Başbakan'dan canlı yayında flaş açıklamalar

Başbakan Davutoğlu, İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'nde canlı yayında soruları yanıtladı.

Başbakan'dan canlı yayında flaş açıklamalar
Başbakan'dan canlı yayında flaş açıklamalar
GİRİŞ 25.05.2015 02:44 GÜNCELLEME 25.05.2015 03:03
Bu Habere 1 Yorum Yapılmış

Spor Toto Süper Lig'in 33. haftasındaki derbide Galatasaray'ın Beşiktaş'ı yenmesine ilişkin soru üzerine Başbakan Davutoğlu, Galatasaray'ı kutladı.

''G.SARAY'I TEBRİK ETMEK LAZIM''

Rekabetin son haftaya kalmasının heyecanı daha da yükselttiğini ifade eden Davutoğlu, "Bütün takımlarımıza başarılar diliyorum. Bu sene Galatasaray çok iyi performans gösterdi. Bunu tebrik etmek lazım" diye konuştu.

''İZMİR, ANTALYA MERSİN ÖNE ÇIKACAK''

Başbakanlık İzmir Ofisi'nin açılışıyla verilmek istenen mesajın sorulması üzerine Davutoğlu, bazı şehirlerin yükselişiyle bazı ülkelerin, devletlerin yükselişi arasında paralelliğin olduğunu bildirdi.

Başbakan Davutoğlu, o şehirlerin çizgilerinin takip edilmesi durumunda devletlerin kaderlerinin de ölçülebileceğini belirterek, İzmir'in böyle bir kent olduğunu ifade etti.

Kentin tarihine ilişkin bilgileri paylaşan ve İzmir'i "ufuk kent" olarak nitelendiren Başbakan Davutoğlu, Türkiye yükselirken İzmir'in de mutlaka bu süreçte yükselen bir şehir olmasının gerektiğini söyledi.

Akdeniz'e bakıldığında bir kaosun görüldüğünü, tek bir gücün hakimiyetinde bir Akdeniz'in olmadığına dikkati çeken Davutoğlu, Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik krizlerin birçok şehrin göreceli olarak değer kaybetmesine neden olduğunu belirtti. Başbakan Davutoğlu, "Bu kaos döneminde Akdeniz'de, Türkiye bu istikrarını sürdürmesi halinde hem yükselen bir güç olacak hem de İzmir, Antalya ve Mersin öne çıkacak" diye konuştu. 

''GENÇLER MUSLUKLARDAN GELEN 'TIS' SESİNİ BİLMEZ''

Gençlere yazdığı mektubun hatırlatılması ve gençlerin oy kullanma eğilimlerinin ne olduğunun sorulması üzerine Davutoğlu, çocuklar, gençler ve yaşlılarla ilgili özel duyarlılığının olduğunu belirterek, gençleri ihmal eden ülkenin gelecekle ilgili planlama yapamayacağını, bundan dolayıda gençlerin ruh halinin çok iyi bilinmesi gerektiğini söyledi.

Davutoğlu, bugünkü gençlerin ortak özelliğinin AK Parti iktidarı döneminde yetişmeleri olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Bu gençleri AK Parti iktidara geldiğinde 5 yaşındaydı 70, 80, 100 kişilik sınıfları bilmiyordu. Babasının maaşını aldığında aynı gün dolara çevirmek zorunda olduğunu bilmiyordu. Cebinde taşıdığı liranın değer kaybettiğini bilmiyordu. Gazetelerde İstanbul'daki, Ankara'daki çöp dağlarını bilmiyordu. İstanbul'da, Cumhurbaşkanımız belediye başkanı olana kadar musluklar açıldığında 'tıs' diye ses geldiğini bilmiyordu. Bütün bunları bilmeyen bir gençlik ve her şeyi önünde hazır bulmuş bir gençlik. Bu da doğal. Bu zaman beklenti ve çıta yükseliyor. Eskiden gençleri çok az şeyle tatmin edecekken, şimdi zaten bunları görmüş, yaşamış, bu refaha alışmış bir gençlik daha fazlasını istiyor, bu doğal."

