Şimşek: Batman'a deniz getireceğiz!

Haber 7 yazarı Dr. Hamid Aydın, seçim yasaklarının başlamasına saatler kala Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'le özel bir röportaj yaptı. İşte keyifle okuyacağınız söyleşi:

Şimşek: Batman'a deniz getireceğiz!
Şimşek: Batman'a deniz getireceğiz!
GİRİŞ 10.06.2011 14:40 GÜNCELLEME 10.06.2011 14:40
Bu Habere 7 Yorum Yapılmış

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile kendi seçim bölgesi olan Batman’ da yaptığımız söyleşi gerek seçim heyecanını birebir yansıtması gerekse Güneydoğu’ dan Türkiye’nin Mali Politikalarının nasıl düzenlendiğininin cevaplarını barındırması hasebiyle çok verimli geçti.

İşte yazarımız Dr. Hamid AYDIN’ ın seçim yasakları başlamadan hemen önce
Mehmet Şimşek ile yaptığı söyleşi: 

- Sayın Şimşek, sizin öykünüz gerçek anlamda bir başarı hikayesi. Bu coğrafya neden bu kadar renkli hayat öykülüri barındırıyor?

Bunun bütün dünya için geçerli iyi bir gerekçesi var. Olmayan fırsatların bizi eşitlediği bir coğrafyada dünyaya geliyoruz ve fırsatlarımızı oluşturmak için çocukluğumuzdan itibaren büyük bir “hayata tutunma” mücadelesi veriyoruz. Galiba bu gerçek hayat hikayelerimizi renklendiriyor.

-Peki sizin hikayeneniz ?

1967 yılında Batman ili Gercüş ilçesinin Arıca (Kefre) köyünde dünyaya gelmişim. İlk ve orta öğrenimimi Batman’da, liseyi ise Gercüş’ de tamamladım. 1988 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden dönem ikincisi olarak mezun oldum.

Aynı fakültede yaklaşık bir yıl araştırma görevlisi olarak çalıştıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açılan sınavı kazanarak dil eğitimi ve yüksek lisans öğrenimi için İngiltere’ye gittim. 1993 yılında Exeter Üniversitesi’nde finans ve ekonomi dalında yüksek lisans derecesi aldıktan sonra Türkiye'ye döndüm.

Türkiye’ye döndükten sonra, Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçiliği’nde yaklaşık dört yıl kıdemli ekonomist olarak çalıştım.  1997'de New York'a yerleştim ve dünyanın önde gelen uluslararası yatırım bankası UBS'in hisse senedi analiz kısmında araştırmacı olarak görev yaptım. 1998 yılında İstanbul'a dönerek Almanya’nın en büyük bankalarından Deutsche Bank’ın iştiraki olan Deutsche Menkul Değerler’de Ekonomist ve Bankacılık Sektörü Analisti olarak iki yıl çalıştıktan sonra dünyanın en büyük yatırım bankalarından birisi olan Merrill Lynch’e geçerek İngiltere'ye yerleştim.

2000 yılı ortalarında başlayan Merrill Lynch’in ilk dönemlerinde sorumluluk alanımda Türkiye, Yunanistan, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi bulunuyordu. 2001'in ortasından itibaren de Rusya, Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti gibi gelişmekte olan Avrupa ülkeleri de eklendi. 2005 yılı sonunda Merrill Lynch'in Avrupa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Ekonomik ve Stratejik Araştırmalar Bölümü Başkanlığına getirildim. Hatırlatayım, 2007’de Merrill Lynch şirketi Türkiye ekonomisinin 3 katı büyüklüğünde bir fon yönetiyordu.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nden 23. dönem milletvekili adayı olmak için Merrill Lynch’deki görevimden Mayıs 2007’de ayrıldım. 22 Temmuz 2007 Genel seçimlerinde AK Parti Gaziantep 1. sıra milletvekili seçildim. Türkiye Cumhuriyeti 60. Hükümeti’nde Ekonomi’den sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yaptım. 1 Mayıs 2009 tarihine kadar bu görevi yürüttükten sonra halen yürüttüğüm Maliye Bakanlığı görevine getirildim. 12 Haziran 2011 seçimlerinde Ak Parti Batman 1’ci sıra adayı olarak size hizmete geldim. Evliyim ve çok iyi derecede İngilizce biliyorum.

•En çok merak edileni en başta sormak istiyorum. Maliye Bakanı’nın penceresinden baktığınızda bu "lokal" kepenk kapatmaların Türkiye’nin “genel” ekonomisine bir zarar verdigini mi görüyorsunuz?

Elbette zarar vermez mi. Öncelikle bu bölgeden ülkemizin diğer bölgelerine ciddi bir göç dalgasının oluşmasına sebebiyet veriyor. Bu da beraberinde çarpık kentleşme ve diğer toplumsal sorunları getiriyor. İkinci olarak, bölgemizin ve özellikle Batman’ımızın imajını olumsuz yönde etkiliyor, yatırımın gelmesini engelliyor, bölgenin kendi potansiyelini geliştirmesine engel oluyor.

Bölgemizin dışında yaşayan birçok kişi kepenk kapatma eyleminin gerçek yüzünü bilmiyor. İnanın kepenk kapatanların ezici bir çoğunluğu bunu asla kendi isteği ve iradesiyle yapmıyor. Mecburiyetten, şiddet endişesinden kaynaklanan bir uygulama bu. Ancak size şunu da söyleyebilirim ki biz bölgeye geldikten sonra halkımızdaki bu algıyı değiştirdik, insanlar artık kepenk kapatma olayına tepkisel yaklaşabiliyorlar. Bu konuda bir cesaretlenme olgusunun hakim olmaya başladığını rahatlıkla söyleyebilirim.

•Ekonomiye nasıl bir zarar veriyor bu durum?

