Osmanlı düşüncesi ve Medreseleri

Osmanlı Medreseleri: Eğitim, Yönetim ve Finans, Osmanlı Düşüncesi: Kaynakları ve Tartışma Konuları bu önemli iki eser Mahya yayınlarından raflardaki yerini aldı.

Osmanlı düşüncesi ve Medreseleri
Osmanlı düşüncesi ve Medreseleri
GİRİŞ 20.09.2019 13:56 GÜNCELLEME 20.09.2019 13:56

Osmanlı Medreseleri: Eğitim, Yönetim ve Finans

Yüksek dini ilimlerin öğretildiği mekanlar olarak mescitler/ camiler ve hanlar ile ilkokul seviyesinde hizmet veren mektepler ve küttâblar dışında dini ilimlerden ayrı olarak tıp, astronomi gibi ilimlerin uygulamalı olarak yapıldığı rasathaneler, hastaneler, kütüphaneler ve beytü’l-hikme de İslam eğitim geleneği açısından önemli kurumlardır. Ders mekânı, dersin yapıldığı yer anlamına gelen medreseler, mescid mescit-han medrese şeklindeki bir gelişimin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Hayırseverlerin yardımlarıyla varlığını sürdüren söz konusu eğitim kurumları, vakıfların kurulması ve böylece de varlıklarını yardım edenlerden bağımsız bir şekilde devam ettirmeleriyle medrese sistemi mümkün hale gelmiştir.

Her ne kadar medreseler ortaya çıkmaya başladıktan sonra da Doğu İslam dünyasında camiler, eğitim mekânı olma işlevini sürdürse de medreselerin varlığından söz edilemeyen Batı İslam dünyasında, Endülüs’te dersler camilerde yapılmaya devam etmiştir.

Elinizdeki metin, şimdiye kadar tam bir tarihinin bile yazılmadığı altı yüzyıllık Osmanlı döneminin eğitim ihtiyacını karşılayan bir kurumun, Medreselerin Eğitim, Yönetim ve Finans yapısını anlamaya çalışan tebliğlerden oluşmaktadır.

Osmanlı Düşüncesi: Kaynakları ve Tartışma Konuları

“Neden Osmanlı düşüncesi çalışıyoruz?” sorusuyla başlamak istiyorum. Biliyoruz ki Türkiye’de Osmanlı`nın ilmî birikimiyle -sebepleri ne olursa olsun- bir türlü aşamadığımız düşünsel bir kopukluk var. Bunu aşamamamızın nedeninin teşhisi doğru yapamamamız olduğu kanaatindeyim. Osmanlı, kendisinden öncesiyle kesintisiz bir süreklilik taşır. Ancak son yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Osmanlı’nın diğer mirasçısı olan devletlere baktığımızda, böyle bir süreklilik göremiyoruz. Bu çok ciddi probleme en azından kendi açımızdan bakalım. Bizler üniversite mensubuyuz. Üniversite ilimle uğraşır. Burada ilmî bir süreklilik var mı diye baktığımızda aslında bir süreklilik göremiyoruz.

İlginç bir biçimde modernitenin getirdiği bir problem var. Modernite esasen Batı’da evrilip gelişen bir şey olduğu için, Batı dışındaki toplumlara bu geleneklerinden bir an önce kurtulma ve Batı gibi olma psikolojisini bir şekilde kabul ettirdi. Batı bu tavrı eğitimden sanata, edebiyata, her alanda bir politika haline getirdi ve “Aslında sizde bir şey yoktu veya varsa da tarihte geçmiş zamanlarda bir yerlerdeydi, yoksa zaten bu hale gelmezdiniz.” psikolojisini yayarak bizi de buna ikna etti. Biz de aşağı yukarı yüzyılı aşkın bir zamandır kendi tarihimizi ve kültürümüzü bu şekilde görüyoruz.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Binlerce kişinin emekliliği iptal ediliyor! Faiziyle geri ödeyecekler
Şoke eden görüntüler: Gazetecileri tekme tokat dövdüler