''BİR GAZETE BUNU İSTİSMAR ETTİ''

Gençlerin iktidara karşı daha mesafeli olduğunu ve daha hafif isyan duygusu içerinde olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Gençlerle buluştuğumuzda, 'Biz dedim bir adaletsizlik ve zulüm gördüğümüzde gençliğimizde isyan duygusuyla söz söylerdik, siz de dünyada gördüğünüz adaletsizliklere, Türkiye'de ola ki gördüğünüz yanlışlıklara karşı da sesinizi yükseltin. Gerekirse bize de söyleyin' dedim. Bir gazete bunu istismar etti" diye konuştu.

''BEN HİÇ BİR SINIRLAMA GETİRİLMESİ TARAFTARI DEĞİLİM''

Davutoğlu, gençleri 1910'lu yıllarda ülke coğrafyasını üç kıtada savunmak için öldüğünü, 1920'li yıllarda ise yeni bir devlet kurmak için çaba sarf ettiğine dikkati çekerek, "1930 ila 1940'lı yılların gençleri tek parti döneminin tek ve şartlandırıcı yaklaşımından etkilendi, 1950'li yıllarının gençleri demokrasiyi yaşarken ilk defa ihtilalle tanıştı, 1968 dönemi gençliği enerjiyle kutuplaşma tehlikesi yaşadı, benim kuşağım olan 1970'li yılların gençliği ülkeyle ilgili bir ideal uğruna canlarını ortaya koydu, 1980'li yıllarda darbe gençleri apolitize etti, 1990'lı yıllarda gençler kriz ve koalisyonlar yaşadı ve 2000'li yıllarda gençlik yavaş yavaş dünyayla daha özgürce tanışma imkanına kavuştu. Biz bu gençleri kaybedemeyiz. Bu gençliğin beklentileri, talepleri ve dile getireceği hususlara ben hiçbir sınırlama getirilmesi taraftarı değilim" ifadesini kullandı.

''BİZ KILIÇDAROĞLU DEĞİLİZ, YÜZDE 35'E RAZI OLMAYIZ''

Seçimlerle ilgili son anketlerinin sonuçlarının ne olduğunu sorulması üzerine ise Davutoğlu, bu konuda çok farklı verilerin ellerine ulaştığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bir kere şundan emin bir şekilde söyleyebilirim, AK Parti'nin net bir çoğunlukla iktidar olacağından bir şüphemiz yok. Önemli olan bu çıtayı, anayasayı değiştirecek çoğunluğa gelecek şekilde yukarı çekmek. 'Yüzde kaç sizin için başarı' diye sorduklarında, 'yüzde 50 desem' geri kalan yüzde 50'den ümitsizim anlamı çıkar, 'yüzde 55 desem' yüzde 45'inden, 'yüzde 45 desem' yüzde 55'inden. Bizde böyle böyle bir şey yok. Biz Kılıçdaroğlu değiliz, yüzde 35'e razı olmayız. Şuana kadar arkadaşlarımıza söylüyorum, İzmir'de de bütün teşkilata ve milletvekili adaylarımıza, 'burayı bir kale, bir partinin etkisindeymiş gibi bakmayın. Ya da Diyarbakır ya da diğer illerimiz. Bizim için iki kategori seçmen var. Bugün AK Partili olanlar, yarın AK Partili olacaklar. Dolayısıyla o anketler bizi fazla çalışmaya sevk ediyor. Çünkü, nihayet ulaşmamız gereken yine bir zemin var."

''PSİKOLOJİK ALGI OPERASYONU YAPILIYOR''