Kepenk kapatma tabi ki yerel ekonomiye çok ciddi zararlar veriyor. Konuştuğum bazı esnaf bir günlük kepenk kapatmanın kendilerine büyük miktarlarda zarar verdiğini belirtiyorlar. Bu zarar sarmal bir niteliğe bürünüyor, sonuçta bölge esnafı toptancılarla, imalatçılarla, üreticilerle birebir ilişkili. Buradaki bir daralma anında diğer taraflardaki ticari faaliyetlerin yönünü, mahiyetini ve miktarını etkiliyor. Kepenklerin kapalı olmasının moral ve motivasyon üzerinde de çok olumsuz etkileri oluyor. Şehir adeta ölüme terk edilmiş bir görüntüye bürünüyor. Asla kabul edilebilir bir şey değil. Bir şehrin can damarlarını kesmeye hiç kimsenin hakkı olamaz. Bu tip baskıların yarattığı olumsuz sonuçlar dalga dalga yayılıyor ve insanlar huzursuz ve mutsuz oluyorlar. Yani bu etkiler sadece ekonomik yapılarla sınırlı kalmıyor, sosyal ve psikolojik yapıyı da olumsuz yönde etkiliyor. Zaten bu şiddeti yaratmaya çalışanların temel hedefi, bu sonucu yaratmaktır. Biz bu durumu sorun olmaktan çıkarmak için her türlü çabayı gösteriyoruz.  

En azından Batman için şunu sorabilirim:CHP’ yi rakip olarak görüyor musunuz?

En azından Batman için şunu sorabilirim:CHP’ yi rakip olarak görüyor musunuz?

Hayır CHP’yi rakip olarak görmüyorum. CHP’nin Batman’da şansı yok. Basından takip ettiyseniz Kılıçdaroğlu’nun mitingine 1.150 civarında insanın katıldığı tahmin edildi.

Batman nevi şahsına münhasır bir vilayetimizdir; burada tahmin etmeyeceğiniz kadar sağduyunun hakim olduğunu görürsünüz. Batman’lı hemşerilerimiz, bugünkü Kürt sorununun en büyük müsebbibi olarak CHP’nin geçmişteki uygulamaları olduğunu biliyorlar. Ayrıca CHP’nin üzerinde hemen hemen her zaman mahir eller dolaşıyor, CHP’yi eskiden ulusal düzeyde iken şimdi uluslar arası boyutlarda bu mahir eller dizayn ediyorlar.  Kılıçdaroğlu'na ve CHP'ye buradan ilgi beklenmesi eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Batman'lı kardeşlerim, hemşerilerim "hamdolsun ki" huzurun, refahın ve mutluluğun farkındalar. Hizmeti görüyorlar.

Kılıçdaroğlu ve temsil ettiği fikir, hiç bir zamanı buradaki insanımızın hissiyatına vakıf olamadı, fildişi kulelerinde oturup bölgeyi izlemekle yetindiler. Üretmediler, ilgilenmediler, beklenti ve umutlara tercüman olmadılar. Halktan kopuk ve halka rağmen var olmaya çalıştılar. Halkımız da onlara gereken cevabı hep verdi, Cumhuriyet kurulalı ferdi istisnalar dışında CHP burada varlık gösterememiştir. Bugünkü tablo ise tamamen bu gerçeğin yansımasından ibarettir. Halkın duygularıyla oynarsanız onlar da size gereken cevabı verir.

Batman’da CHP’nin varlık göstermesi bir yana aday çıkarması bile güç iken geçmişte milletvekilliği yapmış bir kişinin Ak Parti’den karşılık bulmaması nedeniyle CHP’den aday olması ufak da olsa bir hareketlilik yaratmıştır. Ancak bunun sandığa yansıması son derece sınırlı olacaktır.

Biz Devleti halkımızın hizmetkârı yapma sevdasıyla bu tozlu yollara düştük, biz bir sevda uğruna bu dağları delmeyi göze aldık Şükür ki Şirin'imize kavuşuyoruz. Halep orada ise arşın Batman’dadır. Bu arşını küçümsemeyin ha!.. O nicelerine bugün olduğu gibi boylarının ölçüsünü öyle güzel bir şekilde aldırmıştır ki. 12 Haziran halkımla gerçek anlamda buluşmanın, huzur çatısı altında buluşmanın bayramı olacaktır! BDP’nin yapısı da böyle değil mi; ikisi de benzer nitelikli kaynaklardan besleniyorlar. Uzun yıllar boyunca nüfusunun %99’u Müslüman olan bu ülkede Türkçe ezan okutmadılar mı? Bakınız geçen Cuma günü Suruç’ta Kürtçe ezan okutuldu. Mantık aynı, beslendikleri kaynak aynı.  Bunlar halkımızın değerleriyle, halkımızın ilkeleriyle sürekli savaş halindeler. Yaptıkları siyaset halka rağmen halktan kopuk siyasettir.  Ergenekon’da bunların nasıl da karşılıklı iletişim ve etkileşim içinde olduklarını gördük.

Bu denli iç içe geçmiş sistemlerin birbirleriyle tabi ki sorunu olmaz. Onların tek endişesi ve tek korkusu Ak Parti. Biz gücümüzü halktan alıyoruz, halka rağmen, halktan kopuk bir icraatımız yok.

•2002-2011 arası Ak Parti iktidarında vatandaşın anlayabileceği sekilde ifade etmek gerekirse ekonomik göstergelerdeki en önemli değisiklikler nelerdir?

 Bugün Türkiye, o günlerde hayal bile edemeyeceğimiz bir noktaya gelmiştir. AK Parti Hükümetleri ile Türkiye büyük bir değişim ve gelişim yaşamıştır. 10 yıl önce kamu maliyesi iflas etmiş bir Türkiye’den kamu dengeleri sağlam, enflasyonu ve faizi tek hanelere indirmiş hızla büyüyen bir Türkiye hedefine ulaştık.

