TCK'nın 278. maddesi oy birliğiyle iptal

Anayasa Mahkemesi, "işlenmiş veya işlenmekte olan suçu yetkililere bildirmeyenler hakkında hapis cezasını öngören" Türk Ceza Kanunu’nun 278. maddesini oy birliğiyle iptal etti.

TCK'nın 278. maddesi oy birliğiyle iptal
TCK'nın 278. maddesi oy birliğiyle iptal
GİRİŞ 15.10.2011 16:15 GÜNCELLEME 15.10.2011 16:15
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Anayasa Mahkemesi, "işlenmiş veya işlenmekte olan suçu yetkililere bildirmeyenler hakkında hapis cezasını öngören" Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 278. maddesini oy birliğiyle iptal etti. İptal kararı Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı.

Genç Asliye Ceza Mahkemesi, küçük kardeşlerine “cinsel istismarda” bulundukları iddiasıyla kardeş sanıklar hakkında açılan kamu davasında, sanıklarla birlikte mağdur çocuğun annesi hakkında "suçu bildirmeme" iddiasıyla dava açıldığını belirterek, annenin üzerine atılı TCK’nın suçu bildirmeme başlıklı 278. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu iddiasıyla iptali ve yürürlüğünün durdurması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Mahkeme başvuru gerekçesinde, Anayasa’nın 38/5. maddesinde “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” hükmünün yer aldığı anımsatılarak, TCK’nın 278. maddesinde ise “işlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi...” şeklinde bir düzenleme bulunduğu hatırlatıldı. Mahkeme, “TCK’nın 278. maddesinin Anayasa'nın 38/5. maddesine aykırı olduğu ve bu nedenle somut norm denetimi açısından Anayasa Mahkemesine müracaat edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır” denildi. İlk incelemesini tamamladıktan sonra Genç Asliye Ceza Mahkemesi’nin başvurusunu esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, TCK’nın 278. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak, oy birliğiyle iptaline karar verdi.

-HİÇ KİMSE KENDİSİNİ YAKINLARINI SUÇLAYAN BİR BEYANDA BULUNMAYA ZORLANAMAZ-

Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın 38. maddesinde suç ve cezalara ilişkin temel ilkelere yer verildiği anımsatarak, “Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz” biçimindeki ifadenin aynı zamanda evrensel bir ceza hukuku ilkesi olduğu belirtildi. Kararda, kişinin kendisini ve yasada gösterilecek belli derecedeki yakınlarını suçlayıcı bir beyanda bulunmaya zorlayan bir düzenleme yapılamayacağına dikkat çekildi. Kararda, “İtiraz konusu kuralda, işlenmekte olan veya işlenmiş olmakla birlikte sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkililere bildirmeyenlerin maddede öngörüldüğü biçimde cezalandırılacakları belirtilirken, gerek maddede, gerekse bu maddeye atıf yapacak biçimde başka bir yerde, bu suçun fail veya failleriyle anılan suçu bildirmeyen kişi arasındaki yakın akrabalık durumu cezasızlık açısından ayrık tutulmamıştır. Açıklanan nedenle kural Anayasa'nın 38. maddesine aykırıdır. İptali gerekir” denildi. Anayasa Mahkemesi, iptal kararının Resmi Gazete’de yayımlanmasından 6 ay sonra yürürlüğe girmesine karar verdi. Karar, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Serruh Kaleli ve Üye Mehmet Erten’in karşı oyları nedeniyle oy çokluğuyla alınmış oldu.

-MUHALİF GÖRÜŞLER-

Serruh Kaleli, karşı oy yazısında, “Yasa koyucunun verilen süre içerisinde de düzenleme yapmama hali de düşünüldüğünde iptal edilen hüküm ile sübut bulan olaylar yönünden ceza hukukunda suçu ihbar etmeyenler için hukuki boşluk doğduğunun söylenemeyeceği, fiiller icra edilmiş, suç oluşmuş ise zaten taraflarının var olacağı ve suça ilişkin soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin ihbarsız da işleyebileceği ve suçu işleyenin cezasız kalmayacağı, ancak halen devam eden davalar yönünden suçu ihbar etmemekle tanık durumundan sanık durumuna düşmüş kişi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğu belirlenen bir hükme dayanarak yeni düzenleme yapılana dek ceza tayin edilmek durumunda kalınmasına olanak veren kararda iptale rağmen kararın yürürlüğe girmesine kadar süre verilmesi gerektiği gerekçesine muhalif kalınmıştır” dedi. Anayasa Mahkemesi Üyesi Mehmet Erten ise suçu bildirmeme eyleminin kamuda gösterilen yakınlar yönünden suç olmaktan çıkartıldığına dikkat çekerek, “Suç olmaktan çıkarılan eylemlere ilişkin düzenlemelerin hukuksal boşluk doğurmasının ve kamu yararını ihlal edici nitelikte görülmesinin söz konusu olmayacağı açık olduğu halde ‘kanunda gösterilen yakınlar yönünden’ bir ayırım yapılmaksızın, iptal kararının yürürlüğünün altı ay sonraya bırakılarak, söz konusu eylemlerin bunlar yönünden suç olarak sürdürülmesine karar verilmesi, Anayasal denetimin amacına ve buna bağlı olarak da hukuk devletine aykırıdır” dedi.

ANKA

YORUMLAR 4
  • serhat 12 yıl önce Şikayet Et
    Kim bilir kimlere yaradı?. Anlatılanlar yüzünden iptal edildiğine inanamıyorum.Kim bilir kimlere yaradı bu dava?
    Cevapla
  • Hamza D. 12 yıl önce Şikayet Et
    yanlış karar... kesinlikle yanlış...saçmalık suç seviyesi düşerdi ..
    Cevapla
  • miskin 12 yıl önce Şikayet Et
    Yanlış. Bence yanlış bir karar.
    Cevapla
  • TURAN ARSLANCAN 12 yıl önce Şikayet Et
    doğru yapılmış. kimse kimsenin suçunu ya da hatasını bildirmek zorunda değil. kaldı ki dinimiz de insanların hatalarını günahlarını yüz kızartıcı hareketlerini örtmeyi şiddetle tavsiye etmektedir. ancak ortada zulüm ve haksızlık var ise bu hariç.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Emekli maaşlarına düzenleme geliyor! Zam oranı için ilk tahmin geldi
31 Mart öncesi Ahmed Arif'in şiiriyle Kılıçdaroğlu'ndan manidar gönderme