Menderes'in babasını asanları öldüren duruşu!

Bugünkü yazısına "Ah Aydın Bey!" başlığını atan Ahmet Kekeç, dün toprağa verilen Aydın Menderes'in çok farklı bir portresini kaleme aldı. İçinin el vermediği satırlara değindi.

Menderes'in babasını asanları öldüren duruşu!
Menderes'in babasını asanları öldüren duruşu!
GİRİŞ 26.12.2011 06:25 GÜNCELLEME 26.12.2011 06:25
Bu Habere 5 Yorum Yapılmış

Ahmet Kekeç'in köşe yazısı

Ah Aydın Bey!


Benim için, birçoğumuz için “Aydın Bey”di... Hakkını vererek ve gururla taşıdığı soy ismine rağmen Aydın Bey...

Bizde uyandırdığı izlenim, asla “Adnan Menderes’in oğlu” olmadı...

Diyorum ya, Aydın Bey’di...

Nezaheti, nezaketi ve kalitesiyle Aydın Bey...

Duruşuyla, yüzündeki “keder çizgileriyle”, içe doğru derinleştirdiği öfkesiyle Aydın Bey...

Söz 27 Mayıs’tan ve merhum Başvekil’den açıldığında, öfkesini, tuhaf bir acıma duygusu ve şefkatle dışlaştırırdı... Eminim ki, Bu duruşuyla, 27 Mayıs’ın halaskâran (!) “cinayet konsorsiyumunu” öldürürdü...

Her fırsatta cezalandırırdı onları.

Susarak cezalandırırdı...

Bağışlayarak cezalandırırdı.

Bazen önemsemeyerek cezalandırırdı...

Muarızı, düşmanı, kanlısı, rakibi saymayarak cezalandırırdı...

Hiçbir zamanda, hiçbir surette, hiçbir kayıtta, hiçbir bağlamda adam yerine koymayarak cezalandırırdı...

Dahası, “mağduriyetini” satmayarak cezalandırırdı.

Ben Aydın Bey’i, 90’lı yılların ilk yarısında tanıdım.

Haberleri, tevatür biçiminde gelirdi... Çok okuduğu, kendisini çok geliştirdiği, okumalarını özellikle İslam “küll”üne ait eserlere yönelttiği söylenirdi...

Büyük Değişim Partisi’ni kurduktan sonra yakından görüşme imkânımız oldu.

Lütfedip, toplantılarına çağırıyordu.

Bir otelde, bir lokalde, bazen bir dost evinde...

O toplantılarda neler konuşuluyordu, kendisi konuşulanlara nasıl mukabelede bulunuyordu?

Hiçbiri aklımda kalmamış...

Daha çok dinlediğini hatırlıyorum... Söylenen her şeyi çok önemsediğini, haziruna saçma gelse bile özenle dinlediğini ve “değer” atfettiğini bakışlarından, mimiklerinden, karşı cevaplarından anlıyordum.

Bu toplantılar ne kadar sürdü hatırlamıyorum ama hissiyatım bu işin olmayacağını söylüyordu.

Elbette hissiyatıma ilişkin şeyler anlatmamıştım. Anlatamazdım da... Çünkü, işin nerede tıkanacağını ben de bilmiyordum...

Duyargalarımı harekete geçiren, belki de gördüğüm “heyecansızlık”tı...

Belki de Aydın Bey’in sükûneti bende bu duyguyu oluşturuyordu. Bilmiyorum.

İşin nerede tıkandığını/tıkanacağını, daha sonra görecektim.

Bilgisi, entelektüel kalibresi, duruşu ve nezahetiyle çok şey vaat ediyordu ama tamahkâr değildi... Hırslı da değildi... Hırsını, derin bir bilgelikle kamufle etmişti ve adeta “ben bu siyasetin, bu terakkinin, bu yoz cangılın adamı değilim” diyordu.

Keşke biraz tamahkâr olsaydı.