1993-2002 yılları arasında ortalama sadece yüzde 2,9 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2003-2010 yılları arasında küresel krize rağmen ortalama yüzde 4,8 büyümüştür.

Ekonomimizin istikrar kazanmasıyla ve büyümesiyle birlikte milletimiz zenginleşmiş ve geleceğimiz sağlamlaşmıştır.

2002 yılında 230 milyar dolar olan milli gelirimiz, 2010 yılında bu rakamın 3 katını aşarak 736 milyar dolara yükselmiştir. 2002'de 3 bin 500 dolar olan kişi başı milli gelir, 2010 yılında 10 bin dolara yükselmiştir. Türk Lirası'ndan 6 sıfır atarak paramıza itibar kazandırdık. Türk Lirası'nı uluslararası ticarette kullanılan bir para birimi haline getirdik. 2002 yılında 36 milyar dolar olan ihracat, 2010 yılında bu rakamın neredeyse 4 katına çıkarak 114 milyar dolar olmuştur. 2011 yılının ilk 5 ayında ise daha şimdiden 54,4 milyar dolara ulaşmıştır. Enflasyon uzun yıllar sonra tek haneye gerilemiştir. 2001 yılında yüzde 68,5 olan enflasyon, 2010 yılı sonunda yüzde 6,4’e kadar düşmüştür. Devletin, Türk Lirası cinsinden borçlanma faiz oranı 2002'de yüzde 62,7 iken, bu oranı 2010 yılında yüzde 8,1'e çektik. 2002 yılında devletin topladığı her 100 liranın 86 lirası faiz giderlerini ödemek için kullanılırken, 2010 yılı itibarıyla artık her 100 liranın sadece 23 lirası faiz giderlerini ödemek için kullanılıyor.

İktidarda bulunduğumuz 2003-2010 döneminde ortalama bütçe açığının GSYH’ye oran olarak yüzde 3,6 olmuştur. Bizden önceki 1995-2002 döneminin ortalaması ise yüzde 8,2’dir.  Bu durum, iktidarlarımız döneminde uyguladığımız maliye politikasının ve sağladığımız mali disiplinin en açık sonucudur.

Tüm bu ekonomik göstergelerin yanı sıra, küresel krizden en az etkilenen ülkelerden biri olmamız da ekonomimizin ne kadar sağlam ve ne kadar istikrarlı olduğunun bir kanıtıdır.

•Peki vatandaş neden bu iylesmenin kendi cebine yansimadigini düşünüyor?

 AK Parti Hükümetleri döneminde hükümetlerimizin dışında cereyan eden iç ve dış olumsuz etkenlere rağmen Türkiye’de ekonomik büyüme ve kalkınma sağlanmış, halkımızın refah düzeyi önemli ölçüde artmıştır.

Bir önceki soruda örnekler verdiğim makroekonomik göstergelerin yanında son 9 yıllık dönemde Türkiye’nin birçok önemli meselesine çözüm getirdik. Sağlıkta bir devrim gerçekleştirdik. Eğitim ve altyapıda gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı azalttık.

Tüm bu gelişmelerin halkımızın refah düzeyine, alım gücü ile ekonomik ve sosyal hayatına olumlu yansıdığını görüyoruz. Ekonomik büyümenin yaşanması ve kişi başı milli gelirin reel olarak artması vatandaşımızın refahının arttığının bir göstergesidir. İktidarımız döneminde kişi başına gelir artarken gelir dağılımında da iyileşmeler yaşanmıştır. Gelirin adil dağıtılıp dağıtılmadığı Gini katsayısı ile ölçülmektedir. Türkiye'de Gini katsayısı, 2002'de 0,44 iken 2009 yılında 0,42 olmuştur. Yani zenginleşmekle kalmamış, gelirimizi daha adil paylaşmışız.

Kişi başına gelirdeki ciddi artışın yanında uyguladığımız diğer sosyal ve ekonomik politikalar da yoksulluğun azalmasına yardım etmiştir. Şu anda ülkemizde satın alma gücü paritesine göre, günlük harcaması 1 doların altında kalan fert yoktur. Günlük harcaması 2,15 doların altında bulunan fert oranının 2002’de yüzde 3 iken 2009’da binde 2’ye, 4,3 doların altında bulunan fert oranının da 2002’de yüzde 30,3 iken 2009 yılında yüzde 4,4’e gerilediğini görüyoruz.

Kalkınmışlığın ve gelişmişliğin önemli göstergelerinden birisi de enflasyon oranıdır. Enflasyon, alım gücünü doğrudan etkilemekte ve vatandaşımızın cebine olumsuz bir şekilde yansımaktadır. 1993–2002 yılları arasında ortalama yüzde 70’lerde seyreden enflasyon, 35 yıl sonra ilk kez hükümetlerimiz döneminde tek haneye düşmüştür. Ayrıca son 42 yılın en düşük seviyesindedir. Bu durum, yıllarca yüksek enflasyon dolayısıyla geliri sürekli ve büyük bir hızla eriyen vatandaşımızın alım gücünün ve refahının arttırdığı çok açıktır.

Bu göstergelerin yanı sıra İktidarlarımız döneminde; otomobil ve beyaz eşya üretim ve satışları, LCD ve internet kullanımı ve asgari ücret ile bu ücretle alınabilecek ürün miktarı artmıştır.

Çalışan, emekli ve dar gelirli vatandaşlarımızın mali durumlarının 2002 yılına göre iyileşmiş, gelirlerinde reel artışlar sağlanmıştır. 2011 yılı Mayıs ayı itibarıyla en düşük Devlet memuru maaşı ile 2002 Aralık ayına göre daha fazla mal ve hizmet satın alınabilmektedir.

