İhsan Süreyya Sırma'dan Ah Endülüs

İspanya gezisinden notların yer aldığı son kitabında Endülüs Müslümanlarının yaşadığı trajediyi anlatan İhsan Sürreya Sırma bakın Yahya Kemal'e niçin şaşırıyor?

İhsan Süreyya Sırma'dan Ah Endülüs
İhsan Süreyya Sırma'dan Ah Endülüs
GİRİŞ 06.04.2012 17:31 GÜNCELLEME 06.04.2012 17:31

İslam Tarihi konusundaki çalışmalarıyla tanınan ve bu güne kadar binlerce okuyucuya tarihi sevdiren Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, Beyan Yayınlarından çkan son eserinde, Endülüs Emevileri'ni konu ediniyor.

Ah Endülüs adıyla yayımlanan kitap, okuyucuyu hem İspanya'da hem de Endülüs tarihinde gezintiye çıkararak, bu günkü Endülüs'le tarihi arasında bağlantı kurmamızı kolaylaştırıyor.

İlk dönem Müslümanlarının fethettikleri en önemli yerler arasında kalan Endülüs, İberia yarım adasının, yâni bugünkü İspanya ve Portekiz devletlerinin bulunduğu coğrafyanın güney bölgesine verilen isim.

İhsan Sürrey Sırma, "Bu bölgeye verilen "Andalus" ismi, büyük bir ihtimâlle daha önce burada yaşamış olan Vandallar'darı ötürüdür. Kuzey Afrika'da yaşayan Berberiler, buraya, "Vandallar'ın ülkesi" anlamına gelen "Vandalusia" demiş, bilahare bu kelime değişerek, "Andalusia" ve sonradan da "Andalus" şeklini almıştır. Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra da Arapçanın etkisiyle "el- Endelus" şeklinde ifade edilmiştir.

Endülüs, Akdeniz'in Atlas Okyanusu'na açılan stratejik bölgesinde bulunduğu için, tarih boyunca pek çok kavmin uğrak yeri olmuş ve bu yerleşmenin tabii neticesinde kültürünü, medeniyetini, dinini, geleneklerini de oraya taşımıştır. Bu nedenle tarihi çok eski asırlara kadar uzanmakta olan Endülüs, bugün hâlâ eski medeniyetlerden izler taşımakta, bu izler günlük yaşam tarzından, sokakta konuşulan dile kadar her alanda görülmektedir.

Bilindiği gibi Müslümanlar ilk defa üçüncü Halife Hz. Osman zamanında İslâm'ı tebliğ için Endülüs'e girmiş ve 1492 tarihine kadar orada kalmışlardır.

ENDÜLÜS'ÜN ÖNEMİNİ ANLAMAK

Endülüs sözcüğünü ilk defa lise çağlarında, edebiyat dersinde duyduğunu belirten Prof. Dr. Süreyya Sırma, "Yani 'Endülüs Müslümanlarının Dramı'nı, Türkiye'deki Müslümanlara anlatan bir tarih sayfasında değil, aşufte bir İspanyol dansözünü seyrederken coykuya kapılıp kendinden geçen Yahya Kemal'in 'Endülüs'te Raks' adlı şiirinde... Oysa ki Yahya Kemal, yıllarca İspanya'da Türkiye'yi temsilen elçilik yapmıştı. Orada geçirdiği senelerde hiç mi Müslümanların Endülüs'te çektiklerini hatırlamadı?

Mamafih Yahya Kemal'in yaşadığı dönemde Türkiye'de Müslümanlara karşı fevkalade  düşmanca bir siyaset güdülüyordu. Bundan dolayı, muhtemelen Yahya Kemal cesaret edip Endülüs Müslümanlarından söz etmemiştir. Ama Kurtuba camisini, el-Hamra sarayını gören bir şair, üstelik Müslüman bir şair, nasıl olur da bir iki beyit kaleme almaz, aklım almıyor"

Ülkemizde yeterince anlatılmamış ve anlaşılmamış konuların başında Endülüs Müslümanlarının tarihte eşine az rastlanır bir zulme tabi tutulmaları gelmekte.

Müslümanların, Medine'de bir devlet haline gelişinden çok kısa bir zaman sonra Kuzey Afrika üzerinden Endülüs'e kadar gidip oraları fethetmeleri, tüm dünyada tarih boyunca merak edilmiş, bunu sağlayan etkenler anlaşılmaya çalışılmıştır. Şurası inkâr edilemez bir hakikattir ki, Endülüs'ün, tarih, kültür ve medeniyet açısından geçmişe ait en unutulmaz dönemleri, Müslümanların hâkimiyetlerinin olduğu dönemdir.

