Çelik: Huzursuzluk ortamı oluşturuyorlar

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili olarak, 'Huzursuzluk ortamı oluşturuyorlar' dedi.

Çelik: Huzursuzluk ortamı oluşturuyorlar
Çelik: Huzursuzluk ortamı oluşturuyorlar
GİRİŞ 31.10.2013 19:49 GÜNCELLEME 31.10.2013 19:49
Bu Habere 4 Yorum Yapılmış

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kıdem tazminatıyla ilgili olarak, "Bu Kasım ayı içerisinde bir uzlaşı söz konusu olur ise bunu TBMM'ye sevk etmeyi ama uzlaşı gerçekleşmez ise maalesef bu kadar önemli konu başlıkları son derece önemli bir ortam olmasına rağmen değerlendiremezsek yazık olacak inancı içerisindeyim" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) Ekim ayı meclis toplantısına katıldı. Komite üyeleriyle müşterek gerçekleşen meclis toplantısında konuşan Bakan Çelik, 2008 yılında bir küresel krizin yaşandığı ve krizin devam ettiği bir sürecin içerisinde olduklarını ifade etti.

"KALKINMA ÇABALARININ ANTİ DEMOKRATİK MÜDAHALELERLE NE YAZIK Kİ SEKTEYE UĞRAMIŞTIR"

Batıdaki ve İslam dünyasındaki gelişmeleri değerlendiren Çelik, sanayileşme konusunda batının gösterdiği gelişimi İslam dünyasının gösteremediğini söyledi. 1923 yılında bu eksikliğin fark edildiğini ifade eden Çelik, o yıllarda önemli kararların alındığı İzmir İktisat Kongresi'nin toplandığını kaydetti. Sanayi ve ticareti geliştirmeyi amaçlayan politikaların İzmir İktisat Kongresi'nde alındığını sözlerine ekleyen Çelik, 1923 yılından buyana 5 defa İzmir İktisat Kongresi'nin yapıldığını vurguladı. İlk kongrenin ardından sanayi teşviklerin çıkarıldığını ve ülkenin dört bir yanında sanayilerin kurulduğunun altını çizen Bakan Çelik, "Türkiye'nin hem demokrasisinde hem de sanayide gösterdiği kalkınma çabalarının anti demokratik müdahalelerle ne yazık ki sekteye uğramıştır. 1960 darbesinden sonra 1961 yılında ilk kez IMF'den borç aldık ve uzun süre IMF'nin vesayetinde ekonomiyi yürütmek zorunda kaldık. Ne zaman, 1961'den bugüne kadar" diye konuştu.

"ONLAR BACA TÜTTÜRÜRKEN BİZ İDAMLARLA UĞRAŞTIK"

2. Dünya Savaşı'ndan sonra 15 yıl içerisinde toparlanan Avrupa'nın Türkiye'den iş gücü talebinde bulunduğuna dikkat çeken Çelik, şunları dedi:

"Türkiye'de o esnada başbakanların ve bakanların idamıyla meşgul idi. Onlar baca tüttürme biz ise gerçekten çok daha başka işlerle meşguldük. Neden 16. ekonomiyiz diye soruyoruz. Niye 6. değiliz dünyada. Tabi ki geçmişe baktığımız zaman sebeplerini bulacaksınız. Birileri bacalarını tüttürmeye, kendisi için yeterli olmayan kendisi iş gücene dışarıdan iş gücü ve bizden işgücü talebinde bulunma noktasına gelmişken biz o dönemde idamlarla meşgul idik. Bittimi onlar 1969'da aya gitme hesabını yaparken, biz 1971'de muhtıra ile meşguldük. Onlar Avrupa Birliği'ni işte genişletme konusunda mücadele verirken 1980 ihtilali gerçekleştirildi ülkemizde. Böylece Avrupa Birliği sürecimizde ciddi zora girdi."

"DEMOKRASİYE VURULAN DARBE EKONOMİYE DE DARBE DEMEKTİR"

Demokrasiye darbe vurulmasının aynı zamanda ekonomiye darbe vurulması anlamına geldiğini vurgulayan Çelik, bunun en canlı göstergesinin Türkiye olduğunu ve Türkiye'de yaşananlar olduğunu aktardı. Özgürlükten taviz vererek gelişmek ve demokrasiden taviz vererek büyümenin sürdürülebilir olmadığına dikkat çeken Çelik, ekonomide yakalanan ivmelerin vatandaşa yansıdığının net bir şekilde görüldüğünü vurguladı.

