Kılıçdaroğlu Saros destekli TESEV'in kurucusu çıktı

Gazeteci Barış yarkadaş, CHP lideri Kılıçdaroğlu ile ilgili şok bir iddia ortaya attı. Yarkadaş, Kılıçdaroğlu'nun Soros tarafından desteklenen TESEV'in kurucularından olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu Saros destekli TESEV'in kurucusu çıktı
Kılıçdaroğlu Saros destekli TESEV'in kurucusu çıktı
GİRİŞ 14.11.2011 12:24 GÜNCELLEME 14.11.2011 12:24
Bu Habere 3 Yorum Yapılmış
Gerçekgündem sitesinin sahibi Barış yarkadaş, bugünkü yazısında CHP lideri Kılıçdaroğlu ile ilgili çarpıcı bir iddia ortaya attı. Yarkadaş, Kılıçdaroğlu'nun, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu Soros'un desteklediği TESEV'in 183 no'lu kurucu üyesi olduğunu belirtti.
 
Yazısında Kılıçdaroğlu'na "TESEV üyeliğiniz halen sürmekte midir?" sorusunu da yönelten Yarkadaş, "Sürüyorsa,TESEV'in hangi görüşlerini sahiplenmekte, hangi görüşlerini paylaşmamaktadır? CHP'lilerin bunu bilmesi gerekmektedir. Çünkü; TESEV, Kanarya Sevenler Derneği değildir." dedi.
 
İşte Gerçek Gündem sitesinin sahibi Barış Yarkadaş'ın bugünkü köşesine taşıdığı o şok iddia... 
 
Kılıçdaroğlu'nun kafası neden karışık?
 
Dün bu köşede kaleme aldığım "CHP üzerine geç kalmış bir yazı" başlıklı makalem, CHP'liler tarafından yoğun ilgi gördü. Yazıyı sayfaya koyduktan kısa bir süre sonra, görüşlerini ifade etmek isteyen ve bunun için arayan onlarca okurumla konuştum. Çok sayıda da mail aldım. Yazının hem twitter, hem de Facebook gibi etkin mecralarda paylaşılması ise "CHP içindeki rahatsızlığın" bir göstergesiydi. CHP'liler, birçok il ve ilçede "örgüt toplantısı yapılmadığı için" kendilerini ifade edecek bir mecra bulamıyor. Bu yüzden, duygu ve düşüncelerine tercüman olan yazıları internette paylaşarak dertlerini dile getiriyor. 

Dün bu yazının ardından arayan birçok okurum, haklı olarak"CHP nereye gidiyor Barış Bey?" sorusunu yöneltiyor ardından da kaygılarını dile getiriyordu. 



Kuşkusuz artık yüksek sesle dile getirilen bu sorunun cevabını aramak ve bulmak gerekiyor. Bu sorunun muhatabı kuşkusuz ki; aralarında Gürsel Tekin'in de olduğu CHP Genel Merkezi yöneticileridir. CHP MYK'sı ve CHP Parti Meclisi, tabanda oluşan rahatsızlığı gidermek, "ideolojik - politik netliği" ve"söylem birliği"ni sağlamak zorundadır. 



Bunun kısa vadede olmayacağı ise gün gibi ortada. 



Neden mi?



Dün bu köşede "Demirel - CHP - Kılıçdaroğlu - Ecevit"ilişkisini anlatan bir yazı kaleme aldık. Kılıçdaroğlu'nun"anlamsız" Demirel sevgisini anlattık. CHP liderinin yaptığının ''tutarsızlık" olduğunu ortaya koyduk. Kılıçdaroğlusağolsun, bizi yine yalancı çıkarmadı. Daha bir hafta önceSüleyman Demirel'i el üstünde tutan, üzerine toz kondurmayan, pamuklara sarıp seven Kılıçdaroğlu, yine tüm bunları unutmuşçasına davrandı. Antalya'da partililere seslenen KılıçdaroğluAKP'lilerin Kamer Genç'e saldırmasını"dört gün sonra" eleştirirken, merhum İsmet İnönü'nün sözlerine atıf yaptı. CHP lideri, AKP'lileri kast ederek"Eşkiyanın ne yapacağını biliyoruz" dedi. 