Demokrat Parti’nin mirası üzerinde oynayan siyasetçilerle (Demirel ve takımıyla) arasına mesafe koymuştu, her fırsatta “mirasyedilerin” sahteliklerini, liyakatsizliklerini, hangi mecburiyetin (yahut komplonun) ürünü olduklarını deşifre ediyordu ama hakkı olduğu halde asla “mirasa” tamah etmiyordu.

Etseydi, kazanacaktı.

Kişisel acıları ve mağduriyeti üzerinden ajitatif bir siyaset dilini benimseseydi, partisini var edebilecekti.

Bunu yapmadı.

Bunu yapanları tarihi utançlarıyla baş başa bıraktı.

Refah Partisi döneminde söyledikleri hem Aydın Bey gerçeğini, hem de Türkiye gerçeğini özetliyordu: “Bundan sonra İslam’ın neye uygun olduğu değil, neyin İslam’a uygun olduğu konuşulacak...”

İçinizi burkmayacağını bilsem, daha farklı bir “Aydın Bey” portresi çizerdim, içinde “Menderes” ve “dram” geçen cümleler kurardım, bazı acıları köpürtürdüm.

İçim elvermedi.

Buna Aydın Bey de incinir ve üzülürdü.

Bu dünyada incitilecek en son insandır çünkü Aydın Bey...

Mekânı cennet olsun, Allah rahmetini üzerinden hiç eksiltmesin.

Star

 

YORUMLAR 5
  • kenan9 12 yıl önce Şikayet Et
    sabır. gerçekten bu adamda böyle bir meziyet varmış yoksa insan aynı durumu kendinde değerlendirdiği zaman o sabır denilen kelime belkide hiç akla gelmezdi.allah rahmet eylesin.........
    Cevapla
  • cesur malatyalı 12 yıl önce Şikayet Et
    BEN OLSAM NE YAPARDIM. Cehennemi göze alır infazı verenleri tek tek gebertirdim. ben olsam yaşadığım acının acısını onlara yaşatırdım. ben olsam babama yakışan olurdum. ben olsam ben olsam devam eder ve devamı asla bitmezdi. ben adnan menderesin hiç bişeyi olmadığım halde bu kadar kin sahibiyim aydın beyin hiç kini olmaması manidardır. hakimi yaşadı savcısı yaşadı asanı yaşadı astıranı yaşadı aydın beyin kardeşleri nasıl bilmiyorum kazadır intihardır ne kadar gerçek bilemiyorum aydın bey sakat kaldı ama yaşadı çooook utanç verici yaşadı bence çok önemli biri değil atasına zülm edenlere gereken cevabı vermedi.ölmesine üzülmedim ama adnan MENDERESE zülm edenlere her daim beddua ettim neler ettim burda yazamıyorum Allah onlara cennetinde bir metrekare yer vermesin .....
    Cevapla
  • alat asim 12 yıl önce Şikayet Et
    ÖLDÜRMEK YETMEZ. hesap kabarık.
    Cevapla
  • Hakan Arslan 12 yıl önce Şikayet Et
    Aydın Menderes Hakkında Yazamadıklarınız. Onları da ben yazıyorum. Aydın bey çok nazik ve mütevazi olduğu için babasını asanlarla hesaplaşmadı değil, o da zihniyet açısından onlar gibi düşündüğü için yapmadı, üzerlerine gitmedi. O da laik ve Atatürkçü ve hatta ulusaldı. Kör ölünce badem gözlü, kel ölünce sırma saçlı olur. Aydın Menderes'in Demirel'den bir farkı yok ki onlara karşı koysun. Demirel onu, kendisine rakip olmasın diye istemedi ve o da kendi partisini kurdu, yoksa zihniyet farkı olduğundan değil ki. Sonra da bizimkiler açılım yapmak için onu Refah'a aldılar. Tıpkı, diğer yaramazları aldıkları gibi. İşin özü budur. Gerisi fasa fiso.
    Cevapla
  • mustafali 12 yıl önce Şikayet Et
    Güzel Yazı. Takdir edilmesi gereken Merhum Aydın Menderes'in yaptığı tabi, ancak her insan bunu beceremez...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu kendisini hedef alan Oda TV'ye dava açıyor
Keskin nişancı Gazze'de işgalci İsrail askerini böyle öldürdü