Babaya yazılan şiirler: Benim Babam Biricik

Yusuf Dursun'un "Benim Babam Biricik" isimli şiir kitabı...

Babaya yazılan şiirler: Benim Babam Biricik
Babaya yazılan şiirler: Benim Babam Biricik
GİRİŞ 29.02.2016 16:09 GÜNCELLEME 29.02.2016 18:43

Basım Tarihi

2/2016
Sayfa Sayısı
80
Kategori
Çocuk & Gençlik Kurgu Dışı 
Yazar
Yusuf Dursun

YUSUF DURSUN’DAN BİR İLK/ BABA ŞİİRLERİ KİTABI: BENİM BABAM BİRİCİK

Türk Çocuk edebiyatının önemli kalemlerinden Yusuf Dursun’un Nar Yayınları tarafından “Benim Babam Bircik” isimli yeni bir şiir kitabı yayınlandı. İçindeki şiirlerin tamamı tek bir şair tarafından kaleme alınan ilk “çocuklar için baba şiirleri” kitabı olma özelliği taşıyan eser dolayısıyla Yusuf Dursun’la bir mülakat gerçekleştirdik.

Abdülkerim Lale: Öncelikle yeni kitabınız dolayısıyla sizi tebrik ediyoruz. 40 yılı aşkın bir süredir edebiyat dünyasının içindesiniz. Hâlâ heyecanlı mısınız?

Yusuf Dursun: İlk kitabım 1994 yılında çıkmıştı. O günü, dün gibi hatırlıyorum; çünkü heyecandan gözüme uyku girmemişti. Şimdi de -o kadar değil ama- yine de kabına sığmayan bir heyecan duyduğumu söyleyebilirim. Kanaatimce aslolan da budur. Yaptığınız iş size heyecan vermiyorsa, ondan verim almanız mümkün değildir.

Abdülkerim Lale: “Çocuklar için baba şiirleri” kitabı hazırlamak fikri nasıl doğdu?

Yusuf Dursun: Sizin de bahsettiğiniz gibi 40 yılı aşkın bir süredir edebiyat dünyasının içindeyim. Özellikle son 15 yıldır çocuklar için edebiyat eseri üretmeye çalışıyorum. Biriken ve bir kısmı çeşitli dergilerde yayınlanan şiirlerimi taradığımda “baba” konulu olanların hiç de az olmadığını gördüm. Bunların bir kitapta toplanması gerektiğini düşündüm. Diğer yandan şair dostum Bestami Yazgan, aynı günlerde “tamamı bir şair tarafından yazılan anne şiirleri” kitabı çıkarmak üzereydi. Nitekim çok geçmeden Yazgan’ın “Anne Sen Melek misin?” kitabı okuyucuyla buluştu. “Anne” şiirlerinin yanına “baba” şiirleri eklenmeliydi. Yaptığım istişareler sonunda böyle bir kitaba ihtiyaç olduğuna kanat getirdim ve dosyayı yayıncıya teslim ettim.

Abdülkerim Lale: Yayıncıya teslim edilen bir dosyanın kitap hâline gelmesi ne kadar zaman alıyor?

Yusuf Dursun: Eserin durumuna göre değişmekle birlikle çocuk edebiyatı ürünlerinin basımı -resimli oldukları için- diğer türlere göre biraz daha uzun zaman alıyor. Ortalama bir yıl gibi bir süreden bahsedebiliriz.

Abdülkerim Lale: Eserinizin, sahasında ilk olma özelliğinden bahsediyorsunuz. Bu, kesin bir bilgi mi yoksa sizin tahmininiz mi?

Yusuf Dursun: Yaptığım araştırmalarda, daha önce yayınlanan, “tamamı tek bir şair tarafından kaleme alınan ve çocuklar için yazılan baba şiirleri kitabı” tespit edemedim. 

Abdülkerim Lale: Kitapta yer alan 35 şiiri ayrı ayrı incelediğimizde karşımıza iki ana konu çıkıyor: Birincisi, bizzat çocukların düşünce ve hayal dünyasını yansıtan şiirler; ikincisi, büyüklerin, çocukluklarına duydukları özlemi anlatan şiirler. Bu iki konu, birbirine uzak konular olduğu hâlde hangi düşünceyle aynı kitapta yer aldılar?