"Son 5 ay içinde öyle bir psikolojik algı operasyonu yapılıyor ki Kılıçdaroğlu'nun hiçbir hesaba dayanmayan asgari ücret veya mazot açıklamalarını öne çıkararak sanki AK Parti'nin kitlesel taleplere duyarsız kaldığı gibi bir algı oluşturmaya çalışıyorlar" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bir yarış da başladı yani Kılıçdaroğlu, 'bin 500' diyor, öbürü '2 bin' diyor, bir tanesi de çıkıp '5 bin' dedi. Ben buradan çağrıdan buluyorum; kimsenin elini tutan yok, asgari ücreti devlet tespit etmez. Asgari ücret, işveren ile işçi arasındaki sözleşmedir. Devlet, neredeyse sadece şahitlik yapar. Kılıçdaroğlu, bir banka var, yani CHP'nin ortak olduğu, o bankada kredi faizlerini silsin, kimse engellemiyor ki, şimdi ismini vermeyeyim bankanın, burada hiçbir bankayı şey yapmak istemem ama CHP'nin doğrudan ortak olduğu bir banka, silsinler kredi faizlerini. Bu kredilerden doğan borçları silsinler. Kimse engellemiyor. İşte İzmir'deyiz yerel yönetim, işçilere, asgari ücretin üzerinde veya başka yolla ödeme yapsın. Başlasınlar. Efendim, TÜSİAD'ı onun için çağırdım, eğer siz bu fikirleri destekliyorsanız, desteklediğinizi ifade edin. TOBB'da Kılıçdaroğlu'nun yüzüne bakarak söyledik; kaç işyerinin kapanacağını, kaç işçinin işsiz kalacağını. Türkiye'deki maliyet artışı dolayısıyla ne kadar yatırımın çok daha az asgari ücretveren ülkelere özellikle Doğu Avrupa ülkelerine, ta Polonya'ya gideceğini hesaplasınlar."

''KÜRT VATANDAŞLARIMIZI TEMSİL HAKKINI NEREDEN ALIYORLAR''

"Demirtaş, AK Parti binalarına yapılan saldırılarda DHKP-C'yi kınadı mı" sorusunu Davutoğlu, "Üçlü paralel dediğim o. MHP, CHP, HDP birbirini destekliyor. Yakın zamana kadar Pensilvanya paraleli, bunlarla irtibat halindeydi, resim ortaya çıkıyor. HDP ile Diyarbakır'da ne olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi de Kılıçdaroğlu bunların yayın organlarını ziyaret etti. Onlar geldiler, Bahçeli'yi ziyaret ettiler. Bu paslaşma anlaşıldı. İkinci paralel örgüt, seçime illegal olarak müdahil olan Kandil ve PKK. Her gün açıklama yapıyorlar, Kürt vatandaşlarımıza seslenip, 'sizin partiniz HDP'dir, AK Parti'ye vermeyeceksiniz' Kürt vatandaşlarımızı temsil hakkını nereden alıyorlar  Kürt vatandaşlarımızı temsil edeceklerse Batı'daki bazı adayları götürsünler Doğu'da bir göstersinler" diye yanıtladı.

İkinci paralel örgüt olan Kandil'in doğrudan ve baskıyla müdahil olduğunu anlatan Davutoğlu, "Bugün bir pankart vardı, 'buraya HDP dışında partiler giremez'. Gireriz" ifadesini kullandı.

''CHP'NİN LİSTE BAŞI ESED'E ÖVGÜLER DİZİYOR''

Üçüncü paralel çete ve örgütün DHKP-C olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Açık bir şekilde, ellerimizde belgeler var.2007'de DHKP-C'den tutuklanan bir adam, elimizde görüntüleri var. HDP binasına girişi çıkışı var, her şey belli. Bunu açıklayınca bütün bu ifşaat, bunun yalan olduğu ortaya çıkınca hemen HDP'den ses geldi, 'hayır bunu DHKP-C yapmamıştır.' DHKP-C pas attı, DHKP-C terör örgütü, bizim savcımızı şehit eden örgüt diyor ki, 'HDP'ye destek veriyoruz, biz yapmadık' hemen arkasından MHP ve CHP, DHKP-C'ye cevap vereceğine 'bunu AK Parti yapmıştır' diyor."

Davutoğlu, DHKP-C'nin irtibatlı olduğu müzik grubu üyesi birisinin Hatay'da CHP'nin listesinin başında, Esed'e övgüler yazan biri olduğunu söyledi.

''ÖYLE BİR TABLO VAR Kİ...''

Başbakan Davutoğlu, "Öyle bir tablo var ki karşımızda, üç partiyle görünürde rekabet ediyoruz, onlar hiç birbirine bir şey yapmıyor. Bir de üç tane paralel illegal örgütle mücadele ediyoruz. Ama bunların hepsini, altısını demokrasinin tarihi çöplüğüne paketleyeceğiz" dedi.

