"O ödül Yılmaz Güney'in hakkıydı"

Cüneyt Arkın, 1972'de kendisine teklif edilen Altın Koza ödülünü Yılmaz Güney'in hakkı olduğu için reddettiğini açıkladı.

"O ödül Yılmaz Güney'in hakkıydı"
"O ödül Yılmaz Güney'in hakkıydı"
GİRİŞ 06.07.2016 09:35 GÜNCELLEME 06.07.2016 12:49
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

NTV'de "Yüz Yüze"de Simge Fıstıkoğlu, Türk sinemasının efsane oyuncusu Cüneyt Arkın'la evinde bir araya geldi.

Cüneyt Arkın, Eskişehir'de geçirdiği çocukluk bayramlarından İstanbul'a gelişine, sinemada romantik ve aksiyon filmlerinin en çok aranılan yıldızı oluşuna dair birçok konuda samimi açıklamalarda bulundu. Eşi Betül Arkın'ın hayatında çok önemli olduğunu vurgulayan Arkın, hem sinemanın o yıllarına hem de eşine övgüler yağdırdı. 

"O ÖDÜL YILMAZ GÜNEY'İN HAKKIYDI"

Sanatçı, sohbetin bir bölümünde 1972'de Yılmaz Güney'e siyasi nedenlerle verilmeyen "Altın Koza" ödülünü, kendisine teklif edildiğinde neden reddettiğini de açıkladı. "O ödül Yılmaz'ın hakkıydı. Şimdi Yılmaz bunu bilirken, aklı başında herkes bunu bilirken, o ödül bana yakışır mıydı? Yakışmazdı. Ben bütün filmlerimde kahramanları canlandırdım. Haksızlığa karşı geldim. Kendime hep şunu sordum. Hayatta da böyle miyim? Filmlerde kahraman olmak, adil olmak, kötünün karşısında olmak çok kolay ama hayatta olabiliyor musun? Ben hep o hesabı yapmışımdır. O ödül, resmen Yılmaz'ın hakkıydı. Yılmaz Güney çok önemli bir insandı. Çok önemli bir sinema adamıydı. Hak ettiği itibarı ona halk iade etti. Türkiye'de halk, sanatçıya gerçek değerini her zaman vermiştir.

"SİNEMAYI O KADAR ÇOK SEVMEDİM"

Cüneyt Arkın, programda sinemayı o kadar da çok sevmediğini de itiraf etti. 

"Hep sorarım kendime sinemayı sevdim mi diye. Hayır, ben o kadar çok sevmedim sinemayı ama halkımı çok sevdiğim için halkıma yakışır işler yapmak için uğraştım, durdum. Sinemayı kim seviyorum diyorsa biraz yalan söylüyordur. Sinema sevilecek bir şey mi, lanet bir şey. Bir kadın için ölümü göze alırsınız, işte o sevgidir. Sinema için de ölümü göze aldığınız olur birçok sahnelerde, o sevgi değil işte. Delilik, manyaklık. "

"TÜRK HALKI BU GÜZEL SAHNELERİ HAK EDİYORDU"

"Asla dublör kullanmadım. O kadar tehlikeli sahnelerde öyle kazalar yaşadım ve badireler atlattım ki size anlatamam. İki kez elim parçalandı tamamen. Bana yönetmenler "Sen Cüneyt Arkın'sın yaparsın" diyordu.

Elbette imkansızlıklarla dolu set ortamlarından bahsediyorum. Kendime soruyordum. Yani bunu neden yapıyorsun? Yapmak zorunda değilsin. Bu kadar ölümle burun buruna olan bir sahneyi çekmek zorunda değilsin. Ama Türk halkı bunu hak ediyordu ya. Her şeyin en güzelini hak ediyordu.

Çünkü aşıktı bana. Bir gün kötü bir filmim oynadı sinemada. Yine salon dolup taştı. Sordum seyircilerden birine. "Neden geldiniz, bu film kötü" dedim. "Size gönül borcumuz var Cüney Bey. Siz bize o kadar güzel filmler izlettiniz ki böyle filmlerinize de geleceğiz, biz size borcumuzu ödeyeceğiz" dedi. Böyle güzel bir halktı. Böyle bir ilişkimiz vardı o halkla. 

"KARAKTER OYUNCULARINI ÇOK SEVİYORUM"

"Şimdilerde kendi filmlerimi izlerken çok anı yaşamıyorum. Çok heyecanlanmıyorum. Sadece karakter oyuncularına bakıyorum. Yavrum, onlar ne tatlı, ne güzel, nezih insanlardı. Alçak gönüllüydüler. Hayatlarında da öyleydiler. İsteseler çok zengin olabilirlerdi. Karın tokluğuna gittiler, geldiler. Şimdi onları izlemekten çok mutlu oluyorum, duygulanıyorum. "

"RÜYAMDA BİLE KEMAN ÇALMAYA BAŞLADIM"

Cüneyt Arkın aksiyon filmlerinin yanı sıra birçok romantik filmde keman ve piyano sanatçısını da oynadı. Sanatçı o filmlerle ilgili çarpıcı bir itirafta bulundu: 

"Valla sıkılmıştım o filmlerde sürekli keman ve piyano çalmaktan. Bir gece karım beni uyandırdı. Rüyanda bile keman çalıyorsun dedi. Baktım ki bu böyle olmayacak. Hareketlenmek lazım. Hatta bana "Senden aksiyon filmlerinde oynayan adam çıkmaz, sen sürekli piyano çalıyorsun, o nasıl olacak" dediler.