"BİZ 'GAZI, FRENİ, VİTESİ' İYİ AYARLADIĞIMIZ KANAATİNDEYİZ"

ABD'de ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşanan krizlere rağmen işsizlik oranını düşürmek için çalışmalarına devam ettiklerini sözlerine ekleyen Bakan Çelik, "Kriz bütün haşmetiyle ortada. Yok deme şansımız yok ve kriz bir şekilde devam ediyor. Türkiye olarak bu tabloyu iyi okunması gerekiyordu, yerli yerinde ve zamanında kararlar almamız gerekiyor idi. Hani çok meşhur 'gazı, freni, vitesi iyi ayarlayayım' diye tartışma olmuştu ya biz 'gazı, freni, vitesi' iyi ayarladığımız kanaatindeyiz. Türkiye yeni ufuklara, mevcut muhtemel sıkıntıları aşacak düzenlemeleri aldı. Dolayısıyla bu krizden en az sevide etkilenenler arasında yeri almış bulunmaktadır. Büyüme ilk 6 ayda yüzde 3.7 olarak gerçekleşti" şeklinde konuştu.

"4 YILDA 4 MİLYON 500 BİN KİŞİNİN İSTİHDAMINI GERÇEKLEŞTİRDİK"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın son derece önemli bir bakanlık olduğunu ve 76 milyonun bir şekilde irtibatlı olmak zorunda olduğu bir bakanlık olduğunu ifade eden Bakan Çelik, kendi bakanlığı döneminde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yapılacak olan çalışmaları 'efendim yaptık oldu, bitti' şeklinde ele almanın doğru olmadığını ve sürekli yeniden ele almayı gerektiren bir alan olduğunu sözlerine ekleyen Çelik, AK Parti hükümetleri döneminde yapılan çalışmaları anlattı.

4 yılda 4 milyon 500 bin kişinin istihdamını gerçekleştirdiklerini kaydeden Bakan Çelik, nitelikli eleman konusunda işyerlerine yardımcı olmaya çalıştıklarını ve bu konuda sıkıntının yaşanmamasını istediklerini söyledi.

"KIDEM TAZMİNATINDA UZLAŞI OLMAZ İSE YAZIK OLACAK İNANCINDAYIM"

Gerek genelde gerekse çalışma hayatında gerçekleştirilen hususlardan bahseden Çelik, konuşmasına şöyle devam etti:

"Çalışma hayatıyla ilgili önümüzde birkaç husus var. Bunlardan bir tanesi taşeronluk dediğimiz alt işverenle ilgili sorunun çözümü. Alt işverenin yanında çalışan işçilerin sorunlarının çözümü ve yine çalışma hayatının öteden beri en önemli konu başlıklarından biri olan kıdem tazminatı meselesinin çözümü kavuşturulması noktasında şuanda taraflarla yoğun bir şekilde çalışma devam ediyor. Bu Kasım ayı içerisinde bir uzlaşı söz konusu olur ise bunu TBMM'ye sevk etmeyi ama uzlaşı gerçekleşmez ise maalesef bu kadar önemli konu başlıkları son derece önemli bir ortam olmasına rağmen değerlendiremezsek yazık olacak inancı içerisindeyim. Çünkü kıdem tazminatından çoğu işadamlarımız muzdarip. Ağırlıklı olarak işçilerimiz, çalışanlarımız da muzdarip. Çünkü çalışanların yüzde 90'nı da bunu alamaz noktada. Yaşanan bir çok ticari sıkıntılardan dolayı işçilerinde karşı karşıya kalmış olduğu sorunlar var. Bu sorunlar artık işçi işveren arasında bir mesele olmaktan çıkarılıp direk aylık ücret öder gibi fon hesabına, bireysel hesabına bunu yatırılması ve bunun bir kavgaya, bunun bir tartışmaya, bunun bir hak kaybına neden olmaması konusunda bir çıkış yolunu birlikte bulalım noktasındaki ifadelerimiz bazen medyada farklı şekilde çarptırılıyor. 'Yok efendim işveren şöyle zarara uğratılmak isteniyormuş', 'işverenin üzerine şöyle yükler getirilmek isteniyormuş', 'yok efendim işçinin hakkı şöyle şöyle elden alınıyor' gibi değerlendirmeler yapılıyor. Biz kimsenin ne hakkını almaya ne kimseye yük yükleme noktasında değiliz. İşçilerin toplantısında açıkça ifade ediyoruz. Rekabet edemeyen bir sanayi, rekabet edemeyen bir ticari faaliyet neyi üretecek. Artık ülke sınırlarından ibaret değil ki... Pazar dediğiz şey 780 bin kilometrekareden ibaret değil ki pazar dediğiniz dünya. Bütün dünya ülkelerine ulaşmışız. Eğer ürettiğiniz mal orada rekabet edebiliyor ise satılacak demektir. Satılınca çalışacaksın demektir. Fabrikanın kapısı açık olacak demektir. Rekabet edemiyordur. Rekabet olmazsa satılmayacak demektir, fabrika kapanacak demektir. Burada işverenle işçiyi birbirinden ayırmak mümkün mü? Rekabeti göz ardı etmek mümkün mü? Bu mümkün değil".