Bu atıf, İnönü'nün meşhur "Eşkiyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz" sözünün güncele uyarlanmış hali... Belli ki;Kılıçdaroğlu bu sözü kullanırken, İnönü'nün "eşkiya" tanımını kimin için yaptığını unutmuş! 



Devlet Bahçeli ve Tansu Çiller'in etrafından devşirdiğidanışmanları, Kılıçdaroğlu'na bu konuda yardımcı olamayacaktır. Çünkü; o sözün kimin için söylendiğini Kılıçdaroğlu'na söylemeye dilleri varmaz...



O söz; Kılıçdaroğlu'nun pek sevdiği, yörüngesine girdiği kuşkusunu uyandırdığı Demirel için söylenmiştir. 1965,Demirel'in Başbakan koltuğuna oturduğu ilk yıldır. "Zehir Hafiye" olarak da tanınan Adalet Partili İçişleri Bakanı Faruk SükanCHP'lilerin TBMM'deki odalarını gece geç saatlerde aratır. İddia; CHP milletvekillerinin "yasadışı bildiri bastığı"dır. 



Merhum İsmet İnönü, bu bilgiyi alınca, basının önüne çıkar ve o tarihi sözleri söyler: "Eşkiyanın gece ne yapacağı belli olmaz."



Rahmetli İnönü, devrimci lider Deniz Gezmiş'in idamı için "iki elini birden kaldıran" o "eşkiya"nın bugün CHP'nin baş köşesinde ağırlandığını görse, herhalde "Valla, bizim çocukların ne yapacağı da belli olmaz" derdi...



Peki neden böyle oluyor?

CHP lideri neden bir türlü tutarlı bir ideloojik - politik çizgi tutturamıyor? CHP neden kafası karışık ve rotasını kaybetmiş bir parti görüntüsü veriyor.



Bunda sanırım temel etken, partinin değil, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kafasının karışık olması...



Kılıçdaroğlu"hiç beklemediği bir dönemde" CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu. Deniz Baykal'a yönelik kaset komplosunun ardından, partinin dağılmaması için toplumsalbaskının da yarattığı dayatmayla görevi kabul etti. İyi de yaptı! Aksi taktirde; Baykal'a kaset komplosunu yapanlar amacına ulaşacak ve CHP birkaç parçaya bölünecekti. 



Kılıçdaroğlu, genel başkanlığa oturduktan sonra, CHP içinde bir dönüşüm yaratmak istedi. Yaptığı hamleler bir süre izlendi, destek de buldu. Ancak; mevcut CHP tabanı ve CHP'yi uzun süre yönetenler, bir süre sonra homurdanmaya başladı. CHP'nin "ekseninin kaydırıldığı" dillendirildi. CHP şimdi o tartışmanın içine yeniden giriyor. Kılıçdaroğlu, farkında olarak ya da olmayarak, partisinin örgütleriyle kavganın içine çekiliyor. Birileri, Kılıçdaroğlu'nu "Örgütü kendine göre dizyan et, koltuğunu sağlamlaştır" telkiniyle yönlendirmeye çalışıyor. 



Doğrusu, Kılıçdaroğlu'nun da bu telkinlere meyilli olduğu çok açık. Çünkü; Kılıçdaroğlu"mevcut CHP"nin, kafasındaki"sosyal demokrat parti"ye uymadığını görüyor. Bu yüzden,Murat Karayalçın'ın 2001'de kurduğu SHP'de görev yapan kadroları etrafına topluyor. Yaklaşık 12 yıldır CHP'nin kapısından içeri bile girmemiş Karayalçın'ın kadrolarıyla"değişim ve dönüşüm yaratacağı"nı sanıyor. 



Tabii Kılıçdaroğlu'nun kafa karışıklığı ile rotasını kaybetmesinin altında yatan temel bir ideolojik etken var.Kılıçdaroğlu, ideolojik gıdasını ne yazık ki; TESEV'den almış durumda. 



Şimdi hem sizin hem de kamuoyunun geniş kesimlerinin ilk kez duyacağı bir bilgiyi paylaşacağım:



Kılıçdaroğlu, Açık Toplum Enstitüsü kurucusu Soros'un desteklediği TESEV'in 183 no'lu kurucu üyesidir. Vakfın kurulması için gerekli olan "vakıf senedi"nin de hissedarlarıarasındadır. TESEV'in kurucuları, üyeleri ve mütevellileri arasında Ethem Sancak, İnan Kıraç, Can Paker, Asaf Savaş Akat, Nuri Çolakoğlu, Osman Kavala, Tarhan Erdem, Gazi Erçel, Jak Kamhi, İshak Alaton Cüneyt Zapsu ve Bülent Eczacıbaşı gibi isimlerin olduğunu hatırladığımızda,Kılıçdaroğlu'nun "kafa karışıklığı"nın sebepleri daha iyi anlaşılacaktır.