2002 Aralık ayında en düşük devlet memuru maaşı ile alınabilen ekmek miktarı 386 kg iken 2011 Mayıs ayında bu rakam 671 kg’a yükselmiştir. 2002 Aralık ayında 180 kg pirinç alınabilirken 2011 Mayıs ayında 315 kg pirinç alınabilmektedir.

Aynı şekilde 2011 yılı Mayıs ayı itibarıyla net asgari ücret ile 2002 Aralık ayına göre daha fazla mal ve hizmet satın alınabilmektedir. Asgari ücretli bir vatandaşımız, 2002 Aralık ayında 143 litre süt alabilirken 2011 Mayıs ayında 338 litre süt alınabilmektedir.

Bu göstergeleri çoğaltmak mümkündür. Bu göstergelerin tümü, iktidarımız dönemindeki ekonomik başarının, ülkemizin kalkındığının, vatandaşımızın refahının ve alım gücünün arttığının açık göstergesidir. Dolayısıyla tüm bu iyileşmeler vatandaşımızın cebine olumlu bir şekilde yansımıştır.

Örneğin 2002 yılında aile yardımı dahil ortalama memur maaşı 578 TL iken 2011 yılı Ocak ayında 1.724 TL’ye yükselmiştir. En düşük memur emekli aylığı ise 2002 yılında 377 TL iken 2011 yılı Ocak ayında 936 TL’ye yükselmiştir.

•Benzin fiyatlarını hükümet artırmıyor, Kabul. Peki hükümet fiyatları neden düşürmüyor?

•Benzin fiyatlarını hükümet artırmıyor, Kabul. Peki hükümet fiyatları neden düşürmüyor?

Biz hükümet olarak elbette benzin fiyatlarının düşmesini istiyoruz. Ancak akaryakıt fiyatlarını kim belirliyor? Tamamıyla piyasa belirliyor. Bunun bizimle hükümetle doğrudan bir alakası yok. Bunu serbest piyasa belirliyor.

Türkiye’de akaryakıt ürünlerindeki artışın temelinde şu an itibarıyla vergi yoktur. Biz Hükümet olarak vergileri uzun süredir nominal düzeyde sabit tutuyoruz. Hiçbir şekilde vergilerde bir artış söz konusu değildir. Bu durum, tamamen dünya petrol fiyatlarındaki artıştan kaynaklanmaktadır. Zira 100 liralık benzinin 2002 yılı Aralık ayı itibarıyla yaklaşık 70 lirası vergi iken bugün yaklaşık 60 lirası vergidir. Aynı şekilde 100 liralık motorinin 2002 yılı Aralık ayı itibarıyla yaklaşık 60 lirası vergi iken bugün 51 lirası vergidir. Dolayısıyla biz akaryakıt ürünlerindeki vergi yükünü artırmadık, aşağı çektik. Üstelik 2005-2007 yılları arasında artan petrol fiyatlarına rağmen vergilerde hiçbir artış yapmadık. 2002 yılı Kasım ayında iktidara geldiğimizde ham petrol varil fiyatları 25 dolar iken bugün itibari ile 120 dolara yakındır. Bu durumu da göz önüne almak gerekiyor. İç piyasada oluşan akaryakıt fiyatlarının uluslararası piyasalardaki petrol fiyatları dikkate alınmadan yorumlanması yanlıştır.

Biz Hükümet olarak vergilerimizin reel değerinde düşüşe razı olduk ve büyük fedakârlık yaptık. Burada sorumluluk hepimize düşüyor. Herkes üzerine düşen fedakârlığı yaparsa çok iyi olur.

•Daha önce Gaziantep’ten milletvekili seçildiniz, Gaziantep’le mukayese edildiğinde Batman’dan aday olmak farklı mı ?

Gaziantep’te çok güzel hatıralarım oldu. Ayrıldığımda çok hüzünlendim. Son ziyaretimde bir vesileyle bir konuşma yaptım. Konuşma esnasında duygusal bir ortam oluştu ve tamamen insani bir refleksten, insani bir duygudan kaynaklanan bir iki gözyaşım döküldü, sesim düğümlendi, onu bile siyasi malzeme yapmaya yeltendiler. Bu şekilde yaklaşılmış olması beni gerçekten üzdü. Oysa bu durumun tamamen insani olduğu bilinmeli ve o şekilde karşılık bulmalıydı.

Sayın Başbakanımızın beni Batman’dan aday göstermesi beni çok mutlu etti. Bir çok yerde anlattım, beni etkileyen ve yaşamımı dizayn eden bir hikayedir. Yaşanmış, gerçek bir hikaye.

Bundan 21 yıl önce İngiltere’ye gideceğim gün, vedalaşmak üzere köye babamın yanına gittim. Birlikte mezarlığa doğru yürüdük. ilim öğrenmek için İngiltere’ye gitmek istediğimi söylediğimde, babam “oğlum sen zaten profesör olmuşsun, gel biraz da memleketine hizmet et” dedikten sonra eline bir avuç toprak alıp, “eğer para için gidiyorsan gözümüzü ancak bir avuç toprak doyurur” demişti. Her babanın evladından umudu memleketine hizmet etme sevdası gibi gibi babamın da o vasiyetini bugün yerine getirebilme fırsatı yakalamış olmaktan dolayı mutlu ve gururluyum.

Batman adaylığım belli olduktan sonra arkadaşlarımla, ekibimle geldim baba ocağına konuşlandım. Çalmadık kapı, gitmedik köy, elini sıkmadığım insan bırakmamaya çalışıyorum. Sürekli bir mücadele ve gayret içerisindeyim. Uzun yıllar bölgeden ayrı kalınca hem ruhen hem de fiziken uzak kalmışım meğer. Hızla farkı kapattığımı tahmin ediyorum, hemşerilerimle kaynaşma, onların sorunlarını dinleme, izleme ve gözlem konusunda büyük çaba harcıyorum. Şu an itibarıyla Batman’a yeterince vakıf olduğum inancındayım. Vakıf olmayanın hizmet üretme şansı var mı ki.  

