması zor

- MHP'nin gelecekte nasıl konumlanacağını düşünüyorsunuz?

Küçülmesi veya kendisine 'düşman' diye hedef gösterebileceği tehditler bulamadığı takdirde en iyi ihtimalle bu civarda kalmasının bekliyorum. Günümüzün AKP veya CHP'si arasında kendisine bir yer ve konum bulmasının çok zor olduğunu düşünüyorum. Sosyal tabanını da göremiyorum.

AKŞAM

YORUMLAR 2
  • Kadim Kültür 12 yıl önce Şikayet Et
    altına imzamı atıyorum. MHP pozitif bir parti değil, bir reaksiyon partisi. MHP'nin canlılık ve dinamizm bulması için Türk milliyetçiliğinin en aşırı kitlesini üzerine sevk edebileceği bir tehdit ve düşman görüntüsü veya algısı olması lazım. MHP, AKP'nin 2002 ve 2007'den beri güttüğü politikalarla özellikle bu açıdan zor durumda. Şoven milliyetçi seferberlikler dışında MHP'nin aslında doğru dürüst bir programı, gündemi, Türkiye'ye çizdiği bir patika yok.
    Cevapla
  • Mehmet Bodur 12 yıl önce Şikayet Et
    EZİLEN BAZI TOPLULUKLAR EZMEYE ÇOK MÜSAİTTİR.... Mesela yahudiler...ya da (ismini vermeyeyim, şimdi ayaklanırlar) yurt dışındaki bazı Türkler...ya da bazı kürtler....bu topluluklardan gandi filan çıkmaz. Onlar da Gandi'nin halkı gibi olamazlar. Nerede o olgunluk?
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Hasan Öztürk'ten dikkat çeken Cumhur İttifakı yazısı
Ceketin güzel diyen kişiye alev silahıyla saldırdı: Görenlerin kanı dondu