''DEMİRTAŞ ERMENİLERİN YANINDA YER ALDI''

Başbakan Davutoğlu sözde ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tüm dünyanın Türkiye karşısında kampanya yürüttüğü bir sürede ''Selahattin Demirtaş da Türkiye'nin karşısında yer almıştır ve Türkiye'yi suçlayan ifadeler kullanmıştır'' dedi.

''DEMİRTAŞ'IN TEMASLARINI BİLİYORUZ''

"HDP'nin, ne kadar kendi inisiyatifiyle hareket ettiği tartışılır" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bir bakıyorsunuz, bir karar alıyor, arkadan gelen bir takım etkiler... Biraz önce onun için o arka planı verdim, Demirtaş'ın yurtdışı ziyaretlerinde yaptığı görüşmeler, Türkiye'de takip edilen Çözüm Süreci'nin seyrini etkilemiştir. Temaslarını biliyoruz. Yaptığı çalışmalarla ilgili olarak nihai kertede Türkiye'de bir aktör olmak ve bu çerçevede hareket etmek, yanında bazı başka gündemlerle de birlikte hareket etmesi söz konusu. Ama bunu (seçime) parti olarak girme, o kendi nihai kararları. Açıkçası bizim bu konuya müdahil olmamız söz konusu olmadı, olmaz da. Herkes kendi iradesiyle istediği kararı alıp, seçime girer."

''GEREKEN YAPILIYOR''

Paralel yapının medyasına el konulacağına ilişkin bir takım söylentiler dolaşıyor" değerlendirmesi üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu belirtip, "Türkiye'de hiçbir şey, ne bir medya veya başka herhangi bir kuruluşa hukuki mesnet olmadan el konulamaz" dedi.

"Bağlantı mı kurulamıyor. Terör örgütü olarak tanımlandı, yargıda da kararlar alındı. Terör örgütünün yayın yapması, yayın organlarının olması, organik ilişkisi olan akla mantığa yatmıyor" sorusu üzerine Davutoğlu, daha önce medya kuruluşlarıyla ilgili bir irtibatın ortaya çıktığını ve gerekenin yapıldığını söyledi.

Davutoğlu, "Bir suçun medyada ya da medya tarafından işlenmesi, onun suç olma niteliğini kaldırmaz. Yine suç olmayan bir fiil varsa da bu suç kılınamaz. Bir ilişki, bir irtibat hissedildiğinde ne varsa gereken yapılır. Ama bunun belli bir hukuki süreci var" diye konuştu.

"Doğan grubuyla bir polemik sürüyor. Siyasal iktidarın bir medya grubuyla tartışması eleştiri konusu da oluyor. Sizin Doğan grubuna yönelik sert açıklamalarınızın zemininde ne vardı" sorusu üzerine Davutoğlu, "Doğan grubunun patronlarının birinin de olduğu bir ortamda Davos'ta Türkiye'ye dönük bir basın eleştirisi yapıldığında editörler arasında dönüp kendisine sordum, 'Şu ana kadar benden size herhangi bir müdahale, herhangi bir telkin dahi geldi mi ' Herkesin önünde dedi ki 'Hayır ' Orada 35'e yakın editör vardı ve hepsi de şartlanıp gelmişti. Ben onlara meydan okudum. Ben buradayım. Soracağınız soruyu bana sorun. Birileri algı operasyonu yapıyor diye ona itibar etmeyin. Döndüm 'İşte Türkiye'nin en büyük medya kuruluşlarından birinin sahibi burada. Size böyle bir tepki var mı ' dedim" değerlendirmesinde bulundu.

''DEMİRTAŞ'A 'CEHALET', GÜLEN'E İHANET TANIMLAMASI''

"Birer kelimelik cevapların" istendiği sorularla ilgili Başbakan Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu için; "muhabbet ve huzur", rehavet kelimesi için; "tembellik", Selahattin Demirtaş için; "cehalet", Fethullah Gülen için; "ihanet", İzmir için; "ufuk şehir", 7 Haziran için ise "parlak" tanımlamalarını yaptı.

YORUMLAR 1
  • selin 8 yıl önce Şikayet Et
    7 haziran sizin için parlak mı değilmi göreceğiz.bekleyin ve görün.bu kadar asgari ücretli insanı mağdur ettiniz.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İzmir'de deprem!
İsrail'in İran'a saldırı sonrası piyasalarda son durum