•Seçim çalışmalarınızda sadece ekonomik iyleşmelere mi dikkat çekiyorsunuz yoksa bir politikacı gibi mi davranıyorsunuz? Mesela özellikle vurguladığınız ve Batmanlının oyunu etkileyeceğini düşündüğünüz vaatleriniz var mı ?

Hayır, tabi ki sadece ekonomik konularla sınırlı kalan bir kampanya yürütmüyorum. AK Parti hükümetlerinin ekonomide sağladığı başarıların yanında temel hak ve özgürlükler ile demokratik standartların iyileştirilmesine ilişkin sağladığı başarıları da hemşerimle paylaşıyorum. Son bir buçuk aydır Batman merkez, ilçeler, beldeler ve köylerinde vatandaşlarımızla içiçe ve birebir diyalog içerisindeyim. Hemşerilerimin sorunlarıyla yakinen ilgileniyorum, onları dinliyorum ve çözüm üretmeye çalışıyorum. Dolayısıyla halka hizmeti şiar edinen bir politikacı olarak çalışıyorum.

Elbette ki Batman için vaatlerimiz var. Hemen hatırlatayım. www.mehmetsimsek.org adresine girenler orada Batman için yapmayı planladığımız projelerimiz hakkında bilgi sahibi olacaklar.

Özetlemem gerekirse: Batman’ın en büyük sorunun iş ve aş olduğu dikkate alınırsa en önemli proje Batman’ı bir cazibe merkezi haline getirmektir.  Talep eden yatırımcılara yer tahsisi için kısa bir sure içerisinde 1.5 milyon m2’lik bir alanı kamulaştırıp mevcut organize sanayi bölgesine ekleyeceğiz. Ayrıca daha şimdiden ikinci organize sanayi bölgesine ilişkin çalışmalarımıza da başladık.

İkinci olarak hemşerilerimizin nefes alacağı yeşil alanlar nerdeyse yok denecek kadar azdır. Malesef bu konuda belediye üzerine düşeni yapmamaktadır. Bu sorunu çözmek için Batman çayı ıslahını yapacağız, çayla Batman arasında kalan bölgeyi halkımız için mesire alanlarına dönüştüreceğiz.

Hava kirliliğini ve şehir trafik yoğunluğunu azaltmak için Batman çevre yolunu yapacağız. Ayrıca üniversite yol bağlantısını tamamlayacağız. Batman’ın bütün diğer illerle bağlantılarını duble yol olarak tasarladık. Bu çerçevede devam eden projelerimize ek olarak Batman-Hasankeyf-Gercüş-Mardin yolunun duble yola dönüştürülmesi projesini hayata geçireceğiz.

Sağlıkta daha önceki yatırımlarımıza yeni bir hamleyle Batman’a 200 yataklı kadın doğum ve çocuk hastanesi, Beşiri’ye devlet hastanesi yapacağız. Gercüş Devlet Hastanesi’ne ek bina yapacağız. Her ilçemize en az bir tane meslek lisesi kazandıracağız. Batman’a yakışır modern bir adliye sarayı inşa edeceğiz.

•Batman din alimlerinin vatandaş üzerinde etkili olduğu bir yer. Kanaat önderlerinin sizin safınızda yer aldığını düşünüyor musunuz?

Kanaat önderlerine çok önem veriyorum. Zaten çalışmalarımın ana eksenini oluşturan yöntem, kanaat önderlerini öncelleyen bir yöntemdir. Sağolsunlar, bütün akil insanlar etrafımızda öbek öbek kenetlenmiş durumdalar. Hepsi de samimiyetimize ve ciddiyetimize inanıyorlar ve bize çok önemli katkı sağlıyorlar. Bu topraklar mukaddesatına saygılı insanlar barındırıyor. Bizim bu saygın din alimlerinin görüş, tavsiye ve dualarını almadan bir adım atmamız bile mümkün değil.

•BDP kendi imamları ile Cuma namazı kıldırıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

 •BDP kendi imamları ile Cuma namazı kıldırıyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

Malesef BDP bölücülüğü dine de taşıma çabası içinde.  Öncelikle Cuma namazlarını camide kılma yerine sokakta kılmaları bir anlamda cami cemaatini bölme çabasıdır.  Cuma namazına gelince, cuma namazının temel amacı nedir ? Müslümanları haftanın belli bir gününde belli bir saatinde bir araya getirmek, buluşturmak, kaynaştırmak ve vaaz ile hutbe dinlemek suretiyle dini bilgilerini tazeletmek ve yenilemek ve ibadet değil mi?

Cuma, Arapça cemaa kelimesinden geliyor. Yani toplanmak, bir araya gelmek, buluşmak, birleşmek. Temel hedefi birleştirmeyi sağlayan Cuma namazına böyle garip bir misyon ve boyut yüklemeye kalkmak sadece safdillik ve manipulasyondur, bölücülüktür, başka da bir şey değildir. İkinci olarak son dönemde BDP’nin ezanı Kürtçe okutma çabası da halkımızı bölmeye yöneliktir.

Aslında bu, yeni bir ırkçılık örneği de değildir. Daha once CHP döneminde de ezanın Türkçe okutulması denenmiş ama halkımız tarafından tasvip edilmemiştir. Aslında bu, BDP’nin CHP’nin geçmişteki faşizan anlayışlarını kopyalama basiretsizliği olarak algılanabilir.

•Sizce Batman’lının sağdusuyu 12 Haziran’da kimden yana olacak?

