Dijital yerliler kitabı sevmiyor

''Dijital yerliler'' kitap okumaktan hoşlanmıyor ''Dijital yerliler'' diye tanımladığı internet çağında doğan çocukların kitabı sevmedini söyledi...

Dijital yerliler kitabı sevmiyor
Dijital yerliler kitabı sevmiyor
GİRİŞ 28.02.2012 13:21 GÜNCELLEME 28.02.2012 13:21

Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yılmaz, ''Dijital yerliler'' diye tanımladığı internet çağında doğan çocukların, bilgiye tek tuşla ulaşabildikleri için kitap okumaya tahammül edemediklerini belirtti.

Prof. Dr. Yılmaz,yaptığı açıklamada, Ankara'da 100 ilköğretim 8. sınıf öğrencisi üzerinde yaptıkları araştırmanın sonucunun, internetin öğrencilerin okuma alışkanlıklarını etkilediğini ve bu etkinin daha çok azaltma yönünde olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.

Bugünün çocuk ve gençlerinin internet kültürünün içinde doğup büyüdüklerini ifade eden Yılmaz, ''Biz yazılı kültürde doğup elektronik kültüre geçtiğimiz için dijital göçmenleriz. Ancak internet çağında doğan çocuklar, dijital yerliler'' diye konuştu.

İnternet çağında doğanların, kitap okumayla ilişkilerinin geçmiş kuşaklara göre daha problemli olduğunu anlatan Yılmaz, görsel kültüre alışan birini, başka kültüre alıştırmanın çok zor olduğuna dikkati çekti.

Sürekli bilgisayarla uğraşan çocuk ve gençlerin tahammül sürelerinin daha kısa olduğuna işaret eden Yılmaz, ''Çünkü elektronik kültürde bilgi, bir tuşla hemen önünüze geliyor. Dolayısıyla bilgiyi böyle elde etmeye alışan bir nesil, kitabı 10 gün okumaya tahammül edemiyor. Daha renkli, dinamik görüntülerle bilgi almaya alışkın olduğundan durağan bir kitabı okumaktan hoşlanmıyor. O yüzden gelecek yıllarda yeni nesil için ciddi bir okuma sorunu önümüze çıkacak'' diye konuştu.

'Çocuklara bilgisayar ve televizyonu yasaklayamayız, bu gerçekçi değil'

Milli Eğitim Bakanlığı'nın okuma saati ve kitap okuma sayılarının karnelere yazılması uygulamasının sorunu tamamen çözmese de olumlu gelişmeler olduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:

''Burada da okuma saati konusunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Biz çocuklara bilgisayar ve televizyonu yasaklayamayız. Bu gerçekçi değil. Önemli olan bu ikisinin yanına kitabı da koyup dengelemeye çalışmak. Burada seçilen kitapların niteliği önemli. İnternet ve televizyon konusunda da seçici olmaları sağlanabilir. İnterneti bir öcü gibi göstermek doğru değil. Olumlu amaçlarla kullanılırsa sosyalleşmesini, farklı alanlara girmesini, orada okumasını sağlar. Yani okumayı destekleyen bir araç haline bile gelebilir. Dolayısıyla 'İnternet okumayı öldürür' anlayışı yanlıştır. Nitelikli bir internet kullanıcısı mı ona bakmak lazım.''

Özellikle çocuklar ve gençlerde internetle ilgili bazı yanlış algılar olduğuna da değinen Yılmaz, ''Birincisi, bütün bilgileri internette bulabileceklerini düşünüyorlar. Her bilgi internette yok. Varsa da her bilgiye ulaşılamıyor. Çünkü aradığınızı, tüm bilgi yığınının içinden bulup çekmek çok zor. İkincisi de bazı öğrencilerde, internette erişilebilen tüm bilgilerin doğru ve güvenilir olduğu algısı var. Bu da doğru değil. Çünkü internette her türden bilgi var, yanlış bilgi de var'' dedi.

Prof. Dr. Yılmaz, bunun için bilgi okur yazarlığı derslerinin okullarda zorunlu okutulmasını önerdiklerini, bu derslerde bilginin nereden, nasıl bulunabileceği, hangi arama stratejilerinin kullanılacağı ve bilgiye erişim yollarının yanı sıra hangi bilginin doğru, hangisinin yanlış olduğunu anlama yöntemlerinin öğretildiğini kaydetti.

Öğrencilerin sadece yüzde 3'ü interneti okuma amaçlı kullanıyor

Öte yandan, Prof. Dr. Bülent Yılmaz ile Özge Okyay'ın, Ankara'da 100 ilköğretim öğrencisi üzerine yaptıkları araştırmada, öğrencilerin yarıya yakın bölümü, internetin okuma alışkanlıklarını daha çok ''azaltma'' yönünde değiştirdiğini belirtti.

Öğrencilerin yapmaktan hoşlandığı etkinlikler arasında ilk sırayı bilgisayarla uğraşmak, ikinci sırayı televizyon izlemek alırken, kitap okumak ancak üçüncü sıraya yerleşti.

Araştırmada, öğrencilerin sadece yüzde 3'ünün interneti okuma amaçlı kullanırken, yüzde 2'sinin e-postalarını kontrol etmek, yüzde 19'unun oyun/eğlence amacıyla kullandığı, yüzde 30'unun ise sosyal paylaşım siteleriyle ilgilendiği ortaya çıktı.

Öğrencilerin yarıya yakınının (yüzde 42) kütüphaneden edinecekleri bilginin daha doğru ve güvenilir olduğuna inandığı, sadece yüzde 11'inin internete bilgi konusunda güvendiği belirlendi. Her 5 öğrenciden birisinin de internetle kütüphaneden edinecekleri bilginin doğruluğu ve güvenilirliği arasında fark olmadığını düşündüğü saptandı.

Ancak aynı öğrencilerin yaklaşık yüzde 90'ı okul ödevlerini internetten yapmaya çalıştığını söylerken, sadece yüzde 4'ünün okul ödevi için kütüphanelere gittiği belirlendi.

Araştırmada, öğrencilerin, bilginin doğruluğu konusunda kütüphaneye daha çok, internete daha az güvendikleri halde ödevlerini internetten yaptıkları saptandı.

KAYNAK: AA