Mayda: Türk Sineması'na en büyük destek Sinema Genel Müdürlüğü'nden

Birçok genç sinemacıya desteğiyle bilinen yapımcı Baran Mayda Türk Sineması'nın gelişmesinde Sinema Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Erkin Yılmaz'ın desteğinin çok önemli olduğunu söyledi.

Mayda: Türk Sineması'na en büyük destek Sinema Genel Müdürlüğü'nden
Mayda: Türk Sineması'na en büyük destek Sinema Genel Müdürlüğü'nden
GİRİŞ 10.04.2019 08:33 GÜNCELLEME 27.01.2021 16:08

Birçok genç sinemacıya desteğiyle bilinen yapımcı Baran Mayda ile Türk Sineması ve yapacağı yeni projeler üzerine konuştuk. Mayda, "Bu süreçte en büyük desteğin Sinema Genel Müdürlüğü ve Genel Müdür Erkin Yılmaz oldu." dedi.

 

 

Yıllarca sinema sektöründe prodüktörlük yapmış biri olarak Türk Sineması’nın geldiği yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Öncelikle şu bilgiyi vererek başlayalım. Türkiye kendi sinemasını en çok izleyen bir kaç ülkeden biri. Önce Berlin in Berlin sonra eşkıya ile başlayıp sürekli artmış bir ivmeden  bahsediyoruz. Yani nicelik olarak da nitelik olarak da güzel bir noktadayız. 

 

 

Şu anda Türkiye’nin birçok ilinde film festivalleri yaptığınızı biliyor, genç kuşak sinemacılara destekleriniz biliniyor. Sizin bu süreçte en büyük destekçiniz kimdi? Burada gördüğünüz ilginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

2017 sonu ve 2018 ile birlikte toplamda üç kısa film festivali hayata geçirdik. 1. Ve 2. Bingöl kısa film festivalleri ve 1. Siirt kısa film festivali. Festivalleri ortağım Elçin Çelik ile büyük bir emek vererek ortaya çıkardık.

 Ama tabii ki en büyük destekçimiz Kültür Bakanlığı ve sinema genel müdürümüz Erkin Yılmaz oldu.

Özellikle sanatın ulaşması acısından dezavantajlı bir bölgeye bu festivalleri kazandırarak adeta sanat tüneli açtı diyebiliriz. Festivallere gelen bir çok sanatçı ilk defa Siirt’e geliyor. Siirt'e gelmişken Batman'ı da ilk kez görüyor veya Mardin’e ilk kez uğruyor. Siirt'te neredeyse ABD kanyonları ile aynı özellikte kanyonları ilk kez görüyor. Delikli TAŞ’tan orada haberi oluyor ve İbrahim Hakkı’ya yani dünyanın  en önemli astroloğundan ilk kez rastlıyor.

Ve bu sadece Siirt  için söylediklerim. İşte bu tanışmayı Erkin Bey’in vatanseverliğine ve vizyonuna borçluyuz diyebilirim.

Festivalleri bölgede hayata geçirirken ise ilk ve en önemli desteği bütün ötekilerin vekili diye tanımlamamız gereken Prof. Yasin Aktay’dan aldık.

Yasin hoca bu toprakların yetiştirdiği çok önemli bir entelektüel olmanın haricinde bölgede taşın üstüne taşı koymaya çalışan herkesin en büyük destekçisi. Farklı siyasi görüşteki sanatçıların Yasin Hoca’yı tanıdığında nasıl etkilendiklerine bir çok kez şahit oldum.

Keza Bingöl için Cevdet Yılmaz bakanımız adeta seferber oldu.  Neredeyse her anı dolu her saniyesi meşgul olan biri Cevdet bey ama her aradığımızda ulaştık ve festivaller bu iyi niyetlerle başarıya ulaştı. Burada bir parantez de neredeyse yanında büyüdüğüm ve yaptığım her başarılı işte muhakkak desteği olan Sinan Çetin’e açmam lazım. Çok genç yaşta yanında çalışmaya başlamama rağmen çok büyük sorumluluklar verdi ve maddi manevî olarak her daim destek verdi. Bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum kendisine.

Şu anda elinizde var olan yeni bir film proje ya da projeleriniz var mı?

Şu anda Aykut Kocaman ve Konyaspor’u anlatan önemli bir belgesel üzerinde ve çok önemli bir polisiye romanın sinema filmi uyarlaması üzerinde çalışıyoruz. İki projede HT film yapım ve Harun Türk’ün büyük destekleriyle hayata geçiyor.

Türk Sinemasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Türk sineması gelebileceği yere kadar geldi aslında. Yani her sene toplam biletler üzerinde yüzde 10 artı eksi oynar gibi duruyoruz. Bence burada önemli olan şu. Biz Arap ülkelerine  dizi film ihraç ediyoruz diye seviniyoruz ama şunu unutmayalım ki artık bizim neredeyse 5 milyon Arap göçmenimiz hatta Ortadoğu bu haliyle gidecekse 5 milyon vatandaşımız var. Bu sayı bundan sonra azalmayacak artacak o yüzdende biran evvel yüzümüzü kendi Araplarımıza  dönmeli ve onları kabullenmeliyiz. Kabullenmekten kastım Kenan İmirzalıoğlu dizide bir Arap’a âşık olmalı. Kıvanç Tatlıtuğ bir Arap kadın tarafından terk edilmeli. İstanbul o kadar steril bir tipolojiden oluşmamasına rağmen sinemada ve televizyonda bu kadar sterillik birazda faşizanlık belirtisi sayılacaktır bir kaç yıla kadar.

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Türk profesör 'Dubai' gerçeğini açıkladı!
Dilan Polat davasında yeni gelişme: Vergi suçundan tahliye edildiler