Batman’ın sağduyusunun AK Parti’den yana, bizden yana olacağı çok aşikar. Sayın Başbakanımız burada çok seviliyor, sayılıyor. İnsanlar “Recep Tayyip Erdoğan” markasına oy vermeyi çok önemli bir referans olarak görüyorlar. Bu bile yeter inanın.

Ama bunun yanında son 8.5 yıldır yapılan hizmetler ortada. Bir çok alanda bizden önceki 57 hükümetin yaptığının bir kaç katını bu döneme sığdırdık. Vatandaşla kopuk değiliz, sürekli onlarla içiçeyiz. Onlar bizi kendilerinden görüyor ve öyle hissediyorlar. Bir çok yerde amcalar, dedeler, halalar, teyzeler bana “evladım” diye hitap ediyorlar. Doğrusu tam bir kenetlenme ruhu içerisindeyiz. Bu da bize olan teveccühün her geçen gün daha da artması anlamına geliyor. Biz asla ümitsizliğe kapılmadık. Hep heyecanla ve ümitle yarınlara baktık.  

•Ak Parti, BDP veya CHP’ ye oy verecek Batman’lıların eğitim seviyeleri ile ilgili bir çalışmanız var mı? Toplumun ağırlıklı olarak hangi kesiminin sizi destekleyeceğini düşünüyorsunuz?

Böyle bir ayrım yapmak çok zor. Ancak Batman’da bir ayrımın eşiğinde olduğumuzun farkındayım. Kimlik siyaseti yapanlar bunu insanları bunaltarak, şiddetle ve baskıyla yapıyorlar. Oysa bizim öyle bir kaygımız yok, biz hizmetten, istikrardan yanayız. Aş ve iş üretmede kim katkı sağlıyorsa biz onun yanındayız.

Biz hizmet ve eser siyaseti yapıyoruz. Bugün Batman’da en fazla gündeme getirilen husus işsizlik sorunudur. Bireysel çözümler üreterek belli kişilere iş sağlamaya çalışmak yerine bu sorunu tamamen ve kökten çözmeye çalışmak en iyisidir. Palyatif çözümler üretmek yerine köklü ve kalıcı çözümler üretmek çok daha iyidir. Bakınız bugün Tekel binalarını tahsis etmemizle kurulan tekstil fabrikalarında binlerce  kardeşimiz iş buldu.

Toplumun her kesiminden destek görüyoruz. Özellikle de siyasi saplantılardan uzak, hizmet siyasetini önemseyen vatandaşlarımızdan büyük bir teveccüh var. İnsanlar beni ve partimi bir ümit kaynağı olarak görüyorlar. Özellikle küresel ekonomik tecrübemin Batman’ın bir sanayi kentine dönüşmesinde katkısı olacağına inanıyorlar.

•Ak Parti’nin sizin gibi güçlü bir ismi Batman’dan aday göstermesinin BDP’ nin Batman’da takındığı politik tavrın sertleşmesine sebep olduğunu söylemek mümkün mü? Daha zayıf bir aday daha yumuşak bir seçim dönemi anlamına gelebilir miydi?

BDP’nin şiddetten beslenen bir yapısı var. Huzursuzluk, şiddet, baskı unsurları ortadan kalktığında yok olup gideceklerini çok iyi biliyorlar. Buyrun belediye onların ellerinde. Bugüne kadar taş üzerine taş koymuşlar mı acaba ? Kocaman bir kente bir iki tane ufak park yapmak dışında hiç mi hizmet üretilemezdi? Bence geçen yıllar Batman için kayıp yılları olmuştur. Diğer kentlerimizle mukayese edildiğinde Batman’ın bu anlamda bir talihsizlik yaşadığını ve asla bu tabloyu hak etmediğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Bu durum da vatandaşımızın canına tak etti artık. Halkımız haklı olarak hizmetin ayağına gelmesini istiyor. Benim de Batman’a gelmemle bir hizmet yoğunluğu oluşmaya başladı. İcracı 5-6 tane bakanımız geldi. En ücra köylerimize kadar gittim, eksikliklerini tespit ettim, ihtiyaçlarını tespit ettim, dertlerini, sıkıntılarını dinledim.

Çözüm üretme konusunda her gün yeni projeler üzerinde çalışmalar yapıyorum. İyi bir teknik ekibim var ve hemen hemen her sabah namazı okunduğunda biz çalışma odasında bu meseleler üzerine kafa yoruyor oluyoruz. İtiraf etmeliyim ki Batman’a geldiğimden beri ben ve ekibimin uyuma saati ortalama 03.00 oluyor ve sabahleyin de erkenden programlara başlıyoruz.

Elbette ki kulvarlarımız farklı; biz hizmetten besleniyoruz, biz Devleti milletin hizmetkarı yapma sevdasıyla hareket ediyoruz, onlar ise şiddetten besleniyorlar. O nedenle buradaki varlığımız onlar için bir tehdit unsuru olma özelliği taşıyor. Ama biz de yılmadan, bütün gücümüzü ve cesaretimizi kullanarak halkımızın huzuru, refahı ve mutluluğu için çalışmalarımıza devam edeceğiz.

Şunu da ifade edeyim ki çok radikal olanlar hariç geri kalan herkesin bizim bu çabalarımızı desteklemeye başladıklarını, bizden ümitlendiklerini, ciddi beklentiler geliştirdiklerini gözlemliyorum. Bütün hemşerilerimin ortak beklentisi daha iyi bir yarındır.  

•Kürtçe ile aranız nasıl? Seçim çalışmalarında kullanıyor musunuz?

