800 yıllık kadın erkek eşitliği mührü

''Anadolu'nun El-Hamrası'' olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile uzmanları büyülerken, namaz kılan kadır erkek figürleri ile de tarihe başka bir damga vuruyor

GİRİŞ 21.03.2012 07:36 GÜNCELLEME 21.03.2012 07:36
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

Mücahit Koç'un haberi

Sivas'ın Divriği ilçesinde yaklaşık 800 önce Mengücekliler döneminde yapılan Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası, özgün mimarisi, estetik, kültürel ve evrensel değeriyle yüzyıllar önce kadın-erkek eşitliğine vurulan Türk damgasını gözler önüne seriyor. 

UNESCO'nun ''Dünya Kültür Mirası'' listesinde yer alan ve ''Görmeden Ölmeyin'' sloganıyla tanıtılan Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası'nın imamlarından uzman-rehber Nail Ayan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası'nın 1228 yılında Anadolu Selçuklular zamanında, mütevazi bir beylik olan Mengücekliler döneminde yapıldığını belirterek, ''Mengücek Şahı Süleyman Şah'ın oğlu Ahmet Şah tarafından cami kısmının yapılması emir verilmiştir. Aynı tarihte Ahmet Şah'ın eşi Melike Turan Melek tarafından şifahane-hastane kısmının yapılması emri veriliyor'' dedi.

Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası'nın eşsiz bir eser olduğunu belirten Ayan, ''Şu yönüyle tektir. Uzaktan bakıldığında cami olarak bilinir ama yakına geldiğinizde hastane, darüşşifa olduğu görülmektedir. Anadolu Selçuklular döneminde bitişik nizamda yapılan tek eserdir. Bir kadın ile erkeğin yaptırmış olduğu tek eserdir'' diye konuştu.

Ahmet Şah'ın eşi Melike Turan Melek'in birikimlerinden ve çeyizinden ayırdığı parayla darüşşifayı yaptırdığını ifade eden Ayan, darüşşifanın yapımında Mengücek Şahı Ahmet Şah'ın, eşi Melike Turan Melek'e sonsuz öz güven verdiğini belirterek, ''O öz güveni alan Turan Melek birikimi, kendi mal varlığı ve çeyizinden ayırdığı parayla darüşşifayı inşa ettirmiştir. O dönemde bir kadının böylesi devasa bir esere öncülük etmesi, kadına verilen önemi gözler önüne sermektedir'' dedi.

Kadın erkek eşitliğini gösteren figürler- 

Darüşşifa üzerinde kadın-erkek eşitliği konusunda birçok figür bulunduğunu belirten Ayan, bu figürlerin buraya gelen insanların mutluluk ve esenlik bulmaları anlamına geldiğini söyledi.

Ayan, şunları kaydetti:

''Şifahane taç kapısında dikkat edilecek unsurlardan birisi, kapının sağ büyük sütununda bir kadın büstü, sol tarafta bir erkek büstü var. Bu o dönemde biri güneşi, biri ayı temsil etmektedir. Aynı zamanda buranın bir hastane olması hasebiyle, buraya gelen insanlar mutluluk bulsun, esenlik bulsun, ferahlık bulsun manasında kendi figürlerini buraya nakşetmişlerdir. Başka bir dikkati çeken unsur ise şifahanenin alınlık dediğimiz kısmın tepe zirve noktasının bir taca benzetiliyor oluşudur. Anadolu kadınının başına taktığı taç motifinin andırdığından dolayı şifahane taç kapı ismini almıştır. Burada ilkler içerisinde ilkler, eşi bulunmayanlar arasında eşi bulunmayanlar vardır. 2005 yılında keşfedilen batı kapıda dikkati çeken ve gölge kapı olarak anılan kapıda namaz kılan ve Kur'an-ı Kerim okuyan erkek silueti bulunmaktadır. Cennet kapıda ise yaz aylarında güneş sabah doğduğu zaman bir kadın gölgesi görmekteyiz. Bu kadın gölgesi 'cennet anaların ayağı altındadır' düsturuyla işlendiğini apaçık ortaya koymuştur. Cennet kapısını yapan üstat, bu kapıdan giren insanların kim olursa olsun, herkesin o kapıda her şeyini görebilmesi bakımından zengin bir motife sahiptir ama asıl orada kadının gölgesini yaparak kadına verilen değeri apaçık ortaya koymuşlardır.''