Yusuf Dursun: Çocuk edebiyatı ürünleri, çocuklar için kaleme alınmakla birlikte, aynı zamanda büyükler tarafından da okunabilen eserlerdir. Şu var ki hepsinin birtakım ortak özellikleri olmalıdır. Çocuk edebiyatı ürünü öncelikle çocuğun dünyasını yansıtmalı, çocuğun diliyle ifade edilmeli, çocuğun hayaliyle süslenmeli, çocuğun sevinci ve acısıyla yoğrulmalıdır. Bahsettiğiniz iki konuda da bu özelliklere dikkat etmek için azami gayreti sarf ettiğimi belirtmeliyim.

Abdülkerim Lale: Doğrudan çocuğun ağzından söylenen şiirlerde özellikle “aile reisi olarak baba” ile “ailenin bir üyesi olan çocuk” arasında çoğu zaman sevgiye, bazen de hüzne dayalı konular işlediğinizi görüyoruz.

Yusuf Dursun: Doğrudur, çocuk evde annesinden sonra babasını sever. Bu, insanın yaratılışına uygun bir davranıştır. Olsun, sonuçta çocuk babasını da sever hatta onu kendine model olarak alır. Bu süreçte çocukla babası arasında ya çok sağlıklı bir ilişki kurulur ya da ilişkiler daha çok çocuğun pasifize edildiği bir hüzün dünyasına doğru savrulur. Her ikisi de bu dünyanın bir gerçeği olduğuna göre, ben her ikisini de işlemekte bir sakınca görmedim. Ancak, çocuklarını hiçe sayan babaları bile hak ettikleri kadar eleştirmedim, onlara mısralarımla doğru yolu buldurmaya çalıştım. Mesela “SEVGİNE MUHTACIM” şiirinin bir bölümünde, çocuk, babasına şöyle seslenir:

“İşten işe koşup yorulma n’olur,

Sana naz yaparsam darılma n’olur,

İşte söylüyorum, kırılma n’olur,

Ben senin sevgine muhtacım baba!”

Aynı şiirin devamı mahiyetinde olan TUT ELİMDEN YAVRUM KIRA GİDELİM şiirinde aynı çocuğun babası şöyle konuşur:

“İşten işe koşup yorulmam artık,

Bana naz yaparsan darılmam artık,

Haydi bir hamlede omuzuma çık,

Ne olur babanı affet evlâdım.”

Abdülkerim Lale: Gerçek hayatta bir baba çocuğuna böyle seslenebilir mi?

Yusuf Dursun: Şiir, biraz da olması gerekeni anlatmalı diye düşünüyorum. Biz şairler, insana, insan olduğunu, öyleyse insan gibi davranması gerektiğini hatırlatmak zorundayız. Hem size bir şey söyleyeyim mi, bu iki şiirin de konusu tamamen gerçek hayattan alınmıştır. Kitap üzerinde çalışırken ilkokul öğrencileri arasında bir anket yaptım. Onlara, babalarında en beğendikleri ve onlarda en fazla görmek istedikleri 5’er davranışı yazmalarını istedim. Büyük çoğunluk, babalarının kendilerini sevmesinden, yanaklarını okşamasından, birlikte bir şeyler yapmaktan hoşlandıklarını belirtti. Onlara göre bir babanın çocuğuna olan sevgisi ne çok az ne de çok fazla olmalıydı; diğer yandan babalar kaba sözden, şiddetten kaçınmalı ve gerektiğinde çocuklarından özür dilemeyi bilmeliydiler.

Bu konuda size ilginç bir örnek daha vereyim. Yaptığım çalışmada bir öğrenci, , başarılı bir sporcu olduğunu fakat iş yerine iki sokak yakınlıkta olmasına rağmen babasının bir gün bile spor salonuna gelip kendisini izlemediğini yazmıştı. Bu olay üzerine şu şiiri kaleme aldım:

ÜZGÜN ŞAMPİYON

Minik bir atletim ben,

Rüzgâr gibi koşarım.

Engelleri kuş gibi,

Birer birer aşarım.