Dil konusunda bir yatkınlığımın ve becerimin olduğunu düşünüyorum. Dile karşı yatkınlığım ve bir o kadar da ilgim var. Vaktim müsait olursa çok sayıda farklı dil konuşmak için çaba harcardım. Kürtçe anadilim ancak geçen yıllarda hemen hemen hiç bir şekilde Kürtçe konuşabileceğim ortamlarda bulunamadım. Bu nedenle ilk zamanlarda çok zorlanıyordum. Ama şimdi sahadayım vatandaşımla içiçeyim, bu bana Kürtçe’yi de geliştirmeme yeterince imkan sağladı. Teknik olmasa da günlük hayatımda kullanabileceğim kadar sözcük dağarcığım genişledi.

Geçen hafta katıldığınız TRT Şeş’teki yarışma programında jüri üyeliği yapacak kadar Kürtçe’nizi ilerletmiş görünüyordunuz?

 Geçen hafta katıldığınız TRT Şeş’teki yarışma programında jüri üyeliği yapacak kadar Kürtçe’nizi ilerletmiş görünüyordunuz?

Evet, benim için çok önemli bir deneyimdi. Düşünsenize daha düne kadar sokakta konuşmanın yasak olduğu bir dilden bahsediyoruz. Şimdi aynı dili ülkenin resmi kanalında ülkenin maliye bakanı jüri üyesi sıfatıyla konuşuyor. Bu da bu ülkede birlik ve beraberliğimi pekiştiren çok önemli bir adımdır. Biz artık farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görüyoruz. BDP’nin siyasi malzeme olarak mağduriyet edebiyatı olarak gündemde tutmaya çalıştıkları argümanlarını yok ediyoruz.

Kürtçe’nin yasak olduğu bir coğrafyada büyüdüm, dil üzerindeki yasakları tamamen kaldıran bir hükümetin bakanı olarak Batman'a döndüm. Bu, güzel Türkiye’miz için, kardeşliğimiz için bir kazanımdır.

Sayın Başbakanımız, güçlü bir mesaj vermek ve bölgeme daha çok hizmet etmem için beni Batman’a gönderdiğini açıkça beyan etti. Böyle bir misyonla, böyle bir iddia ve hedefle baba ocağına geri dönmek nasip olduğu için Allah’a binlerce şükür ediyorum. Samimiyetle belirtmeliyim ki hizmetin dili yoktur; yeter ki halkımıza hizmet edebilelim; ister Türkçe ister Kürtçe çok da önemli değil.

 •Gece yarısı güvenlik açısından sıkıntılı mahallelere girip seçim çalışmaları yapıyorsunuz. Yörenin Çocuğu olmak sizi korumaya yetiyor mu?

İlk geldiğimde insanların üzerine bulaşmış bir kötümserlik havasının hakim olduğunu hissettim. En büyük mücadelelerimden bir tanesi bu algıyı, bu yaygın hissiyatı ortadan kaldırmaya çalışmak oldu. Korkaklar hergün ölürler, cesurlar bir kere ölür.

Üniversitede öğrenciydim, rahmetli Özal kendisine yönelik başarısız bir suikast girişiminin hemen ardından kurşun değen elini bir bez parçasıyla kürsünün üzerinde sallarken dudaklarından dökülen sözcükler gökyüzünün boşluklarını delmeye yetiyordu: Allah’ın verdiği ömrü ondan başka alacak yoktur”.

Tarihe geçen bu nadide haykırışa benzer Sayın Başbakanımızın da bir beyanatı olmuştur: “Biz de ‘O’na teslim olmuşuzdur’ dedik, Bunun dışında her şey laf-ı güzaftır, Korku üzerine medeniyet, gelecek inşa edemezsiniz. Korku üzerine huzur, istikrar, güven inşa edemezsiniz. En önemlisi de korku üzerine demokrasi inşa edemezsiniz”.

Bu iki büyük liderimizle aynı düşünceleri taşıyorum, Allah’a şükür hiç kimseden korkum yok, beni halkım bağrına basmıştır; koruyacak olan da önce Allah sonra da halkımdır. Beni tanıyan herkes samimiyetimi, ciddiyetimi ve ülkem ve Batman için hassasiyetimi, iyi niyetimi, çabalarımı bilir. Ben bu zırhın da benim için koruyucu olduğunu inancındayım.

•Ne olacak bu Hasankeyf’ in akibeti ? Kamuoyunu rahatlatacak bir cümleniz var mı bu konuda?

Hasankeyf bizim en önemli kültürel ve tarihi zenginliklerimizden ve kültürlerimizden biridir. Bunu maksimum düzeyde korumak ve gelecek nesillere iyi bir miras olarak bırakmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir baraj projesinde çok yüksek miktarda kaynak, kültürel varlıkların korunması ve taşınması için harcanıyor. Vatandaşımızın mağdur olmaması için Devlet her türlü imkânı seferber etmiş durumda. Proje bittiğinde Hasankeyf’in tarihi mekanlarından önemli bir kısmı su üstünde kalacak ve Ilısu Barajı sayesinde bölgemiz 130 km uzunluğunda bir göle kavuşacak. Yani Batman’a deniz gelecek. Bu sayede vatandaşlarımıza yeni ufuklar, yeni fırsatlar oluşturacağız.

Bu proje sadece ülkemize enerji, tarımsal sulamada yeni bir dinamizm getirmeyecek, aynı zamanda bölgenin turizm potansiyelini ortaya çıkaracak ve Hasankeyf’e gelen turist sayısı kat kat artacak, esnafımız kazanacak, hemşerilerimiz kazanacak ve en önemlisi ülkemiz kazanacak.

•Çocukluğunuzdaki Batman’la şimdiki Batman arasında en büyük farklar neler? En çok ne değişti?

Çocukluğumu geçirdiğim bu şehre ait çocukluk hayallerimin bazılarının gerçekleşmiş olması en büyük mutluluğum; bazılarının gerçekleşmemiş olması ise en büyük üzüntümdür. Ben lisede okurken dersane nedir bilmezdik, bazı arkadaşlarımız sırf dersaneye gitmek için büyük şehirlere gittiler. Oysa şimdi Batman’da bir üniversite var. Çok sayıda nitelikli lise var, eğitimde bir devrim yaşanmış, mükemmel bir eğitim desteği sözkonusu. Benim çocukluk dönemimle mukayese edilemeyecek ölçüde eğitime ciddi yatırımların olması beni mutlu eden kısım.