"'İŞÇİNİN HAKKI BENİM REKABETİMİ ENGELLEYEN TEK UNSUR' GİBİ YAKLAŞMAKTA DOĞRU DEĞİLDİR"

Rekabet edebilen bir sanayi, rekabet edebilen bir üretim anlayışının mutlaka Türkiye'de korunması gerektiğin altını çizen Bakan Çelik, bunu sağlamak durumda olduklarını vurguladı. Türkiye'de refah düzeyi yükselirken işçinin durumunun da rekabette birinci engel olarak görünmemesi gerektiğini belirten Çelik, "İş adamları bunu söylüyor; 'İşçinin hakkı benim rekabetimi engelleyen tek unsur' gibi yaklaşmakta doğru değildir. Böyle bir yaklaşımı da kabul etmek doğru değildir. Başka bir çok kalemler vardır rekabeti vardır. Bütünlük içerisinde bunun üzerinde çalışıyor. İşçiyi 803 liralık asgari ücrete mahkum edelim hayat devam etsin gibi bir yaklaşım önce kendimize sormamız gereken bir yaklaşımdır. 803 lirayla geçin arkadaş aylarca, yıllarca gibi bir yaklaşımı hiçbir işverenimizin vicdanına sığdıracağı inancı içerisinde değilim. O halde bu denge mutlaka korunmalı. Çalışma hayatıyla ilgili önümüzde duran bu sorunda çözüldüğünde büyük ölçüde mevzuat açısından sorunlar önümüzden kalkmış oluyor" şeklinde konuştu.

"KAFALARIN TASINA DEĞİL HASINA BAKMALIYIZ"

Türkiye'nin ilerlemeye devam ettiğini ancak TBMM'de insanların kıyafetleriyle ilgili tartışmaların yaşandığına dikkat çeken Çelik, "Bunlar çıkmamız gerekiyor. Bana göre biz 'kafaların artık tasına bakmaktan vazgeçmeliyiz, kafaların hasına bakmalıyız.' Kafanın hasına bakarsak bu işi çözülecek ama tasla meşgul olur isek bu işi aşamayacağız demektir. Onun için üreten, taş üstüne taş koyan kim varsa ona yol aşmak hükümetlerin görevidir. Bu arkadaşların yanında olduğumuzu belirtmek istiyorum" ifadesini kullandı.

"ADIM ATMIYORUZ GİBİ BİR YAKLAŞIM DOĞRU DEĞİL"

Konuşmaların ardından Bakan Çelik, sanayicilerin sorunlarını cevaplandırdı. Kıdem tazminatıyla ilgili bir soru üzerine Bakan Çelik, "Bu kıdem tazminatıyla ilgili sorunun bütün tarafları bağladığını artık sürdürüle bilir olmadığını görüyoruz. Fakat işte herkesin tarafı var. Bir taraflar oluşmuş. Bir şeye baş olduğunuz zaman size bağlı sizden çözüm bekleyen kesimler var. Geçmiş yıllarda bir şey söylenmiş bir tavır ortaya konmuş şimdi oradan vazgeçilemiyor. İyide çalışma hayatı dinamik bir hayat dedik. Dün çok iyi olan, hak olan bir durum bugün olumsuz arz ediyor ise değişmesi gerekiyor. Farklı bir yoruma tabi tutulması gerekiyor ise farklılaşması gerekiyor. 'hayır efendim bir adım atmıyoruz' gibi bir yaklaşık, doğru bir yaklaşım değil. Onun bu konuların çözülmesi gerekiyor" diye konuştu.