-''Anadolu'nun El-Hamrası''-

Anadolu beyliklerinden Mengücekoğulları döneminde hükümdar Süleyman Şah'ın oğlu Ahmed Şah tarafından 1228 yılında yaptırılan Divriği Ulu Camisi 1280 metrekare, caminin bitişiğinde Behram Şah'ın kızı Melike Turan Melek'in de aynı yıl yaptırdığı darüşşifa ise 768 metrekare alana sahip. 

İnanç ve tarih turizmi açısından önemli bir eser olarak gösterilen Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası, mimari üslubuyla dikkati çekiyor. Avrupalı bilim adamları tarafından ''Anadolu'nun El-Hamrası'' olarak görülen tarihi yapı, mimari yapısı ile başta sanat tarihçileri olmak üzere mimar ve mühendisleri büyülüyor. Süsleme ve örtü biçimlerinin dengeli ve uyumlu bir şekilde ayarlanmasıyla başlı başına kendine özgü bir yapı olan Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası'nda, ışık ve gölge oyunları güçlü şekilde hissediliyor.

Evliya Çelebi'nin, ''Üstad-ı mermer bu camiye öyle emek sarf edip, kapı ve duvarları öyle nakış bukalemun eylemiş ki, methinde diller kısır, kalem kırıktır'' ifadesini kullandığı, ''Görmeden Ölmeyin'' sloganıyla tanıtılan ve 1985 yılında UNESCO'nun ''Dünya Kültür Mirası Listesine'' alınan eseri, her yıl çok sayıda turist ziyaret ediyor.

-Namaz kılan erkek ve kadın siluetleri-

Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası'nın batı kapısında (taç kapı) ikindi vakti görülen namaz kılan erkek silueti, cennet kapısında saat 07.00 sıralarında çıkan namaz kılan kadın silueti ve şah kapısında saat 09.00 sıralarında oluşan ve eseri yaptıran Ahmet Şah'ın başını temsil ettiğine inanılan erkek kafası silueti, görenleri adeta büyülüyor. 

Özellikle tarihi eserin batı yamacında camiye girişi sağlayan taç kapıda, ikindi namazı vaktinde güneşin etkisiyle ortaya çıkan, yaklaşık 4 metre uzunluğundaki ''namaz kılan insan silueti'' ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Tarihi eseri görmeye gelenler, ziyaret saatlerini namaz kılan insan siluetinin çıktığı ikindi namazı vaktine denk getirmeye çalışıyor.

-Eşsiz eseri Ahlatlı ve Tiflisli taş ustaları yaptı-

Ruh hastalarının musiki, su sesi ve Kur'an dinletisiyle tedavi edildiği darüşşifada, hasta ve tabip odaları bulunuyor. Darüşşifanın içerisinde Ahmet Şah, eşi Turan Melek ve ailesinin türbeleri de yer alıyor. İki kubbe ve 23 tonoz çatı ile örtülü olan tarihi eserdeki mihrabın biçim ve bezemelerinin Anadolu'da başka bir örneği bulunmuyor. 

Ahlatlı mimar Hürremşah tarafından yapılan eşsiz eserde, Ahlatlı ve Tiflisli taş ustalarının çalıştığı belirtiliyor. Başmimar Hürremşah Bin Muğis El-Hilati ile birlikte eserde Ahmet Nakaş Hilati (Ahlatlı Mimar), Ahmet Bin İbrahim El Tiflisi (Ağaç İşleri Sanatçısı, Nakkaş) ve Ahmet Bin Muhammed'in (Hattat ve Nakkaş) çalıştığı kaynaklarda yer alıyor.

(AA)

YORUMLAR 2
  • halil soba 12 yıl önce Şikayet Et
    KADIN ERKEK EŞİT DEĞİLKİ. Kadın ve Erkeğin eşit olmadığı 1400 sene önce söylenmiş.Kadının bir adım önde olduğu hatta Cennet gibi kutsal bir yerin anaların ayağının altında olduğu söylenmiş ama,islamdan bihaber kadınlar kadın erkek eşitliği istiyoruz diyorlar.
    Cevapla
  • Metin Yazar 12 yıl önce Şikayet Et
    İşte bu yüzden Anadolu'ya vatan diyoruz.. Türk'ün tüm Anadolu coğrafyasında damgasının ve dikili taşının olmadığı tek bir yer var mı?
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Smart büyüdü! Yeni modeli sosyal medyayı salladı! Tasarımcısı Türk çıktı
Şifre Irak hükümet sözcüsünün sözleri mi?