Mutsuz olduğum hususa gelince; Batman’ın şehircilik ve sosyal yaşam açısından çok olumsuz bir tablo sergilediğine tanık oluyorum. Çocukluğumdaki Batman’ın devasa bir yapıya büründüğü ancak belediyecilik hizmetlerinin yok denecek kadar az miktarda olması şehrin gelişmesine ciddi bir sekte vurmuş durumda. Dinamizmin hakim olduğu bu güzelim kentte çok daha başarılı bir belediyecilik hizmeti sergilenebilirdi. Bunun eksik bırakılmış olması benim için üzücü.

İnşallah çocuklarımız için kurguladığımız gelecekteki Batman’da onlar çok daha mutlu, müreffeh bir yaşam sürdürecekler. Avrupa’daki yaşıtları ne yapıyorlarsa, nasıl yaşıyorlarsa onlar da aynı şekilde hatta daha iyisini yaşayacaklar. Çünkü bunu fazlasıyla hak ediyorlar.

Ben kişisel kariyer ve ihtiyaçlarını yeterince karşılamış biriyim. Ne makamda ne mevkide gözüm yok. Bir çok şeyi aştığımı düşünüyorum.  Yıllar sonra birileri içinden geçtiğimiz bu evreleri yad ederken bizim de ismimizi hayırla yad ederlerse, arkamızda bırakacağımız en büyük miras bu olur.

•Twitter ile aranız çok iyi gördüğüm kadarıyla? Bir de twitter üzerinden ropörtaj yapmaya ne dersiniz?

Twitter’i yoğun kullanıyorum. Çok yoğun olduğum için çalışmalarımı belgeleme veya basından izlemeye zaman ayıramıyorum. Sağ olsunlar bazı arkadaşlar düzenli olarak takip halindeler. Ben de onların yazdıklarını retweet yapmak suretiyle beni takip edenlerle paylaşıyorum.

Yaygın kanaatin aksine twitter’da çok nezih ve saygın bir ortam oluşturduk. Takipçilerim gayet nazik, kibar ve saygılı bir tavırda yazıyorlar. Uygunsuz ifadeler, rahatsız edici tweetlerle karşılaşmıyorum. Bu sebepten dolayı da sohbet arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.

Twitter’da @memetsimsek olarak yer alıyorum. İlgilenen arkadaşlar ekleyebilirler. Onlarla bilgi alışverişinde bulunmak çok güzel. Görüş ve düşüncelerimi paylaşıyorum, çok da faydası oluyor, gündemi ve günceli çok iyi takip etme şansım oluyor.

Bu arada konuyla ilgili iki tane hususu da belirtmek istiyorum. Birincisi gelen bütün mesajları okuyorum ancak fırsat buldukça bazılarına yanıt verebiliyorum.Bazen twitter’imi danışmanlarımın yazıyor olabileceğine ilişkin kuşkulu mesajlar geliyor. Şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki, benim bilgim dışında oraya bir harf bile yazılmıyor. Hepsini kendim yazıp yayınlıyorum.  İkincisi ise teknoloji ile olan ilgim twitter’la sınırlı değil. Bu konuda isteyenler daha detaylı bilgileri www.mehmetsimsek.org  sayfasından alabilirler.

Çok teşekkür ederim. Keyifli bir sohbetti. Umarım seçimlerden sonra da yeni dönemle alakalı yeni sohbetler yapabilme şansımız olur.

Elbette memnuniyetle. Ben de size ve Haber7 camiasına teşekkür ederim. Seçimlerin de memleketimize ve bütün dünyaya hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Dr. Hamid AYDIN

twitter.com/hamidaydin                   

YORUMLAR 7
  • selahaddin pile 12 yıl önce Şikayet Et
    sayın bakan. idari para cezlarını zlmünü durdur.biz deniz falan istemiyorz. milletle alay etmektende vaz geç. Yanlışta anlama .Ben AKP liyim.
    Cevapla
  • selahaddin pile 12 yıl önce Şikayet Et
    malye bakanı. sayın bakan : millete hoş görünmek için Batmana deniz getirecegine idari para cezalarını makul sevyeye düşür. 10 tane elektironik ortamda beyanname vermiyene 30 000TL ceza kesiliyor. szingbi masa başında maaş alanlar bunun vatandaşa ne zulum oldugunu anlayamaz. yoksa denizi bu ceza parasılamı getireceksin. böyle agır cezlarla zulum yapacagına deniz getirme daha iyidir.
    Cevapla
  • kamuran atak 12 yıl önce Şikayet Et
    ak parti. akp nin yapmış olduğu yatırımlar her şehri ihya edecek nitelikte..
    Cevapla
  • kamuran atak 12 yıl önce Şikayet Et
    Hayırlı Olsun. Sayın Şimşek arkanızda milyonlar yürekleri ile sizleri destekliyor birlikte her zaman daha iyiye inşallah.
    Cevapla
  • hasangulten 12 yıl önce Şikayet Et
    Batman a deniz. bir iş sonucu düşünülerek yapılmalı,oy toplamak için alalade değil. bir zaman önce GAP projesinden sonra çevre halkı bu proje yüzünden tarlalarının kuruduğunu,birer tuz yatağı haline döndüğünden şikayet etmişlerdi sanırım.öyle birşeyler söylenmişti.bu da ona benzemesin.
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Son Dakika: Erdoğan'dan 1915 mesajı!
Şifre Irak hükümet sözcüsünün sözleri mi?