Kılıçdaroğlu, 2001 - 2002 döneminde hisse sahibi olarak mütevellileri arasına girdiği ve ideolojik gıdasını aldığı TESEV'den o denli etkilenmiştir ki; CHP'nin duracağı yeri de bu yüzden bir türlü belirleyememiştir. Attığı her adımaBaykal - Önder Sav döneminde "oluşturulan" taban tarafından kuşkuyla bakılması, Kılıçdaroğlu'nu "daldan dala savurmuştur." Bu yüzden, kimi zaman Ergenekon Davası'nın sanıklarına sarılmış, kimi zaman Kürt kökenli seçmeneseslenmek istemiş, kimi zaman ise CHP'nin içinde bulunan ve oyları yüzde yedi civarındaki "ulusalcı"ları memnun etmeye çalışmıştır. Sıkıştığı anda ise "Aleviyim, bu suç mu?"demiştir. 



TESEV Üyesi olan Kılıçdaroğlu, o çevrelerden olabildiğince etkilendiği için, şimdi kafasındaki değişim ve dönüşümü gerçekleştirebileceği bir "kadro harekatı" yaratmaya çalışıyor. Bunun için de Karayalçın'ın kadrolarına sarılıyor. CHP'nin eski kadrolarını "değişim ve dönüşüm" adı altında etkisizleştiripSHP'lileri yönetime getirmek istiyor. Böylece, koltuğunun garantide olacağını düşünüyor. 



Bu hafta yapılacak olan CHP MYK'da bu planın en radikal adımı atılacak. CHP İstanbul İl Başkanı eski SODEV'ci ve 10 Aralık Hareketi Üyesi Oğuz Kaan Salıcı, İstanbul'daki 14 ilçenin başkanlarının görevden alınması ve yerlerineKarayalçın'la SHP'de çalışmış 14 ismin getirilmesi için "yeni bir hamle daha" yapacak. Salıcı, ilk hamlesi perşembe günü başarısızlığa uğramasına rağmen, şansını yine deneyecek. Bu hamle gerçekleşirse, CHP'nin İstanbul'daki 14 ilçe başkanı görevden alınacak. Yerlerine ise SODEV10 Aralık Hareketi ve Karayalçın'ın SHP'sinde görev almış kişiler "paraşütle"getirilecek.



Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu bağlamda gönlünün Altan Öymen'in önerisiyle il başkanı yapılan Salıcı'dan yana olduğu biliniyor. Kılıçdaroğlu, CHP örgütlerini "kendisine göre dizayn edip" koltuğunu sağlamlaştırmak istiyor. Bu yüzden, Kamer Genç TBMM'de dayak yerken bunu umursamıyor. MYK toplantısını bitirip Meclis'e gideceğine, hiçbir şey olmamış gibi, MYK toplantısını sürdürüyor. Toplantıda, İstanbul'da görevden alınacak ilçelerin durumunu konuşuyor. Dört gün sonra ise, adet yerini bulsun diye "Eşkiyanın ne yapacağını biliyoruz" diyor. O lafın tarihsel anlamını bilmediği için de yine bir tutarsızlık içine düşüyor.



Yukarıda anlattığım tablo, mutlaka değerlendirilecek ve tartışılacaktır. Bu yazımdan, CHP'de "değişim ve dönüşüm"e karşı çıktığım anlaşılmasın. Aksine; CHP'de bir değişimin olması gerektiğini başından beri savunuyorum. 



Ancak; CHP bugün ne dediği belli olmayan, neyi hedeflediği anlaşılamayan, her kafadan farklı bir sesin çıktığı, klasik bir"sivil toplum örgütü"nü andırıyor. Kılıçdaroğlu, CHP'ye bir ideolojik hat çizemiyor. Kafası karışık oldu için, bir gün farklı, ertesi gün farklı konuşuyor. CHP tabanı da bu yüzden, partisine olan ilgisini her geçen gün azaltıyor. Bunun en somut örneği,Kılıçdaroğlu'nun İstanbul'a geldiği dönemlerde görülüyor.Kılıçdaroğlu'nun katıldığı parti etkinliklerindeki insan sayısı 300'ü geçmiyor. Parti tabanı, CHP içindeki kongre - kurultay tartışmalarına bile ilgi göstermiyor. 