Kazanınca yarışı,

Hak ederim alkışı.

Sporu ve barışı,

Doyasıya yaşarım.

Pistin yerini bilmez,

Hiçbir yarışa gelmez,

Babam başımda olmaz;

İşte buna şaşarım!

Abdülkerim Lale: Şiirlerinizin çoğunun, okuyucuya gerçek hayattan alınmış sevgi tabloları sunduğunu söyleyebiliriz. Bu, bilinçli bir tercih miydi?

Yusuf Dursun: Evet, çocuklarımıza yaşanası bir dünya sunmayı kendime görev addediyorum. Onlar bizim varımız yoğumuz, herkes gibi onlar da böyle bir dünyayı hak ediyorlar.

Abdülkerim Lale: Öyleyse sizden çocuklara ve bütün insanlığa böyle bir dünyanın kapılarını aralayan bir şiir alabilir miyiz?

Yusuf Dursun: Kitaba adını veren şiiri takdim edeyim:

BENİM BABAM BİRİCİK

Benim babam pehlivan,

Pazıları taş gibi.

Beni bir tek eliyle

Uçurur bir kuş gibi.

Kimse yenemez onu,

Oyunda yoktur eşi.

Başımızı döndürür,

Onun hızlı güreşi.

Dengi yoktur babamın,

Şampiyondur her sene.

Gözün kesiyorsa gel,

Sen de şansını dene.

Bu koca pehlivanı,

Sadece ben yenerim.

Sırtını yere vurup

Tam göğsüne binerim.

Altımda sanki babam,

Benim gibi minicik.

Onu çok seviyorum,

Benim babam biricik.

Abdülkerim Lale: Kitapta sosyal ağırlıklı konularda kaleme alınmış şiirler de var.

Yusuf Dursun: Sosyal konular, genel olarak üstünde yaşadığımız dünyanın, özel olarak da bize ait coğrafyanın bir gerçeğidir. Onlara uzak duramazdım. Bu bakımdan engelli kardeşlerimizin, sokak çocuklarının, yetimhanede kalan yavrularımızın, babası şehadet şerbetini için yetimlerin duygularına tercüman olmaya çalıştım. İsterseniz bir örnek vereyim size.

Abdülkerim Lale: Lütfen…

Yusuf Dursun:

BEN BABAMIN OĞLUYUM

Babam askere gideli,

Kaç baharla kaç kış oldu.

Her mevsimde yeni baştan,

Kalbime bir hüzün doldu.

Televizyon seyretmeyi,

Annem bana yasaklıyor.

Gözlerinden akan yaşı

Beni görünce saklıyor.

Küçücük bir çocuk sayıp

Oyalıyor annem beni.

Benim şu minnacık aklım,

Anlıyor olan biteni.

Biliyorum canım babam,

Bir daha hiç dönmeyecek.

Ben bir yetim çocuk oldum,

Gözyaşım hiç dinmeyecek.

Bana “Sevin!” diyor annem,

“Ne mutlu ki baban şehit!”

Gün gelince babam gibi

Olacağım Allah şahit!

Abdülkerim Lale: Kitabın son şiiri, sanki sizi anlatıyor…

Yusuf Dursun: Evet, Masal Çağı adlı o şiir, bizzat benim çocukluğuma duyduğum özlemimi ifade ediyor. Uzunca olan bu şiirin son bölümünde şöyle diyorum:

Büyüdüm, adam oldum;

Hâlâ bir yanım çocuk…

Bakarım ki duruyor,

Yakamda mavi boncuk;

Başlar içimde birden,

Çocukluğa yolculuk.

Ok olur kirpiklerim,

Delinir sonsuz ufuk;

Oynarım gökyüzünde,

Kendi başıma buyruk;

Büyüdüm, adam oldum;

Hâlâ bir yanım çocuk…

Abdülkerim Lale: Sayın Hocam, bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

Yusuf Dursun: Estağfirullah efendim, bütün çocuklar ve içimdeki çocuk adına ben size teşekkür ederim.

 

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Bayraktar TB3'te 30. uçuş da tamamlandı
Kassam Tugayları, İsrailli esir Goldberg-Polin'in açıklamasını yayınladı