"KAMUOYUNDA HUZURSUZLUK ORTAMI OLUŞTURULUYOR"

Kıdem tazminatı ile ilgili tarafların bugünlerde son değerlendirmelerini yaptığını ifade eden Çelik, "inşallah uzlaşılır. Köklü bir şekilde çalışma hayatına engel teşkil eden bu hususları gündemimizden çıkartırız. Ben bakanlık olarak bu konuda kararlı olduğumuz bilmenizi istiyorum. Yüzeysel olarak işçilerimize şunlar söyleniyor; 'haklarınız gasp edilecek' ve 'haklarda geri gidiş var' bunu nereden çıkartıyorsunuz diye soruyoruz onun cevabı yok. Bu sürekli kamuoyuna yayılıyor ve huzursuzluk ortamı oluşturulmaya çalışılıyor" dedi.

KAYNAK: İHA
YORUMLAR 4
  • yusuf özsoy 10 yıl önce Şikayet Et
    Bu kadar yeter. Sayın çelik, sizi buralara kadar getiren işçi ve emekliye gördüğünüz bu zülüm,nihayetinde sizin de sonunuzu getirecektir.ben ak partiyi yaptığı bütün işleriyle en ateşli şekilde savunan bir vatandaşım.fakat söylermisiniz,işçi ve emekli için bu güne kadar kazık atmaktan başka ne yaptınız?kdv 18 kesiliyor,cebimize 5 giriyor,asgari ücretin hali zaten içleracısı,birde sizin kalkıp,800 lira çok büyük para demeniz yokmu,insanı hepten çileden çıkarıyor.sizler aldığınız15 binlira ile geçinemiyoruz diye yırtınırken bu millet 800 lira ile ne yapsın?şimdi ayda 30 gün üzerinden kesilen kıdemi ya kaldıracaksın yada 10 güne düşüreceksin.zaten birde kimsenin haberi olmadan kidem tazminat hesabına taban fiyatı uygulamaya başladınız.bakın kısa kesiyorum.sizi buralara getiren işi ve emekli oradan alaşağı etmesinide bilin.bnu kadar işverenci olmayın.ben tabanım ben halkım.ve bunu size halk söylüyor.
    Cevapla
  • MUSTAFA YILDIRIM 10 yıl önce Şikayet Et
    BU İŞÇİLER,EMEKÇİLER SİZE NE YAPTI BÖYLE. Allah'tan korkun be adamlar.
    Cevapla
  • ümit tataroğlu 10 yıl önce Şikayet Et
    KONUŞ KONUŞ. ne vermeyi tahatüt ediyorsun asgari ücretliyi sıka sıka patlatacan huzursuz etmek nekelime
    Cevapla
  • FARUK SEZER 10 yıl önce Şikayet Et
    FARUK SEZER. ''İşçiyi 803 liralık asgari ücrete mahkum edelim hayat devam etsin gibi bir yaklaşım önce kendimize sormamız gereken bir yaklaşımdır. 803 lirayla geçin arkadaş aylarca, yıllarca gibi bir yaklaşımı hiçbir işverenimizin vicdanına sığdıracağı inancı içerisinde değilim.'' Evet Sayın Bakan ne yazık ki bu inancı sizin de dahil olduğunuz işverenler vicdanı sızlamadan kabul etmiş durumda Hazreti Ali (r.a.) ''Ne kadar Haram mal o kadar AZAP na kadar helal mal o kadar hesap '' demiş.
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Tarihi ziyaret öncesi Erdoğan açıklaması! Türkiye'ye net mesaj: İzin vermeyeceğiz
Türk askeri pratiğine Baykar damgası: Kısa sürede büyük etki