Bu bağlamda, Kılıçdaroğlu'na düşen ilk görev, CHP'ye doğru bir ideolojik - politik hat çizmektir. CHP'lileri gönderip yerine SHP'lileri getirmek çözüm değildir. Partinin ideolojik - politik hatı net değilse, ne dediği anlaşılmıyorsa, Atatürk'ü bile getirseniz, yapabileceği çok şey yoktur. 



Kılıçdaroğlu ve Çiller'in etrafından getirdiği danışmanlarının anlaması gereken ilk konu budur. CHP bir ideoloji partisidir. CHP'yi ayakta tutan da ideolojisidir. Oideoloji günün koşullarına uyarlanıp zenginleştirilmediğive çağın ihtiyaçlarına cevap verecek hale getirilmediği taktirde, tarihin karşısında yenik düşer. Kılıçdaroğlu'nun tarihsel görevi, CHP'yi doğru bir çizgide tutmak, kitle partisi olma misyonunu sürdürecek bir hale getirmektir. Ancak bu; yönünü birgün Demirel'e, ertesi gün Ergenekon Sanıkları'na, diğer gün ise TESEV'e çevirmekle olmaz. 



SON SÖZ: Milletvekili listesi, bu bağlamda Kılıçdaroğlu'nun kafa karışıklığının en net ve en somut ifadesidir. CHP, herkese mavi boncuk dağıtmaya çalışmış ama ortaya ne yazık ki; bir hilkat garibesi çıkmıştır. 



BİR DE NOT: 



Kılıçdaroğlu'nun şimdi kamuoyuyla paylaşması gereken bir bilgi daha vardır: 



Kılıçdaroğlu'nun TESEV üyeliği sürmekte midir? Sürüyorsa,TESEV'in hangi görüşlerini sahiplenmekte, hangi görüşlerini paylaşmamaktadır? CHP'lilerin bunu bilmesi gerekmektedir.Çünkü; TESEV, Kanarya Sevenler Derneği değildir.

www.gercekgundem.com - www.rotahaber.com

YORUMLAR 3
  • Abdullah Öz 12 yıl önce Şikayet Et
    54 yaşında bir emekli iken.... Sn. Deniz Baykal ,sanırım bir kesim insanımızın oyunu da alabilmek için seçilebilecek yerden milletvekili yaptı...Böylece politikaya sokulmuş olan kahramanımız, eline aldığı uyduruk dosyalarla, Tuncan Özkan'ın Kanaltürk TV sinde boy göstertilmeye çalışıldı...Tuncay Özkan tanıtımını yaptı ilkin kahramanımızın...Heralde onun da bir bildiği vardı...Gel zaman git zaman, Haberal ve Balbay milletvekili listesine kondu ama Sn. Tuncay Özkan unutuldu...Bu gidişle ,sanırım kahramanımızın etrafında kimse kalmayacak, hemşehrileri dışında tabi ki de...
    Cevapla
  • Abdullah Öz 12 yıl önce Şikayet Et
    54 yaşında bir ssk emeklisinden.... Ve 54 yaşına gelene kadar hiç aktif politika yapmamış ve hiçbir sivil toplum örgütünde liderlik yapmamış ve yerel,ulusal hiçbir başarısı ile tanınmamış ,sadece başarısız bir SSK Genel Müdürlüğü yapmış bir sıradan vatandaştan LİDER olur sananlar varya...Asıl kabahatli onlar...
    Cevapla
  • seko kul 12 yıl önce Şikayet Et
    Kemal Derviş. Kemal dervişde 85. üye ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi. Her ikisinin üyelikler aktif ve devam etmektediri...
    Cevapla
DİĞER HABERLER
İnanılmaz olay Türkiye'de yaşandı! Kelime-i Tevhid bayrağı taşıyan gence saldırı
Sırrı Sakık TBMM bahçesinde PKK terörünü kutsadı! Önder Aksakal'dan efsane yanıt