Gülerce'den AK Parti'ye son uyarı

Hüseyin Gülerce, Erdoğan'ın partisinin Meclis Grubu'ndaki sözlerinden yola çıkarak AK Parti'nin yapamadığı ve değerlendiremediği fırsatları yazdı. Gülerce'nin sitemi var.

Gülerce'den AK Parti'ye son uyarı
Gülerce'den AK Parti'ye son uyarı
GİRİŞ 28.04.2006 09:52 GÜNCELLEME 28.04.2006 09:52

Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce, Moral FM'de canlı yayına telefonla katılarak bugünkü yazısını değerlendirdi.


AK Parti iktidarının bazı konulara son kez dikkatini çekmek istediğini belirten Gülerce, 'Bugüne kadar bu tür yazıları çok yazdım, son kez bazı şeyleri ifade etmek istedim' şeklinde konuştu.


Milletvekili adaylarının belirlenmesinde olsun, kabine üyelerinin belirlenmesinde olsun AK Parti'nin entellektüel kesimi iktidar gücüne katamadığını savunan Gülerce'nin köşesindeki ifadeler şöyle:


'30 yılın hatırına...

Başbakan Sayın Erdoğan'ın hafta başında partisinin Meclis Grubu'nda yaptığı konuşmada dikkatimi en çok çeken ifadesi, 'Bugün üstü örtülmeye çalışılan kimi gerçekler, Türkiye'nin gelecek 10, 20 ve 30 yılında millet tarafından hep bir ağızdan söylenecek.' demesiydi.

Bu dramatik sözlerin Sayın Erdoğan'a verdiği acıyı yüzünden okumak mümkündü. Ama acı verse de anlattığı, sabır ve umuttu. Küsmek, tepki vermek, oyuna gelmek yerine, demokratikleşme adına, gelecek nesiller hatırına, milletin istikbali adına, huzur ve istikrar adına susmayı, katlanmayı tercih etmek... Belki de sağlık sebebiyle beş günlük kendisiyle baş başa kalma imkanını elde eden Sayın Başbakan, olgun tavrı, yeni haleti ruhiyesiyle söyleyeceklerimizi bu defa değerlendirme fırsatını bulabilir diye düşünüyorum.

AK Parti, seçmenin teveccühü ile tek başına iktidar imkanı elde etmiş, ekonomik ve siyasî istikrar adına kendisine oy vermeyen kesimlerin de, özellikle entelektüel çevrelerin bir bölümünün desteğini almıştır. AB üyelik yolundaki performansı, demokratikleşme çabalarındaki kararlılığı bu desteğin devamını sağlamıştır. Toplumsal mutabakat, uzlaşma ve diyalog kültürü açısından bu destek, Tanzimat'tan bu yana süren kutuplaşmalar hatırlandığında çok anlamlı ve bir o kadar değerli bir destektir.

AK Parti yöneticileri, bu desteğin kıymetini bilmeliydi. Bu destek, AK Parti'ye şöyle bir fırsat sunuyordu: Sana bir adım yaklaşıldı, sen şimdi iki adım, üç adım yaklaşmalısın. İktidardasın ve bunu gösterme imkanın var. Geniş bir kucaklamayı başarabilirsin.

'Başkaları' ile çalışmanın örneklerini öylesine samimiyetle sergile ki, seni hedefe koymaya kalkanların bütün planlarını, daha hazırlık safhasında iken bozuver.

Seni yalnızlığa mahkum etmek isteyenlerin ellerindeki bütün kozları alıver.

Bugünü, üç beş sene sonrasını değil, 10 yıl, 20 yıl ve 30 yıl sonrasını düşün.

Bir örnekle anlatmaya çalışayım. Başörtüsü ya da 'türban' sorununun çözümünü, bu konudaki mağduriyetin giderilmesini, meselenin insan haklarını ilgilendiren tarafını destekleyen, sizin yanınızda olan o sözünü ettiğim entelektüel çevreler şunu anlamakta zorluk çekiyor: Neden üst bürokrasiye getirilen, getirilmek istenen insanların hep eşlerinin başları örtülü çıkıyor? Belki böyle bir ölçünüz yok; ama bu konuda yanlış anlaşılmalara fırsat vermeme hassasiyetinizin olması gerekmez mi? Başka bir ifadeyle, düşündüğünüz görevler için, eşlerinin başları açık olanların arasında hiç mi liyakatli insanlar yok? Başörtüsünü savunmak başka bir şey, bu başka bir şey.

Sizi hâlâ desteklemek isteyen o insanlar ister istemez şöyle düşünüyorlar:

Demek, renklilik isteği yok, demek farklılıklara şans yok.

Bu şüphe eğer bir kanaate dönüşürse, AK Parti, nasıl bir samimiyeti heba ettiğini acaba anlayabilecek mi?

Bir defa daha altını çizmeliyim. AK Parti'nin yakaladığı en büyük fırsat, siyaset yapmak isteyen dindar insanların, bu ülkenin birliği, dirliği, kalkınması, huzuru ve istikrarı için herkesle çalışabileceklerini göstermesidir / gösterebilmesidir. Bu öylesine büyük bir şans, toplumsal kazancı öylesine değerli bir kucaklamadır ki, Sayın Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığından feragat etmesine elli defa değer diye düşünüyorum. Giderek artırılan tansiyonun düşmesi için bunun önemli olduğu ortada.

30 sene sonrasını düşünmek adına yapılabilecek fedekarlıklar büyük bir erdemdir. Yakın çevre tahrik etse de 30 sene sonra sizin hikayeniz destana dönüşür. Baki kalan bu kubbede hoş bir sâda değil mi?'

YORUMLAR İLK YORUM YAPAN SEN OL
DİĞER HABERLER
Muleka golle döndü! Beşiktaş 5 maç sonra nefes aldı
Harita paylaşıldı! 45 il için peş peşe uyarılar