CHP'li Günaydın: Akil adamlar propaganda yapıyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın, "Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Başbakan tarafından görevlendirilen akil adamlar, adeta AKP propagandası yapmak üzere Türkiye'nin yedi bölgesine gönderilmişlerdir" dedi.

CHP'li Günaydın: Akil adamlar propaganda yapıyor
CHP'li Günaydın: Akil adamlar propaganda yapıyor
GİRİŞ 07.04.2013 14:38 GÜNCELLEME 07.04.2013 14:38

Çeşitli programlara katılmak üzere Tokat'a gelen CHP Genel Başkan Yardımcıları Gökhan Günaydın ve Bülent Tezcan, parti binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ilk olarak konuşan Gökhan Günaydın, dünyaya örnek gösterilen Türkiye Cumhuriyeti'nin karanlık bir dönemden geçtiğini söyledi.

'AKİL ADAMLAR BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ OLMALI'

Hükümetim çözüm süreci için öngördüğü Akil insanlar heyetinin bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini söyleyen Günaydın, şöyle konuştu:

"Hepimizin bildiği gibi barış süreci adı altında yürütülen ve İmralı ile sürdürüldüğü söylenilen görüşmeler Türkiye'nin rejimini değiştirmeye yönelik çeşitli müzakereler yapıldığı görüşmelere dönüşmüştür. Artık İmralı ile tanımlanan Abdullah Öcalan ve MİT diye tanımlanan Recep Tayyip Erdoğan arasındaki müzakereler Türkiye'nin anayasasının hangi maddesinin nasıl olması gerektiğine kadar vardırılmıştır. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Başbakan tarafından görevlendirilen akil adamlar adeta AKP propagandası yapmak üzere Türkiye'nin yedi bölgesine gönderilmişlerdir. Sanatçı, aydın, yazar bunların tek bir özelliği vardır bağımsız olmaları ve tarafsız olmaları. Buna karşılık siyasi irade tarafından seçilen ve kendilerine bir görev ve misyon yüklenen tırnak içerisinde ki akil adamların bağımsızlıkları konusunda ciddi kaygıların artık bulunduğunu hep beraber görüyoruz."

'SİLAHLAR NE OLACAK?'

Günaydın, bir gazetecinin terör örgütü PKK'nın çekilme sürecindeki silahların bırakılıp bırakılmayacağı yönündeki sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:

"Abdullah Öcalan'la Recep Tayyip Erdoğan arasında görüşme trafiği sürüyor. İmralı ve MİT arasında görüşme diye kodlanıyor. Burada bunların hepsini konuşuyorlar. Silahlı mı gidilsin silahsız mı gidilsin. Bunun için meclisten bir kanun çıkartmaya gerek var mı? Yoksa bir bakanlar kurulu kararıyla yürütme kararıyla bu ortaya çıkabilir mi? Şimdi elbette Türkiye'de faaliyet gösteren, insanların ölümüne yaralanmasına sebep olan silahlı güçlerin teröristlerin ülkeyi terk etmelerini hepimiz arzu ederiz. Ancak burada akla uygun çözümlerin yaratılması lazım. Şimdi bunlar silahsız terk edecekse o silahlar ne olacak? Gömecekler mi başka bir yere mi götürecekler? Peki silahla beraber çıkacaklarsa ve o silahlar bir sürü insanın ölümüne neden olmuş silahlarsa o silahları ve onları kullananları herhangi bir yaptırıma tabi tutmadan hukuk devleti içerisinde serbest bırakmanın yasalarla açıklanabilir bir tarafı var mıdır? Biz sadece bir akıl yürütmeden bunları bahsedebiliyoruz. Çünkü bu sorunun cevabını bilen iki kişi var. Bunlardan birisi Abdullah Öcalan, birisi Recep Tayyip Erdoğan. Çıkıp onların bu konuda bir anlaşma yapmaları herhalde en doğrusu olacaktır."

'TÜRKİYE ADALETİN OLMADIĞI BİR KONUMA GELMİŞTİR'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise Türkiye'nin terörden çok çekmiş bir ülke olduğunu söyleyerek, şunları söyledi:

"Bir ülkede aklı başında olan hiç kimse terörü arzu etmez. Kanın akmasını istemez. Barış içerisinde yaşamak kadar güzel bir şey var mıdır, yoktur. Herkes bunu ister. Ancak barış istiyoruz adı altında barışı tetikleyen, barışı ortadan kaldırmaya yönelen barışı sabote eden, savaşı ve çatışmayı tetikleyen düşünceleri meşrulaştıran bir süreç yaratılmamalıdır. Bizim ısrarla üzerinde durduğumuz durum budur. Barış için elimizden geleni yapalım, Türkiye'nin özgürleşmesi için elimizden geleni yapalım. Türkiye'de barışı yakalamanın en önemli yolu örgütlenme özgürlüğü, siyaset yapma hakkı önündeki engellerin kaldırılmasıdır. AKP iktidarı Türkiye'de örgütlenme özgürlüğünü oradan kaldıran, özgürce düşüncesini söyleme imkanını sağlayan bir siyasi iklim mi yarattı, hayır. AKP'nin 11 yıllık geçmişine baktığımızda bu açıktır nettir. Kendi karşısında duran hiçbir örgütlenmeyi tahammül edememiştir. Böyle bir ülkede, böyle bir anlayışı olan iktidarın örgütlenme özgürlüğünü ve demokratik hakları genişleteceğini düşünmek kabul etmek mümkün müdür? Değildir? Yaşanan süreçte özgür birey, demokratik devlet tamamen ortadan kaldırılmıştır. Üstüne üstlük Türkiye adaletin olmadığı bir ülke konumuna getirilmiştir."

KAYNAK: DHA
YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Diyarbakır'da yarım kalan yolda elektrik direklerinin görüntüsü şaşırttı
KAAN için yeni aşama! Teslim tarihi öne çekildi