Ama oldu. Bir yandan da o romantik filmlerimi seviyorum. Hala en çok satan filmlerim onlar. Türkan Şoray'la yaptığımız filmlerin DVD'leri hala çok satıyor. Ama ben çok sıkılmıştım. Çünkü senaryo hep aynıydı. Bir filmde ben kör oluyordum, bir filmde Türkan kör oluyordu. Sonunda kör olmadan bu filmler bitmez derdim."

"FİKRET HAKAN'A ŞİİR BİLE YAZDIM"

Sanatçı, Fikret Hakan'dan Fatma Girik'e sinemada birlikte rol aldığı oyunculardan da övgüyle söz etti. 

"Fikret Hakan'ın oyunculuğunu çok beğeniyordum. Bir filmde beraber oynadık, elim ayağım titriyordu. Çok iyi oyuncudur. Fikret Hakan'ı öz ağabeyim gibi severim. Kitabımda şiir yazdım onun için. Bir de çok önemli ağabeylerimiz oldu oyunculukta. Erol Taş ve Kadir Savun mesela. O kadar özel adamlardı ki, hepsi beyefendi külhanlardı. Onlardan çok şey öğrendim. Öyle zeki ve mizah dolu iki adamdı ki, duruma ve ortama göre çok akıllı espriler yaparlardı. 

"EN ZORLU FİLMLERİ FATMA GİRİK'LE ÇEKTİM" 

Kadın oyunculardan Türkan Şoray ve Fatma Girik'le çok film çektim. Fatma'yla hep çok zor filmlerde rol aldık. Zor hikayelerdi, zor aşklardı. Kan davaları, başka meseleler. Zor rolleri paylaştık. "

"YEŞİLÇAM BÜYÜK BİR AİLE GİBİYDİ"

"Biz Yeşilçam'da büyük bir aileydik. Aile gibi olduğumuz için o filmler güzel oldu. Sabah sete gelir, hepimiz kucaklaşır, birinin yüzü gülmüyorsa, bir derdi varsa hemen çözmeye çalışırdık. Oyuncularla hep dostluğumuz oldu. Asla birbirimizi rakip olarak görmedik. Aklımıza bile gelmedi. Bir gün bile benim aklıma herhangi bir oyuncuyla rakip olduğum gelmedi. Nerde görsek birbirimize, öyle büyük sevgi ve saygıyla sarılırdık ki, mesela ben Tarık Akan'la aynı filmde oynadım. Müthiş güzel bir arkadaşlığımız oldu. Biz sinemanın büyük ve güzel günlerini, güzel insanlarla birlikte yaşadık."

"FİLMLERİMDE ŞIK OLMAYI KARIMA BORÇLUYUM"

"Tarık Akan'la filmimiz için 15 takım elbise yaptırdım. Karım giydirirdi beni, kıyafetlerimi o seçerdi. Ve bu işi çok iyi yapardı. O filmlerde o kadar şık olmayı Betül'e borçluyum. Karım benim yüzümden çok çekti ya. Ben bir çektimse, o üç çekti. Hakkını ödeyemem. Ben uykudayken kaşlarımı bile kesiyor. Ben normalde kaşlarımı kestirmem ama Betül çok titizdir, ben uyurken kesmiş. Her zaman çok zarif, titiz ve incedir. "

"BETÜL OLMASA BU KADAR MEŞHUR OLAMAZDIM"

"Ben dünyada onun kadar merhametli, onun kadar geniş gönüllü birini tanımadım. Herhalde Betül olmasa ben bu kadar meşhur biri olmazdım. Sevmek çok güzel bir şey. Öyle zenginleşiyorsun ki sevince. Bugüne kadar hayranlarımdan kaç aşk mektubu aldım hatırlamıyorum ama ben hayatım boyunca karıma hep aşk mektupları yazdım.

Neredeyse her hafta ya bir mektup ya da bir şiir yazarım ona. Devamlı çiçek alırım. Çok güzel bir kutusu var, o mektupları orada saklıyor Betül. Geçenlerde çaldım o kutuyu ama açamadım. "

KAYNAK: NTV
YORUMLAR 2
  • ORHAN 7 yıl önce Şikayet Et
    Türk sinemasının tartışmasız EN PROFESYONEL, EN YETENEKLİ YILDIZISIN Baba Kartal. Hele bir yakışıklılığın var ki, Dillere destan. Adamın hası. Seni seviyoruz.
    Cevapla
  • Yüzdeelli 7 yıl önce Şikayet Et
    Adamın hasıdır Cüneyt Abimiz. Geçenlerde "Babanın Oğlu" filmini izledim. Hiçbir filmi başından sonuna kadar izleyemiyorum; ama Cüneyt Abimizin filmleri bambaşka. Soluksuz izleniyor. Allah c.c. hayırlı uzun ömürler versin kendisine.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Tarihi ziyaret öncesi Erdoğan açıklaması! Türkiye'ye net mesaj: İzin vermeyeceğiz
Uyarı yapıldı! Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sesiyle dolandırıcılık girişimi