İhsan Süreyya Sırma'nın kitabın başına koyduğu Amin Maalouf'un şu değerlendirmesi de konunun önemim anlatan çok önemli bir tespit olarak kabul edilebilir: "Hiç bir din müsamahasızlıktan arî değildir. Fakat birbirine "hasım" olan bu iki dinin (İslâm ve Hıristiyanlık) bir bilançosunu yapacak olursak İslâm, hiç de kötü görünmüyor. Şayet benim atalarım, Müslüman orduları tarafından fethedilmiş bir ülkede yaşayan Hıristiyanlar olma yerine, Hıristiyan orduları tarafından fethedilmiş bir ülkede yaşayan Müslümanlar olsalardı, zannetmiyorum ki on dört asırdan beri inançlarını koruyarak şehir ve köylerinde yaşamlarını sürdürebilmiş olsunlar. Sahi, İspanya Müslümanlarına ne oldu? Ya Sicilya Müslümanları? Bir tek kişi kalmayıncaya dek kayboldular, soykırıma tabi tutuldular, sürgüne ya da vaftiz olmaya zorlandılar."

Ah Endülüs, böylesine önemli bir konuyu, Endülüs Emevileri'nin şahsında ümmetin yaşadığı en büyük acılardan birini dikkatimize sunuyor olması açısından önemli bir kitap olmayı hak ediyor.

AH ENDÜLÜS KİTABI İKİ BÖLÜM HALİNDE HAZIRLANMIŞ

Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, bize Endülüs'ün Müslüman geçmişini anlattığı Ah Endülüs kitabını iki bölüm halinde hazırlamış:

Endülüs'te Müslümanların tarihi ve Endülüs/İspanya'ya yaptığı seyahatlerde kaleme aldığı gezi notları.

İhsan Süreyya'nın tarihçiliği yanında son yıllarda yayımladığı gezi kitapları, onun seyyah kimliğini de ön plana çıkarmış bulunuyor.

Bu nedenle Ah Endülüs kitabı hem tarih hem de bir gezi kitabı özelliği taşıyor.

Sırma'nın çektiği fotoğraflarla zenginleştirilmiş olması da konunun anlaşılmasını kolaylaştırıyor.

SIRMA KİTABIN OLUŞUMUNU ŞÖYLE ANLATIYOR:

"İnsan bir şeyi gerçekleştirmek isterse, önce onun hayalini kurar, zihninde projeler geliştirir, sonra da bu projeleri gerçekleş­tirmenin imkânlarını arar. Biz de öyle yaptık ve dört defa Endü­lüs'ü ziyarete, onun mahzun tarih kalıntılarım görmeye, onları dinlemeye, anlamaya ve anlatmaya başladık.

İşte elinizdeki kitap böyle oluştu...

Kitap iki bölümden oluşuyor:

1) Endülüs'te/İspanya'da Müslümanların tarihi,

2) Endülüs'e yaptığım seyahatlerde, vakit bulunca kaleme aldığım bazı gezi notları.

Bu çalışmayı yaparken, Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in, "bir şeyin haberi, o şeyi görmek gibi değildir" hadis-i şerifinden hare­ketle, kitapta anlattıklarımızın cereyan ettiği yerlerin fotoğrafları­nı da koyduk ki, okuyucu da okuduklarının en az bir kısmını görebilsin...

Eminiz ki, bu yazılanları okuduktan sonra, siz de bir an önce Endülüs'e gitmeyi, orada tarihin derinliklerine gömülmüş olan hadiselerin cereyan etliği coğrafyaya görmeyi isteyecek; i'lây-ı Ke- limetullah için tâ Mekke-Medine'lerden, İspanya'lara gidip, her biri bir ovada, bir kalede, bir sur dibinde, bir nehir kıyasında şe­hit! olmuş olan milyonlarca Müslüman için, Viyana'da, tarihçi Hammer'in mezarı üzerinde okuduğum aşağıdaki Türkçe mısrada elendiği gibi, dua edecek, onları hayırla yâd edeceksiniz:

"Ziyaretten murâd ancak duadır,
Bugün bana ise yarın sanadır" 

(Haber 7)

Teknik bilgiler ve internet üzerinden sipariş şartlarını görmek için bu linki kullanabilirsiniz

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Başkan Erdoğan'dan son dakika açıklamaları!
Seçime 2 gün kala Milli Görüş Platformu'ndan 'İslambol' çağrısı: Bütün ümmet sevinecek